4 Eylül 1934 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

4 Eylül 1934 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

PE O AKŞAM SARAY ve Yazan: SULEYMAN KÂNI BABIÂLİNİN İÇYÜZÜ | $# Terchme, iktibas hakkı mahfuzdur $ Tefrika No. 348 Abdülhamit bu defa da vükelâsından korkmağa başladı uavi vakasi Abdülhamide, Kere korkularının yersiz olmadığını göstermişti. imdi (bir kaç e e gündüzün saraya ve iclâs gibi güç ve ir, mi işe cüret eyliyebilirlerse ükemmel vası- talar tedarikine iktidarları kâfi olzn vükelâ bu işe daha kolay. ca “br edebilirler!) diye dü- te, kendisini pek haklı bu- itimadı yoktu, Abdülhamit devlet idaresine ta'na ettiği, lisanında ihtiyata ria; eyle: için damat Mahmut paşanın da tavrü tarzını ler ri Onun men- ti kübiyeti mediği di Pas olanlar zı müfsitler uns Abdülha- mide: drıazam Rüştü ve seras- hmut paşalar aralarında gizlice ittifak etmişler; veliaht a iclâs kaydın- Abdülâzizin hal'inde kadrü şa- nından çok kaybetti; halk nezdin- — yıllarca çalışıp İazaddıği sıyt şöhret oçokları nezdinde hi münkalip oldu. n Murat saltanatında dev- kaç günlük sadi sonra Koca Rüştü paşa da bir kat daha küçüldü! Padişahın gösterdiği teveccüh- süzlük ve itimatsızlık dolayısile . naminın ağza alınması bile şea- meti celbeder addolundu! kerr rt sene sonra vef Ji Suavi nn padişah na- zarında Beşiktaş muhafızı Hasan paşanın Kylie arttırdı. Hasan paşa ile Abdülhamit obag et rafında emin ve uyanık mu hafız bulmuş oldu. Hasan paşa Beşiktaş semtinde ramazanda aleften oruç yiyenleri, sopasile temizce ıslatırdı. Bu so- paya (Mehti) naminı vermişti! Kendince yolsuzları hidayete sev- kettiği için!.. Hasan paşa siyasi enli östermezdi. hainane ve bilâkis ehli re asla merhamet Fakat müzevvirane ilkaatta bulunmaz, ırz, kendi halinde adamlar hak- kında verilen jurnalları iptal eder- di; bu yolda bir çok jurnalcıların hakkından geldiği bile olurdu. «Mehtisilen dövdüğü adamla- ra: — Allah ıslah etsin! Diye can ve yürekten dua eder- di! adl Hasan paşa bu vakadaki hiz- İE leşe ferikliğe ter- fi edildi. Beşiktaş ' ve kimini havalisi- ve emrine gayri tabi muhafız ol- bu. Abdülhamidin amcası Abdülâ- zizin hal'inde ve ricalinin zi- methal ve Mithat ile mütte- fik eme By Ali Suavi teşebbüsünün İngiliz sefaretha- nesinde mürettep olduğuna kani ; olduğu rivayet edilir. er h o, mutlakiyetin len memnun olmadıkları, bildiği İngilizlerden bütün sal z : efza kadın oğlunun iadei sihha- tinden ümidini kesmemiş idi, Oğlu iyileşince de elbette ti si kabil olacaktı! e Murat daha tahtında il o bu iş ile az mi uğraşmı iz ” ekimle rle rn erürilençağ yapılırdı. Fakat valide Sultan kim olarak da doktor öy ile Süleymaniyedeki darüşşifa ta- bibi Monceriden başkasına &hem- miyet vermezdi. Halbuki söylen- diğine göre senide Abdülha- midin cülüsunü temin için bütün acile Si damat Mah- mut paşanın vaitlerine ve altınla- rına kaj e onseri ise baka, ba- ka alelâde sitmalı ie bile: er zaman ns yaptığımızı, ne söylediğinizi bilir etinin? di- ye sorarak herkesi deli sanacak dereceye irisi idil > Hekimlerin en fayda hasıl olmadığını Sultan artık bütü: det umduğ hasretmekten bi rin en kuvvetlisine kapılıvermişti. Bu adam İstanbulda nefesi en keskin olmakla maruf şeyh Ab- ülgafur idi. Mai rdinli bir babası em kö eri memleketi: çıkartm Ab- dülgafur Ba siker lü Şamı, Bağdadı, Arabistanı dolaş- mış, her inabe ettiği şeyhten bi- sarhoş olarak nara atanları mahut rer' hilâfet Gi iş, nihayet İstan- bula gelerek üfürükçülükte ka- rar kılmıştı. Talâkati, mesleğinde mahareti az zamanda kendisine büyü ret wi e e bi- rinin haremine ttiği mü: nasebet bu şöhreti se vadiler. de de arttirmıştı. Artık «şeyh Abdülgafur efen- di hazretleri» İstanbulda her der- de deva bulan nefes ve hüddam sahibi bir kutup oluvermişti! Şevkefza kadın da Abdülga-. furun bu nefes keskinliğinden oğ- PP r Türk genci dilan hesabına, mi: dın kasası hesabına, sermayeyi dünya efendiliği mukabilinde iş- İeten şube patronları hesabına ça- lıştırmak ve ona bolca para ile güzel bir İngiliz kızı vermek çok kârlı bir Mele acaktı. atron, Sintensedeki Bunglo- weunda tenis, ye oynar, yeşil çi- menler üzerinde piknik yaparken bu Türk genci Mançester fabrika- larinın malını memleketinde sat- mak ve memleketinin mallarile rekabet etmek için mücadele ede- cekti. Mançesi ter fab- ster Edvar- Suat Rahmi o kadar dalmıştı ki beş on dakikadanberi karşısında kendisine bakan da: tebe: di. Nihayet arkadaşı ona elini uza- tıp çenesini okşadı: Nasılsın Susti ne kadar dal- lu için istifade etmek emeline gınsın? öeLi düşmüştü. irdenbire irkildi. Gözlerinde- (Arkasi'var) | “$i hayaller dağıldı ve bu eski, kıy. ru Kolejde beraber okuduğu ve A K Ş A M İzmirde beraber harbettiği eski â taci bir arkadaşı Vedattı. İlân terifesi edat harpten sonra Anadolü- i da kalmış, hükümet işlerinde: ça- Sahife Ki zl 5 ER Sail ei lışmıştı. zn iktisat vekâletinin 2 > 250 lala makamini işgal edi- dö » 200 yordu. İğneler “> iie ki arkadaş, iki mektep ve silâh Son ilân sahifelezinde a “0 eşi yn ilincilik “tollektir. girketi Ankara caddesi, Kahraman zade han, Tel, 20094.20093 Türkiye birincilikleri Türkiye futbol ve “atletizm bi- rinciliklerinin teşrinievvel ayın son haftasında yapılacağı sia mıştır. Futbol federasyonu mın- taka merkez heyetlerine gönder- diği mektuplarda, şampiyon ta 330'd im Beyoğlu askerlik şubesinden: Şubemizce 330 Ma yoklamasına | eylül 934 tarihinden Baren başlanmıştır. İşbu doğünülularla muameleye gumluların ma; im edecel seliniz mii yünler ağalar gös terilmiştir. Merkez nahiyesi | eylülden 5 eylâle kadar. Taksim nahiesi 6 eylülden 11 eylü: İç kadar. Hasköy nahiyesi 12 eylâlden 17 ey. Me kadar. - paşa nahiyesi 18 eylülden 23 ey- ili kadar. Galata ölesi 24 eylölden 29 ey. İâle kadar. Le nahiyesi 30 eylülden 4 teştini» e kadar. — Teşrinievvelin onuncu elik sonra gelet mler. “lll pire esirin gin 85 ii mucibince ceza göreçekl, arkadaşı derhal yanyana geldiler. Böyle zamanlar biribirini görmiyen dostların birikmiş hatı- ra ve maceraları ” anda dökmek bir coşkunluk- , on beşi gün için İstanbu- la ll burada yerli fabrika- d vapur Kadıköyüni i. İkisi de biribirine doyamamış gibi bakış- ılar. Vedat: ie ede oturuyorsun, dedi. Suat iki kelime ile anlattı: Yalnızım, Tiyatro vava da bir apartımanda oturu; edat onun kolunu hide siki tuttu: — O halde bu göce beraberi: dedi. Ben de burada müsafirim, ! fakat yabancı yer değil, Kayın- pederim. € — Demek evlendin, — “. sene var. Yakında baba olaci hkelye çıktıkları zaman Vedat bir otomobile Fener yolu adresini ler Suat: — Bizim sokaktan geçersek apartımana uğramış olurum. İhti- yar — kalfa var. Beklemesin. Ha- ber vw Günüsürlie yol ağzından Mo- aya ve oradan Tiyatro sokağına si aptı. Suat şoföre solda durmasini işa- ret ederken apartımanın önünde Hulüsi beyin meşi omobilini gördü. Buz gibi oldu. be sağ halde Suat Rahmi inmiyordu. da telefon 3377 i Şub AKBA müesseseleri frans kitap, gâzete, mecmua, fotoğraf levazımı ve modellerini temin eder. 'kezi: Maarif vekâleti karşısin- esl: Samanpazarında i — Ha b verecek misin Suat. r ” Arkad aşını Kapıyi hiddetle çı — Hayır, m: vali beklesin He çıkar. e Art şimdi, en yakin hatıra- larını, nasıl evlendiğini, nasıl 86- EE MP eler İİ “Akşam, ın edebi tefrikası : 8 Bürhan Cahit 4 Eylâl 1934 m Fener yolunun eski gene teftiş için İstanbula gelmiş- tim. Göztepede bir akrabamda kalıyordum. Orada tanıştık, Ge- çen yaz gene gelmiştim. Bu defa ahbaplığımız kuevetlendi ve ni- hayet evlendik. : e ya en Suat Rah- e bii gibi geliyordu. kan e fırtınaya karşı Ot ahçe ka- a çamlı bir bahçeye girdi- ği zaman Vedat: : : — Geldik! Dedi. Ve otomobil geniş mer- mer basamaklı merdivenin önün- de durdu. Dört beş aktan sonra başlıyan büyük verandada bir kaç biline oturuyorlardı. Vedat otomobilden inerken fi- sıldadı: anımin annesi ve kı: var. Pili musunuz ne yazıyor? — Ne — Eni az daha kalırsa ben de geleceğim, diyor. edat ona doğru parmağını kaldırdı. Güldü: uyduramadıni Neveda.. Ablanın buraya gelemi- ee Telde olduğunu ne çabuk m! m Rahmi geride kalmıştı. Vedat onu kolundan tutup ileri © geçirdi: — Size en candan bir arkadan şımı getirdim. Mektepte beraber- gibi çocuktur. Öyle hasretliyiz ki vi konuşmamız kâfi gelme- i. Aldım, getirdim. Zaten oda en başına oturuyormuş. Ve sonra onları tanıttı: — Kayınvalidem. Baldızlarım Nevedâ, Nevsal. Sonra küçük baldızımın saçları- nı tutup karıştırdı Bu yaramaz in şeytan ne ele avuca sığmaz şeydir bilsen. Bü- yürse ne afacan olacak * Allah bilir. On iki on üç yaşında görüneni Nevsal onu cevapsız bırakmadı: Eni: beni şikâyet etmek için fırsat arar. Şimdi bir şey yap- m pan vi — n ya. Ablanın geleceği ni ei uydurdun Ka yınvalidesi söze karıştı: — > ei eniştemi nasıl e! yi zile m diye Ne- Ti e EM Nihayet! Nevedâ buna sıkılmış gibi: — Fakat anne ben doğru bul mu? Vedat onlari teskin etti: — Münal y lüzum yok cas nım. Bakın size candan bir arka- daş getirdim. Suadın benden bir farkı varsa çok spor meraklısıdır. bahçe o şampiyonlarından.. Bizimkiler de Galatasaraylı değil ler. Sporla çok alâkam yok am- ma.. Öyle değil mi? Spor haberlerini takip eden Ne- vedâ: — Beyefendiyi tanıdım, dedi, Spor gazetelerinde resmi çıkmıştı, Amma şimdi değil, İİİLNZ vize ©

Bu sayıdan diğer sayfalar: