18 Haziran 1935 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 12

18 Haziran 1935 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 12 18 Haziran 1935 m —— — Tefrika No. 34 TACLARI ÇİĞNEYEN HÜKÜMDAR CENGiİZiN OĞLU İSKENDER FAHREDDİN Tuli, dağların başına çıktı ve göklerin kulağına haykırdı: “Ulu Tanrım! K bağ ardeşimi geride kalanlara ğışla.. ve onun yerine beni all,, Tuli, kardeşinin yerine ölmek istiyordul Kaçar, (Yelo)nun genc kızı av- liyacağını ia kapıda du- ran nöbetci unun kolanın bağlayın!, Diye bağırdı, Nöbetciler derhal Yelonun kollarını iple sardılar ve yanındaki çadırın difeğine bağla- dılar, 1 AY ilere sem f «Oktayın ihtiyar veziri, ordun! bu genc ve cessur (Yelo)sunu in tün zabitlerden çoki severdi. Çi 'ongurunülireğe gi andığını” öğreninceş ; Heme — yolunu; al kesiyordu. za ine ediyodu, Akay şi- kâyet etti, Ben de oya (direk ce- ük erdim, iş zutsay: — Dağlı bir tabak i için, Tori- ür gibi, orduda göste- i rilen cessur bir delikasliya (direk Kaçar hiddetlendi; — Onu cezasız bıtakirsam, ya- rin bana da, size de el uzatabilir. .. Oktayın çadırından çıkan bir sihirbaz: vaş konuşunuz., — Yav: içeride Dan a hastalığını unuttu- Pen eydi, bu konuşma uzaya- cak, belki de çok çirkin bir kav; y: anrı seni MrİeakE ben af- beli yörum!. t Diye mırıldanarak bagini önü- ne eğdi. da kamçısini bükerek çadırın yanından uzaklaştı. #aş Tuli o gün gene dağlarini yamü- cında, bir kayaya yaşlanmiş, Tan- e yalvarıyordu; Ben, babamin sağlığından beri bi birçok adamlar kestim we ke: tirdim, Sana karşı, gü di — çoktur. Ey ebedi Tanrı! Eğer ezaya çarpmak istiyorsan, gırlaştı alam e biri Talinin ku lağı var? dedi, Kardeşim ö de sihirli su olan ağaç tası alıp yukarıya doğru uzattı, Ve biraz önce dağların yamacında söyledi- ği ğe tekrarladı; anrım! Sen kardeşimi iin kurtar.. işte, sözümde duruyorum., sana geldim.. beni ' İlâçlı suyu kendi elile Oktayın vücudüne döktü.. sihirbazlar sa- atlerce hanın vücudünü uğuştur- dular. o o gün akşama kadar gü: neş altında kaldı.. , #rş Tuli akşam üstü çadırına dön- düğü Zamati; ihuiğör. Çirtsayi yas | “hfna çağırdis Kardeşim bee öldu..'hâlâ gözleri açmadı mı Çutsay gd mi ai asil bıraktınızsa, gene öyled , Dedi ve dn -Tulinin kede- i azaltmak için- şu sözleri ilâ- ve etti; rbazlar bir iki güne ka- dar büyük önderimizin gözleri açılacağını söylüyorlar. Tuli umutsuz görünüyordu. ıdan onun yeri: a istedim. Dileklerimi duy- duysa, umarım ki, beni alır ve o- nu geride kalanlara bağışlar, Diyerek, çocuk gibi ağlamağa le İhtiyar vezirin yüreği çok üz- gündü: — Ağlama, oğul! dedi. Sen bi- ze onün eli lâzımsın! Tanrı se- ni de onu da bizlere bağışlasın.. en sonra eski bir Moğol inani- şından bahsetti; eş doğmadan aktım.. de rabbi eyaz bulutlarla örtülmüştü. “Güneşin doğacağı zaman bile gökte kızıl İik yoktu.. tanyeri sapsariydı. E- ğer Tanrı bizden kan isteseydi, bu d banlık insanlar çoktur, Tuli çok içki içiyordu. Çutsay gittikten sonra, Tuli, kendini, her zamanki gibi içkiye vermişti. Tuli o gece çadırında yalniz ka» lınca, Karakurumda bıraktıği — rısını ve çocuklarını hatırladı, geri Kerabiyet hükümdarların Onek Hanın yeğeni idi, Cen- tal prensesi Tuliye aldığı za man, Tuli çok gencti. Prenses de çok güzel bir kızdı., fakat, Tuli- yi göl örünce, kendini tutamiyarak: . e bu kadar güzel peer yoktu: Diye inle Tuli şimdi (Ölüm dağı)nin ya- macında konaklıyan büyük ve mu- zaffer Moğol ordusile Karakuru- ma dönerken, çocüuklarını ve ka- 7. : onu şimdi güneşe çikaskcas O AKŞAM İ Her akşam | bir hikâye Telefon etmek i istedim, Fakat halde, Yal) o kadar hızlı ko- nuşuyordu ki ne söylediğini du- yuyordum: — Muhakkak kocamdır, diyor- du. Bir dükkânm önünde dur- muştum, camları seyrediyordum. Karşıki aynada kocamin hayali- ni farkettim. Tesadüf değil, Çün- kü tesadüf olsa yanma ge miydi? Demek, bir şey haberal- miş, yahut şüphelenmiş. Beni tekip ediyor. Hayır, dönemem. o gidip görmeliyim. m hareket ediyor. Kendisine dedi edemezsem çıldırırım. Onu bir kerecik görmek için her tek- 2 kip için peşimde olduğu şüphesiz demektir. Kadın telefon hücresinden çık- Yüzüne baktım, Cidden nefis, lâtif bir kadın. Zavâllının ne müşkül bir e olduğunu taldir ediyordum. : kadar acıdım ki sun, onu şu müşkül mevkiden kur- tarırım diye içimden karar ver- dim. ş karardan sonra, * bir istik- şaf hareketi olmak Zere, otelin kapısına çıktım, sokağa baktım. Hağeiketep, köşe başında yi yi vd bir vırlı zetler gibi kapıya bakıyordu. Ken- dimi göstermemek için hemen içe- ri çekildim. Bu sırada genç ka- dın tekrar telefon hücresine giri“ yordu. Ses gene işidiliyordu: — Demek hiç bir tarafta bula- madin, ha? O halde yanılmamı- şım, Nafile, ısrar etme, Reşidi gör- mekten vazgeçemem. Her şeyi gö- i m. Genç kadin otelde çıkti. Bir otomobile bindi. Köşe başında şüphem kalmadı, ben de bir oto- mobil çağırdım. Yola düzüldük. e yapabilecektim?, Bilmiyorum. Fakat her halde, bu güzel ka- dına bir yardımda bulunmak, onu yam istiyordum, nç kadın otomobil ile çok al Caddeye çıkınca, arabayi sm indi. Arkasindan sı indi. dı. Bunun için de kocayi meş- gul etmek icap ediyordu. O sı. retle yürüyordum ki arad. disine çarpar gibi oluyor, önü- ne geçiyor, yolunu kesiyordum, — Affedersiniz... Deyip oyalamak istiyordum, O bana hiç ehemmiyet vermeden, gözü ileride, yoluna devam edi- yordu. Nihayet, benim hareket- lerimden içi sıkıldı: — Rica ederim, dikkatli yürü- efendim... Af- yok.. yordu. ; Zız.. 2 De veviz yapra gi iri Gine afyon da alimi Yünhiz vi Dü ndir z Tulinin yüreği e İçin- * federsini D.. Moraja gı (1) Moğol tarihi - cL 5.199. si at, çadırın ümmi bir türlü kek dinden geçip 8i yordu, tkd var) Eiretimie böyle ne dolaşi- yorili - ELİE Miiz Bir takip | — İstanbula yeni geldim de... in acemisi; Birdenbire başka mek bir Lâkırdıyi uzatmak için $ — Siz İstanbullu musunuz, be- yefendi? — Haydi cehennem ol oradan, be herif! Adamcağız bana bu küfrü sa- vurduktan sonra adımlarını sık- laştırdı. Çünkü genç kadın tram- vaya biniyordu. a bir taksi duruyordu. Ben ederim, dedi, tak bana bırakınız. Çok acele bir işim var. Ben adami lâkırdıya tutmağa çalıştım. — Bir kere, Almatiyada seyâ- | inde de — ediyordum. a böyle vermiş. Vaktinde bir milyon mark kaybe nkerii decekmiş i rin de allah bilimi yersin... Adam lâkırdının altını tamam: lamadı. Şoföre dönerek: — Tramvayı takip ederek yü- rü, dedi. Ben itiraz ettim: — Şoför, arabaya iptida ben Bim im. Benim istediği yere gideceksin. Haydi, beni Büyükde- J o 8. — E E 2. © > sallat oldun. Ayağımın dibinden ayrılmıyorsun. Beni takip mi edi- yorsun? Ee z tırırmış. Beni siz takip ediyorsu- Otomobile biniyorum, ar- kamdan gelip beni indirmek isti- yorsunuz. Sonra da sizi ben ta- kip ediyormuşum! — Sen artık çok oluyorsun. Şim- sana anlatırım. di m boğazıma cinli Şoför ei çıktı. - Pir Kaldırımın üze- tuk. Yüzümüzü gözümüzü tırma gE u kavga arasında genç kadın da ii rahat i Bini itti. O gitti amma ben onu unuta- miyordum. Her gün gözüm so- a, dükkânlarda onu arr rdu. Bir gün buldu, konuştuk. Kendisine anlatacağ ğım m şeyler ol- ettim. Güzel kadın gülmekten bayılıyordu. Bir türlü kahkaha — Ne kadar gülseniz hakkınız var, dedim, O gün sizi iki de işte böyle takip ettik. Kadın bir kahkaha daha salı- verdi. — iki, değil üç kişi takip edi- yordu, dedi. —- Üç mü? — Evel gün Reşid ile beşte yülişmeaki. Otelden çıktığımız saatte tesadüfen Beyoğlu cad- şmüş. Bir aralık ko- cam bir bildiğine rasgelmiş. Ha- tirını kıramadığı büyük bir adam. adam kocamin koluna girmiş, Bir l yetişme e HASAN KREMİ Çilleri kat'iyyen izale eder Dünyada mevcud kremle- en sıhhisidir. Nazik cildli kadınların hayat rin en nefisi, arkadaşıdır. İhtiyarlari genç- İeştirir ve gençleri güzelleşti- rir, İnsana ebedi bir taravet veren Hasan kremini unut- mayınız. Kutusu 50, tüb ha- linde 20 Türkiyede yapılıb “e Avrupa etiketi o yapıştır lan ve halkı aldatan kremle: re, ve sairitriyatal aldahmayi- miz Hasan markasına dikkat. ediniz, “Hasan Deposu: Ankara, İstanbul, Beyoğlu. Radyo 18 Haziran Salı İstanbul: 18,30 Almanca ders, 19 dans ME ie 19,30 Balalayka orkestrası koro, 20 haberler, 20,10 vE Ferans, 20, 30 südye, orkestrası kon: ri, Zİ radyo caz tangö ei - borsalar, 21,40 ve arkadaşları, le solist bok 5 pla ik ve duyum plâk, 20, a mm 20,50 p radyo senlik ike Bi, , 23 yaba; mii a Gazinonun birin va 21,15 22,1 senfonik konse ler duyma 313. den konse; 3 20, 10 plâk, 20,25 Süel kon- ser, 21,10 öner, e 25 caz, 22 kon- plâk, 23,45 yar Şiyui no birliği ile saklar 72 10 önleri 22, ve ği ii peşte konser orkestra: 24 ziği, “Vin ana: 20,30 kilise konseri (Beet hoven), 22,10 Ha ie 22, 25 şarkılar radyo eğ 8, 24,25 plâk ,(u lusal MM 421,10 hafif in üzik, 22 Ham burgtan röle, 23,20 program arası, 23, Sİ radyo orlcestrası, pi Halan Çarşamba 8,30 Jimnastik bayan ça 20 Radyo caz ve tango orkestraları, şan an ine İhsan, 21,30 Son haber- ler - borsal iv Bayan Beş (şan), kı 22 orkestrası, 22,50 Hafif en üreği, 23,15 Yabancı dillerde yala 23. 3: Kon: AL aşka bir tarafa almış götürmüş, obilde kavga ettiğiniz a kocam değildi, zavallı Re- iddi li halti gördünüz mü şim- di! an ame hem kızıyor, hem gülü; — Affede ii dedim, yanlış- lıkla rok de hırpaladım... yok, diye cevap ver- di. atay dıniz daha kızardım, affetmezdim. Çünkü kocam kıs kanç olmadığı zamanlar pek ş€ ker gibi bir adamdır! Hikâye

Bu sayıdan diğer sayfalar: