18 Haziran 1935 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

18 Haziran 1935 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

kurutulması lâzımdı i Sahife 6 Memleket haberleri Kartalda sebzelerde hastalık | Çocuk esirgeme kurumu çok iy çalışıyor. Çocuk esirgeme kurumu Yukarıda: Kartalda cuk esirgeme kurumu çok İyi ça- lışıyor. Kurum teberrülerle idare edilmekte, az para ile çok işler Çatalcada maarif 100 köyden yetmiş ikisinde mektep var Çatalca (Akşam) — Türkiyede kültür cephesi en kuvvetli olan cadır. Bura- ımköy, ayeni Nakkaş, ve Sazlı Bosna köylerindeki okullar beşer ve diğerleri de üçer sınıflı- dırlar. Kültü nin bu kadar okullar açmağa kud- i yoktur, - Elektrik yapılacakmış yetişmek suretile bu iş olacakmış. Çatalcanın ” köyünde sıtma atalca (Akşam) — Kazanın Mimi Bah ayış, Menekşe ki- rı köylerinde sıtma vardır. Büyük li kurumu İri aşağıda: gelen par e Dedeli elbise, yiyecek verildiği gibi pa- rasız kadınların doğurma işine de Deniz ölüleri Sinop (Hususi) — Sinopta bu- lunan 'denizcilerimiz, merasimle deniz ölüleri anıtına çelenk koy- muşlardır. Bir müfreze, deniz ölü- erini selâmladı, kumandan da güzel bir söylev söyledi. Halk mo- törlerle denizcilerimizi uğurla- mışlardır. Resmimizde denizcilerimiz çe- lenkkoymağa giderken ve anıt ö- nünde görünüyorlar," i I balıkçı- 5“ ları, aralarında bir koruma bir- liği yapmışlar ve iğ s / kabzımallarından Yakub v “ ları takdi ş yandır. Gencler yi çatısı yilan Kartala vakitlerini kahve köşelerinde değil, birliğin zengi ie istifade ederek geçiriyorlar, Pirinç ekimi İzmitte fenni olmayan ekim yasak edildi lmıştır. da su az olduğundan pirinç ekile- miyecektir. Bazı pirinççiler pirinç ekmek için ruhsat tezkeresi almak üze- ii İse arasında —. ayak e ve e li e senelerdenberi devam eden bir mera davası son günlerde kaz idare meclisinin hakemliğile hal- ledilmiş me: rek iki köy rağ ihtilâf or- tadan kaldırılmı Izmit seğikişri rktürüğü mi k işle uluslar arası şik ei bulunmak ü i | | | inkılâp İçin ve Atı f bey, memlekette zulmün; istibdadın, ergeç, lağım halkın hayatını kemi ida- ehal yle mille- tin hürriyetine kavuşacağma bü- renin behem halde, şimdi -doğrudan doğruya kendisine bile aid olmıyan- bu kabil sözlere tahammül edemiye- cek bir | hale gelmişti. Çünkü Atıf bey, inkılâp uğrunda kadar samimi duygular beslediğini, ha- aj ürlü felâketlere göğüs ger- meğe hazır olduğunu mubhitine, hele en yakın arkadaşlarına vi kin edebildiğini sandığı halde bir kıymeti Sila k müteessir makam Hıfzı beyin imhası te: büsünde muvaffakıyetsizliği ileri sürülen me arkada aşı m en biz: kendisi gibi e vehii Mile e 2 be dd o derece müteessir olmuş, o Era bu söz kendisine ağır gek e. lila gencliğin bütün hara- retile büyük bir heyecan içinde çırpınan inkılâpçı mülâzim, ku- lağına gelen bu sözü lüzumundan fazla muhayyelesinde büyütmüş, kendisine bir ukte yapmıştı. O- anını sevdiğinden, ink pükğelir Abdülhamid ida- resinin en kuvvetli hasımlarından olduğundan hiç bir arkadaşı şüp- he etmiş değildi, Kendisi vi ce miyetin birer fedaisi olan bi kadaşları, Atıf beyin eğ den de emindiler... Hattâ genc mülâzim Yahya beyin de fedakâr- lığından kuşkulanan yoktu, Fakat Atıf bey, arkadaşlarının okendi hakkındaki itimadlarından şüphe- lenmemekle beraber, Hıfzı beyin nasıl bir imkân bulunup da imha edilemediğinden âdeta üzülüyor- N du.. Atıf bey, mektepten çıkıp da vazifesi başına geldiği günden- beri, bütün maddi, manevi varlı le cemiyete girdikten sonra faali- yetini bir kat daha arttırmıştı, O, kendisini inkılâp (o uğrunda -her mânasile- bir (fedai) olarak ka- vicdani- ermiş, il Ni ise İni için Atıf Yag dnli gilin hiç bir fırsatı kaçırmamıştı, Hattâ, henüz cemiyetin (fedai böl ne kaydedilmeden önce, devrin labia hükümetin mem- leketi nasıl mahvettiğini vra- mayanlara hakikati anlatmaktan, hususile vatan duygularını muhi- tine aşılamaktan oçekinmiyordu. O, hürriyete, inkılâba o kadar si- kı bir sevgi ile bağlı idi ki, > > mânia onu bu yolda ilerleme! alıkoyamazdı. Atıf bey, bu ii lâp dacılığ o rdunun rilmiştir, MEŞRUTİYETTEN ÖNCE Manastırda patlıyan Tabanca Atı be ei sie ire ire ni kadar ilerletmenin bile im- ya rip Halk genclerdi. > (Devamı var) j Sira No. 113 saz ânını bulmuştu; bura kayde- eceğim bir misal, Atıf beyin bu sahadaki cesaretini göstermek iti- barile dikkate değer: Çavuşlara, onbaşılara kadar hürriyet propagandası yapıyord Meşrutiyetten bir sene evvel, Selânik, Manastır gibi Makedon- yanın mühim şehirlerinde. bhükü- e bö ölüğ ge çalışıyordu. rinin başına görmüş güzide zabitler getirildi. Selânikteki (oOnümune (o bölüğü- Manastırdaki bölüğü: Zası Ahmed Ali ls tayin edil- diler. Nümune bölüklerine merkezde ve civardaki taburlardan o birer piyade zabiti getirildi. Bu zabit- ler nümune bölüğünde ameli tat- ö alına- stajını yapacaklardı. burunda bulunan zabiler, kendi kıtalarma “döndükti oi onları küçük zabit olarak yetişti- receklerdi. Manastırdaki taburunda da teşkil edildi. a nişancı ölüğü burada, diğer taburlardan gönde- rilen arkadaşları gibi, kolağası med Ali beyin verdiği dersle- ri in etti, tatbikat ya, pt, son rildi, (talim ve terbiye) muallimi sıfatile kendi taburuna iade edil- Bundan sonra Atıf bey kendi ta- Ne girdi gereci dolaş» vuşları başıları, hat- ü kabiliyetli ri neferleri -kü- çük zabit olarak- yetiştirmeğe ça- lıştı. Atıf bey bir taraftan talim ettirmek suretile ameli o dersler eraber, diğer taraftan azla ehemmi- rsleri hem ef- radın askerlik bilgilerini arttıra- cak, hem de onların umumi sevi- yelerine gear derecede ve- riyordu. Bu derslere haftada bir kaç gün Fi ediyordu. Fakat inkılâpcı mülâzi 18 Haziran 1935 |

Bu sayıdan diğer sayfalar: