30 Haziran 1935 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

30 Haziran 1935 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

30 Haziran 1935 —— AKŞAM SARAY ve BABIÂLİNİN İÇYÜZÜ IRTEM Yazan: SULEYMAN KÂNI — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur — Tefrika No. 511 Geçen direk paşanın başını giyotin gibi kesip götürmüş.. Gemi taşa çarpınca gemiciler filikalara ve direklere hücum “Filikaların bazılarında fa- laka - zincirler - kesildi. Bu zincir- ler kırbaç gibi vurdukça gemici- leri telef ediyordu. Ben bu anda kıçta idim, Kasa- ra - kıç kamaranın üstü - üstüne çıktım. Üçüncü çarpışta geminin baş ta- rafı ayrıldı, gitti. Ben daha kasara üstünde iken Biz de demir atmış bir sandal gibi sallanıyorduk. Biraz evvel mahşer gibi bir hal alan denizde (Allah, Allah) v elân denizde (Allah, Allah) ve (can kurtaran yok mu?) gibi ses- ler, iniltiler çok duyuluyordu. Şimdi artık sesler azalmağa baş- © lamıştı, Bir defa daha silkinti ile bi- zim direğin halatları kesildi. Mi- zena yaydan ok çıkar gibi süratle ileri gidiyordu. Bizi nereye sürüklüyordu? Bu- Tasını bilmiyorduk. Cenup rüz- gârının kabarttığı dalgaların sev- kine tabi idik, Böyle hayli gittik- ten sonra direk bir şeye çarptı, durdu. zakta fenerin ziyasını kaybetmemiştik. emi parçlandıkça enkazı da bizden tarafa çeliyordu. Artık salanıp duran mizeni direğinden ümidi: mıştı. Yanımdan ma ettim. Bu direktedaha üç Ateşçi nefer Tevfik, topçu çaşu- şu İsmail ile kumandan Osman paşa, ,Bu ağaç ile biraz gittik. Bizi şaya mesi için bağırdım. Fakat vakit kalmadı; ağaç geldi, geçti. kendi ağacımıza sarılı du- Bi rıyorduk. Seslendik. Ben Tsvfik m iç Üstümüze geliyordu. Ona tim. Tevfik ve İsmail de benim gi- bi yapniışlar, Etrafta duyulan tikçe azalıyor, kesiliyo: Biz kasarada iken müzika za- biti İsmail efendinin sesini aldım. (Allah, Allah) diye bağırıyordu. ök gürlemeden Allah, Ak ah demezsin! Diye seslenmekten kendimi ala- gr feryatlar git- rdu. t kasara parçalandı. Üç Emi kem Ben birkaç ağaç ederek o ağaç üstüne çıkmağa muvaffak oldum. Artık fenerin zıllı dairesine gir- miştim. Rüzgâr yetişmiyormuş gibi yağmur da yağıyordu. Fakat ilk anda m tüne hamle ederken kasığımdan hafifçe yaralandım. Bu direkle hayli 051 aldım. Et- rafta insan sesi kesilmişti, Beni gölüren ağaç bi nizde sallanıyordum, Direğin üstünden biraz ilerledim, önümde bir yığın ağaca tesadüf ettim. Bu ağaçlar âdeta bir sal teşkil et- mişlerdi. o Bunu elimle yoklaya, yoklaya anladım. Ben a g rinde aralıktan denize düşerken önümdeki bir e iyice yaka- ladım. Arkamı diğer ağaç göğsümü ri Takatim tü- keniyordu. i geldiğini sandım; kelimci det getirdim. Fakat sekel ağacın tazyiki artmadığını gö- rünce bir hamle daha ederek i 5 h R na doğru sevkediyordu. OGider- ken elime yumuşak bir şey değdi. Bir asker kaputu olduğunu his- settim. Elimle yoklarken bir inil ti duydum. — Adam mısın — Evet! Aikekini) Veli, — Ne yapıyorsun? Halin ne? — Kaput başımdan döndü, Şu nu başımdan at! aputu zavallının başından aç- tım. Kolile direğe asılmış olan Veli: n! Bana vi et, Be- ni ürek üstüne Çıkar e yalvarıyordu. BE zor dizlerim üstüne gele- rek bulunduğu boşluktan direk üstüne çıkması için Veliye yar- dım ettim. Beraber gidiyorduk. — Bu tarafa! iye bağırmakta devam eden sese yaklaşıyordu! Sallantı kesildi, ış gibiydik! Veli arkamdan geliyordu. Son- ra karanlıkta onu kaybettim. Be; “Düz bir yere © m © 8 m 5 > z efendi bulunuyormuş, Sesle anlaş- tık; bacağı kırılmış. ana: — Aman benden ayrılma, Beni bırakma! Diye ii Elimde miydi? Biraz zaman beraberce ve e ondan da ayrı düş- (Arkası ia Umum Emlâk Acentesi Bahçekapı TAŞHAN No. 29 Tefrika No. 53 , Sahife 7 Yazan: Demek beni kaf: ki mak için çalıştın ha!... um ki sen bü Evvelâ güzel- in!... Benim senelerden beri ara- dığım insandın u esmer de- rin, bu güzel bakışlı gözlerin, öy- : korkunçtu ki benim için! çok iyi bir insan, fevkalâ: — nazik bir kızdın... İçinde bu- o akşam tarasa- nın Na öyle acı acı eğleni- yodun İstanbulu bir İngiliz Kelime benzettiğin: zaman içimden bir şeyin koptuğunu his- settim... Öyle mağrur bakışların öyle Üarşindakine merhamet et- miyen üstün bir tavrın vardı eve ek Mi ça e uçu- rumu daha ii w dum... İngiliz see mağ İngi- liz - hodkâmlığının, bayrağınızın dalgalandığı her yerde, karşınız- dakini bir su damlası kadar kü- çük görmenin, bütün korkunç mahzarasinı üzerinde taşıyordun o akşam! ndi kendime söy- leniyor. si « Yarabbi ye ben bu kızı se bu düşünüş bi- le beynimi tutuşturmağa kâfi ge- liyordu... Sonra gene teselli bul- mak için dimağımı işletiyor «ne- ler düşünüyorum... Ne saçma şey- ler kafamın iinde yaşiyor!»... diyor, İlerledike sallantı azalıyordu, ayet rüzgâr arasında bir in- san sesinin; — tarafa gelin! Diye bağırdığını du; ri bütün elâket esnasında EHMVEN ŞERAITLE EMLÂK iDARESİ KİRALIK APARTIMAN EMLÂK ALIM ve SATIMI TELEFON: 20307 lir belki de düşünüşüm doğruy- du... Bu garip tesadüf e bizi kün karşıya getirmese; Kız yüzbaşının EML sö- zünü kesti.. elini ağzına koydu: ze! hakaret ediyorsu- nuz busözlerinizle!... Her hangi kkat bir zevk için derhal ken- disini bir erkeğin kolları arasına atacak kadar hafif ii bir kadın mı zannediyorsun ni!... Böyle bir kıza benziyor yum ben?... Her şeyi bir ta- mi raflı muhakeme ediyorsunuz!... — Söylediklerimi yanlış anladın!... ALLAHA ISMARLADIK! ESAD MAF MAHMUD KARAKURD dim... Ne bileyim ben!... bile sanki kafam işliyor mu?... . Bileklerini zabi- tin ml içinde döndürü- h Yazaki! ei Bütün bu söy- lediklerin 23 biraz eyl, inanabilsem İzzet b — Beti gözlerime bak, b İna: e seni rum, . Sarsılıyor... Da- cak gibi kuvvetli, tatlı, ezici bir ei il — İzz et bey, Şarki, lam? yın beni! Zabit, Gülin kızın dudak- ene üzerine koyuyor. — ; hâlâ inanmıyor musun inanılır bu sözlerine İzzet bey!... İnsan böyle çabu- cak eyebli mi? dedin?... Ayla ç eçti... Her ay bir asır gibi işle- emmi arasına düşen kızlara böyle söy- lerler. — Bütü n erkekleri bilmiyorum fakat ben, emin ol ne aladanma- sını, ne de aldatmasını seve- rim! — Aldanmasını dünyada kim ES! biler is erler... Hele denizciler!... Sa- hillerde, en sahile ere, nehirlerden nehirlere akar gidersiniz Her şehirde bir sarı saçlı Leigiliine, her sahilde bir yeşil gözlü kızınız ig üzgâr — Erkekler al ülüyor. Kuyu etli i, genç kolları kızın belini kıracak gibi sıkıyor... — Beti!... Denizler biribirine benzer amma, huyları başkadır!... — Yeni demek istiyorsunuz: Kiminiz daha cesurdur. Zavallı avni di açtırmadan yakalar. ki- Zat lele kızın sözünü kesiy! — ii de benim gibi tec- rübesiz olur. kendi'avına' kendi eniz bizi zaten © ses tarafı- Yahut ben söyliyeme- 23 günlük PARİS seyahatini NATTA tertip etmiştir. muzda hareket ( Vapur - tren - ve trende © yat Bükreş - pe. Viyanâ - Paris, Marsilya, Atina yolile Brüksel Sergisini giy için ihtiyari Seyahat km Fazla tafsilât için: İ: Amerikan Kız Koleci avutköy, Tel. 36.160 Pine * Arni yi tep, Ee en iyi öğ mütehassıs muallimler ÜHENDİS KISML: LERİ; İ A ia kadar Ölmürte AMERİKAN KIZ KOLECİNDE i e MİLLİ TÜRK oi müessesedir. Almanc ise kısmı ea munzam veya Fransızca ihtiyari olarak Aile hayatı yat Ulusal terbiye ve kültüre are eden terbiyesi ve sporları ti e ve sf “me elektrik y makina iü K SEYAHAT ACENTALIĞI Tal Bero 44914 » Galata 44514 İSTANBUL AMERİKAN KOLECİ ERKEK KISMI: Robert Kolec, Bebek, Tel. 36...3 talebeni ersleri gösterilir. yakalanır böyle işte!... - diyor Genç, taze dudaklar, dakika- larca biribirlerinin üzerinde lıyor!... : — İzzet bey hayat ne güzel şeyl... — Güzel bir in 2. ol mak hayattan da üstü; e LAKE kl Saçları yeniden biribirine doluk iyor... Titriyorlar... Tatlı, heyecanlı bir titreyiş... Zabitin kara gözleri kızın göz- lerinin içinde... — Beti; beni seviyor musun? ızın; küçük, güzel başı deli- kanlının göğsünde yuvarlanıyor.. Yüzünü lamağa o çalışıyor... Utanıyor... Söyliyemiyor... Zabit küçük, mehtap renkli üzü çenesinden tutarak yukarı doğru m Kolları omuz- larını sarıy: Söyle Be seviyor musun eni?... (Devamı var) ll b

Bu sayıdan diğer sayfalar: