30 Haziran 1935 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

30 Haziran 1935 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 8 - ,, AKŞAM 30 Haziran 1935 Tefrika No. 46 a Radyo Her akşam e 2. TACLARI ÇİĞNEYEN HÜK a İİ bir hikâye | Erkek gururu İ 0 Haziran Pazar İ 12,30 Plâk neşriyatı, 18,30 > Ve a: isi (Plâk), 19,30 Çocuk, sa» Necile hanımefendinin, süslü | kü işlerden ve e ati, ll Mesud Cemil, 20 Ko İZ j İ dalaman yeni neslin pisikoloji | şişkin bir halde, Cebinde de m nace Ti irsen, türkçe söz ü eserler, radyo caz ve tango orkestra- İSKENDER FAHREDDİN Çagatay, Karakütüma geldikten sonra sonra, (Akay) ı alarak Uygur iline gitmişti. Oktay, karılarının arasında en çök (Turakina) yı severdi.. Karakuruma dönüş Moğol ordusu Çinden Randa olarak döndüğü zaman,” Kar rum baştan iye we zet nanmıştı, ve sevin içinde, Oki iğ bele atının bastı- ğı yerleri yeşil taflan dömetlerile lir Moğol ordusunun dönüşünü b süleyezlz arasında göz yaşı dö- kca . ibtiyar kadın vardı: Ulun hatu ie anası, Tulinin yolda öldüğünü haber alınca ağlamağa başlamıştı. Ondan başka herke- Oktayın kari- sı Turakina (1) da göz yaşı dök- müştü, Kin topraklarından “getirilen im, Cengizin ye in a ir Kapılı v. yüksek duvarlı Tariş rl ai Oktay bunları biraz son- a ordu zabitlerine ve askerlere dağmel 1 Karakurum birdenbire kalaba. EŞ ve büyük rütbeli za- bitler, end, sarayı gc iğ ge çiriliyor.. halk bu tuts, kafilesini seyrediyo; e ktay han zevceleri arasında en çok (Turakina)yı severdi. (Tu- k y iie ei benzer birçok cariyeleri vardı. ktay o gece akşam yemeğini karısı Turakina ve çocuklarile birlikte yedi. Onlar gittikten son- ra, Oktay (Ankin)i yanına çağırt- tı.. ona sarayını gezdirdi ve ecda- dından kalma silâhlarını göster. di: — Bundan e is esra larımın aras Ankin! Seni > ei » ile b bir gr ta göreceğim, edi. Ankin, Moğol imparatorunun bu oldu. .. kendisi ondan çok güzel ve bilhassa ondan çok genç- ti, Fakat, Ankin, ilk görüşte, Tu- rakinanın nüfuzlu bir kadın olduğunu anlamıştı. Turakinanın mev- kiine geçebilecek miydi?, pe Çagatay, Karakurumda bir kaç gün kaldıktan sonra; çok sevdiği Uygur iline gitmişti. Oranın ha- vası Çagataya yarıyordu. Ça; yıllarca Uygur ilinin silieiliidir N , Karakurumdan ayrı re lde birçok Kin zabitlerile birlikte (Akay)ı da ya- nına aldı.. yola çıktı. Ak Bs ğenm mak iste- memişti, ini bu isteksizliğini Çagataya sezdirmedi. Çagatay çok sert ip lp ka- yeşi ey bir adamı olda uygunsuz hareket ai bei zabitlere Çagatayın na- sıl dayak attığını görmüş ve on- dan — mıştı, n Oktay da kardeşini bu ksk ötürü Uygur ilinden ayırmıyordu. (Kangal) dağlarından Ceyhu- na kadar uzanan yerlerde oturan müslümanlar, Çagatayın şiddetin- derlerdi. yıkan- mak, yete almak, su 4 zail hayvan kesmek yasaktı. Yasaya öre, Mi yapanlara idam ci Halbuki bunlari zg zası verilirdi. yapmamak müslümanlar için çok güçtü; islâm dinine aykırı düşen bu yasaklardan müslümanlar bez- mişlerdi. Çagatayın da hakkı vardı. kan suların İlaleriağar pi birçok köylüler, ri pis akan suyu müslümanların O kirlettiğin- den git sderlerdi. Bu yüzden birçok hastalıklar da baş göste- rirdi. Çagatay, müslümanlara: — Hayvanlarınız için geceden su alınız.. İçeceğiniz, yıkanacağı- niz suyu geceden tedarik ediniz. Ben m sizin dininize değil, yaptığınız a rum. a 5 5 2 ; 23 br? ig şu düz ovada bir ya- rış yapalım ! dedi. Oktay ile bars (bahs) tutuştu- ar, ikisi de barsı ere rey öne eli ileri sürüy — ve iü sonunda m, olur. Dedi. Atlarını sürdül Çagatay öne geçti. ila kazan- dı. Oktay ses çıkarmadı. Çagatay o akşam çadırına dö- nünce, hakana böyle bir bars tek- lif etmekle hürmette kusur etti- yi iyi o gece gözüne uy- ku girmedi. Sabahleyin rn deki zabialerl beraber Okta; sarayına gitti, Oktay ar ill çok emindi.. sabahleyin erkenden birçok zabitlerle beraber saraya gelişinden biraz çekindi. niçin gi sordu. Çagata — Dün ei sana kusur et- tim,, dayağa mı, ölü mi, neye müstahak isem yap!» dedi. ez şaşırdı: ki kardeş yarış yaptı. İki- sinden biri elbet de kazanacaktı. Ortada kusur yoktur, Fakat sen öyle sanıyorsan, iste affettim!» Diyerek kardeşinin alnından öptü, Çagatay, affolunan mücrimler gibi -Moğol âdetince- hanın otağı e yüzünü sürdü ve kardeşi. — Hakan, Çagataya hayatını bağışladı. Ve o, mücrimler gibi, otağın eşiğine kapanmıştır!» Diye delâllar çağırılsın, dedi. ki ni öğ 5 nan eş tahlillerinde en meşhur romancı" sı bay Çelikkaya kendisine hay- ran olan şık bayanların arasında büyüklüğün keyfini sürüyordu. Güzel söz ü ince bir bayan siz ne derin bir pisiko- ağa) dedi, mütebessimane cevap verdi: — Hanımefendi, benim yaptı- ğım şey gayet tabii bir surette men meftü bir o kabiliyettir. âdeta bir sevki tabii ile keşfedi- > < 3 5 m & a - 3 » B © 8 5 bunda iftihar edilecek bir mezi- yet yoktur, Pisikoloji diyorsunuz. İnanınız bana, belki bin türlü pi- sikoloji vardır. Etraftan itiraz eder gibi mırıl- tılar işidildi, Genç romancı ısrar etti: — Emin olunuz ki böyledir. Si- bir hikâye anlatayım, ne ka- dar haklı olduğumu teslim eder- ra - Baylar ve bayanlar, hikâye- yi dinlemeğe hazırlandılar. Genç romi ğa başladı: — Bir karı koca... Erkek res- i bir dairede memur, Kadın ev işlerile meşgul. Küçük bir apartı- manda oturuyorlar. Basit insan- lar. Pisikoloji ile hiç alâkaları yok. Konuşmaları hep maddi mev- zulara dair, “Taniaıkları kimseler de Lendi- lerine benziyorlar. eceler bu ahbablarla birleşiyorlar. Haf- tada bir sinemaya gidiyorlar, Bü- tün eğlenceleri de bundan ibaret. r yal. Zenginleri, sevmez. Zenginler e söz söyler- ken ğunu saya vurdu mu, odayı titretir , Karısı zarif bir kadın, Uzun boylu değil. Fakat mütenasip. Zevki var, iyi alir m duyu, çene çalmayı; r. Böy- le olmakla beraber gren hazır ceva, anlatacağım hikâyenin galiye biliyorsunuz demek- tir. Artık hikâyeye sıra geldi, Koca, her akşam Kafası o gün- gam rakurumda delâllarla, Çagata- yın affedildiği ilân edildi. Çagatay bu hâdiseden sonra "bakana dokuz defa dokuz at ve- an ötürü Uygur nh ayıramıyordu. (Arkası var) (10) Oktayın sekiz karisi ve altmış- tan çok cariyesi vardı. (Oğuz-l Merkit) kabilesinden olan (Turakin O uştur? da ü. meli arkin) dn Köyük, Kotan, Kut- sı, Karacar ve kim ın biri Gi diğeri kb iki ca- tay bunlar lk en çok (Kotan)ı ses ve Pret an), babasının o ölümün- len sonra, emeli ME bozan Çin üzerine yürü; iyerek (Si-Çüsn) eri di taştan başa istilâ e ii teyi lakâ bir gazete, İçeri girip vi ce ketini değiştirirken o günün ha- vadislerini karısına anlatır, sonra, rahatça terliklerini giyer, bir kol- tuğa oturarak gazetesini okumağa şam, © iskarpinlerini çı- ekseriya Kadın ayakta idi. a dönmüş, gaze- dinde tutuyordu. Birdenbi- re, hafifçe (Ohaykırdığı ve kendisini tuttuğu işi- Kocası, başıni kaldırarak Gazetenin titrediğini gör- di, eda leme sordu: — Ne Kadın döndü, gazete elinden düştü. i bozulmuştu. Rengi bembeyaz, gözleri dalgın, dişleri biribirine çarpıyordu. Koca, iskarpinin bir teki elin- de, merak ve endişe ile: — Canım ne var? diyordu. Kadının solgun a nihayet bir cevap çıkt Pei baş Arkası — an yarabbim... ağır su- rette yaralanmış... Belki de kur- tulamıyacak... avallı! Ağlıyarak, kalarak kendisi- ni koltuğa attı, Koca, bir müddet hayret içinde 0 olduğu yerde kaldı. nra teyi alarak havadislere göz gez- dirdi. Büyük harflerle bir şimen- baktı, Kadın Kendinden Karısının yüzüne nikbin bir dl — Neler Klin mi? Bee sana ne? hiç bir şey düşünecek bir halde değildi. Bırak, beni, dedi. Dünya O belki de ölmek gözümde değil, üzere., Artık tereddüde yer kalma- mıştı. Erkeğin yüzü kıpkırmızı kesildi. Karısının kolunu hırsla silkerek: — Demek bir âşığın vardı ha. Yüzsüz! "dedi. Kimdi bu? Söyle, kimdi? n cevap vermiyor, sadece ağlıyordu. Kocası ne söylerse söy- lesin, ne yaparsa yapsın, hiç ehem- miyeti yoktu. Bunların farkına ile varmıyordu. çırpınıyor, kuduruyor, ler gibi, hiç cevap alamıyordur. Erkek tekrar gazeteye göz gez- dirdi. Ölüler ve yaralılar listesi- ne baktı, Elleri titriyor, ka; kabil değildi. Gördüğü isimlerin hiç birini tanımıyordu. Artık hid- detini zaptedemiyecek hale gel- mişti, Karısının kollarından ya- kalıyarak haykırdı: — > — Şu saim kim olduğunu söy- liyecek mi yoksa söylemiye- cek idi Sadi sana anlataca- ğım! Birdenbire, elini pantalonunun arka cebine sokarark bir taban: ca çıkardı. Tar, 21:30 Son kl - Borsalar, 21, 40 Ay tango caz orkestraları, ba» Yan Beybi, 22 Meşin Popof idaresin- de Çiyan Roma Çocuk Esirgeme Kurumunun Ke bakısı oil) k Esir; nun A i (Çocuk ime zokâki diploma alanlar hası bakıcı, öyleler yanında çocuk ML Çocuk Esirgeme Kurumlarına atanırlar. Okula yazılma ve alınma şartları şun- lardır: 1 — 18 yaşından aşâğı olmamak, 3 — İlk okuldan diploma almış olmak, okulu ve liseyi bitirenler üsterilir tercih edilir). 3 — Uzgidimli (hüsnühal sahibi) ve sağlıklı olmak. kula yazılmak istiyenler ymm Çocuk Esirgeme kurumu genel mı Haşkesiğe.) yazı ile aura azı! olan belgele ler: Posta ittihadına dahil mm ecnebi memleketler: e 3600, altı ayin 1 üç aylığı 1000 ku: Adres tebdili için yirmi boş kuruşluk pul göndermek lâzımdır. Rebitileyvel 26 — Hıdırellez 66 5 İmânk Güneş Öğle İkindi Yatar E. 626 347 432 833 12 o 203 Vü 2011 4,32 12,17 16,18 19,45 2),48 İdarehane: Babiâli civarı Acımusluk Sok. 13 No. N kocasından başka kimse kal- madı. doğru uzanmış Doğruldu, ai ai Bü- tün bunlar bir iki eri gam oldu. Derhal cevap vi — Mihrace! ocası, di de mayi Kocasının yanına düştü, ne dedin? Mihra- ? Anim o esi Kabil değili Nasıl oldu Artık ae sual soruyordu. u yaz mı? Büyükredeye mi- Sadece safirliğe gittiğin zaman mı? Çıl- dırılacak şey! ek artık bağırmıyordu, Eğer o sırada içindeki hisleri tahlil edebilseydi... Fakat bunu aklına bile getirmedi. Elinde tabanca ile gülünç olduğunu hissetti, onu cebine sakladı. Kadın artık kurtulduğunu an- dı. Bakınız, sevki tabii bu kadını bir an içinde en büyük bir pisiko- Kocası zenginlere, büyüklere o kadar atıp tuttuğu halde, karısının mihrace ile se- ıştı, Ka- mak i ii Der saniye içinde bu yalanı bulm Artık iyisi için bir tehlike kalmadığını ln yataklı va gon memurlarından biri olan âşığı için rahat er göz yaşı döke- ii Hikâye, UM İ SÜ crm

Bu sayıdan diğer sayfalar: