9 Şubat 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

9 Şubat 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

akl vE e lg — Sahife 6 Et yerine Avrupada akşamları çok rağbet bulan bir ezme Birçok kimseler akşam yemeklerin- de et yemeklen hoşlanmazlar. Fakat sebze İle de kâfi gıda alamazlar. Avru- pada akşamları kuru meyvadan yapı- Jan ve (ezme) ismi verilen bir yemek çok Tağbet bulmaktadır. Bunun gıdası çoktur. Çocuklara sabah kahvaltısında verilirse çok istifade ederler. Ezme şöy- le yapılır: 125 gram ceviz, 125 gram fındık ve 125 gram bademi makineden geçirmeli, 250 gram kuru incir, 250 hurma üzüm incir hepsi iyice hallolun- ca bir likör kadehi küraso yahut por- takal veya mandalina likörü ilâve et- meli, karıştırmalı. Müstatil şekilde (kü- çük biskül kutusu) gibi bir kalıbın içi- ni tatlı badem yağı ile yağlamalı bu ha- muru içine İyice sıkıştırmalı. Üzerine yağ geçmez bir kâğıt örterek ağır bir şey yerleştirmeli. On iki saat böylece bırakmalı, Kalıptan çıkarmak için kalıbı sıcak suya sokup çıkarmalı, altına birkaç de- fa vurmalı, sonra tabağa boşaltmalı. Bu (ezme) ince ince dilimlere kesilir, arsu edilirse tere yağlı ekmekle de yenir. Kadifeleri parlatmak Için Gripli hastaların takımlarını nasıl yıkamalı? Evde gripli bir hastanız varsa hasta- nın bardak, kaşık, çatal tabakaları ayrı olarak yıkayınız. Sodalı sıcak suyla yıkanan takımlar bol çalkalandıktan sonra iyice kurulamalıdır. Bu suretle yıkanan takımlar hastalı- ğin başka bir kimseye sirayet etmesine mâni olur. KIRILA Tefrika: No. 18 İki uslu çocuk gibi saat onda açık bir otomobille evimize döndük. Yıl dızların altında o ağır valsi hafif ha- #£ söylüyordum. Birdenbire: — Baba bir gün ben de onlar gibi olursam ne yaparsın? diye sordum. — Onlar kim?. — Masamızın yanındaki o iki kadın. Babam Allahın huzurunda dua eder gibi cevap verdi: — Sana itimadım var, korkmam Sü- zi. O anda başını göğsüne dayadım, gözlerimden yaşlar boşanıyordu. Ba- bam bu yaşları farketmeksizin biraz ev- vel cevap vermek için kestiği valsi tek- rar mırıldanmağa başlamıştı. Sıcak kalbinin üzerinde ağladım, ağladım... N BEBEKLER paravanlar gene moda olmuştur. Bun- lar eskisi gibi bir köşeyi diğerinden ayırmak için kullanılmıyor. Bilâkis odaları süslemek için beklenilmedik yerlere konuluyor. Resimde görülen paravanlar ipek ü- yerine elişi işlenilmiş ağır tablolardır. Fakati bunlar parşömen kâğıdı üze- BIDI rine boya ile de yapılabilir, Hattâ bun- lar duvar kâğıdı gibi basılmış büyük ta- bakâ kâğıtları yanyana paravanın her bir kanadi üzerine yapıştırarak vü- cuda getirilebilir. Birinci resimde görülen paravan yedi kanattan mürekkeptir. Salondaki divanın arkasına yerleştirilince odaya e 7 7 büsbütün başka bir şekil vermekte- dir. Diğer paravan ise dört kanattır, ve ikişer ikişer olarak ayrılmıştır. Bunlar. salonu yemek odasından ayırmak için kapı yerine konmuştur. Paravanın her iki tarafı ayni surette kaplanmıştır. İki odadan da ayni man- zara görülmektedir, Aşk adası Bu isim verilen tatlı gayet hafif ve nefistir. Sekiz yumurtanın yalnız akını tel le vurarak sert oluncaya kadar köpürt- meli, Yavaş yavaş sekiz kaşık ince pud- ra şekeri ilâve etmeli ve vurmakta de- vam etmeli, Aklar tamamiyle sertleşin- Ge içerisine sekiz kaşık makineden geç- miş kızarmış badem yahut fındık ve s€- kiz kaşık ines doğranmış meyva şeker- lemesi (kiraz, turunç, portakal, frapa) #lâve ederek karamel yapılmış bir kalı- Ba dökerek bir büçuk saat ben maride pişirmeli, (Kalıbı karamel yapmak için içine bir iki çorba kaşığı şeker koymalı üzerine bir damla su damlatarak ateşe oturt- Şeker susuz eridiği, için sulanır ve yanar. Rengi koyu sarı olunca ka- bı evirip çevirerek her tarafına bu ya- nık şekeri bulaştırmalıdır.) Kalan sekiz yumurta sarsını dört beş kaşık ince vanilyalı şekerle ve tel- le köpürtmeli, Ilık bir kilo süt içerisine yavaş yavaş karıştırmalı ve hafif âteş- te karıştıra Karıştıra pişirmeli. Krema hafif koyulaşınca tabağa dökmeli s0- guyan kalıptan da gatoyu çıkarararak kremanın üzerine koymalı. İ Oo Eektrik ütülerini kullanırken az Elektrikten : tasarruf elektrik sarfetmek için dikkat edilecek bazı noktalar vardır: 1 — Ütüleri mümkün olduğu kadar rütubetten okorumali, paslanmama- sına dikkat etmeli, , 2 — Ütü yaparken ütü arzu edilen sıcaklıkta olduğu zaman kordonu priz- den çıkarmalı, işe devam etmeli (Tabii i 3 —bBir dakika için bile olsa yanın- dan ayrılırken ütünün kordonunu mutlaka prizden çıkarmayı unutma» | malı, Yüzdeki sivilce ve kırmızılıklar Küçük sivilcelerden kırmızılıklardan sakınmak için yüzü sıcak yahut soğuk su ile'yıkamamalıdır. Sıcaksu cildi yarar ve gevşetir soğuk su İse fazla sı- kıştırır ve tahriş eder, Daima ilik suyla yıkamak en iyi usüldür. Gece yatârken, ayni miktar gülsuyu ve tatlı badem yağı karıştırarak muha- faza edilen ilâçtan bir parça pamuk Üzerine dökülerek yüz silinirse cilt yu- az bir şey ütüleneceği zaman.) | pencere ile yat. muşak olur. 100 sene yaşamak Amerikada sıhhi servis direktörü Dr. Stefan Smith, yüz sene yaşamak isti- yenler için şu (on nasihat)ı neşretmiş- tir: 1 — Pek az et ye. 2 — Bol sebze, meyva ye, süt iç. 3 — Öğle ve akşam yemeklerinden sonra uzân ve beş on dakika uyu. 4 — Günde 10 saat uyu. 5 — Hava müsait olduğu zaman açık 6 — Sigara içme, alkol kullanma. 7 — Her gün iki saat yol yürü. 8 — Çalış. Tembellik insanı ölüme yaklaştırır, 9 — Neşeli ol, dedikodu ile uğraşma. 10 — Kimseye haset etme, Bilhassa hiç bir zaman hiddetlenme, Doktor, babasının 97 yaşında olma- sının hikmeti bu nasihatleri tatbik et- mesi olduğunu söylüyor. Beyaz danteli sarı boyamak # Evde bulunan beyaz dantelleri sa- rartmak için üç usul vardır: Birin. cisi safranlı suya batırmaktır. Sadakur rengi yapmak için koyu çayda bir müd- det bırakmak icap eder. Gayet koyu sa- dakur rengi olması için de kahve içeri- İ sine batırmak kâfidir. Nakleden : Zeyneb İdil ni her gördüğü yerde: «Nihayet mat et- tims der, gibi yüzüme bakıyor. Zavallı budala! Değişmemi kendi tesirine at- fediyor. Bize geldiğindenberi şişmanlı- yan suratını tokatlamamak için ken- dimi zor tutuyorum. Asabiyetime gele- be çalmak cesaretini gösteriyorum, hat- tâ güler yüzle karısına kendisini takdir ettiğimi sık sık söylüyorum. Bazan daha da İleriye gidip Süheylânın be- bama çok pahalıya mal olan eşyalarını yerleştirmek için didiniyorum. Allah- tan babam bu ara bir kahve işinden epice para edindi. Yeni harekâtım en ziyade Şuşutu 8€- vindiriyor. Alelâcele verilen randevü lar, karmakarışık sokaklardan yayan koşmaklar, bazen gözlerinden şüphe AGD, ateşli, hayatın merdivenlerini emniyet-| başları örtülü, uçuk benizli genç kızlar le çıkan bir çocuk. Şeyda ise zayıf, has- | teşkil ediyordu. Ak sakallı; kartal gibi sas, mütereddit gözleri'dalma görün- | kıvrık burunlu bir imam vaz veriyor- miyen korkularla dalgın. Babamın en | du: «İnsanlar fazileti yalnız kendileri samimi arkadaşının yegâne kızı. Karı- | tatbik etmekle kalmamalı, etraflarına sının ölümünden sonra teselli edilemi- yecek kadar bedbaht olan zavallı adam, annesinin yüzünü canlandıran Şeyda- Sını da kaybetmemek için ne yapacağı- nı bilmiyor, Fakat Şeyda yalnız bir ki- şiyi seviyor, Jülldeyi. Şuşutla ikimiz konuşuşlarını dinliyoruz. Onları dinler» ken her şeyimi unutuyorum, ruhum | cağımı düşünüyordu. Ne mi olacağım | tertemiz kalıyor. Uzaktan, gamsız baş” | Şuşut? Ben sana söyliyeyim: Bezginlik. larını sallıyarak söyledikleri şu keli- meleri işitiyorum: 4Sayfiyede otura- da yaymahdırlar» diyordu. Haddiza- tında pek fazla tesirli olmıyan bu cümr | le o anda bütün benliğimi sarstı, kam- | çiladı, hırpaladı, İçerdekiler gibi ben- de avluya diz çöktüm. | Şuşut hülyaya dalmış gözlerle bana İ bakıyordu; belki de istikbalde ne ola- ten, herhangi bir adamı koca diye isti- İ alelâde bir kadın olacağım. İçim- ğ yecek cağız... evet büyük bir köşkte, hiç erkek | de kimsenin boyunduruğu altına girmi- çocuğu olmıyacak. Ne erkek, ne Kız 0- | yen bu çoşkun hisler yavaş yavaş 8ö- Cuğu, yalnız ikimiz, yanyana başbaşa. | necek ve yerlerini uyuşuk, miskin, ebe- Eve dönmek zamanı geldiği için ses- | di bir sükünete bırakacaklar, leniyorum. Şeyda altın büklelerinin a- İmam efendinin «fazileti tatbik ve et. rasından gülümsüyor, ben de, bufki | rafınıza yaymalısınız» diyen sesi hâlâ büyük menekşe gözlerin ifadesini kıs- | kulaklarımda 'uğulduyordu. Kararın Faik güğaiiiyünln. verdim: ben de artık dindar olacağım, 9 Şubat 1937 —— 5) > ad Moda haberleri 4 Öğleden sonra giyilen elbi- seler arasında bluzlar çok moda- dır, İpekli yahut kadife bir etekle iâmeden, dantelden sire satenden bluzlar en çok giyilenlerdir. 4 Etekler bir iki santim daha kısa yapılıyor. Kare uçlu ayakkabılar yalnız sporda giyiliyor. Gündüz şarabi, yeşil, lâcivert kahverengi, siyah de- riden yapılan ve elbisenin rengi- ne uyan ayakkabı giyiliyor. Gece elbisesi ile sandal biçimi lâme de- riden ayakkabı modadır. İlkbaharda giyilecek renkler arasında bej, yeşil, pas rengi, du- man rengi, muz rengi ve çivit ma- vişi moda olacakmış. 4 Ekose kumaşlardan elbise, manto, şapka, çanla, eldiven yd- pılmaktadır. 4 Gece saç tuvaletinde bukle- ler enseye doğru toplanmaktadır. Kulakları açık bırakmak için top- lanari saçlar elmas klipslerie iliş- tiriliyor, Portakal kabuklarından nasıl istifade edilir? Çarşıkapı LOM. N: Fazla miktarda yediğiniz portakal ve mandalınanın ka- buklarından bir kaç türlü istifade edebi- İptida bunları bir kavanoza koyar, üzerini örtünceye kadar ispirto ile dok durursanız, on, on beş gün sonra mü- kemmel kokulu bir ispirto olur. Bunu isterseniz süzüp (saklayınız; yaptığınız pastalara bir kaç damla koyunca mis gibi kokar. İsterseniz içerisine koyunca şeker şerbeti karıştırınız. O zaman likör olar. Kabukları su ile ateşte hafifçe haşla- yınız, suyunu döküp tekrar su dolduru- nuz. Tekrar haşladıktan sonra et maki- nesinden geçiriniz, tartarak ayni miktar şekeri ateşte su ile koyuca şerbet kesti- riniz, içine makineden geçmiş portakal kabuğunu atarak kaynatınız. Reçel ko- yulaşınca yapılan kabuk miktarına göre beş on portakalın sıkılan suyunu ilâve ederek tekrar koyulaşıncıya kadar kay- natınız. Nihayet kabukları kurutup çıra diye kullanabilirsiniz. Kıvırcık saç Şehzadebaşı N. Ü: Saçlarınızın çok kıvırcıklığım gidererek hafif dalgalı ol- masını temin etmek güç iştir. Saçlarını” za yıkadığınız zaman, henüz yaş iken ko- lonyalı ve limonlu su ile tarayarak bir şekil veriniz, üzerine file bağlayınız. Kı- vırcıklık bir parça azalır. İki defa gönderdiği davet mektubuna sayfiyeye gideceğimiz yaklaştığı için iş- Jerimin çokluğundan vaktimin yetişme- diği cevabını vermiştim, Bugün de ayni sudan bahaneleri sayıp dökerken o ina“ namıyan gözlerle yüzüme bakıyordu. Zekâsından şüphe etmesem biraz kor- kacağım. Hayır, hayır Mithat katiyen aklına gelmiyor, esrarengiz bir yaban- la için israr ediyor: — Kim olduğunu söylesene canım!. — Neyin? — Sevdiğinin, 'Bu kelimeyi her söyleyişinde boş güz leri garip ifadelerle doluyor. Sevdiğim mi?. ha ha ha!... Pervinin, yaşamak için sevgiyi esas tuttuğunu sahiden unutmuşum. Sevgisinden, İstiraptan, ihanetten başka bir şey görmiyen, bu- na rağmen ona hâlâ kıymet veren bu kadına şimdi acıdım. Boynuna sarl- dım: i — Sevgi filân yok dedim. Mahzun mahzun kollarımdan Siy« | | Bir gün Şuşutla beraber İstanbul ta | Allahtan başka bir şey düşünülmiyen Tafını gezmeğe gitmiştik. Havanın çok iyi Sim bu mabede ben de her gün geleceğim, —10— Mithat artık öldü... Fazileti de ya- fışkıran bin türlü hâdise artık bitti. nldı: Şimdi: «Şuşut, Hâlelere gideceğiz» der- | i Gözleri, belki bir şey anlarım ümi- kında kaybedeceğim. Geriye yalnız ai- | ken içimden fesat geçirmiyo- b lem kalıyor, e avuta- lee ei 'bire karardı ve başımıza iri dolu tane- e Gözleri, belki bir şei anlarım ümi- bilecek miyim acaba?. ben ağırlıyacağım» derken yalan söy- | leri düşmeğe başladı. Korunmak ve deki şık şemsiyenin sapı ile beni teh- | diyle tekrar gözlerime dikilmişti. Bü- | Uysallığımdan herkes memnun, Bir.| lemiyorum, Sık ık Şeyda ile Güşideyi | 89çmesİni beklemek için alelâcele Sul- yar yük bir cesaretle benimkileri uzattım. i , denbire değişmeme gaşyorlarsa dA | gezmeğe götürüyoruz İris de biribirin. tanahmed camisinin avlusuna girdik, | — Sep de hayırsızmışsın.. dedi, İçlerinden hiç bir şey okuyamıyacağına i İ Kimse sebebini araştırmıyor. Bu arada, | den bambaşka güzel olan bu çocuklar. | İçeriye baktım, ep mfihim bir kalana, | Mitbatla aramda geçen vukuabtan eminim, i ? yalnız Adnan sinirime dokunuyor, Be- | la biraz avunuyorum. Jülide esmer, | lık vardı, ve kalabalığın ekseriyetini | sonra Pervinin evine ayak basmadım, (Arkası var), ik izimın dunsu fö - — — e a a vam er

Bu sayıdan diğer sayfalar: