20 Şubat 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 12

20 Şubat 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Dün bugün Bu iki tayyareden birinelsi bundan yirmi sene evvel, ikinciside bugün ç 1916 harbinde en kuvvetli harp si- #lâhı bu küçük tayyare idi, Motörü 80 sbeygir kuvvetinde idi. Mitralyözleri , pervanenin arasından ateş edemediği için, yan tarafa konmuştu. Tayyare- nin hızı saaite 130 - 140 kilemetre idi. . 1937 modelinin motörü 860 beygir i kuvvetindedir. Üç yapraklı pervane- Sİ işlerken, arasından mitralyözle ateş (etmek mümkündür, © Ağırlığı 2.278 kilodur. Saatte 480 kilometre hızla uçar. İki mitralyözü vardır ve bir tek kişi hem tayyareyi kullanır, hem de mitralyözleri, İşte yirmi sene içinde tayyarecilik bu derece inkişaf etti. İyi düşününüz 1,2, 3, 4 numaralı çadırlardan dört kişi çıkıyor. Bunlar 1, 2, 3, 4 numaralı noktalara gidecekler, fakat > yolları biribirlerinin yollarından geçmiyecek ve dört köşe çizgiden de çıkmıyacak- isr. Dört kişilik grup olunuz, baka- ım hangi grup buna muvaffak ola- cak. Lokomotifin ağırlığı Yeryüzünün en ağır lokomotifleri Amerikadadır. O- rada 507 ton ağır- lığında lokomotif. ler vardır, Kana- da demiryolların- da 335 tonluk lo- komotifler işler. Sovyet Rusyada 328 tonluk lokomotifler yapıldı. Belçika lokomotifleri 210 tondur, Pransada 199 tonluk lokomotifler var- dır. En süratli lokomotifler İngilterede- dir. Bu lokomotiflerin ağırlığı ise an- cak 166 tondur. Bir olomobilin ağırlığı bir tondan fazla olmadığına göre en ağır loko- mobil lâzım demektir. salt 4 Yumruklarıni sıkmışlar, masa ba- şında birbirlerine dik dik bakıyorlar- dı. Dışarda rüzgâr uğulduyor, masa- nın üstündeki mum ışığı göz kırpı- yordu. İki adamın da bellerinde büyük ta- bancalar, sırtlarında içi posteki kaplı meşin ceketler vardı. Orman buz tut- müş, kar mütemadiyen yağıyordu. Adamlardan biri, kır saçlı, kırk ya- şında kadardı. Boğuk bir sesle: — Vili, dedi, Süllivani öldürdükten sonra on santimetre kar yağdı. Artık senin izini bulamazlar. Kimseler de işin iç yüzünü bilmiyor, senden şüp- he edemezler. Öteki kaşlarını çattı: — Sen biliyorsun ya? — Evet, ne yazık ki ben biliyorum. Sustular. Vili ayağa kalktı, kulü- bede dolaşmağa başladı... Ve nihayet sordu: — Ne yapmak fikrindesin? Benco şapkasını çıkardı: — Seni tutup dar ağacına götür- meliyim. — Sualime cevap ver, ne yapmak fikrindesin? — Bilmem, düşünüyorum. Her hal- de bu vaziyetten kurtulmak lâzım. Vili gene arkadaşının karşısına oturdu. Benco devam etti: — Yili seneler var ki beraber yaşi- yoruz. Sen yaralandığın zaman seni tedavi ettim, ben hastalandığım za- man sen bana baktın... Bunları unut- muyorum ve bunlar için tereddüt ediyorum. Eğer cinayeti işliyen sen- den başka biri olsaydı, tereddüt et- mez, kaçmağa teşebbüs edince geber- tirdim. Benco gene düşünmeğe daldı ve mi- dandı: — Düşünmekten fayda yok, ne ya- pacağımı kestiremiyorum. — Her halde ben kaçmağa teşeb- büs edecek değilim, sana karşı silâh ta kullanmam. — Amma yegâne çare de bu değil mi? İkimizden biri yer yüzünden kal- 26 Kânunuev- vel 1936 tarihli bilmecemizi doğ- | ÇOCUK UNYAJI kar. Eğer sen ölürsen,;seni şurada | bir yere gömerim, kimse'Sülliyani se- | nin öldürdüğünü bilmez. Eğer ben | ölürsem.. : — Münasebetsiz şeyler söyleme... Bırak beni gideyim... Bırak ta talimi deneyim. Belki ortadan kaybolmağa muvaffak olurum. Benco ayağa kalktı: — Buradan ahıra ancak on daki- kada gidebilirsin, beş dakikada da atını hazırlar ve uzaklaşırsın, Bir çey- rek bekliyeceğim, Bir çeyrek sonra peşine düşeceğim, izini arıyacağım... Öğüt Vaşingtonun bir kilisesinde başpa- paz duvarlara şu öğüdü yazmış: «Cenazelerinizde papazı yalan söy- lemekten kurtarmak için, mümkün olduğu kadar namuslu ve dürüst ya- şaymız» Hız Parisle Nevyork arasında işliyecek büyük tayyarelerin projesi hazırlanı- yor. Bu tayyareler 100 yolcu alacak, saatte 350 kilometre hızla uçacak, Paristen Nevyorka on saatte gidecek. Dans Habeş kabilelerile, cenubi Afrika kabilelerinde, elile bir düşman öldür- miyenin harp dancı oynaması yasak- tar. Minarelerde niyet gürültülerile, gene medeniyet cihazlarından istifade ederk müca- deleyi düşündü ve minarelere opar- lörler koydurdu.. Şimdi ezan mikro- fon önünde okunuyor ve oparlörlerle heryere yayılıyor! ; Sİ | YY > Kabul Fekat farzet ki izimi bul- | dun ve beni yakaladın, ne olacak? — Seni öldüreceğim. Villi meşin ceketini ilikledi, şapkası nı kafasma bastırdı, çıktı. ö.. Bir kaç sast sonra Benco bir sel halinde akan nehre bakıyordu. Neh- | rin kiyısında Villinin izi kayboluyor- du... Benco bir an düşündükten sonra | atını nehre sürdü. Hayvan sellerle | mücadele ederek yüzüyordu... Yarı ye- | Te gelmişlerdi, Birdenbire Benconun | göğsüne sellere kapılan bir kütük çarptı, Benco suya yuvarladı ve dibe gitti... Gözlerini açtığı zamn kendini sahi- lin çamurları içinde buldu. Biraz doğ- ruldu ve ârkasında durav Villiyi gördü ve anladı, Villi onun nehre düş- tüğünü görmüş ve hemen imdadına koşup kurtarmıştı. Emekliyerek ona yaklaştı: — Neden kaçmadın? Neden bekle- din? dedi. Fakat Vili de Bencou kurtardıktan sonra suların cereyanına kapılmış ve kayalara çarpmıştı... Başından kan akıyordu. Bencoya cevap vermeden öldü... ... Bu hadiseden bir kaç gün sonra Benconun odasına biri gird. Buda bir kov - boydu, fakat göğsünde polis alâmeti vardı. Benco sordu: — Ne oldu? — Jüri, Süllivanın kaza neticesi öldüğüne karar verdi. Hoş, başka hiç bir delil de yok ya... Ben de buna ka- ni oldum, Polis âmiri Benco da başını salladı: — Ben de bu fikirdeyim, dedi, Memur sordu: — Çoktan beri kardeşiniz Villiyi görmüyorum, nerelerde? Teksasa gitti diyorlar. Sıhhati iyi ya? — Son defa gördüğüm zaman çok iyi idi. Fakat malğm ya, kov - boy belli olmaz... Bugün iyi olur, yarın ölüverir. 9: Kânunüsa- ni 1937 tarihli bilinecemizi doğ- ru halledenler- den İstiklâl Ji- sesi talebesi 315 numaralı Meh- med Plâtin bi- rinci hediyemi- zi kazanmış ve hediyesi — olan okul çantasını almıştır, SPOR ve SPORCULARA DAİR Hangisi? Maşhur iki sporcu vardır. Bunlar kardeştir, ikizdirler ve ikisi de disk atarlar, Fakat bu iki kardeş yüzün- den gazeteciler çok müşkülüt çekiyor- lar, çünkü ikisini biribirinden ayırd edemiyorlar ve rekoru hangisinin kır- dığını uzaktan anlıyamiyorlar, sorup soruşturmağa mecbur oluyorlar, —— Sonun hızı Berlinde maroton koşusunda kaza- nan Japonyalının ismi birçok dilde ke- hızla yayılır Kırk sene sonra 1898 olimpiyadında rekor kırmış olanlar 1936 olimpiyadına iştirak bile ettirilemez. 1896 da yüz metre 12 sa- niyede koşuldu. 1936 rekoru 10 sani- yedir. 1896 da 1,81 yüksek atladılar. 1936 rekoru 2 metre-7 didir. 1696 da uzun 6: metre 35 atlandı. , 1936 rekoru 8 metre 13 tür. we Bilmece Je er * 1, 2 im «erkek» 4, 3 üm «arkada kalem eser» 4, 5 im cayı 8 harfli bir diyarım yuvası» 6, 7, 8 im 8,7, 5, 1 im ekokulu ot» 2, 1 im enotasdır. motif ağırlığını bulmak için 500 oto- Bilmecemizi doğru halledenlerden Mirinciye: Zarif mürekkepli ve kurşun Kalem, ikinciye: Masa elektrik feneri, üçüncüye: Asyadan bir güneş doğuyor eseri. Ayrıca 200 kariimize muhtelif hediyeler verilecektir. «cisimleri yaşatan; 7, 8 im «zaman, Garip şeyler Şarlımanıyın mumya şekline ko- nan cesedi tam 350 sene büyük mer- mer bir taht üstünde teşhir edildi. 1 ER 350 sene sonra bu mermer taht, Cermen krallarının taç giyme merasi- minde kullanıldı. vi. Güneşin sabit olmadığını, İsa doğ- madan 900 yıl önce Mehmed Cabir adında biri keşfetti. ... Hollandada bir fabrika bacasına isabet eden bir yıldırım bacayı boydan boya ikiye ayirdi. ... İlk denizaltı gemileri 1776 da, Nev- york limanında işledi ve İngilizlere karşı harp etti amma, hiç bir faydası olmadı. Yürüyen kibritler Ze İki kibrit alınız. Birinin ucunu çar. kıile sivrlitiniz, ötekinin fosforsuz ucuna bir delik deliniz, sivri uçluyu bu deliğe sokunuz. Kibritler, resimde gördüğünüz gibi ev» şeklini alsın. Bu «ev» yi bir bıçağa oturtunuz ve biçacı dümdüz bir masa Üstüne uza- tınız, Kibritlerim ucu masaya pek az değsin, Kibritlerin yürüdüğünü gö- receksiniz. Meşhur profesşör Pansilvanya üni- versitesi talebeleri arasında bir anket açtı: o «Tarihten kendinize (o birer prolesör seçiniz» Alınan cevapla- rı, rey çokluğu sirasile yazıyoruz; 1 — Yunan filozofu Sokrat. 2 - Sok- ratın talebesi Eflâtun, 3 - Yunan âlim ve filozofu Aristot, 4 - Ressam ve âlim Leonar dö vinci, 5 - İngiliz şairi Şekis. pir, 6 - Galile, 7 - Nüyton, 8 - Daryin, 9 - Pastör, 10 - Aynştayn. Yediği Bir fil senede 15.000 kilo saman, 7.500 kilo yulaf, 5000 kilo kepek yer. Bir gergedanın bir senelik yiyeceği: 7000 kilo patates, 3000 kilo havuç iki ton hububatlır. Bir hayvanat bahçe- sindeki aslanlar, kaplanlar, sırtlanlar senede 120,000 kilo et yerler. Maymun» lar için 8 ton yemiş sarfedilir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: