27 Şubat 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 12

27 Şubat 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2 | oi Binicinin zama ra Binici, bir elinde - dizginler, öbür elinde atının yelesi homurdanıyordu: — Buraya beni şoytan me gönderdi? Ne biçim yer burası, İnsâdın hayvan kadar kıymeti yok. Her gün lâhna yemekten canımız çıkıyor. İçkiye ge ince, dayan su musluğuna!. Eski za- manda böyle değildi. Bizi Kiyefte f1s- tık üzümle beslerlerdi. Yalniz o z&- man da bir derd vardı... — Neydi bu derd? Binici bıyıklarını büktü: — Sen, dedi, dinç, gürbüz bir genç- sin ama, benim gördüklerimi görme- din.. cahilsin sen... Dinle beni: Ordu Dinyeper üzerindeydi. Ben ihtiyar bir kadının evinde misafir olücaktım. Ol- dum. Kadın bana evlâdına bakar gibi baktı, Karnım acıktı mıydı yemeğim, susadım mıydı şarabım gelirdi. Yal- niz bir şey beni kuşkulündırıyordu. Bir kaç sabah horozlar öterken uyan- dim. Ev sahibim evde yoktu. Bu ka- dar erken nereye ve neden gidiyordu? Onu gözlemeğe beşladım. Da —— Bir akşam sarhoş taklidi yaptım ve odama gidecek yerde sofada sızdım. Kadın ben! yatağıma götürmeğe çar lıştı. Ben kımıldamadım. Kurşun gi- bi yatıyordum. Nihayet kadın beni orada bıraktı. Gece yarısima doğru ayaklarının ucuna bifirâk “öd, Gece zifir gibi karanlık fırtına vardı. Kadın bana yaklaştı, yokladı. Uyur gibi yaptım. Ocağın başına gitti, ate- şi üfledi. Bir muma yaktı. Köşede du- ran tavan süpürgesine ata biner gibi bindi. Bir şişeden Üç yudum içti ve ocağın baca deliğinden uçup gitti, Ben doğruldum. Demek ev sahibim büyücü idi. Ben ona gösterecektim b A EE İ anma rm Rus HİKÂYESİ mmm büyücülüğü... Hemen şişeyi aldım. Kokladım. Ekşi kokuyordu, yerde du- ran küreğe bir damla damlattım. Kü- rek uçup gitti, Baktım masanın altında kedi uyu- yor. Onun üzerine damlattım, oda uçup gitti. Şişeyi etrafa serpeledim. Odanın ne var ne yoksa hopsi de uçup gitti- ler... Nihayet bir iki yudum da ben al- dım, derhal havalandım. Rüzgir gi- bi uçuyordum. Tesadüf ettiğim yıl dızlara: — Varda!.. Diye bağırıyor ve şimşek gibi geçi- yordum. Derken inmeğe başladım. Baktım: Bir dağ tepesinde kazanlar kaynıyor. Herkes gülüp oynuyor, şar- kı söylüyor. Ben de söyliyecektim. Ev sahibim beni gördü: — Burada işin ne?. dedi. — İyi ama yolumu nasıl bulacağım? — Atla bu kürek sapına!.. — Sen deli misin... Ben biniciyim, ama kürek sapına binemem. — Öyleyse şu ata bin... Haydi! Önümde bir at duruyordu. Bu as lan gibi bir attı. Yelesi kabarmış eşi- niyordu. — Haydi! Atladım ata. Dizginleri aradım, yoktu. Dört nala kalktı... Gidiyor- dum... Atla beraber sanki uçuyor- dum. Kendimi ocağın başında buldum. Etrafa baktım. Her şey yerli yerindey- di. Ben de attaydım, ama altımda at yoktu. Tahta bir kanepe vardı... Hey gidi hey... Eskiden biz böyle şeyler gördükl.. macerası Haydi evel — Sen gürbüz, dinç bir gençsin âmâ, benim gördüklerimi görmedin... Ca- hilsin sen!.. Moskovada kar Bu sene kış çok olacak dendi ama, İstanbulda kara kış görmedik sayılır, Fakat her yerde kış İstanbuldaki gibi geçmedi... Meselâ Moskovada kar in- san boyuna yükseldi ve her gün 80 kaklar, resimde gördüğünüz makine- lerle temizlenip süprüldü ve Moskova- Ular, Gorki parkında kızak kadılar. Parkta her gün binlerce kişi kayak- la spor yapıyor. Cingolo canbazları Resimli eğlence EE İİ A 1EŞ a a5 5 ri huyak KU £ Sİ e 7 Vİ ez LE yi arkadaşlarımı kaybettim. Acaba gö- ren var mı?.. Arayınız bakalım. Hesap oyunu 37 rakkamını 3 den başlıyarak sıra- sile diğer rakamlarla zarbediniz. Ha- Resimde Cingolo cambazhanesinde iki böceğin boks maçını görüyorsu- nUZ. Bu iki böcek, karşılaştılar mı öle- siye boğuşurlar. Bu hayvanlar ağaç kabukları arasına yumurtlarlar ve yumurtaları iki üç sene yaşar, Bu hayvanların boks maçında yal- niz hakem eksiktir. Bu işi de bir çe- kirge pek Alâ yapabilir. Oradan oraya sıçrıyacağı için, kendisine hiç bir sa- rar gelmeden hakemlik vazifesini gö- rebilir yal.. sılı zarplar ayni rakkamlardan teşek- kül edecektir. Hasılı zarpları cemeder- seniz tutarı hasılı zarbın ayni çıka- İki rakkamı yanyana koyunuz, Eğer bu iki rakkamı, soldaki rak- Spor değil İsviçreli bir yüzücü 40 metre yük- sekten kendini suya attı. Kırk metre yüksekten suya atla- mak cesarettir, ölüme ehemmiyet ver«- memektir ama şunu da ilâve edelim, ki spor değil, cambazlıktır, Bir fiçi- nın içine girip Niyagara şelâlelerini aşmak nasıl spor değilse, bu kırk met- reden suya atılmak ta cambaslık sa yılır. Meselâ delinin biri de bir gün kal kar ve kendini Yuşa tepesinden Bo- ğaza atar. Bir kaç sene evvel bir Avusluryalı da 50 metreden kendini Luar nehrine attı ve bir daha çıkamadı!.. lik gol Her spor mevsiminin başlangıcın- da İngilterede ilk futbol maçı çok heyecanlı olur. Çünkü İngilterede senenin İlk gölünü atan futbolcü şöhret kazanır. Bunun için de lik maçta bütün oyuncular ilk golü yap- mağa çalışırlar ve maç aşağı yukarı passız bir maç olur. Ta ki ilk gol atık sın. Ondan sonra maç normal seyrini alır. Karışık hesap Bir otomobilin benzin sarfiyatı yüz kilometre üzerine hesaplanır, Şu oto- mobil, yüz kilometrede şu kadar litre benzin sarfeder denir. Amerikada Ise bunun aksi hesap edilir. Meselâ bir galon benzin 24 mil eder denir. Bu ne demektir? Söyliye- Um: Bir galon 4 litre 54 Bir mil — 1 kilometre 609 metre. Görüyorsunuz ya gayet basit. 24 mil galon 100 kilo- metre de 13 litre demektir. Irak hükümeti 1937 Paris sergisine Babil kulesi gibi bir kule yapıp gön- derecekmiş. 'Tufandan sonra yeryüzünün bütün insanları bir tek dil konuşurlardı. Bu insanlar bir daha tufan olursa bozul- mamak için tepesi göklere varan bir kule yapmağa başladılar. Fakat Tan- rı buna razı olmadı, onları yeryüzü- nün başka başka yeri Dillerini kaybettiler ve ni anlamaz oldular, Babil kulesinin yaz pısı da yarı kaldı. Babil kulesi -efsanesi a böyledir. Mühim bir dörtköşe 16715)14713 1elafso) 9 8)7(6 5 4J3 (2) 1 Dört köşedeki rakkamlar yerli ye- rindedir, ama ötekilerin yerleri değiş- miş. Rakamların hepsin! yerli yerine ge- tiriniz ve hangi taraftan cemederso- niz ediniz 34 çıksın. Sebepi.. Futbolcü yanında oluran küçük ba- yana anlatıyordu: — Dünkü maç fena geçti. Yağmur sabahtan başladı, saha berbad oldu, o canım yeşilliklerin tadı kalmadı. — Tevekkeli değil bizim de dün öğ- le yemeğinde yediğimiz yeşli salata tadsızdı!... Ihtiyatlı Afacan ecznneye girdi, cozacıya cid- di bir tavırla sordu: — Vuruk ağrılarını kesecek küv- vetli bir ilâcınız var mi?. — Nereni vurdun küçük bay!. — Henüz vurmadım, babam karne- mi akşama görecek!... ği yukarı Bu bilmecemizin mükâfatları 1 - Fotoğraf makinesi, 2 - Altın uçlu kalem,3 - Bir şişe kolonya, 4 - Yerimdüzüne mendil, 5 - Mürekkepli kalem, 6 - Perger takımı, 7 - Sümer kızı, 8 - Asyadan bir güneş doğuyor. Yanyana koyduğu” muz bu iki resme be- karsanız, şöylece bir gön atarsanız, biribiri- nin ayni sanırsınız. Der- ribirinden kopye edil miştir. Ama hiç te öyle değildir. Bu iki re sim şöylece bakıldığı zaman biribirinin ayni rıncıya kadar dikkat edilirse Il numatali resimde I numaralı resme benzemiyen 6 şey vardır. Bu 6 şeyi ya resimde işaret ederek Veya yazarak bize gönderiniz. Bilmecemizi doğru halledenlerden birinciye: Fotoğraf makinesi, ikinciye; Ağtın uçlu kalem, üçyncüye: Bir şişe ko- lonya, dördüncüye: Yarım düzüne mertlil, beşinciye: Mürekkepli kalem, altıncıya: Perger takımı, yedinciye: Sümer kın, sekizinciye: Asyadan bir günaş dağuyor eserleri, ayrıca 192 kariimize muhtelif hediyeler verilecektir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: