27 Şubat 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9

27 Şubat 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Aşk ve taç kavgası Tarihte aşkile tacın mücadele ettiği başlıca vakalar Eski çar, hatta imparator Vilhelm aşk uğurunda gem vaz geçmeği göze almışlardı İkinci Vilhelm ve Augusta Victoria Sekizinti Edvard, madam Simpson ile evleneceğini başvekil M. Baldvine bildirince bütün imparatorluk dâhi Binde itiraz sesleri yükseldi. Kralın, tobaasına karşı olan vazifesi ile bu İz- divacın telif edilemiyeceğini İngiltere- nin Times gibi en ağır başlı gazeteleri açıkça yazdılar. Nihayet Kalbinin hür. riyetine ve şahsi benliğine inanan Ed- vard sevdiği kadınla evlenebilmek için tahtından feragat etti. Kralın «Lötat c'est mol> yani «dev- | let benim> diyebildiği zamanlarda böy- le bir aşk vakasının taçlı bir başı taht- tan feragate veya başka her hangi bir felâkete sürüklenmesine imkân yoktu. 16 'ncı asırda İngiltere kralı olan s€- kizinci Henri o zaman kilisenin boşan- mayı yasak etmesine rağmen usandık- ça karılarını kâh boşayarak, kâh idam ettirerek ayrı ayrı allı kadın İle ev- lenmişti. Eral Henrinin birinci karısı bir İs- panyol prensesi idi. Kral bundan ay- rılmak istemiş, fakat papa boşamağa yanaşmamıştı. Bunun üzerine kral Henri İngilterede katolik mezhebini kaldırmış, bugüne kadar İngilterede hükümran olan Anglikan mezhebini kurmuştu. Kralların, böyle bir kadın için bütün milletin dinini değiştirdik- leri devirlerde Fransa kralı on dördün- cü Louis'in resmen metresleri vardı. Bunlardan Madame de Maintenon bü- tün Fransız halkınca resmi bir şahsi- yet olarak kabul edilmişti. Meresimde kraliçe gibi kralın metresi için de mev ki ayrılırdı, Nazırlar ve generaller kral ve kraliçe ile birlikte ona da arzı ubu- diyet ederlerdi. Orf beşinci Loius'in metresi Madam de Pompadour ise ortalığı haraca kes- mişti. Kuvvetini Allahtan aldığı söy- lenilen krallar istediklerini yaparlar, hattâ umumi ahlâk 'Kaidelerini de ayaklar altına alabilirlerdi. 19 uncu asırda demokrasi > fikirleri intişar ederek halk mefküresinde yer alınca kralların halka karşı vazifeleri olduğu iddia edilmeğe başlandı. Kralın yüksek bir mevki işgal etmesite mu- kabil, bir milleti temsil ettiğine göre, temiz, ulvi, ve yüksek kalması istendi, Bu suretle kralların kalbleri de devle- tin-malı olunca 19 uncu asırda hane- dan arasında aşk vakaları birçok felâ- ketlere sebebiyet verdi. MEYERLİNG FACİASI Bu gibi felâktelerin en fecii Avus- turya imparatoru Franz Josefin ye- gâne oğlu vellahd Rudolfün ölümü- dür. Franz Josef, oğlu Rudolfün Bel- çika kralının kızı ile evlenmesini isti- yordu. Rudolf ise buna taraftar di. Birçok saray mensupları imparâ- Ferdinand o Kontes Çolek (| İlçesinin aşk maceralarını gündengür | © Çap Nikola ve Çeriçe torü fikrinden vaz geçirmeğe çalıştılar. Fakat Franz Josef ricacılara: — Müstakbel bir imparatorun hiç bir kadına verecek kalbi yoktur... ce- vabını verdi, Rudolf Belçika prensesi ile evlendi, fakat bedbaht oldu. Çok geçmeden /” Franz Josef sözünde yanıldığını anla- dı. O bir heykel gibi hissiz fakat canlı bir imparator tasavvur etmişti. Hal- buki genç Rudolf bütün mevcudiyetini güzel ve masum kontes Veçeraya kap- tırmıştı, İmparatorun bütün tekdir- | leri ve tehdidleri veliahdı bu aşktan vaz geçiremedi. Rudolf Kontes Veçe- ra ile evlenmek imkânsızlığı karşisın- da Meyerling şatosunda sevgilisi ile beraber intihar etli. Aşk ile taht ara- sındaki mücadelenin ilk kurbanı oldu. ARŞİDÜK FERDİNANDIN AŞKI Aşk yüzünden biricik oğlunu kay- beden Franz Josefin artık bu tarihten sonra dünyaya ve tahtına küstü. Meş- hur tarihçi Gugllemo Ferrero impara- torun artık devlet işlerini bir angarya gibi telâkki etmiye başladığını iddin ederek Avusturya imparatorluğunun sukulunda bunun büyük bir rol oyna- dığını yazar. Rudolfün macerası ihtiyar impara- torun aşk ile olan san mücadelesini teşkil etmedi. Rudolfün ölümünden | sonra vellahd nasbedilen ve Sa nada katli ile harbi umuminin açılma- sına sebep olan Arşidük Ferdinand'da kalbini kaptırdı. Güzel kontes: Çoteğe resmi bir baloda raslıyan Arşidük Kon: | tesle birkaç defa dans etti. Bu hal Vi- | yana aristokrasi mahafilinde dediko- | dulara sebep oldu. Arşidükün bu ta- | | rihten sonra sık sik Kontes ile görü | düğü imparatorun kulağıfla da çalin- | dı. Köntes Çötek asli bir Çek ailesine | mensuptu amma kanında kral kanı | olmadığı için Arşidük ile evlenerek | kraliçe olmasına imkin yekta. Yedi | asırdanberi Viyanada hükümran olan | Habsburglar ailesine ancak kral alle- lerine mensup kimseler zevce ve krali- çe olabilmişlerdi. Kalbinde bir türlü İyileşemiyen oğlunun yarası ile ihtiyar imparator yeğenine meseleyi açtı. Bizden evvelki nesil Saksonya kra- ne alâka ile takip etti. Bir sabah ga- zeteler Saksonya kraliçesinin ortadan kaybolduğunu yazıyorlardı. Gece geç vakit çıkan ikinci tabı gazeteler krali- çenin Parise muvasalat elliğini yazı- yorlardı. Refakatinde kim olsa beğe- nirsiniz?. Çocuklarının genç fransızça hocası! Meğer kraliçe âşığı Fransız ile beraber kaçmış! 'Tacını tahtını aşk uğ- Tuna terketmiş!, ÇAR İKİNCİ NİKOLANIN AŞEI Rusyada Abdülhamid kadar müste- bid bir hükümdar olan Çar ikinci Ni- kola'da az kalsın bir kadın uğruna mevkiini kaybedecekti. Nikola gençli- ğinde Almanyaya yaptığı bir seyahat esnasında Hesse-Darmstadt prensesi» ne tesadüf etmiş bu kızın fevkalâde güzelliği karşısında hayran olmuştu bütün ruhu ile bu güzel kıza bağlanı- vermişti, Nikola alelâcele Rusyaya dönerek ba- basına bu kızla evlenmek istediğini | söyledi. Rus sarayında derhal itiraz | sesleri yükseldi, Rusya saray mahafili bu izdivacın imkânsız olduğunu ileri sürdüler. Çün- kü bir kere Rus imparatoru kendi de- recesinde mühim bir ailenin kızını al- makla, mükellefti. Halbuki Hesse-Dar- mstadt Avrupada ismi bile geçmiyen küçük bir dükalık idi, Saniyen babâsı kızı resmen kendi kızı diye tanımasına! rağmen herkes biliyordu ki, bu kız sa- Tay erkânından birinden olmuştu. Müstakbel Rus imparatorüna böyle bir şey lâyık olabilir mi idi?, Mücadele aylarca devam etti, Niko- la Rusyadan kaçtı. İntihar edeceğini söyledi nihayet arzusu galip geldi. Hess - Darmstadt prensesi ile evlendi, İKİNCİ VİLHELM ve BİSMARK Otuz sene sıkı bir idareden:sonra Al- manyayı büyük devletler arasına sokan Bismark “barbar bağırıyordu: «— Vilhelmi İtalya kralının Kızını si- malıdır, Almanya için Bu İki kral aile- sinin birleşmesi hayati ehemmiyeti İ haizdir. Üçler ittifakı için bu elzemdir. Fakat Vilhelm de Bismark kadar inadcı idi. İmparatordan daha kudret- 4 olan bu başvekilin sözlerine hiç ce- vap vermeden çıkıp gitti, Bir kere Şelz- vig prensinin küçük kızını almağı ak- ına koymuştu ve aldı. Almanyayı dün- yanın en kudretli devleti yapmak için harbi umumiye atmağa tereddüd etmi- yen Viihelm bile aşk ile taç arasında bir tercih yapmak karşısında aşkı ter- cih etmişti. — Nuri M. Eren | tarafına düşüyordu. Sokak ta protes- | lediye işini görür, intizamını temin Cenevre mektupları Cenevre belediyesi ve tarih cemiyeti 24 sene evvel Cenevreden Istanbula ge- tirtilen mütehssıslar şimdi ne yapıyorlar Cenevre 18 şubat —Cenevrenin kale- İçi yolunu bir daha tuttum. Bu defa Bastiyon denilen ve üniversite önün- de bulunan park tarafından gidi- yorum. Parkın bir kenarında, yeni eski kale içine tesadüf eden kısmın | yan duvarları üstünde 'protestanlığın | zuhurunda büyük roller gören mü- | essislerden meşhur Kalvinin ve prö- | testanlık tarihinin Rilief manzarala- rı vardır; o manzaralar bafızamı Av- rupanın katoliklik ve protestanlık savaşlarına doğru çekti; Pariste cere- yan eden meşhur Saint Barthelmy kitalini ve vahşeti hatırladım. Bun- ları düşünerek hafif yakuş yoldan çi- kıyorum. Eski. kalenin baş kapısı sayılacak açıklıktan girdim. Solumda Cenev- renin. belediyesi Hötel de Ville, Cenevre Kantonu büyük meclisini ba- rındıran tarihi büyük binalar vardı; geçen hafta Türk gecesi yaptığımız 9 numaralı eski binanın sokağı sağ tanlık kurucularmdan Kalvin (Cal vin) adını taşır. 9 numaralı &ski bina vaktile bu adamı tanımıştır. Sade Kalvini değil, zamanında çok tanın- mış muharrirlerden madam De Sthacl de burada oturmuştur. Fran- sanım maliyeciliğini yeni çığırlara 50- kup finansal işlerde &n mühim te- meller atan çok tanınmış Netker de galiba bu binaya sahip olmuştur. Görüyorsunuz ya, bir kaç asırlık tarihi adamlar ve vakaların hatıra- ları içindeyiz. Ben bunları düşüne- rek belediyeden içeri girdim. Ne sa- kin bir dâire Cenevrenin tekmil be- eder, fakat kulak verseniz içinde çıt | yok! Sanki . tarihi hatıralara hürmet girip çıktıkları bu binada birinci ka- ta çıkan bir yol vardır ki ufak bir yokuş halinde avluda durmaktadır; bu yokuştan eski zamanın büyükle- ri hayvanlarla yahut tahtırevanlarla üst kata çıkarlarmış. Tarihe ve eski zamanda gelip ge- çenlerin hatırasına hürmetin nasıl olduğunu Cenevrenin kale içinde gör- melidir. Ve bunu bizim tarih cemi- yetinin ve maarif vekâletinin gayret ve himmetile Türk âbidelerine karşı son iki üç yılda alınan korum ve muha- fazanın mânası anlaşılır, Tarihe, mâziye ve ataların bıraktık- ları âbidelere hürmetsizlik .ber inkı- yurdumuzda her şeyi kurtaran Yü- ce Atatürk, tarih cemiyetimizin ku- Tulmasını temin etmiş ve onu hima- yesine almıştır. Cenevre belediye dairesinde ziyare- to gittiğim zatı 1912'den beri “tant- nm. Ona ziyaretimi gene bu binada yapmıştım. O tarihte M. Chapuisat Kanton meclisinde başkâtip idi; ben rakkinin diğer Takip fırka ile didiş- me ve boğuşmaları sürüp gidiyordu, İttihadın düşmesile büyük kabine adı verilen Ahmed Muhtar paşa sa- | 4LYYO. Küğüm GatiUNU av muharrir oldu, daha sonra âzasından bulunduğu Cenevre Kantonu tarih cemiyeti reisliğine geldi. İşte aradan 24 sene geçmişti. Ve bu çeyrek asi luk dostumun ziyaretine geliyordum. Onu - her zaman gibi güler yüzlü buldum. Beni evinde yemeğe götür- dü. Reisin evini de bilirdim, Ceneyre- nin bahçeler içinde ufak ufak köşk- lerden müteşekkil ve Fransa hudu- duna yakın Malagnon mahallesinde- dir. Yirmi sene evvel burası büyük ağaçlar ve ufak köşklerle bir koru ha- Tinde İdi. Şimdi bu da değişmiş; köşk sahipleri Kriz yüzünden bahçelerin. bir kısmını satmışlar ve oralara altı veya sekiz katlı betonarme apartı- manlar yapılmış... Zaman ye geçin- me zorluğu böyle istiyor amma ben acındım. Chapuisat'in ağaçlar içi- ne gömülmüş ve ailesinin her türlü yadigârlarile ve hatıralarile dolu Köş- küne gelip içinde bahçenin kuru ağaç dalları tatlı tatlı yanan şöminenin başına oturduğumuz zaman şu züm- ğmı bir daha hisseyledim. Dostum da ayni fikirde idi. «Maddi ihtiyaçla- ra karşı ne yapmalı> diyordu. Amma kendi bahçes'nden bir karış yeri boz- mamışlı. Cenevrenin Jarih cemiyeti tam 99 yıl evvel kurtjmuştur. Bu cemiyet gelecek 1938 de kuruluşunun yüzüncü yılını kutlayacaktır. Tlk kuruluşta adı Socictö de Savants imiş. Memle- ketin tarihini aydınlatan kitaplarla yılık bulletin çıkarırmış. Biraz sonra tarih cemiyeti namını almış ve bu- nun başında dokuz kültür adamın- dan mürekkep bir komite vardır. Ko- miteden birisi iki yılda bir rels seçi- liyor, iki yıl sonra mutlaka âzadan İkimiz çıtır çıtır yanan şöminenin &levlerine o Bakarak konuşuyofduk. Sordum: ragat ve kanasile belediye ve Kanton işlerine dönmüştü. En zevk aldığı iş kültür ve tarih sahaları idi. Bu yol- larda konuşurken her söz arasında memleketimizden ve yeni Türkiyeyi kuran Yüce Ataürkün ortaya koydu- gu eserlerden hürmetle bahsediyor- du. Benim de göğsüm kabariyordu. © Ahmed İhsan Tokgöz Eminönü Halkevinden: 28/2/937 pazar günü Evimiz spor şubesi himayesindeki klüpler tarafından aşağıdaki proğrama göre futbol lik maç- larına devam edilecektir. Alâkadar klüp- lere tebliğ olunur. Bozkurd sahası: Saha komiseri: Ab- dürrahman. Şark şimendiler Akın spor saat 14 “hakem Kâmil takım B, Akın spor - Genç spor saat 15,30 hakem Kâmil takım A . İ eğ Mk wiki.

Bu sayıdan diğer sayfalar: