8 Mart 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

8 Mart 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

. Km a İİİ an kt lan . o Sahites şa Alman terbiye 'Bir suçlunun akrabası suçlu- İalya başvekilinin Trablus seyahati usulleri nun aleyhinde şahitlik ediyor İn enn or a kr der eamaım | B. Zeki Cemal verdiği | Şamlar köyünde şekerci Ahmedi i ta gir. Tunus hududundun baş İtalyanın kendisine örnek tuttuğu €5- raporu anlatıyor döverek bacağını kırmaktan suçlu p Mir kududundu nihayet bulan | Ri Roma imparatorluğunu takliden sia Trablusgarp ve Derne ve Bingâsi m va askeri üslerden ge e sahili takip eden ve uzunluğu m kilomelreye yalcın alar: yeni as” © otomobil yolu mumaileyh tarafın merasim üc açılacaktır. Maş nasebetle kuvetli bir İtalyan iz şimdi. Libia müstemlekesi deni #elinde hem de cerubunda harekât | İlalyan deniz kuvvetlerinin olup ortadan, kesmeğe muvaffak ti, > Yuyacağını tesbit etmek olacak- vi 2amanda İtalyan mühendisleri m Maltanın yan: başında bu- Pantelleria adasında büyük is- kiler ve deniz ve hava üsleri vü- Gila, elirmeğe başlamışlardır. Bu &- Kio, üya Ze Tunus beyliklerinde- Durnu arasında olup Akdenizin Haa Heider. Akdenize hâkim o- Bölg k Maltaya nazaran daha mil Siya 5 Meukidedir. Çünkü Malta Si- > adası le Trablusgarp arasında Mana landuğu mevkide Akdeniz, O — KOKOMOTİRÇİ KRAL Son Zâmanlardr Yugoslavya loko- Botirçieri birliğine fahri aza seçilen Nigar kralı Boris Tokomotif idare et- ez bilen yegâne kraldır. Kral dar Tai KE trenini kendi idare eder- mevcutmuş. Çocukluğunda ap, yuncak Tokomotiflerle oynar i Mig, Yuğonlarya Tokomotifelleri : Girdiği gün demiş ki: da, Okünotif idare etmek, devlet *imek gibi bir şeydir. Meselâ i makinisti geca karanlığın- il va,» Malta bir virajda 15 - 20 met- Radigieki köprünün yıkık olup ol- dir, kestirmek mümkün deği Ni” Devlat, idaresinde de bu böyle- tag SUnün için lokomotif kullanma- Severim. SELÂM TOPU tap kalilrın iddiasına göre topa Müzayi İle-mukabele sadece etikete Şir değil ayni zamanda şayanı Çünkü her ziyanın önüne © medar olur. Bundan bir kaç #vvel bir İngiliz filosu yabanci EEEbESİ Ti ii FE 1 İ ! ğ â Bun i,£ “ duyan mağaza sa- Müşteri öm Gittikten sonra satı. kı- — Sulağındanı batty: İlç © ki bozuldu ne sözdür?.. e müşleriye öyle şey söyler Afrikanın şimalinde vücude getirdiği Alman lisesi rauallimlerinden mü- Libia müstemlekesinin. asiesri ve siya” | rekkep hir grup tarafından Alman si ve iktisadi ehemmiyetini bütüm dün- yanın nazarında tebarüz ettirmektir. Ayni zamanda bu memleketi dünyanın birinci sınıf seyyah. memleketi haline koymaktır. Sahil? tekip eden yol ve Pizana giden kol ekseriya kum çöl Teri içinden geçtiği halde hava istas- © yonunde her türlü modern istirahaf esbebt hazırlanmıştır. Muhimdur ki Halya, Habesistan te şebbilsiine başlamazdun. evvel Fransa ile yaptığı bir anlaşma ile Trabiusyar- Den. hududlarıns Afrikanın. çok içeriler rinde Tibesti dağlarına kadar tevsi etmiş ve Misir İngiliz ve Fransız Sur dınlarının arasına: sokmuş idi. Trab- Tusgarp is Habeşistanın arasında şim- di Mısır İngilia Sudanının ancak Be- yaz Nil vadisi kalmıştır. İtalyan, baş- vekilinin bu seyahati şark âeleminde Malyanın. nüfuzunu arttırmak için Bu dahi İngiliz - İtalyan rekabetinin halâ bütün şiddetini muhafaza etmek- #e olduğunu gösteriyor. Feyzullah Kazan: RÖNTGEN ŞUAT İLE FİLİM Londradan haber verildiğine göre artık rönigen ile filimler almahilecek- tir. Şimdiye kadar rüntgen ile ancak bir fotoğraf alınabiliyor, fakat flim alınamıyordu, çünkü vücudü yak- maktan korkuluyordu. Fakat bu don keşif ile gayet. seri döndürmek sureti- le röntgen şua! altında vücud. fllme çekilecebilecektir. Bir kaç hafta ara ie alınan filimleri doktor hirleştire- bilecek. ve hastalığın tekâmül devre- lerini kolayca inceden inceye tetkik edebilecektir: Bu suretle bir çok mide ve göğüs hastalıklarının tedevisi ko- laylaşacaklır. Bu kabil filimler Oks- fordda kullamlmağa başlanmıştır bi- lel Hattâ flim sayesinde hazım hak- kında birkaç yeni keşifte bulunul- muştı. Halbuki bu cihaz sayesinde bu çiğnendiğini, nasıl mideye inerek haz- medildiğini görmk mümkün olma- mıştı. Halbuki bu cihaz saysind hu ameliye baştan aşağıya takib edilebili- yor. Söylendiğine give alet fazin pa- halı da değil, 1500 İngiliz lirasına alı- rabiliyormuş.. KAYBOLAN TOPLAR Golf oynıyanların en büyük derdi otlar arasında; kaybolan topu arayıp bulmaktır. Bu yüzden oyunun lezze- ti kaçtığı gibi top kaybetmekten zi- yan, edilmektedir. Fakat sabik İngiliz kariciye bakanı Sir Con Simonun icad eimiş, olduğu top, arık bu sonsuz araştırmalara nihayet verecektir. Bay Simon topu ile oynıyan oyuncu topa vurmadan bir düğmeye basacaktır. 'Top atıldıktan 20 saniye sonra «vız! yızl» diye ötmeye başlıyacaktır. Düğ- meye tekrar hasılıncıya kadar ötecek- tir. Viziltı sayesinde Oyuncu topun mevkiini kolayca keşledebilecektir.. ÇEYİZ PARASI Hindistanda, Bengalede bir bareim vardır. Evlenecek Kızlar, bi bareme göre müstakbel kocalarına bir para verirler, Lise tahsilini bitirip hükümet hiz- metinde çalışan bir Hintli 12,000 frank alır. Doktorla avukat bu paranın altı mislini alırlar. Görüyorsunuz ya, bir Hintli kızın evda kalmaması için kesesinin dolu olması şart!... YAPSIN ? mi?.. Nihayet dersin ki: Ne yazık kt bozuldu, fakat bize adresini bırakınız, tazelerinden derhal yollarız... Müşteri ne isliyordu?.. Satıcı kız gülümsedi: — Bir şey istemiyordu, havadan bahsediyordu!., dt terbiye usullerinin memleketimzde de tabbikine dair bir teklifte bulunul duğunu yazmış ve bu hususta pe- dagojt enstitüsü i B Sadreddin Celğlim da fikirlerini s9 yarak sütunlarımıza geçirmişti. Dün Alman Yisesi muallimlerinden B. Ze- tarafından hazırlanmış değildir. şahsi etildümün bir mahsulüdür. 14 yıldanberi Alman lisesinde muallim tatbik inikânı olan kısımlarını anlama- ga çalıştım. Benim kanatim de üstad Sadred- din Celâlim dikirlerinin aynidir. Her hangi bir tekniğin mutlak olarak bir kıymeti yoktur. Bizim için en iyi olan teknik bizim çeraitimiz için en iyi verimi olan tekniktir. Hazırladığım rapor ikidir: Birinek si Almam terbiye sisbemi ile bunun tatbiki esnasında islifade edebilece- ğimiz esaslardır. İkincisi de talim ve terbiye sırasında okulların fayda- lanacağı vasıtalara dairdir. İkinci ra- porumu vekâlete bugünlerde arzede- ceğim, Müfredat programımızda; milf bir- liğin ve bünyenin Kuvvetli ve sağlam bir halde bulunması, talim ve ter- biyede bilgiyi yurddüaşa maddt he yatta başarı elde ettiren bir cihaz haline getirmek osası kabul edilmek- tedir. Bilhassa Atatürkün yüksek hima- yesinde ve önderlikleri altında kuru- Jan Türk tarih kurumunun meydana çakardığı hakikatleri çnewkiara gös- termek lizemdir. Meallimin bunu yapmak için de faydalanacağı vasıtalar kitap, mec- mua, gezete, tiyatro, filim, projeksi- yen, musiki, resim ve oyun gibi kül- tür vasıtalarıdır. Manlesef o müfredat programının tatbiki için elde kitaptan başka bir vasıta yoktur. İki senedir Almanya- da yaplığım etüd seyahatinde yal- »ıZ İu işle uğraşmak üzere muazzam. bir müessese kurulduğunu gördüm. Memleketimizin hususi şeraitine göre tadil edilerek tatbik edilmesi ve çalışması icap eden bu müessesenin vazifesi yalnız talim Ve terbiye vası- tasını hazırlamak ve sonra köylere varıncaya kadar İlk, orta ve liselere yaymak değildir. İkinci ve mühim vazitesi da dahili propagandadır. Eldeki talim ve. terbiye. vasıtaları yabancı memleketlerin. firmasını ta- şır. Bunlar, hangi maksatlarla ha- zırlandığı da malâm, olmadığından emin de sayılmaz. Halbuki, müessese; müfredat prog- ramının daha doğrusu C, E. P. sinin | “© kevi komitesinde çalışırken vasıtasıs- hğn ne kadar elim bir vaziyet ol duğunu gördüm. İşte bu müessese ayni zamanda Halkevlerine de reji- min istediği şekilde vASI- olanların muhakemesine başlandı Bakırköyüne tâbi Şamhlar köyünde Şekerci Ahmed adında birini döverek bacağını kırmak ve silâh atmak suçlar zmdan maznun Refik, İbrahim, Gaffar, Kadir, Ahmed, Abdullah, Hayri ve Re- hinde şahitlik etmişlerdir. Suçlulardan Kadirin üvey babası Hakkının yanın- da sığırtmaçlık yapan İsa. adında bir genç ifadesinde şunları söylemiştir... | — Bir gün Şamlılar köyünün Gişâr nsında kırda mandaları otlalırken Ka! dir ile Refik oradaki su başında otur rarak ekmek yediler ve konuştular. Ben de biraz ileride olduğum için sözlerini duyuyordum. Bunlar konuşurken, köy- de Şekerci Ahmedi dövelim, diyorlar- dı. Akşam hayvanları alıp köye dön- Hakkıya, vaziyeti anlattım. İki gece son- ra biz evde yatarken bir gürültü duya- Tak, sokağa fırladım, Kahvenin önüne gittiğim zaman Şekerci Ahmedin ora | da yaralı olarak yattığını gördüm. Ken- disini alıp evine götürdük. | Reis sordu: — Sizin bulunduğunuz ev, kahveye yakm mıdır? — Hayır, yarım saat uzaktadır. — O halde yarım saatlik yoldan gü- rültüyü nasıl duydun?. — Kahvenin yakınında cami vardır. Köyün müezzini cnmlin minaresine çık»; mış, yangın var, diye barbar bağırıyor- | du. Ben onun sesini duydum. Silâh se- si duymadım. Suçlulardan Refik bu şa- hidliği kabul elmedi ve: — Bunun şahidllği asılsızdır. Çünkü bu çocuk Mazbar Osmanın yanından gelmiştir. Kendisi hâlâ delidir?, dedi, Reis, İsaya sordu: — Oğlum, sen Mazhar Osmanda te- davi oldun mu?. — Hayır, ben bu şeylerden anlamam. Tedavi, medavi de bilmiyorum. Ben Hakkının yanında sığırtmaçlıktan baş- ka hiç bir yere gitmedim.. Bundan sonra şahid Hakkı dinlendi. 'Hakkı, suçlulardan Kadrinin hem üvey babası, hem de kaymbabasıdır. Fakat uzun zamandanberi Kadirle dargın bu-| Yunmaktadır. Hakkının suçluya bu yar! kınlığı dolayısile bu davada şahidlik yapıp yapmamak kendi arzusuna bağlı bulunduğu bilidrildi. Hakkı şahitlik pacağımı söyledi. Şahidiiğe mâni bir har M görülmediğinden mahkeme kendisi- ne yemin sitirerek dinledi, Hakkı vakadan iki gün evvel sığırt- maç İsanın Kadirle Refik tarafından kırda konuşulanları kendisine anlattı- ğını söyliyerek: — Ben bunu işitince derhal Şekerel Ahmedi buldum ve, sen geceleri soka» ğa çıkma, seni döveceklermiş, dedim. Bundan İki gün sonra da gece evde yar di yaral olarak evine getirdiklerini gör düm. — Sağırtmaç İsanın anlattığına na- zaran sizin eviniz kahveden yarım Sür at uzakta imis, Gürültüyü nasi duy- ktum?... — Hayır. İsa biraz saftır. Yarım ser ate filân aklı ermez. Bizim ev ile kah- venin arasında ancak İki yüz adım me- safe vardır. Üçüncü şahid Numan suçlulardan Recebin teyzesinin oğludur. Bunun da şahidliğe mâni bir hali olmadığından yemin ettirilerek dinlendi. Numan ağır bir sesle şunları anlatı; — Bir gece Refik bizim eve geldi. Bi- zim beygir arabasını İstedi. Ne yapar cağını sorunca, biz şekerci Ahmedi hak- ladik da şimdi müddeiumumi ile dok- tar otomobille köye geliyorlar. Fakat yolda otomobil çarsıza saplanıp kal- mış, Onları getirmek için araba lâzım oldu. dedi. Ben de arabayı verdim. — Refik nasıl oldu da Ahmedi hak- ladıklarmı sana söyledi, Suç işliyen bir adam gider de başkasına bunu anla- tar m4). — Eh, orasını ben bilemem bay hâ- kim. İşte, o bana söyledi, ben de yemin ettiğim için size söylüyorum... — Peki, sen sonra Ahmedi görünce Retiğin bu sözünü kendisine anlattın mı?. — Bayır, bir sene hiç bahsetmedim. — Niçin söylemedin?; — Eh, bay reis. Onu bir sır olarak içimde sakladım. Hiç kimselere duyur madım.. — Bu sırı saklamanın sebebi ne idir. — Bay reis, hadi orasını söyliyeyim. hari. Şahişt olarak köyden buralara ka- dar gelmemek için bu işi gizli tuttum. Fakat bu sefer bizim de sözümüz lâ- sım olduğunu anlayınca, bu muhake- meden bir ay evvel Ahmedi bularak hali ve keyfiyeti birer, birer naklettim, Suçlular bu şahidin deyalan söyledi- mediler. Diğer şahidlerin çağınlması için muhakeme başka güne bırakıldı. İzmirde çocuğunu denize atan ananı pwhakemesi İzmir 6 — Vapurdan çocuğunu.deni- 48 atarak boğulmasına sebebiyet veren Ayşe ismindeki kadının davasına dün ağır ceza mahkemesinde devam edil- miştir. Muhakemede Muazzez adın- miştir ki: — Ayşeyi tanırım,. çocuğunu denize atmadan bir gün evvel bana geldi: denize atacağım. dedi...» tarken gürültü duydum. Don, gömlek | (Muhakeme başka bir güne bırâkıl- sokağa çıktığım zaman Şekerci Ahme-İ mıştır. çok mühim vazifeyi Üzerine almış olan | “ET bu müessesenin çalışma vasıtaları | gö talardan vereck bu suretle hem okul| ve hem de halk terbiyesinde ve da- hiW8 propagandadaki büyük vazifesi- ni yapmış olacaktır. Bu müessesenin teşkilâtını, nasıl çalışacağı ve İnİhik sahasına geç- mesi için lâzım olan esas plânlarını da rsporuma ilâve ettim. Yüksek ba- cw Sızas (Akşam) — İstasyon düzlük- lerinde bayındırlık idaresi tarafından Sivasta 1938 yılında İnşaatı bitecek olan cer atelyesinin bugünkü bali essesesinin inşaaiı 1988 yılının sonla- rına doğru bitecektir. Bu müessese, ilk defa olarak Sıvas - “Erzurum ve Malatya iltisakı hatlarının

Bu sayıdan diğer sayfalar: