14 Mart 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

14 Mart 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahile 6 Atinada müşahedeler Yunanistan turizm işine çok ehemmiyet veriyor Turizm polisleri seyyahlara rehberlik eder, otelleri kontrolaltında bulundurur B. Metaksas iş başına ogeldik- ten sonra mat- buat ve bilhassa turizm işlerine & afiyete mali . müşkilât içinde - çırpın dıklarını nazar Yunan matbuat dikkate - alarak umum müdürü satış flatlerini B. Papadakis bir kanunla bir drahmiden iki drah- miye iblâğ etti. Başvekil B, Metaksas, gazete sahip- lerini himaye ederkeh, muharrir ve mürettipleri de ihmal etmedi. Gaze- tölere de haftalık tatil mecburiyeti- ni vazetti. Pazar günleri, Yunan mu- harrirleri ve mürettipleri çalışmıyor Jar, o gün, haftalık istirahat günüdür. Fakat güzeteler, diğer günlerde diz- dirdikleri fazla yazlarla pazartesi günleri de okuyucularına gazeteleri- Nİ sunarlar, Muharrirler ve mürettip- ler, pazar günleri çalışmadıkları için arttırılmış yazılarla pazartesi sabah- ları çıkan Yunan gazeteleri daha ziya» de edebi bir mahiyeti haiz bulunu- yorlar. Bu tedbir sayesinde, hem ga- zeteler pazar taltilini yapmakta, bem okuyucular gazetesiz kalmamaktadır. Yünan başvekili gazeteciliği ve turiz- mi daha ziyade ileriletmek için mat- buat ve turizm müsteşarlığı ihdas et- miş, müsteşarlığı etki bir gazeteci olan B. Nikoludisi, matbuat umum mü-| dürlüğüne de eski harlelye memurla Yindâri Bulunan ve Sefir rütebsini ha- İz olâni B. Papadakisi getirmiştir. *“B. Papâdakis, geceli gündüzlü ça- Hiğâri çok faal ve nazik bir zattır. Yu- Nanistana uğrıyan gazetecilere âzami teshilâtı gösterir, Yunanistan dahilin- de şimendiferler ve tayyarelerle beda va seyahat etmelerini temin eder. Bal- kân imatbuat Korigresi münasebetile 'Yünanistana giden Türk gazetecileri, vazifesinin bihakkın ehli olan Yunan umum matbuat müdüründen gördük- leri hüsnü muameleye ve kolaylıkla- Ya tidden müteşekkir kalmışlardır. Fakat, Yunan matbuat Idaresi, ec- Tefrika: No. 48 Seyahatimizden bir gün evvel ba- bamla birlikte Adnanın Ayaspaşada- Ki apartımanında yemek yedik. Bir yândan çatalını bıçağını büyük bir süratle kullanırken diğer yandan da mahzur, sevimli gözlerle yüzümüze bâkiyordu. Belki fedakârlığın takdir etmemizi bekliyordu, çünkü hepimi- zin İsviçreye kadar gidiş biletlerini © aldı. Süheylânın evden kaçıp gitmesinin sebebini hâli keşfedemedim. Yemek- ten sonra akşama kadar Adnan ne babamın ne de benim bir tek kelime» Bu seyahat zarfında Süheyikinin bana karşı olan sevgisi büsbütün şid- detlendi, riefes aldırmadan: KIRILAN BEBEKLER telif lisanlarla yazılmış bir tomar ki- taplar gönderiyor. İşte bir memleket hakkında propa- ganda böyle olur. Yunanistan hakkın- da, dahil ve hariçte en büyük propa- gandayı muvaffakıyetle yapan ve ida- re eden Atina matbuat idaresidir. Matbuat müsteşarlığı, turizm işle- rine de baktığı cihetle, Yunanistana seyyah celbedecek bir takım teşkilât vücuda getirmiştir. Turizm polis idaresi, Metaksas hü- kümeti zamanında kurulmuş ve İs aliyete geçmiştir. Turizm polisine alı- nan gençler, lâakal beş altı ecnebi Li- sanını bilmek mecburiyetindedirler, Bunlar kurslara sevkedilirler,- Yuna- nistana gelecek seyyahlara ne suret- le muamele edeceklerine dair malü- mat edinirler. Turizm polisleri, bizde seyyah tercümanlarının gördükleri işi görürler, yani seyyahlara rehberlik ederler, Müşküllerini haltederler, zi- yaret etmek istedikleri yerleri gösterir- ler. Turizm peolisleti diğer polislerden kolaylıkla ayrılır. Zira bunların kolla- rı üzerinde lisanlarını bildikleri mem- leketin bayrakları sekiz on santim ge- nişliğinde bir band üzerine sıralanmış» tır. Yunanistana giden ve memleket Ji- sanını bilmiyen bir seyyah, önüne çi- kan polisin kolu üzerinde kendi mem- lekelinin bayrağını görürse, tereddüd- süz kendisine müracaat eder, soracar ğını sorar ve istediği malümatı alır. Turizm polisinin seyyahlara kolay- lık göstermekten başka mühim diğer bir vazifesi de vardır, O da otelleri ve ecnebi seyyahlarin gittikleri yerlerin fiat tarifelerinin muayyen günlerde çarşaf ve yastık değiştirip değiştirme- diklerini, temizliğe riayet edip “etme- dklerini mütemadi bit surette kontrol etmek ve ihtikâr yapmalarına “mani olmaktır. Otellerin, lokantaların ve sair umü- mi yerlerin tarifeleri, hükümetçe $i- kı bir surette tesbit edilmiştir. Bu ta- rife haricine çıkan müessese sahiple- ri, derhal cürmü meşhud mahkeme- lerine sevkedilir ve hapis cezasından başka müessesesinin ehemmiyetine göre, yüz binlerce drahmiye kadar pa» ra cezasına mahküm edilirler. Cürmü meşhud mahkemelerinin ka-| tığı para, yüzlerce milyon drahmiyi Trarları katidir, istinaf ve temyiz edi- Yemezler. işte Turizm nezareti bu tedbirler sa- yesinde Yunanistana yüzbinlerce sey- yahın gelmesini temin eder. Bu seyyah akınının Yunanistana her sene birak- Nakleden : Zeyneb İdi nin baraka tabir ettiği «Leman; gö- lünü kucaklıyan «Splendid - Hotels i- ne gidiyorum. Eniştem İstanbuldan ayrıldığımz gündenberi bana hoş gü- Tünmek için ne yapacağını bilmiyor. Dört tarafı karlı dağlarla çevrilmiş olan bu otelin taraçasında yüzümü- zü. donduran foğuğa (aldırmıyarak kahvelerimizi içiyoruz. Bazan göle hâkim olan tepeyi tırmanıyor, bazan buz üstünde maharetlerini gösteren sporcuları oalkışlamağa (gidiyoruz. Kendimize küçük bir muhit yaptık, ben durmadan halde 20- vallı Adnan Süheylâyı büsbütün ka- çırmamak için yerinden bile kımılda- myor, eli ile tempo tutmağı kâfi gö- rüyor. AKŞAM Trakyada 7 yılda hiç bir köy muallimsiz kalmıyacak Trakya köylerinin kalkınmasına ve imarına hummalı bir surette çalışılıyor Edirne 13(Akşam) — Maarif vekâ- letinin on senelik bir programla 20 bin | köy öğretmeni yetiştirmek yolundaki kararı üzerine Trakyaya 100 muallim gelmiştir. Bunlar nisanda toplanarak muallim yetiştirmek faaliyetine girişe- ceklerdir. İcab ederi hazırlıkları ma- arif ve ziraat müdürlükleri yapmak» | tadır, Bu suretle yedi sene sonra Trak- yada muallimsiz köy kalmıyacaktır, Trakya umum müfettişi general Kâ- zam Dirik Çanakkale teftişinde köy- lülerle bu meseleler etrafında görüş- müştür. ZİRAİ VAZİYET Bu sene Trakyada zirai vaziyet çok iyidir, Geniş bir gaçlanma plânı hazır- lanarak harekete geçilmiştir. Ayrıca 1000 dekarlık bir nümune fidanlığı açılacaktır. Her vilâyette bir program altında yeni yoncalıklar tesis edilmek» tedir. Lüleburgazda , (Devlet üretme çifliği) açılmıştır. Bu çiflik beş senede 'Trakyanın. tohumlarını ıslah edecek- tir, HAYVANCILIK NE HALDE? Rüam ve Şarbon mücadelesine ha- raretle devam edilmektedir. Diğer ta- raftan dört vilâyette burma ameliye- sine başlanmıştır. Bunun için beledi- lere İyi damızlıklar dağıtılmaktadır, Bundan başka yedi vilâyette suni tohumlama hareketine (girişiimiştir. Karacabey, Çifteler haralarından bir- çok aygır ve boğa salın alınmıştır. Izmir bulur, Zaten Yunan bütçesinin en bü- yük kısmını dünyanın dört tafına da- gılmış olan Yunanlıların memleketle- rine gönderdikleri dövizler ile gelen * et» demesine rağ- men onu nihâyet Adnanla başbaşa bırakarak babamla İstanbula döndük. Trenimiz İstasyondan ayrılırken bâ- bam yarı beline kadar pencereden sarkarak bize el sallıyan karı kocaya: — Bu seferki hakik? bal ayınız ol sun, diye Seslendi. Yavaş yavaş onları bir hayal gibi görmeğe başladık, ve nihayet trenin gittikçe artan sürati ile büsbütün gözden kaybettik. 'Bir ay kadar süren bir ayrılıktan sonr& — istiraplarımı ( kıskanççasına gizliyen odama girdiğim zaman ben- Miğim büsbütün altüst oldu. Şehrimin rutubetli akşamının tesirinden mi yoksa ecnebi bir memlekette yaban- cıların içinde âcıklı bir hal almamak için sarfettiğim gayretin şimdi eksil- mesinden Mi bilmem evime ayak ba- sar basmaz sanki kurması bitmiş bir saat gibi cansız şezlonğuma serildim. Odamda her şey, hattâ teneffüs etti- im hava bile sukutu hayalimin s*s- siz, öldürücü delilleri... Her karanlık bir gecenin gündüzü olduğu gibi isti- rapların da bir sonu yok mu allahım? Elimi yüzümü yıkadıktan sonra doğru Şuşuta koştum. Sabahın kome- disi artık bittiği için mısır püskülüne benziyen saçlarını çözmekte bir bels” görmiyen mavi cevlânım awanın kar. şısında oturuyordu. Boynuna atılarak: Devletin İnanlı aygır depoları bir mis- 4 büyütülmekte ve inşaata devam edil- mektedir. İraka ve Macaristana damız-| | lıklar ısmarlanmıştır. ETNOGRAFYA MÜZESİ Açılan etnografya müzesi Kültür bakanlığının yardımına borçludur. Burası 937 senesi için dar geleceğinden! gene Koca Sinanın kendi eserlerinden (Darülkurra) dairesi vilâyete devredil- miştir. Burası ilâve edilince etnograf- ya müzesi genişliyecektir. BAYINDIRLIK İŞLERİ 'Trakya umum müfettişliği, şehir ve kasabaların su, elektrik, mezbaha, harita, şehir plânı ve iskele gibi birin- ci derecede olan ihtiyaçlarını Dahi- ye ve Nafıa vekâletlerinin plânlarına uygun olarak yapmaktadır. Edime şehrinin haritası Almanyada yaptırıl f mış, vekâletçe de tasdik edilmiştir. İmar işi değerli mütehassıslara Iha- le edilecektir. Balkan Şosesi Nafıa ve- kâletinin parası ile süratle ve tamami- le asfalta çevrilmekedir. Bu sene ta- mamı ihale edilecek olan bu yol, 19399 senesinde bitecektir. Devlet Demiryollarının yeni tarife- leri milli ve iktisadi bünyemizde büyük bir hareket yapacaktır. Halk ve tüc- car bunu hayaretle beklemektedir. Edirne Türkkuşu istasyonu nisan sonunda, merasimle açılacaktır. Trakyada bütün diğer sahalarda da süratli bir inkişaf görülmektedir. (Akşam) — Bu hafta Alsancak istasyonunda mühim güreş temas- Jarı olmuş, muhtelif spor klüplerine mensup yirmi beş genç karşılaşmıştır. Resmimiz, İzmirli güreşçileri bir arada gösteriyor. 'B. Metaksas, turizm işinin memleket için ne hayati bir ehemmiyeti haiz ol- duğunu takdir ettiği için, propagan- da ve turizm işlerine &zami ehemmi- yeti vermiştir. İtiraf etmelidir ki, hü- kümetin bu sahada attığı adımlar se- meresiz kalmamıştır. Ahmed Hilâl — Bedbahtım - Şuşut, bedbahtım! diye inledim. — Siz mi? Ayaklarımın. dibine oturarak acık- lı hikâyemi anlatmağa başladım. Şu- şut bir kelime söylemeksizin beni dinliyordu. Esasen bundan sonra ne söyliyebilir? Hikâyemin sonuna geldi- ğim zaman kalbimi buran, ezen O yükün hafiflediğini hissettim. — Bundan sonra Şuşut dedim, bu hususta bir fek kelime bile konuşmak yok. Her şey bitti. Şuşut, zayıf burnunun üzerine dam- hyan bir iki damla göz yaşını par- makları ile ezerek: — Evet her şey bitti! diye tekrar etti, e a Hayır henüz her şey bitmedi, şimdi oynamağa mecbur olduğum iki vol | den birini seçmek, beğenmek kaldı. Ya tamamile hakikati meydana çıka- rarak, sevilmemiş, bırakılmış, unutul- muş bir genç kız olduğumu pöster- mek, veya etrafta dolasan fısıltıları kısaca kesmek, yanıldıklarını ispat etmek için yüzüme neşe ve lâkaydi- den yapılmış sahte'bir maske takmak, Uzun uzun düşünüp kararlarımı de- gistirmeğe ne lüzum var? İsviçreden döndükten sora Tevlâ- larda Emele rasgelince büvük bir se- vinçle boynuna atılıp herkesten daha M4 Mart 1937 KADIN KÖŞESİ Siyah yünlüden elbise Siyah yünlüden öğlederi sonra elbi- sesi: Kazak şeklinde olan blüzü siyah uzun boncuklarla işlenmiştir. Erbaada cinayet Erbaa (Akşam) — Süleyman, Emin, Salâhaddin ve Ali adlarında dört arkü- daş bir az çakır keyif olduktan sonrâ çarşı içinde bir kahveye gelmişlerdir. Orada kendilerine bir kaç kişi iltihak etmş ve ortada hiç bir sebep yok iken aralarında ağız kavgası başlamıştır. Bu ağız kavgası bir az sonra tabanca, bi- çak düellosüne yol açmış, içlerinde en zavallıları olan Süleyman aldığı bıçak yarasından ölmüştür. Hâdisenin faili bilinmemekle bera ber bu işle ilgili olanların cümlesi tev- kif edimiştir. Resmi Devairin nazarı dikkatine Avrupaya fazla döviz vermeğe sebeb olan fağla kâğıd sarfiyatım tahdid edebilmek için şimdiye ka- dar büyük puntolarla dizilen ilân- lar, «Ulus» ve «Cumhuriyet» re- fiklerimiz gibi, 16 mart tarihin- den itibaren küçük puntolarla di- zilecektir. Puntoların yani huru- fat eb'adının küçülmesinden do- layı vesmi ilânların gazetede İs tiab ettiği yer nazarı dikkate alı- narak bu nisbet dairtsinde tesbit edilen ücretler netice itibarile es ki ücretin ayni olup hiç bir faz- lalığı havi bulunmadığını ilân ederiz. ateşli tebrik etmemiş miydim? Teb- riklerim temennilerim biraz mübalâ- Zalı idi, fakat muhitimin bu taşkın luğa aldandığını anladım. Demek gayriihtiyari ikinci rolü benimsemi- şim, şimdi sonuna kadar en küçük bie dalgınlığa . kapılmasran hissiz, kalb- siz, demirden, çelikten bir akiriş ol- mak lâzım, Büyük gün nihayet geldi. Bir kaç zamanki şiddetli soğuğa, yağmura rağmen bugün hava âdeta bir ilkba- bar havası gibi ılık, gökyüzü masma- wi. Ne de olsa ikisi de şansh insanlar! Penceremden Sokakta yürüyenlere, geçen otomobillere bakıyorum, hep- sinde garip bir neşe var. Benim ise bacaklarım, ellerim titriyor. En mü- him anda acaba metanetim kırılacak, herhangi bir hastalığı bahane ederek komedimin en son sahnesinden vaz mı geçeceğim? Hayır hayır Süzi sen artık kendi hislerinin kadını değil- | sin, kırlan gururunu izzeti nefsini her şeyi senden sahte olan o Şişli mu- hitinin önünde tamir etmek için bun- dan sonra yasıvacaksın. Belki de bu aldatıcı rolün büvük şairini şaşırta- cak, üzecek felâketime sebep olan, mesud yaşamam için elimde bütün kolaylıklar varken havatımı mahfe- den bu hainin üzüntülerimi biraz ol- sun pav'astığını hissetmem benimki- leri hafifletecek, (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: