25 Mart 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

25 Mart 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e Tuhaf şeyler Amerikada Şmit ismini taşıyanlar yüzbinlerledir. Bunun için Hamer- "vüli Fred Şmit oğlunun ismini VUH 5/8 Şmit koydu. Bir gün polis lüzumundan fazla hız- k giden bir olomobili çevirdi, şoförü- ne sordu: — Adın nel — Şihit: — Haydi, haydi ismini doğru söy- le. — Vüyam Şekispir. — Ha şöyle, bana yulturamazsın!. Amerokalı Pred Şmitler «Fred Şmit- ler birliği: yaptılar. İle kongreye Nev-Yörklu 300 Fred Şmit iştirak et- #i, Bu 300 Şmit, radyo ile diğer Şmit. lerle konuştular. ... Eskimolar, kırmızı derilileri insan yerine köymazlar. Bir gün kutup sey- yaklarından biri çadırında otururken dışarda ayak sesleri duyuyor. Eskimo- lardan: birine gidip bakmasını söylü- yor, Eskimo dışarı çıkıyor, geliyor: — Kimse yok, diyor. Fakat dışarda ayak sesleri duyulu- yor. Bir ii Eskimo daha gidip bakı- yor, hepsi de geliyorlar: — Kimse yok, diyorlar. Bunun üzerine seyyah dışarı çıkt- yor, birkaç kırmızı derili görüyor, Es- kimolar bir ağızdan: , — BiZ sise kimse yok demedik mi! diyorlar. ... Kalijorinada herşey seyyar oldu: Kütüphane seyyar, berber seyyar, lo- kanta seyyar. Bir otomobilin arkası- nü bir araba bağlıyorlar, bu arabayı kütüphane, lokanta, berber salonu haline koyuyorlar, Son zamanlarda bir doktorun da muayenehanesi seyyar olmuş. Lan- kaster'de seyyar bir kilisede iki gen- cin nikâhları kıyılmış, Logan'da bir kadın seyyar kütüphanede doğurmuş. s.. Londânın'en şık, en pahalı lokan- talarınidari birine biri girmiş, mastlar- dan birine oturmuş; — Garsott, demiş, bir şişe su?. Sonra cebinden bir paket çıkarmış, açmış; ekmek ve jambon. Bu hali gö- yen gârsön koşarak gelince, yağlı milş- teri istifini bozmamış: 7 Ben de seni çağıracaktım, de- miş, müziğe söyle de güzel bir şey çal- sin? Mazeret Bay banyoda idi, usulca kapı vu- ruldu: — Gir. İçeri kaynanası girdi ve haykırarak vi çekildi. Bay afalladı ve özür dile- — Affedersiniz. hizmteçi sandım. di. Güzel Denizetlik imtihanında tabii bahri- ye erkânından bir mümeyyiz talebeye sordu: — Söyle bakayım, meşhur üç büyük 'Türk gemicisi kimdir?, — Durgut rels, Barbaros... Affeder- #İniz sizin isminizi unuttuml!... i Pazarlık İhtiyar bir köylü bir deri bir kemik kalmış eşeğini pazara götürüyordu. Yolda biri sordu: — Satılık mı?, — Evet. — Kaça?. — Eli liraya, — Beş lira vereyim mi?. — Ver be, beş para değeri olmıyan kırk beş lira alış verişimle benim ara- ma girmesin! — m a — Doğru söyle, resmimin nesine hayran oldun? — Müşteri bulup satılmasına, Ey Milleti. Hollivudda sinema yıldızları yollar- da rahat yürüyemezler, halk etrafla- rına birikir, Her gün stüdyoların yol- larına toplanıp bekleşirler. Bu kala- balıktan bhoşlanmıyan Rişar Benet, etomobiline bir hoparlör koydurmuş, yola çıkarken şöyle baykınyor: — Ey millet!.. Rişar Benet konuşu- yor!,. Şu filmi çevirmek için filân stüdyoya gitmektedir. Selâm ve yol iyüyünce dalgıç olacağım! Karolun ziyafeti Karol Lombar geçen hajta ah- pi tbaplarına mükellef bir -ziyafet |i çekti, i Bu münasebetle salonunu - bir $i samanlık haline koydu. Her tara- fi ını samanld kapladı. Fakat da-ç İ) vetliler, frakla ve dekolte gelecek- lerdi. Öyle geldiler. Teneke maş- rabalarda şampanya içildi. Oda- nın ortasındaki ocakta bakır ten- cere kaynıyordu. Çinko kaplarda yemek yendi, etler mutfak bıçağı ile kesildi. Davetliler pek memnun kaldı. $ lar, Orijinalite meraklilarının ha- Yeşilköyde sekiz ay yattıktan sonra akıllandığına dair raporu aldı ve kö- yüne gitti. Tekrar işine bâşladı. Kö- Tüler onu tekrar görmekle memnun Ool- dular, fakat gençler rahât durur mu ya! Başladılar onu kızdırmağa: — Merhaba!... Bir adam deli oldu- gunu nasil anilar?, w - Bana bakın! Gözürüzü'açın çap- kınlar? Benim elimde akıllı olduğuma dair vesikam var. Sizin hiç birinizde böyle bir vesika var mı? Ona göre dav- ranın sonra karışmam... Kırkından sonra — Vay, kırkından sonra evlendin ha?, — Ne yapayım birader, kendimi yalnız hissedince bedbaht oluyorum. — Ya şimdi?. — Şimdi, şimdi... Şimdi kendimi yalnız hissedince mesud oluyorum!.. Karşılıklı — Ne yazık ki, evlenmeden evvel bir sersem çıkıp da seni istememiş. — Merak etme, istedi. — Varaydın ya.. — Vardım ya.. Benzetme Zayıf, çok zayıf, bir deri bir kemik! Yamyassı ve ipince bir bayan hamile zerken biri arkasından: — Ne tuhaf, dedi, ortası düğümlen- miş iplik gibi!.. Dedikodu — Neye Fatinayı çekiştiriyorsun? — Senin söylediklerini tekrar edi- yorum. — Ama ben inanmıyordum!., idi. Dokuz aylık kamile sokakta ge- İl i b. Şişli - Büyükdere asfalt yolunun Zincirliküyudan ileride sol tarafma Isa- bet eden ağaçlıklar arasında bir müd- dettenberi kendi haline terkedilerek yavaş yavaş harap olmıya başlamış 0- lan Ayazağa kasrı Başvekil İsmet İn- önünün emrile süvari binicilik mek- tebine tahsis edildiğinden baştan başa tamir edilmektedr. Senelerden beri insanların değil, kuşların bile uğramadığı Ayazağa kasrına pek yakında şimdi Harbiyede bulunan süvari binicilik mektebi ta- şınacak, eski devrinson günlerini yaşamış ve onunla beraber ölmüş olan bu güzel bina yeni ve şerefli bir haya- ta iade edilmiş olacaktır. Geçen sene başlıyan tamirat hayli ilerilemiş ve yıkılmak üzere bulunan Ayazağa kasrinin çatısı tamamen de- ğiştirildikten başka etrafındaki köşk- ler yeniden denecek şekilde tamir edi- lerek sağlamlaştırımıştır. Ayazağa kasrının sanatkârane te7- yinatlı tavanlarının bazı yerleri düş» müştü. Bunlar aynen eski şekilde ye- | miden inşa ve tezyin edilmektedir. Ta- miratın biran evvel bitirilmesi için ha- raretle çalışılmaktadır. Tamirat bittikten sonra süvari bini- ellik mektebi bu yaz buraya taşmacak Ayazağa kasrına mektep kumandanlı- ğı yerleşecek, kasrin büyük salonuna «Süvari binicilik mektebi şeref salo- nuş adı verilecektir. Mektep kadrosu- na dahil subaylar kasrın tam karşi- sındaki köşkte ikamet edecekler, diğer küçük binalar da hayvanlar için husu- ai tertibatı haiz tavalar haline geti- rilecektir. Kapalı manej yeri Ayazağa kasrinm sol tarafına isa- bet eden geniş sahada Türkiyede ve Balkanlarda eşi bulunmiyan 20-60 metre eb'adında bir kapalı manej ye- ri, yenibaştan inşa eğilmektedir. Bu modem binanın harici kısımı ve çatısı ikmal edilmiş, şimdi içerisi tanzim e- dilmektedir, Kapalı manej yerinin duş tertibatı, dinlenme salonu, güzinesu ve seyirci- lere mahsus balkonları olacaktır. Bundan başka Ayazağa kasrının ci- varındaki arazide hayvan gezdirmeye malisus yerler, mütesddid açık çalış- ma ve parkürsahaları vücnde getiri» Ayazağa kasrı i yeniden canlanıyor Eski devrin son günlerini yaşıyan bina yeni bir hayata kavuşacak Süvari binicilik mektebi yazın buraya yerle- şecek, kasır civarında Balkanlarda eşi bulun- mıyan bir kapalı manej yeri yapılmaktadır 25 Mari 1937 i Ayazağa kasrının dışarıdan görünüşü, kasrm mükellef tavanları lecek, arazi tamamen tesviye edilerek muntazam bir bahçe haline konula- caktır; İleride süvari gedikli erbaş 0- kulu da buraya taşınacaktır, * Yüzme havuzu Ayazağa kasrının meşhur büyük hâvuzu şimdi pek harap bir haldedir. Havuzun baş tarafındaki köşk yıkık maması için desteklerle tutturulmuş- tür. Bir zamanlar hünkârın cariyele rihi içerisine soküp Zevk sürdüğü bu havuz ve köşk yeni baştan tamir edi- lerek yenileştirilecek, çok büyük olan havuzu süvari binicilik mektebi yüz- me havuzu olacak, havuz köşkü ma- nejlerden dönen gehç subaylarıman istirahat etmesi için bir gazino haline getirilecektir. Ayağaza, kasrinın etrafındaki ağaç- siz sahalarda yeni bir fidanlık. yetiş- tirilmesine başlanmıştır. Bu tepeler de başlan başa ağaçlanacaktır. Süvari binicilik mektebi yeşillikler içindeki bü sakin yuvaya taşındıktan sonra senelerdenberi metrük külmış olan Ayazağa kasri yeniden -şenlene- cektir, $ Memlekete faydası. dokunan her müessesenin olduğu gibi atçılığın ve süvariliğin de büyük hamisi olan Bağp- vekil İsmet İnönü şimdiye kadar mil- lete hiç bir faidesi dokunmadan sade- ce padişahın eğlence yeri olmaktan ibaret kalmış olan bu güzel binayı bi- nicilik mektebine vermekle hem 'Tür- kün tarihi devirlerden beri mili bir sporu olan atçılığa atfettiği büyük ehemmiyeti göstermiş, hem de yeni yes tişen ve yetişecek olan süvarilerimize rahat bir çalışma imkânı temin et- miş bulunuyor. Yabancı memleketlerde iştirak et- tikleri her müsabakada Türkün yüzü- nü ağartan süvarilerimiz Başvekiin bu lütfuna lâyıktırlar, Cihan tarihi- ne unutulmaz şeref sahifeleri hediye etmiş olan Türk akıncılarının bugün- kü asil çocukları ne kadar takdir edil- se azdır. Süvari binicilik mektebi bu- gün Sipahiocağının dar sahasından ayrılıp Ayazağa kasmna taşındıktan sonra daha fazla çalışmak imkânın! bulacak, istikbalin mahir - süvarileri bu yeni mektepten yetişecekler, bu suretle Ayazağa kasrı da tarihte lik defa olarak şerefli bir mevki almış 0la- caktır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: