19 Mayıs 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10

19 Mayıs 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKŞAM 19 Mayıs 1937 Enver Paşanın ölümü Tefrika No 6 —— Elinde kanlı bir bohça vardı “Paşanın kanlı elbiseleri,, dedi.. beldenin i 6 i 1! Kasdi sertliklere mani Son gelen “Ulus, diyor kiz olacak hakemler bulun- “Ankarada futbol orka Güneş takımının oyununu daima görmeği arzu edeceklerdir, | futbole Güneş Ankarada iki maç yaptı; birincisini 2 - 0, ikincisini 6 - 1 ka zandı ve altı puvan alarak İstanbu- la döndü. Ankaradeki bu maçları ben de seyrettim. Ba itibarla, bu maçlar etrafında Ankaradan ziyade İstanbul spor muhitlerinde yapılan datilerinin hemen yanı başında du- ruyordu. İlk golde de bu vaziyette idi. “Top Güneşin geri hatlarından Gençlerbirliği kalesine doğru şandel- lendi ve Gençlerbirliği müdafiinin arkasına düştü. Top yere vurduğu zaman Rasih Gençirebirliği müdafi- nin gerisinde idi. Yani topla Rasihin arasında Gençlerbirliğinin bir mü- dafli bulunuyordu. Rasih bu vaziyet- te müdafiin yanından sıyrılarak to- 'pa yetişti ve bir çok maçlarda yaptı- ğı gibi kalecinin vaziyetini kontrol etmek üzere durdu. O durunca mü- dafiler de durdular, Rasih kaleci nin müdahalesine imkân bırakmıyan bir şütle golünü yaptı, Yukarıda an- latığım bu kısa duruş, bazı seyirei- lerde «ofsayte hissi uyandırdı. Ha- kem gpi verdi ve ortaya giderek go- lün Kaçıncı dakikada yapıldığını not defterine kaydetmekle meşgul oldu. Bu arada Gençlerbirliği müdafileri topu ortaya göndermiyerek ofsayt atışı yapmağa hazırlandılar. Golü not etmekle meşgul olan ha- kem bunun ancak, notunu bitirdik- ten sonra fa'kına vanlı ve topun or- taya gönderilmesini tekrar işaret et- ti. İşte aradan geçen on,son beş sa- niyelik bir zamandan sohra hake- min bu ikinci işareti, kararında mü- tereddit davrandığı zehabını uyan- Mmeğe kâfidir. Güneşin ikinci golü- nü de, Salihaddin değil, gene Rasih rek kendilerini fazia sıkmağa Tü- zum görmeden yalnız akınları kes- mekle iktifa ediyorlardı. Güneşin bu durğun oyunu ve do- kuz kişi karşısında bir şey yapma- ması bir çok kimselerde ikinci ma- çını kolay kazanamıyacağı ve bel- ki de yenileceği zannını kuvvet- Güneşin bu güzel oyununu teba- rüz ettiren Ulus refikimizin son ge- ri naklediyoruz: «Güneş takımını çok beğendik. Bir iki gedik tarafı doldurulduğu tak- dirde bu takım Türkiyenin en ileri ve teknik ekipi olacaktır. Bu yıl mili küme maçlarını telisizlikle ge- şüphesiz sayıyoruz.» «Takım istisnasız güzel oynadı. Ci- had, Faruk, İsmail, Rebii ve Necdet fevkalâde idiler. Ankarada futbol sevenler, Güneş takımının oyununu daima görmeği arzu edeceklerdir» Dürüst ve temiz bir sporcu olan Nihadın Güneş lehine tarafgirlik et- tiği dedikodularına, bilhassa bu spor- cunun senelerce emek sarfettiği ken- di Klübünde kıymet © verilmesini ve bazı gazetelerde çıkan bir tebliğ- Je bu arkadaşın rencide edilmesini garip bulmamak kabil değildir. İzmirde iki maç yapan Fenerbahçe takımı dün İstanbula gelmiştir. Yu- .mazsa, bir gün oynatacak üi bulamıyacağız.. Bir Klübün, federasyonun en ziya- de dikkat etmesi ve üzerinde durması lâzım gelen en mühim iş hakem me- selesidir. Maslesef bu derd, futbolür müzde seneler var ki yürekler acıs- dır. Hergün bir vaka karşısında kalıyo- , ruz. Gün oluyor ki, futbol sahası bir harp meydanma dönüyor. Bunlsn görüyoruz da bir çare aramak yoluna gitmiyoruz. kaydi ile hareket ediyoruz. Bir hakem federasyon tarafından intihap edile- bir golü gol sayarak yendiriyor. Yen- diryori demiyelim, bilgisizlikle mağlü- dana çıkmış bu hakemin elinden dü- düğü artık alınması lâzım gelir, bu pek tabiidir. Elimizde daha tatbikine başlanalı pek az bir zaman olan birkaç kitap- tan müteşekkil bir nizamname var. Bu nizamnamenin müsabakalar, lig heyetleri ve hakemlere aid kısmının 36 ıncı maddesinde şöyle bir kayıd görülüyor. «Bir hakemin bitaraf olmamak ve ri?. Bir takımın göz göregöre mağ- Jübyetine sebep olmaktan daha bü- yük ne hâdise olabilir?, Bir hakem ki daha hayatında bir- kaç defa yan hakemlik bile yapma” dan en mühim bir maça gönderili- yor. Oda ne yapsın? Fakat ortada yanan kim? Gadre uğrıyan takım dır, Bilmiyerek ve tesir altında kalı- narak verilen kararlarla mağlüp olu- yor ve bir senelik çalışma bu suret- mesi bizi ilerisi için çok haklı bir kor- kuya sevketliyor. Bu suretle kuvvet ve çalışma, hiç birçey ifade etmiyor. Ha- kemin bir karar bir takımın galibi- ça sahada oynatacak oyuncu bula» uyacağız. Enver paşayı istik €n büyük adamı sifntile ben gittim ve kendisine Buharaya kadar da re- | fakat ettim. Paşa, verilen talimata sadık kalmak ve o talimat dahilinde hareket #tmek istiyordu. Bana hita- ben — İsyan öden basmarıları da bu is- yandan feragat ettirtmek icab ediyor. İ Herhalde ileri geleniernden bazıları- mn benimle görüşüp anlaşmaları hususunda tavassut etmenizi rica ederim. demişti. Ben de bu arzuyu memnuniyetle yerine getireceğimi kendisine söyle- miş, fakat her ne suretle olursa olsun burada maiyetinde emin ve sağlam adamları toplamasını ve bilhassa kendisini muhafaza edecek ve husu- si hizmetinde bulunacak adamları benim tavassutumla almasını tavsiye etmiştim. Bu tavsiyeyi muhik bul- muş ve kabul etmişti. Kendisine hizmetini ifa etmek Üze- re, (Abdullah) ile (Hacıke) namın- daki iki bahadır gönderdim, ki ölü- münde de bunlar yanıbaşında idiler, Bu Abdullah, Cemal paşa ile beraber Eiganislanda da bulunmuş, onun maiyetinde, hususi hizmetini ifa et- mişti, Taşkende döndüğüm zaman, on iki Kişilik “Türk zabit heyeti gelmişti paşadan gelecek talimata intizar edi- yorlardı. Bir akşam harem dairesinin kapısı önünde, birisinin beni aradığı haber verildi. Kendisinin selâmlık yolu ile getirilmesini söyledim. Giden adam tekrar geriye dönerek, gelen misafi- rin beni ille orada beklediğini söyledi. Merak ile gittim. Ve karşımda, o 7a- manlar Çekada faal olarak tanınmış fakat küçük bir memuriyette bulunan Kazanlı (Ayidolin) i gördüm. Bana: — Bu akşam muhakkak yeni Taş- kerdde (Gogole Veliskaya Oliçede) 28 numaralı eve geleceksiniz... dedi ve tam sekizde orada bulunmamı ten- bih etti. Ayni Zamanda, zabitlerden bu haberi gizlememi de söyledi. Çekanın beni çağırdığı hakkında, zabitlere hiç bir şey söylememiştim. Ve akşam bir iş bahane ederek (Go- gole Velisksys) sokağına gitlim. Burada halihazırda Gepeu reisi bu- Iunan (... meviski (1) bulunuyordu. Ayidolin de orada idi. Ayidolin beni istintaka başladı. Önüme sürdüğü meseleler, paşanın haberi olmıyan ve kendisi tarafından izam edilen bir şekilde idi. Fergane basmacıları ile anlaşması meselesi üzerinde çok ısrar ediyor. Bunun nasıl olduğunu söyle- memi inad le istiyordu. — Paşanın sulniyeti yok. Tertib edilecek kuvvetlere bu basmacıları da sizin nam ve hesabınıza dahil etmek istiyor, dedim. (Ayidolin) müstehzi ve acı acı güldü. Bu sırada Taşkendde Özbek komü- nist fırkasında da bir sürü belâlı işler zuhur etmeğe başlamıştı Bu sebep- Jim Türkiyeli İbrahim efendi namın- da bir zat - ki Baykalde ölmüştür - bu işte âmil olanlardan gözüküyordu. Ayidolin: — Eepsi bir. Hepsi bir iş! Dedi ve bana hiç bir şey söyleme- memi ihtar ile, kendi bildiği şekilde, kurduğu bir teşkilât ile takibata baş- Jadı. Bu sırada Enver paşanın yanına hizmetçi olarak verdiğim Hacıke de bir iş zımnında tamamile hususi Taş- ,kende bir kaç gün mezuniyetle gek- vmişti. Geldiği akşam benim gibi o da çağ- rildı. Ve &vdetinde heyecan içinde idi. Hemen o akşam hareket ederek vakayı paşaya anlattı. Yani tam tabi- Tile, (Ayidolin) bir paye kapmak için bahane edesek yanma topladığı bir M. Kemâl “| Kaç yüz kişilik kuvvetle artık dağa çıkmış bulunuyordu. Ve buradan bir daha avdet etmiyerek, basmacılarla tam ve doğru bir rabıta temin etti. Bizde misafir olan ozabitler de al- kları ayrı ayrı talimat ile hepsi bir kuvvetin başına geçmek üzere Fer- gane ve havslisine yayılmış bulunu- yorlardı. Artık ben dehşetli bir tazyika mar ruz kalnuştım. Ayni eve mütemadi- yen davet ediliyor, ve orada Rusu yalnız bulduğum zamanlar, (Ayido- lin) in uydurmasile husule gelen bu fenalıktan doğrudsn doğruya onun mesul olduğunu bildiriyordum. Ve kimse ile temas etmemeğe, gö- rüşmemeğe başlamıştım. Hattâ tek- keyi terk ile şehrin haricindeki bah- çeme çeklimiştim. Burada bu zamanlarda, Sovyetler O kadar sağlam bir surette yerleşme- miş oldukları için, beni de kolay ko- lay tevkif edemiyorlardı. Meahaza gene gelenden gidenden bir haber al- makta, haltâ Hacikeden muntaza- man vukuatı duymakta idim. Bu zamanlarda Enver paşa kuvvet- lerine Wtihak eden Tatarlarında adetleri çoğalmıştı. Kendisi bunları itimadla kabul ediyordu. Başkurdis- tanlı bir genç de - zdı Piçakof - bu meyanda paşanın hizmetine girmişti. Kuvveti de oldukça çoğalmış, iki üç bin kişiyi bulmuştu. Ruslar bu hale karşı hareketsiz ka- Jamazlardı. Bilhassa basmacıların tam bir surette kendisine ilihakı me- seleyi kökünden helletmeğe müsaid bir zemin hazırlamış olacaktı Bilâhare işittiğimize göre, bu Baş- kurdistanlı genci, Ufadan, Mehmedof giderek getirınişti ve paşaya o kadar hulül etmişti ki, hemen hemen bir müşaviri, en mutemed bir adamı ol muştu. İşte Rus kuvvetlerile Enver paşa- nın müsademesi bu zamanlarda baş- Iamışta, Rusler, Türk zebitlerinin baş- larına geçtikleri basmacı çetelerinin iltihakından evvel meseleyi halletmek ve bitirmek istiyorlardı. Taşkendde de (Ayidolin) tam mâ- nasile faaliyette idi Önüne geleni tazyik ediyor, dediklerinin doğru çık- tığından memnun, her gün yeni bir paye daha alıyordu. Halbuki (Ayido- lin) in hırsı olmamış olsaydı, Enver paşa verdiği vaade sadakatle, uhde- sine tefviz gülen vazifeyi ifa edecekti, Fakat yazık ki Ayidolin hem Mosko- vayı kandırmış, hem de Enver paşa- yı kuşkulandırarark mevsimsiz bir zamanda isyan ettirtmişti. Biz Enver paşanın vurulduğunu, harekâtı seyir ve idare ederken bura» da vuruldu. Wurulmadan on dakika evvel, bana mektupla bir emir vererek, sol taraf- ta kumanda etmekte olan bir basma- cı reisine gönderdi ve çabuk gelmemi Söyledi. Ben ata atlıyarak süratle oraya, gittim, emri verdim. Cevabını aldım. Tepeye döndüğüm zaman, Abdullah kapı kadar yüksek boyu ile Enver paşayı kucaklamış olduğu halde gör- düm. Hüngür hüngür ağlıyordu. Pa- şa da daha ölmemişti. Çılgın gibi atıl- dım. (Arkası var) (1) Pohsaneveki olun gerek, bap harfe lerini unutmuşum. Bilâhare Taşkend Gepeu reisi olmuştur.

Bu sayıdan diğer sayfalar: