24 Mayıs 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

24 Mayıs 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

©İ Yaralamadan, paralamadan öldüren Turpinite adındaki 24 Mayıs 1937 m 1 — SAKŞAM Fransızların elinde müthiş bir patlayıcı madde varmış bu madde ile Fransızlar, büyük harpte 5,000 Almanı öldürmüşler, fakat müthiş tesirlerinden korkarak kullanm Bütün dünya harıl harıl silâhlanır- ken mühendisler yeni yeni silâhlar, Kimyagerler biribirinden daha müd- Miş zehirleyici maddeler bulmak için Uğraşıyorlar. Bir Amerikan gazetesi bu mevzu hakkında eline geçirdiği bazi gizli vesaikten harbi umumide Pransızların dehşetli bir silâh keşfet- tiklerini fakat bunun doğuracağı feci Meticelerden kendileri de korktukları İçin kullanmadıklarını öğrenmiştir. Umumi harb esnasında Fransa bir aralık çok sıkışmıştı. Alman işgali ya- YaŞ yavaş genişliyordu. Bunu üzerine zlar tecrübe makâmında bu si- Mâhı kullanmışlar binlerce Almanı Öldürmüşlerdir. Fakat Fransız Erkâ- Di harbiyesi bu silâh Almanların eli- DE geçtiği takdirde bütün Fransız nü- u, çâbucsk imha etmesinden korktuğu cihetle, bunu kullanmak- tan vazgeçmiştir. Almanlar Parisi işgale muvaffak ol- Kalardi Fransızlar bu cehennemi silâ- hi derhal kullanacaklardı. İngiliz yüksek kumanda heyeti bu #ilâhtan haberdar olunca formülünü Fransa vermekten istinkâf et- Fakât bügün hem İhglitere hem de Pransa kütle halinde ölümlere sebe- Diyet veren bu silâhı ellerinde bulun- yorlar. Hattâ 1932 senesinde Parlimentoda bu kâbil silâhlardan İngiliz başvekili B. Baldvin: — Harbi umumide elimizde kulla- Yülması pek müdhiş neticeler verece- Bİ için kullanmaktan o vazgeçtiğimiz silâh vardı, demişti, lik tecrübe Fransızlar harbin ilk günlerinde bu silâhı tecrübe için hazırlayıcı bir Ibardımandan sonra yerlerde sü- Tünerek Alman siperlerine doğru iler- ler ve siperlerde takılmış süngü bekliyen Alman askerlerini gör- » Fransız askerleri, Alman- Yarın birer heykel gibi bekledikleri ve ateş etmediklerini görünce daha ziyade ilerliyerek Alman siper- girmişlerdir. Almanlarda yine hareket yoktu. Beş - Almanın hepsi ayakta ölmüşlerdi. Ücudlarında ne yara, bereleri ne de Yehirli gazdan öldüklerine dair ema- Meler yardı. Hücuma müheyya bir halde iken ölmüşlerdi. askerleri bu manzâra kar- Manda © heyecana kapılmışlardır. Mng 2abitleri gelerek ölüleri mu. pi ettikten sonra birşey söyleme- çekilip gitmişler, harbi umumi. Fransad bir zehirli gaz tecrübesi nin bu en esrarengiz ölümleri hakkın- da askerler birşey öğrenememişlerdir. l Fransız yüksek kumanda heyeti | bu yeni silâhın tecrübeleri kâfi ve | müsbet olduğuna kanaat getimişken, öldürme kudretinin tasavvurun fey- kinde olduğunu görmüştür. Turpini- te ismi verilen bu cehennemi silâh şimdiye kadar hiç görülmemiş bir in- filâk kudretini haizdir. Gülleler kü- çüktür. Azami yirmi beş kilo ağırlı- ğında iddia edildiğine göre güllenin patladığı yerin etrafında yirmi met- re murabbaı bir saha içinde bulunan lar kemik ve etlerinin parçalanması ile değil fakat bütün vücud makaniz- masinın altüst edilmesi ile derhal ölürler. İnfilâk o kadar müdhiş olu- yor ki bütün uzuvlar paralize oluyor, işlemez bir hale geliyor. Zehirli gaz- Jar ciğerleri kurşunlar gövdeyi tahrib ederler, Halbuki turpinite bütün si- nirleri tahrib ediyor. Turpiniti kim keşfetti? Fransanın elinde bulunan turpi- nitenin esas formülü, müdhiş bir in- fülâk vücude' getirmesidir. İnfilâk ancak saniyenin yüzd ebiri kadar sü- rer, fakat bu, etraftaki insanları ve hayvanları öldürmeğe kâfidir. Bunu keşfeden Eugene Turpin is- minde bir Fransızdır. 1866 senesinde doğmuştur. Bir ayakkabıcının oğlu- dur. Kimya ile çok meşgul olan Tur- pin imfilâk edici maddelerde ihtisas sahibi oldu. Bu hususta ilk büyük keşfine melinite ismini verdi. Bu, şim- diye kadar bulunan infilâk maddele- rinin en öldürücüsü fakat ayni za- manda kullanılması en az tehlikeli olanı idi, Turpin bu ihtiranı hükümete sattı, Fakat aldığı para pek azdı. Al datılmış olduğunu düşünerek formü- lü bir ecnebi devlete satacağı tehdi- dinde bulundu. Fakat hükümetle ba- şa çıkılır mı? Az zaman sonra ecnebi bir devlete infDâk maddeleri satmak töhmetile tevkif ve mahküm edildi. Suçlu, daha öldürücü maddeler keşfe- deceğini söyleyince derhal affedildi. Kimseye sezdirmeden küçük Pontol- se kasabasında emrine mükemmel bir lâboratuar tahsis edildi. Paristen yirmi mil uzakta bir evin yüksek du- varlı bahçesinin ortasında tecrübe- lere koyuldu. Evin etrafı sıkı muha- faza altına alındı. Yayan barut dü- manları içinde Turpin geceli gün- düzlü çalışıyordu. Arasıra muntaza- | man harbiye nezaretinden zabitler geliyor, ve bir netice elde edip etme- diğini soruyorlardı, Turpin dalma; aktan vazgeçmişler — Birazdaha sabırlı olün diye bunları savıyordu. ilk mermilr hazırlanıyor Turpin bir çok krokiler çizdi ve bunları ayrı ayrı çelik fabrikalarına gönderdi. Projeleri mucibince imal edilen maddeler, geldiği zaman hep- sini bir araya topladı ve bir top vü- cude getirdi, Bundan sonra lâboratuara bir çok top kovanları getirildi. Turpin bu ko- yanları kendi elile doldurdu. Bunlar dünyanın en öldürücü infilâk mad- desini ihtiva ediyorlardı, re murâbbaı bir erazi etrafına bir çit inşa edilmişti. Bu çit içinde bir bina, bir kaç at ve bir kaç koyun konul- muştu. Toplar infilâk eder etmez müdhiş bir tarraka işidildi. Çit içinde bulunan koyunların ve atların yerle- Te serildiği görüldü. Tepenin arka- sında saklı gözcüler koşuştular. Çit Fakat hiç birisinde yara bere yoktu. Bu tecrübe. 1914 senesinde yapıldı. Bir kaç gün sonra da harp patladı. İngiliz erkânı harbiyesi Fransız erkânı harbiyesinden “Bu maddenin formülünü istedi. Fransızlar bu tale- bi reddettiler, kullanıldığı takdirde anca kFransızlar tarafından kullanı- labileceği cevabını verdiler. Turpin keşfettiği maddenin vasi mikdarda kullanılarak Almanların yer yüzünden tamamile ifna edilme- Sini istiyordu. Erkânı harbiye yine reddetti. Yukarıda bahsettiğimiz iki tecrü- beyi yaptılar. Fakat neticelerinden © kadar korktular ki devam etmekten vazgeçtiler. 'Türpin inkisarı hayale uğrıyarak bir köye inzivaya çekildi. 1927 senesinde fakir bir adam olarak öldü. İhtiyar halinde daima tekrar ettiği bir söz vardı: — Amerikada olsaydım milyoner olurdum. Maamalfh dünyanın en öldürücü slâhı olan Nurpinit formülü elin Fransız erkâni harbiyesinin gizli ka- sasında muhafaza edilmektedir. Selâmi İzzet TİYATRO KONUŞMALARI Her kitapçıda bulunir; Fat 50 kuruştur. İ bu tahmininde yanılmamıştı. Nitekim Tefrika No, 104, “Ittihad ve Terakki,, nin ei dl eri Suikasdlar ve entrikalar Sahife 7 Yazan: Mustafa Ragıb Es-ath Talât paşa, Ismall Hakkı paşanın iaşe nazırı olması ihtimalinden bahsedince Canbulatın vaziyeti değişti Harbiye nazır, Bay Muradın | bu emre rağmen İstanbuldan | ayrılmak ( istememesini, (bilhassa | istifa veya tekaüdiüğü için (Mer- kezi Umumi) nin Otavassutunu | temin etmeğe çalışmasını çok mâni- dar bulmuştu. Demek ki Yakub Ce- milin bu eski arkadaşı hâlâ (Merke- | zi Umumi) ye istinad ediyor, onların müzaheretinden istifade etmek ümid- leri peşinde koşuyordu. Enver paşa, B. Muradın bu suretle Beyazıd mey- danında efrada talim ettirmesinden istifade etmek istiyen (Merkezi Umumi) nin bu eski komiteciyi kan- dırarak kendi aleyhinde tahrik et mesi ihtimalini düşünüyordu. Onun bir kaç defa (Merkezi Umumi) ye gitmesinden haberdar olan Enver pa şa, B. Muradın bu temaslarını böyle gizli bir maksadla “alâkadar görü yordu. ye» “ Enver.paşa, şimdi “Talât paşanın: kabineye, kendisine muarız olan en yakın arkadaşlarını almak istemesi Je B. Murad meselesi arasında bir münasebet buluyordu. Harbiye na- zırı, bütün bu hadiseleri, Sadrâzamın vaziyete hâkim olmak için, öteden- | beri takip ettiği siyasete deva- | mundan ibaret görüyodru. İhtimal ki o, vaktinde davranıp ta B. Muradı İstanbuldan uzaklaştırmamış olaydı, günün birinde B. Muraddan kendisi- ne büyük bir tehlike gelebileceğini düşünüyordu. Halbuki B. Muradın kati olarak böyle bir niyeti yoktu. O, kendisi hak- kında beslenen şüpheyi ortadan kal- dırmak için -Enver paşa üzerinde hâ- lâ müessirdir zannettiği. (Merkezi 'Umumi)rün tavassutundar bir faide geleceğini ummuş ve bu suretle Ka- | ra Kemala müracaat etmişti. Enver paşa, Talât paşanın kabine- ye Kara Kema), doktor Nazım ve Can- bulüt: almak üzere olduğunu görün- ce, sadrazamın bu mütalcasına . ses çıkarmamakla beraber, Talât paşa nın el altından oynıyacağı rollere kar- şı gene müteyakkız davranmak lâ- zım geldiğini takdir ediyordu. Maa- mafih o, Canbulütla Kara Kemal ara- sındaki derin ihtilâfları yakından bil- diği için Talât paşanın bu üç arka- daşı ile kendisine karşı gene zayıf ka- lacağını tahmin ediyor, Canbulat be- yin kolay kolay kabineye girmek is- temiyeceğini biliyordu. Enver paşa, Talât paşa da yeni nazırların tayini- ne dair (irade) almak için yalnız Can- bulâtla müzakere etmeğe mecbur ola- cağını takdir ediyordu. Çünkü İsmall Canbulât bey, o zamana kadar bulun- vazife ve memuriyetlerde' dâi- ma sert davranmasile ve hemen her geye itirazlarda bulunmasile kendini tanıtan ve uzun müddet bir iş ba- şında kalmağa mâni olacak vaziyet- Jer çıkaran bir mizaca malikti, İs- tanbul Şehremanetinden Kara Ke- malle aralarındaki şiddetli mücadele- den sonra ayrılması buna en canlı misaldı. Bu itibarle Talât paşa, bu hır- çın ruhlu arkadaşının Dahiliye neza- retini kabul etmesi için birçok şart- lar ileri süreceğini tahmin ediyordu, Canbulat, Karakemal ismini duyunca birdenbire hiddetlendi ve. Bu düşünce ile hareket eden Talât paşa, Canbulât beyle başbaşa görüş- mek istemiş ve bir sabah kendisini Ayasofyadaki evine çağırmıştı. Tar lât paşa, bu eski arkadaşını gayet gü- ler yüzle karşılamış onu odaya aldık- tan sohra muhatabına maksadını izah etmeğe başlamıştı, Sadrazam, son günlerde çok yorul- duğunu, sadaretle Dahiliye nezareti işleri kâfi gelmemiş gibi ara sırada Enver paşaya vekâlet etmek için Har- biye nezareti işleri de onu çok ezdiği- ni söyledi ve şimdiye kadar bu yü- künü hafifletmek için bir fırsat bula- madığını, ancak padişahın kabinede» ki nazırlıkların mahdud ellerde bü- lunmasından şikâyet ettiğinden isti- fade etmek istediğini, bu maksatla kendisine çok itimad ettiği için Dahi liye nezaretini ona bırakmağa karar verdiğini ve Maarif nezaretine doktor Nazımı getirmeği arkadaşlarile mü- nasip gördüklerini söyledi. Talât paşa, bu sözlerine Canbulât beyin 8cs çıkarmadığını görünce sö- zünü iaşe işlerine İntikal ettirdi. Ve iaşe işlerinin daha büyük bir intizam içinde cereyan etmesi lâzım geldiğini bunun için doğrudan doğruya kabine- ye dahil bir nazır tarafından idare edilmesinin zaruri olduğunu uzun u- zadıya izah ettikten sonra Kara Ke- malı bu nezaret için münasip gör- düğünü söyledi. Talât puşa, Kara Ke- malin bir çok hataları olsa bile bu iş- lerde çok tecrübe gördüğü için iaşe umurunu herkesten iyi kavrıyacağını muhatabına isbata çalışıyordu. Sad- razam, eski Şehremininin can damâ- rına dokunmuştu: Talât paşanın Ka Ta Kemal ismini söylemesi . üzerine Canbulat bey, asabiyetle yerinden fır- lodı ve yüksek bir tavır takinarak; — İşte bu olmadı, Kemali iaşe na- kırı yapmakla yeni bir. yağmaya mı kapı uçacaksınız?, dedi. (1) Kanunu ihlâl ederken bile.. Canbulat, «İttihad ve Terakkiz için- de daha ziyade Talât paşa zümresi- le hareket «ederek Enver ve Cemal * paşalardan uzak bulunmak- la beraber, (Merkezi Umumi)nin de bütün siyasi icraatına taraftar deği Gi. Bilhassa Kara Kemelin iaşe işle- rindeki siyaset ve hareketlerinin en kuvvetli muarızı idi. Canbulatın sırf iaşe işlerinden dolayı Kara Kemal ile aralarında geçen şiddetli - ihtilâflar- dan dolayı nasıl Şehreminliğinden çe- kildiğini tafsilâtile anlatmıştım. Bu hâdiseler göz önüne glınırsa o İsmail Canbulatır Kara Kemalin İaşe nazır- lığına tayin edilmesi hakkında Talât paşanın sözleri karşısında isyan etme mesi kabil değildi. Talât paşa, muhatabının mizacını ve karakterini tamamile biliyor, Can- bulatın bütün hayatında ne gibi şey- dere kıskançlıkla dikkat eltiğini bili- yordu. O, bütün hayatında kanun ve nizamların şekillerine son derece -beğ- lı kalmış, bunlardan biran bile ayrıl mak istememişti. Hattâ o, haberi ol- maksızın, kanunun ruhunu ihlâl eder- ken bile, gene kanunperestlik düşün- cesile hareket ederdi! Nitekim Bâlkan muharebesi sırasında Kâmil paşa hü- kümeti tarafından aldığı emir Üzeri- ne kendisini tevkif etmek için müsaa- de almadan evinin içine giren üskeri inzibat memurunu -meskenlerin taar- Tuzdan masun olduğu hakkındaki ka- nuni hakka riayet etmediğinden- ta- bancasını çekerek öldürmüş, sonra da maktu! inzibat memurunun cesedini | bir arabaya koyarak doğruca karako la gitmişti!. Talât paşa İsmail “Hakkı paşadan ince... İşte İsmali Canbulatın Kara Ke- male husumeti, kendisi Şehremini iken o zanan «Küçük efendisnin ka- nunlara müdahale etmek istemesin- Gen ileri gelmişti. Talât paşa, muha- tsbını kandırmak için şu tarzda bir mukabelede bulundu; — Ne demek istediğini anlıyorum, Fakat Kemal da büyük bir hüsnüni- yetle başladığı işlerde, karşıma Ççi- kan binbir müşkülâlla uğraştı. Bili- yorsun ki, onun ve hepimizin gayesi, tüccarı piyasayı, sermayeyi cemiyete mensup Türk ve Müslüman unsurlara hasretmektir, O vakit Kemalin elinde kâfi derecede vesait ve işe yarar kim- seler olmadığından bazı sülistimaller oldu. Senin Şehreminliğinden çekik. bir devlet teşkilâtıdır. Yalnız Kemal değil, hepimz bu işi yakından ve fiilen murakabe edeceğiz. Buna zaruret de vardır: (Arkası var) (1) İsmail Canbulat, kendisine Talât paşa tarafından dahiliye nazırlığı teklif edilirken Kara Kemalin iaşe nazırlığı için böyle bir itirazda bulunduğunu © zaman bezi arkadaşlarına hikâye etmişti.

Bu sayıdan diğer sayfalar: