2 Haziran 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

2 Haziran 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ri, ZAN 2 Haziran 1937 Bütün devletler yeniden zırhlı yaptırmağa başladılar Şimdiki halde muhtelif tezgâhlarda 17 büyük zırhlı bulunuyor , En yeni zırhlılardan Fransanın Dünkergüe zırhlısı hacmi 26,500 ton, sürati 30 mil, topları 8 aded 330 luk, 16 aded Umumi harbten sonra büyük zırhlı İnşası durmuştu. Bunun başlıca iki sebebi vardı: 1 - Zırhlıların inşasının Şok pahalıya mal olması, 2 - denizal- ta gemilerinin çok terakki etmesi yü- ünden zırhlıların tesiri hakkında Şüpheler uyanması. Bu sebebler dolayısile 18 sene hiç bir devlet yeni zırhlı yaptırmadı. Fa- kat dünya vaziyeti karışınca devlet- ler birer ikişer yeniden zırhlı inşasi- Ma başladılar. Zırhlının pahalıya mal 3 Olmasına, masrafının çokluğuna Tağ- men bütçelere bu busus için tahsi- #at kondu. Denizaltı gemilerin terakkisi yü- | Zünden ozırhlların tesiri hakkında Şüpheler uyanmasına gelince, yapı lan tecrübeler elân zırhlınn bahri kuvvetin belkemiği olduğunu göster- di. Zırhlı gerek denizaltından gerek Su üstünden gerekse havadan gelen bütün hücumlara muvaffakıyetle Mukavemet edebiliyor. Dünyanın en kuvvetli altı bahrf devleti şu sırada 17 zırhlı Inşa etmek- tedir. Daha 8 zırhlı için de plânlar tasarlanıyor. Zırhlı İnşaatı tablosu Şöyledir: İna (Tasar. halinde , lanan Birleşik Amerika 2 Büyük Britanya 5 4 Yaponya 2 Pransa 4 2 İtaya 2 Almanya 4 ? ber bu hükümetin henüz yeni gırhlı inşasına başlamamış olduğu katiyet- le söylenebilir. Buna rağmen İngilte- Te ile yapılan bahri müzakerelerde Ruslar bir veya iki tane, 18 ve 16 pus- toplar taşıyan zırhlılar inşa hak- mahfuz tuttuklarını bildirmiş. pes Yeni inşa edilen zırhlılar 1918 ve hattâ 1986 de inşa edilen zırhlılardan Dğn tarhı, incil 2190 on, 13 Tük, 12 aded 10 luktur) evvelki zırhlılarla bugün inşası tek- mil edilmekte olan zırhlılar arasında kabil mukayese noktalar pek azdır. Japonların niyetleri Japonyanın 40,000-50,000 tonlük'üki üreti 6 mi, llları © değ 406 — Mdlimetrelik, 10 aded 140, 8 #ded 197 milimetrelik toptur, eri İngilterenin Rodney diretnotunun 406 milimetrelik topları AEŞAM nama kanalından geçmesine imkân yoktur. Amerika Japon rekubeti kar- şısında böyle büyük bir zırhlı inşa ettiği takdirde ya bu zırhlıyı sadece pasifik Okyanusunda tutmak, yahud da Panama (kanalını genişletmek mecburiyetinde kalacaktır. Pasifik Okyanusunda tulması Avrupa do- nanmalarına karşı durmasını zayıf- Jatacaktır, Panama kanalını geniş letmeti milyonlarca dolara ihtiyaç gösterir. Binaenaleyh o Japonyanın böyle bir ejder zırhlı inşasında bir avantajı vardır. Amerika, Japonya- nın bu avantajdan istifade etmesin- den korkmaktadır, Japonya, inşaata geçmeyip sadece böyle bir gemi plân. Isirını çizmekle iktifa etse bile bahri tahdidat için masa başına oturuldu- ğu zaman bu onun için büyük bir uüiplomatik koz teşkil edecektir. İste- diği gibi pazarlık edebilecektir. Alman inşaatı Almanya böyle 40,000 tonu geçen bir ejder zırhlı inşa etmek İasavvu- runda değildir. Ancak yapılmasına başlanan dört tane zırhlısı vardır, 6,500 tonluk Şamhorst ve Gneisenau urhlıları ve henüz daha isimleri kon- mamış olan 35,000 toriluk diğer iki gırhlı tabii zırhlı deyince bu tasnife Almanların «Ceb zırhlısı ismini alan 10,000 tonluk kruvazörlerini de ithal doğru olur. Fransızlar bu Alman inşaatı kar- gzmda iki teme 26,000 tonluk zırhlı İnşa etmişlerdir. Bunlardan Dunker- due donanmaya iltihak etmiştir. “(Deran 9 uncu sâhifede) Tefrika No, 112, “Ittihad ve Terakki,, nin son devirlerinde Suikasdlar ve enirikalar Yazan: Mustafa Ragıb Es-atl B. Ziya Molla: “Talât paşa çekilirse ayağımın poturu, başımın sarığıyle ben geleceğimi. diyor Fakat benim memleketimin o gün- kü vaziyetini de arzedeyim: Mısır ko- korozunun okkası altmış kuruştu. Bu vaziyete ben vâkıf olunca, elbet te sadrazam paşa da benden daha evvel yâkıf olmuştur, Böyle bir memleketin önünden böyle mutanlan ziyaletli bir vapurun geçmesine acaba Talât paşa râzı mı?.. Ben eminim ki katiy- yen razı değildir; fakat menine muk- tedir değildir, âcizdir, bir şey yapa- mıyor!... Lâzistan mebusu, bu acı tehzll ve istihfaflarile sadrazamı hırpalamağa çalışırken Talât paşanın çehresinde hiddetli bir dalga dolaşıyordu. Sad- razam, bu sırada acı acı gülerek yar vaşça: — Allah belâlarını versin! dedi, «Ayağımın poturu, başımın sarığı ile ben geleceğim!» Talât paşanın bu sözlerini kendisi- ne yakın oturanlar ve ön sıradü bu- Tunanlar işitmişlerdi. B. Ziya Molla, arka sıraları işgal eden mebusların işitemediklerini sezince, bundan İsti- fade etmek için, sesini yükseltti ve: — Bakın, bakın sadrâzam paşa ne diyor?.. «Allah belâlarını versin!» di- yor. Benim şimdi seksen yaşında bu- lunan büyük annem de elinden bir şey gelmeyince, âciz kalmca, beğen- mediği bir iş görünce, böyle beddüs eder! Sadrâzam paşa ile büyük vak demin bu hususta bir farkını göre- miyorum!.. Bu sözde paşanın aczini, elinden bir şey gelmediğini itiraf et- mesi demektir. Lâzistan mebusunun, bu sözlerine ilk önce bizzat Talât paşa güldü. Ve sonra da herkes gülmeğe başladı. Fa- kat B. Ziya Molla, mizaha ve lâtifeye dökerek işin ciddiyetini bozmak iste- medi ve hiç bir fasıla vermiyerek sözlerine şöyle devam etti — Binaenaleyh benim kanaatim- ce sadrâzam paşa, yapmak kabiliye- tini tamamile kaybetmiştir. Biz, bir zatı nazarımızda ne kadar kıymeti ve muhterem olursa olsun, işten sa- pücak derecede kullanmağa ne selâ- hiyetimiz vardır? Bu kadar yıpran- dırmak doğru mudur? Bir daha lü- zumu olmaz mı? Kendisi «Ben çeki- Jirsem, yerime kim gelecek?» diye soruyor. Ben de bu süzle karşı derim ki: Ayağımın poturile başımın sarığile yerine ben geleceğim!.. Hayır, estağ- furullah tenezzül etmem. Talât pa- şanın yerine ben değil, odundan bir adam gelse, gene bundan iyi yapar!,. Çünkü böyle bir. adamın hiç kimse ile alâkası yoktur: Çünkü o'adam, hırsızı, suğistimalciyi buldu mu he- men yakasına yapışır, onu ezer.; Ta- 1ât paşa gibi âciz kalarak beddua et- mez! Yalnız bu adamın muvaffak olma- s1 için bir şart lâzımdır. Talât paşa, bizden kendisine ne suretle sadakat ve hüsnü hizmet bekliyor ve görüyor- sa o hisle mütehassis olarak, bitzat kendisi de halefine aynı hizmet ve sadakati gösterebilmek büyüklüğün- den çekinmesin! Bunu yapadağına da ben Talât paşanın vatanperver- liğine inandığım için şüphe etmiyo- Tum. Fakat şayed.. yerine © gelecek yeni sadrâzamı rakib görürse, hiç kimse böyle bir zamanda bu yükü almağa cesaret edemez ve hiç kimse gelemez. Gelse de fayda vermez, bilâ- kis çok muzır olur, İşte benim sözle- rim budur, Talât paşa: «Bir tecrübe daha yapmak istiyorum!» diyor B. Ziya Molla susmuştu. Talât pa- şa cevab verdi: — Ziya Molla bey çok yanlış söy- lemiyor, dedikleri aşağı yukarı va- lim, muvaffak olmak için bir tecrü- be yapmak niyetindeyim. Şimdilik çekilmeğe bir sebeb görmüyorum. Talât paşa, bu son sözlerini böyle kat'i bir şekilde neticelendirmişti. Bundan da anlaşılıyordu ki sadri- tahtın biraz evvel ortaya attığı istifa sözü ciddi değildi. O, ancak kendisi- nin ve fırkasının istinad ettiği me busların haleti ruhiyesini anlamak için böyle bir sözü ileriye sürmüştü. Maamafih Talât paşa, yapılan bu acı ve şiddetli tenkidleri de büyüterek ve fazla ehemmiyet vererek bir me- sele haline sokmak istemiyordu. Sud- râzamın bü arzusunu hisseden taraf” darları, bilhassa İstanbul mebusu Emanuci Karasu efendi sesini tekrar yükseltti: — İstifa ne demektir? Nereden çi- karıyorsunuz? Sadrâzam paşa sonu- na kadar yerinde kalacaktır! dedi ve salondaki mebuslardan yarısndan faz lası Karasu efendiyi ve onun bu hi- tabı delâletile “Talât paşayı alkışla- mağa başladılar, Talât paşa, kongre kararını tadil ettirdi Mebusların alkışları kesilince, sad- râzam Talât paşa, toplantının ba- şındanberi ortaya sürülen şiddetli tenkid ve itirazlar - Hiç vaki olma- mış gibi - büyük bir soğukkanlılık'a şu sözleri söyledi: — Efendiler, 332 senesi İttihad ve Terakki kongresinde Merkezi unmi- mi âzasının kabineye iştirak etme- melerine karar verilmişti. Şimdi ı- zettiğim gibi arkadaşlarımızdan ve Merkezi umumi âzasından dokirr Nazım ve Kemal beylerin kabineye iştirakleri zarüret okesbetmiştir. Bi- naenaleyh, bilâhare akdedilecek kın- gtede kesbi katiyet etmek üzere, bu kaydın tadiline muvafakat ediyor- musunuz? Zaten bundan evvelki münakaşa larda Talât paşanın verdiği izahatla üç yeni nazır etrafında sadrâzamın ne kadar kati şekilde harekete karar verdiği alaşılmıştı. Hattâ sadrâzam, yapılan o tenkidlere karşı (İstifasını bile ileriye sürerek fırka içtimamda ki mebusları tehdid etmişti. Binaen- aleyh grubun sadrâzamın bu son tek- fine muarız bir rey vermiycecği muhakkaktı. Diğer taraftan kabine- ye karşı menfi vaziyet alan B Fet- hi ile arkadaşları ve B. Ziya Molla da mümkün olan her türlü tenkid- lerde bulunmuşlardı. Binaenaleyh bu teklife de ses çıkarmağı zaid gördü- der. Talât paşanın bu teklifi Üzerine sa- lonu dolduran büyük bir ekseriyet, hep bir ağızdan mukabele ettiler; Kabul, kabul, Mebuslar kendi aralarında ne düsünüyorlardı? Artık — anlaşılmıştı ki kabineye üç “yeni nazır almak ve mebusların mü- taldasını sorarak şu küçük tadil ka- rarım temin 6tmek üzöre tertib edi- len bu fırka grubu içtima, bu suret- le-nihayet bulmuştu. O halde bu fir- ka toplantısında neden: bu hargretli münakaşalara imkân verilmişti? Böy- le bir kararı prensib olarak İstihsal etmek de Talât paşa için mümkün idi? Neden sadrâzam,: kabinesine alacağı yeni nazırların isimlerini zik- rederek kendi riyaset ettiği hüküme- tin siyasetini bu dereceye kadar mua- haze ettirecek bir kapı açmıştı? Ta- lât paşa, pek âlâ bunun yerine fırka grubuna: -— Kabineye Merkezi umumi âza- sından bazı arkadaşlar almak isti- yoruz. Vaziyet mwüstaceldir, kongre- yi toplamağa vaklimiz yoklur, Ni- zamnamedeki bu maddeyi tadil edi- niz» torzında hir mütalâa ileriye süre- kilirdi. O takdirde, yeni nazırların isimleri zikredilmeden, mesele pren- sib bakımından halledilebilirdi. Fırka grubu içtimaından dağılan mebuslar, işte aralarında bu sualle- ri soruyorlardı. Sadrâzemın maksa» dını kavramıyan mebuslardan başka işlerin iç yüzüne vakıf olanlar Talât paşanın: «Fırka toplantısı yapılıyor, her iş açıkca münakaşa ediliyor, Hükümet, mebuslardan gizli olarak bir şey yapmak ve Lir emrivaki ih- das etmek fikrinde değildir.» Kanaa- tini telkin etmek istediğini biliyorlar ve içtimadan sonra mebusların ara» sında fısıldanan bu münakaşaya git mek istemiyorlardı. £ (Arkası ver),

Bu sayıdan diğer sayfalar: