4 Haziran 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

4 Haziran 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bahtife 6 AKŞAM Türk - Fransız anlaşması Genevreden gelen B. Numan Menemencioğlu metinleri bugün Ankaraya götürüyor Beyannamede şarki akdeniz emniyetinin kuvvetlendirilmesini temin eden esaslar var Dün Cenevreden şehrimize gelen , Hariciye vekâleti siyasi müsteşarı B. Numan Menemencioğlu bu akşam Ankaraya gidecektir. Müsteşar dün 'Taksimdeki evinde bir muharririmi- | zi kabul ederek Hatay ana yasasi | hakkında şu beyanatta bulunmuştur: ; «— Tam mukadderatına hâkim ve * müstakil bir şekilde bir Hatay teessüs | etti. Dil meselesi, türkçenin ilk kon- sey kararile resmi dil olarak kabulü ve bu defa ikinci resmi dil olarak ka- bul edilen arapçanın istimal şekille» rinin tesbitile hallolunmuştur. Yani hakikatte, türkçe, Hatayda şamil bir resmi dil mahiyetini muha- faza etmiş, arapça !se ikinci bir dil olarak bazı ahval ve şeraitte resmi ma- hiyeti haiz bir şekilde istimal edilece- ği tayin olunmuştur. Hatây ekseriye- tinin, yani Türk ulusunun dili şüphe yok ki, Hatayda mütefevvik lisandır. Bayır, Bucak meselerile ne kadar uğ- raştığımızı biliyorsunuz. Ancak bu nahiyelerin 1921 de Sancağa merbut nahiyeler olmaması ve hattâ Osman- hı imparatorluğu zamanında Sancak- tan ayrı ve Nazikiye merbut bulun- muş olmaları bu def& tam müstakil bir hale gelen Sancakla irtibatını ma- alesef mümkün Kılmamıştır. Buna mukabil Bayır, Bücaktaki Türklerin Türk dilini istedikleri gibi kullanabilmeleri, mahkemelerde da- valarını 'Türk dilile görebilmeleri ve hepsinin fevkinde olarak resmi ilk mekteplerde, Türk ekseriyeti olan bü- tün. Suriye arazisinde 'Türk dilinin tedris lisanı olması kuvvetli esaslara raptedilmiştir. Hatayın her türlü teşkilâtı haiz müstakil bir idare altında hayata doğmasını temin edecek olan müsta- kil bir ana yasa, Cemiyeti akvam meclisi tarafından kabulünden altı ay sonra, yani 1937 senesi teşrinisa- misinde meriyete girecektir. Hatayda intihabat ana yasanın meriyetinden itibaren üç, dört ay zarfında, azami nisan 938 e kadar yapılmış buluna- caktır. İntihabatta her sandığın ba- şında Cemiyeti akvamın bir murah- hası, yanında bütün Hataydaki milli- yetlerin mümessillerinden mürekkeb bir heyetle ifayi vazife edecek ve inti- habın azami bitaraflık dairesinde ya- pılmasını temine çalışacaktır. İskenderun ilmanında, Yugoslar- yanın Selânikte haiz olduğu hukuk dairesinde, bir Türk mıntakası bulu- nacaktır. Bürada kendi gümrükçü- lerimiz Türkiye cumhuriyeti kantın- B, Numan Menemencioğlu larını tatbik ederek vazifelerini yapa- caklardır. Türk mıntakası dahilinde bütün muamelât Türkiye kanunları mucibince tarafımızdan görülecek ve bundan gayri hiç bir resim ödenmi- yecektir. Türk mıntakasını hususi bir hat ile İskenderunun Payas şimendifer hat- tına raptedeceğiz ve transitimiz bu suretle yalnız bizim murakabemiz al- tında İskenderun Ilmanından istifa- de edecektir. Bu transit yalnız Türk emtiasına değil, âtide Irak ve Cenubi İran etmiasına dahi teşmil edilebile- cek ve böylece hem kendimiz için en iktisadi yolun temini ve hem de mem- leketimizi ecnebi transitinden istifa- de ettirmek tahtı zımana alınmış ola- caktır. Bunun için Hatay müstakil hükümetile bir muksvele aktedeceğiz ve icab eden istimlâkleri yaparak Ii manı kuracağız. Müstakil Hatay İstediği bayrağı intihab ederek bunu bir kanunla veya ana yasaya ilâve suretile tesbit etmek ve bütün memlekette çekmek hakkını tam istiklâlinin icabı olarak kazan- maş bulunuyor. Nasil bir bayrak inti- hab edeceği Hatay milletine sit bu- Yunmaktadır. — Vesikalarda Sancak denilen te- gekkülün ismi ne olacaklır? — Bu hususta ana yasada hususi kayıt vardır, Sancak teşrii meclisi is- mini dilediği şekilde tesbit etmek ve bunu ana yasaya ve statüye kay- detmek hakkın; tay olacağında şüphem yoktur, Çün- kü bu yeni müsltakli hükümete en çok yaraşan isim Hataydır. Netice itibarile 921 de bizden elem- lerle ayrılan bu araziye Türkiye cum- kuriyetinin siyaseti göz dikmek değil, oradaki Türkleri lâyık oldukları reji- me isal etmek olduğu son kararlarda görülmüştür. Hatayın mesud bir âti- ye namzed olduğu şüphesizdir. Hatay Türklerinin ana vatandan feyiz ala- rak bü mesud âtiyi kuracaklarına eminim. Bu küçük memleket beymel- milel teşriki mesalde kuvvetli bir un- sur olacaktır. Yransa ile aramızda bu memleke- te ait bir çok mukaveleler imza edil- miştir, Suriye ile de Hatayın istiklâl mefhumu dairesinde en yakın müna- #ebetlerin teessüs edeceği ve böylece Türkiye - Suriye dostluğunun Hatay istiklâlinde kuvvelli bir mesned ola- cağı muhakkaktır. Türkiye Hatay Türkleri için olan vazifesini yapmış bulunuyor. Bundan sonra o memlekette Türk ruhunun temniyesi her yerde bir olan Türk disiplininin tesisi Hataylılara mevdu bulunmaktadır. Türk milleti nerede olsa bir tek ideal tanır. O ideal Hatay istiklâlinde en kuvvetli rolü oynıya- caktır kanaatindeyim. Neticeden şah- sen uğraşmış bir adam sıfatile tama- mile memnunum. Hükümetim ve bü- yük şeflerim de bu memnuniyeti ba- na ifade etmek suretile en büyük mü- kâfatı vermişlerdir. Yarın (bugün) Ankaraya giderek metinleri hükümete takdim edecek ve Türkiye - Fransa muhadelerinin Büyük Millet Meclisince biran evvel tasdiki için icab eden muameleleri ya- pacağım.» İmzalanan muahedeler Temps gazetesi Cenevrede Fransa #le Türkiye arasında imzalanmış olan muahedeler hakkında şü tafsilâtı ve- riyor: Sancağın tamamiyeti mülkiye- si Türk - Fransız muahedesi ile temin edilmektedir. Bu muahede İki mem- leket erkânıharbiyelerinin muhtemel bir müşterek hareketin şekillerini ta- yin etmek için temaslarda bulunma- larını ve Sancağın statüsüne bir te- cavüz vukuunda iki âkld tarafın an- Jaşma şartlarını da tazammun ediyor. Türk » Suriye hududuna ait itilâf, bu hududun kati mahiyetini ve teca- vüzden mâsuniyetini tesbit ediyor. Bundan başka iki âkid taraf, Türk ve Buriye toprakları dahilinde diğer ta- rafın rejim ve emniyeti aleyhine ma- tuf her nevi harekâtı menetmeği ta- ahhüd ederler, Bir maddeli mahsusa, hüduda alt Fransız garantisinin mandanın hita- mından sonra da devam edeceğini tasrih ediyor. Fransanın imzası, bu itilâfta hem Fransayı, hem Suriyeyi taahhüd altına söküyor. Maamafih Suriyenin iltihakı derpiş edilmiş, ve Türk, Fransız hükümetleri Suriyenin bu itilâfa iltihakını evvelden kabul ettiklerini beyan eylemişlerdir. Bu iki metne müşterek bir beyanname, bir protokol ve teati edilen mektuplar raptedilmiştir. Beyanname, Fransa ile Türkiyenin Lozan muahcdesile tesbit edilmiş olan arazi statüsünün idame ve muha- fazası, sulhun takviysi, bu maksatla Milletler cemiyeti nezdinde teşriki mmesaiyi ve Şarki Akdenizde emniyetin takviyesi hususundaki müşterek si yasetlerini tesbit eder. İki hükümet, bu prensiplerden mül hem olarak Suriye ve Lübnanın ta- mamiyeti mülkiyesine riöyet etmeği karşılıklı ölerak taahhüd ederler ve Milletler cemiyeti prensiplerine, Fran- sız - Suriye, Fransız - Lübnan İtilâf. Yarı hükümlerine tevfikan Suriye le Lübnanın inkişaflarına yardım husu- sunda mutabık bulunduklarını beyan ederler. Bir protokol, Milletler cemiyetine kabulü sırasında, mandater hükümet tarafından kendi namına aktedilmiş olen itilâflardan mütevellid taahhüd Ve mecburiyetlerin Suriyeye intikali- ni ve bu itilâfların Suriyenin yeni va- ziyetine intibakını ve lüzumlu görüle- cek mütemmim itilâfların akdini ta- zammun eder. En nihayet tenti edilen mektuplar; Türkiye ile Fransız mandası altında bulunan memleketler ahalisinin hak- kı hıyarı meselesini hal ve fasledi- yorlar. Bu müzakerelerin iyi bir su- Tette neticelenmesi, Türkiye ile Fran- sa arasındaki dostluk münasebetleri- ni küvvetlendirmekte Türk - Suriye münasebetlerini bozacak her mesele- yi halletmekte ve Suriye istiklâlinin arifesinde bu devletin beynelmilel vaziyetini kuvvetlendirmektedir. İzmirde ilk buğday mahsulü İzmir (Akşam) — Menemende Kak- iç köyünde Kadri kâhya tarafından yetiştirilen bu senenin iIk buğday mahsulü, elli çuval olarak İzmir bor- sasına getirilmiş ve satışa çıkarılmış- tir. İlk gün yeni mahsül buğdaya ta- Mib çıkmamıştır. Fakat borsa idare heyeti, bu çalışkan mütahsili mükâ- #atlandıracaktır. © Daha evvel senenin ilk arpa mah- sulünü yetiştiren Menemenli B. Hü- seyine borsa idare heyeti yerli malı bir pulluk ile bir de takdirname vermişti, Esad Mahmud Karakurd SON Faruk ile Mariya, elele tutuşmuş- lar, bir toprak yolun üzerinde yürü- | yorlar... Ormanlardan, çam ağaçları- | nın arasından kuşların sesleri geli- ir... Uzakta; kayadan kayaya, taş- tan taşa sıçrıyan suların şınıtısı!.. Ağaçların ötesine berisine serpilmiş binlerce bülbülün, ormanlarda türkü- lerini dinliyerek yürüyoruz... Hayat, ne güze! şey burada!., — Mariya; üç ay evveli hatirliyor musun, Ayağımı kesmeğe karar ver- dikleri 6 gecel.. Kiz birdenbire elini zabitin ağzına koyuyor... — Tam sırası işte Faruk bey; bu güzel gecede başka hatırlıyacak şey bulamadınız mı? Susun rica ederim!,, — Mariya; o gece de böyle hava mehtaplı idi. O gece de gökte milyon- Jarca yıldız parlıyordu. Biran unuta- Mmıyorum hâlâ o iztırabı!.. Nerede gökte parlıyan bir küçük ay parçası görsem, nerede yeni açmış bir dalın Üzerinde öten ince bir bülbül sesi işit- sem, derhal o gece gözlerimin önünde ECE!.. Tefrika No. 56 kâbus, bir ağırlık çötüğünü duyuyo- rTum!,. Hâlâ dehşetinden korkuyorum o gecenin Mariya, hâlâ!.. — Susacak mısınız siz Faruk beyi. — Hele o senin ayağımı kesecekle- rini bildiğin halde, dudaklarını Isira- rak, gözlerinin yaşını tutmağa çalışa- rak karşımda titreyişin yok mu, biran batırımdân çıkmıyor!.. — Daha söyliyecek misiniz diyo- | rum Faruk bey!. — Bırak Mariya $ ları her söyleyişte, h de ağır bir yükün eksildiğini hafifle- diğini duyuyorum!.. — Bu kaçıncı Faruk bey!.. — Biliyorum, sıkılıyorsun!.. Fakat bunlar öyle hatıralar ki, hatırlandık- ça sevgimizin kuvveti artıyor Mari- yal. Oh o gecel.. O sabaha kadar, bitmek tükenmek bilmiyen, asır gibi uzun gece!.. Tasavvur edemezsin onu sen, ne müthiş şeydi!.. Ayağımın ke sileceğinden kormüyordum!. Düşün düğüm, koktuğum yalnız senin kan anlatışısınız ama si çıkabileceğimdi!.. İşte bu beni öl- dürüyor, kahrediyordul.. Haykırta haykırta ertesi sabah beni, ameliyat masasının üzerine yatırdıkları zaman, bir köpek gibi inliyerek (yalvardım. «Bir kadın seviyorum, beni öldürün, ayağımı kesmeyin» diye bağırdım, Kızın yeşil gözleri, birdenbire dolu doluverdi... rine iki damla göz yaşı düştü... — Ne zaman ki doktorlar, sargıları» mi açarak bir gecede ayağımın Üstün- de doğan mucizeyi görüp; «kurtuldu. nuz yüzbaşı; Allaha dua ediniz! diye bağırdılar; işte o zaman, karşim- da, birdenbire bembeyaz bir ufuk açıldı. Üzerinde milyonlarca Yildizn parladığı meçhul ve mavi bir gökyü- İ güne doğru yükselmeğe başladım. Uçtuğumu, hafiflediğimi, yaşamakta olduğumu duyuyordum. Bir kelime ile; yeniden dünyaya geliyordum sân- kif., — Faruk bey; biraz daha devam edecek olursanız, çekilir giderim bü- radan!., Zabit, onu ince esmer bileklerinden tutarak çekiyor... Siyah kirpiklerinin içinde piril pırıl parlıyan kara gözle- rini, kızın gözlerine dikiyor... Dudak- larında hafif bir ses... — Doğru söyle Mariya; ayağımı kesseydiler eğer gene beni sever miy-, « Birdenbire üzerime bir İ Sn AĞ EN ie | Sa? Kiz, parmaklarını, zabitin avuçla- rından çekerek yanaklarının üstüne gölürüyor... Gözlerinin altında par- Uyan iki damla yaşı siliyor... Sonra dudaklarını, aci bir gülüşle kımılda- tarak: — Faruk bey diyor; ben sizin deri- | nizi değil, içinizi seviyordum. Bir aya- Esmer yanaklarının üze- | ğinizi keseceklerdi değil mi?.. İki aya- ğınızı de kesseydiler gene peşinizden gelecektim!,. Hem nasıl, biliyor musu- nuz?.. Sahibini bırakmıyan sadık bir köpek gibi ağlıyarak, strünerek!.. Kız, mendilini gözlerine götürüyor... — Yazık!.. Siz sevginin ne derek olduğunu daha bilmiyorsunuz yüzbea- gil. Aşk bir kelime fle fedakârlık de- mektir!.. Sevenlerin hepsi icabında birer kahraman Oolurlar!.. Onların Önünde yıkılmıyacak kuvvet yoktur!.. Bir ayağınız olmamış, bir kolunuz kopmuş, gözleriniz görmemiş bana nel.. Ben sizin kolunuza, ayağınıza, gözlerinize değil size Aşıkım!.. Size, anlıyor musunuz; içinize, insanlığını- za âşıkım Faruk bey!.. O korkunç ne- tice hasıl olsaydı, peşinizden bir göl geniz gibi sürüklenerek gelmeği bir fedakârlık bile telâkki oetmezdim!.. Beven bir kadın için, yapılması tabi olan bir hareketti bu!,, Kadın sevince, her şeye rağmen sever ve gözlerini yü- marak körkörüne erkeğinin peşinden gider!, Dünya kurulduğu gündepberi 4 Haziran 1997 KADIN KÖŞESİ Şapka ve eşarp Siyah lâke saten üzerine renkli çiçek işlenmiş eşarp ile ayni ipekli ve çiçeklerle süslü şapka. Yeni bir tünel Aydın hattında bir tünelin yeri değiştirilecek Ankara $ (Akşam) — Aydın hatti üzerindeki Aziziye tünelinin yeri de- giştirilecek ve bu tünel yerine gene o civarda yeni bir tünel yaptırılacak- tır. 1859 da, Aydın hattının inşaatı si- rasında yaptırılan bu tünel memle- ketimizde yapılan ilk tüneldir. Nafa vekâletince yapılan tedkikler neti- cesinde inşasında kullamlan tuğlâ- ların çürük olduğu ve bu çürük tuğ- lalar üzerinde duran tünelin ıslahı- nın da kabil olmadığı anlaşılmış ve bunun üzerine yerinin değiştirilmesi kararlaşmmıştır. Diğer taraftan tünelin irtifa meyli- nin binde 26 nisbetinde olması seyrü- sefer bakımından bazı tehlikeler ar- zediyor. Yeni yapılacak tünelin irtifa, . meyli binde yirmiye dirilmek sure tile bu tehlike de ortadan kaldırıla” caktır, Akhisarda tütün ekimi Akhisar 3 (Hususi) — Havalideki tütün zeriyatı iyi gitmektedir. Diğer senelere nisbetle tütün daha kokulu olacağı ümit edilmektedir. Bunun bâş* ca sebebi havaların sıcak gitmesidir. Züra vaziyetten çok memnundur, hep bu böyle olmuştur!.. Bunda bir fevkalâdelik, fedakârlik bile yok!. Mademki öğrenmek istiyorsunuz; söyleyim öyle ise size; asıl ben feda” kârlığı sizi sevmekle, sevmeğe hak- kım olmadığı halde size bağlanmak- lâ yaptım!.. Vatanıma ihanet ettim, ailemin şerefini kırdım, kardeşimin haysiyetini mahvettin!, İşte sizi seven kadının, size yapabil#” ceği en büyük fedakârlık!. Kızın kirpikleri yeniden ıslanıyor!. — Bugün bütün İbrâil; general Mihaileskunun kızı Maryorayı, düş“ man zabiti Faruk beyin metresi zan nediyor... Zabit haykırıyor; — Yalan!.. Alçaklık!., — İster alçaklık, ister yalan niye yarar?.. Keşki metresiniz olsaydım da söylemeseydiler!.. Şimdi babamın mezarda kemikleri sızlıyor!.. Fedakâr- ık bitmedi henüz; dehası var!.. Yar Tin kardeşim duyücak!.. O zaman bil- miyorum sonu he Olacak bu hikâye nin!,, Bu hüzünlü aşk romanı, nasl bitecek, nasıl kapanacak?.. Kız, acı acı gülüyor... , — Bu romanı yazanlar bile dahâ bilmiyor şimdiden onu, Faruk bey! Zabit, heyecanla kızı bileklerinden yakalıyor... Parmaklarını avuçlarının içinde sıkıyor... Böyle bir bahsin açıl- masma sebep olduğu için dehşeti müteessir! dArkası vaz),

Bu sayıdan diğer sayfalar: