27 Haziran 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

27 Haziran 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

27 Haziran 1937 Et yeyici nebatlar şikârlarını ne suretle yakalarlar? Yapılan tedkiklere göre bu nebatlar büyürlerse yalnız kücük hayvanlar değil, insanları da yiyecekler Ayağımızla çiğ- nediğimiz otlar in» san boyuna yük- selirse çayırlar hoş bir ormana döne- ceklerdir. Fakat bu otların arasın- de mevcut bazı ufak çiçekler de beraber büyür ve ağaç olursa O 78“ an bu hoş Or- r insanlar ir ölüm mer. kezi olabilirler Ahtapot cinsin. den bir nebat Çiğnediğimiz ot. lar arasında ah- tapot gibi bir ne- bat vardır ki bu, yakaladığı böcek- leri sıkar, boğar ve (öldürdükten sonra kanını emer, Bu nebat ağaç boyuna yükselir- se insanları da yi- yeceğinde | şüphe yoktur. Maamafih bu nevi öldürücü nebat yavaş hare- ket eder. Çevik bir mahlük bu ne- batın pençesinden sıyrılabilir, Fakat öyle «et yiyici> nebatlar vardır ki çelik bir kapandan daha kuvvetli ve seridirler Bunların pen- çesine düşenler için kurtuluş imkâ- nı yoktur. Et yiyen nebatlar, böcekleri azot tedarik etmek “maksadı ile öldürüp— yerler. Nebat dünyasında ekseri ne- batlar azotu topraktan alırlar. Fakat el yiyici nebatlar şimdiye kadar üzer- lerine konan böcekleri ve küçük hayvanları, boğmak suretile kuvvel hayatiyeleri için elzem olan azotu te- darik etmişlerdir. Fakat bunlar yiyecekleri böcekler ve küçük hayvanlar arkasından ko- şamıyacakları için onları kendileri- ne cezbedecek hassalara meliktirler. Bunlar meyanında, meselâ, mutedil şimal memleketlerinde yetişen bir çiçek vardır. Masum görünüşlü fakat et yiyici bir nebat İsmine «Fundeu> diyorlar. Bu, beş on kırmızı yapraklı, kısa saplı, yaprakları hemen hemen yere değen msaum görünüşlü bir çiçektir. Yap- raklarının üst kısımlarında ince kıl- lar vardır. Bu kılların her birinin ucunda . bir düğmecik görünür. Öy- le ki, yaprağının manzarası insana bir iğne yastığını hatırlatır. Her yap- rağın dibinde bir mikdar mayi var- dır. Bu bal gibi parlar, Sinek yaprakta nasıl yakalanır? Susamış bir sinek yaprağa konup bu mayiden içmek isterse derhal ayaklarının yapıştığını hisseder, uğ- Taşa uğraşa kendisini kurtaracak gi- bi olur, fakat tam bu esnada Xa- nadına bir şey dokunduğunu hisse- der. Yaprağın tiken tiken olan kıl ları Üzerine doğru kapanıyor. Sinek İçin artık kurtuluş çaresi yoktur. Çok geçmeden bütün yapraklar üze- rine bir mezar gibi çökerler, Ölüm sineğin boğazını sıkmakla değil, boğ- makla gelir, Yaprağın her tarafından yakala- nan sinek üzerine mayi akar, ve bu mayi içinde sinek boğulur, ölür. Bu- nun üzerine yaprak kıvrılır. Kendi. ni bir mide haline ifrağ eder ve ya- kaladığı sineği hazme koyulur. Yap- rağın delikleri sinekteki azotu emer- ler. Üç gün sonra yaprak gene açı- hır, ve yapışkanlığına rağmen sine- Kin ezilmiş eşini dışarı fırlatmağa muvaffak olur ve yeni bir kurbana İntizara başlar, Bu nebat kebekleri de yakaleyas Sundew adındaki et yiyen nebat büyürse böyle bir J Şekil alacak İ bilir. Hattâ büyük böcekler de ya- | kaladığı vâkidir. Eşek arılarını tut- | tuğunu ve kolaylıkla boğduğunu | söylüyorlar, | Av büyük olursa diğer yaprakla | yakalıyan yaprağın imdadına xo- | şarlar. etmezler. Fakat ufak bir et parçasj koyuverirseniz derhal kapandığını görürsünüz, Nebatların otomatikman değil, zekâ eseri ile hareket ettikle- rini gösteren bu hadise ne kadar tehlikeli olabileceklerini sarahatle meydana vuruyor. Mamafih insan yakalıyabiemek için bunlar hattı hareketlerini bir dereceye kadar tadil etmek, orman» da diğer ağaçlar arasında gözle gö- rülmiyecek bir şekilde saklanmak ve İnsanın görmeden ayağın, elini kaptırmasını beklemek mecburiyetin- de kalacaklardır. Venüs sinek kapani Ventis sinek kapanı namı verilen ve et İle beslenen bir çiçek te var. dır. Bu çiçek güneşte sineğin uyu- ması için rahat bir yer temin eder, Sinek gelip güneşlenmek İçin konun- ca kapanır. Tembel sineğin kona- Hasan Âli Yücelin gazetemizde cağı yaprağın sathında ince tüyler vardır. Sinek bunlara ilişince yap- rak resimde görüldüğü veçhile ka- panır. El gibi uzanan kenarları bir: İ birine geçer. Bu ameliye bir saniye | kadar sürer. Fakat o kadar iyi ve düzgün cereyan eder ki uyuyan gi nek uyanınca kendini mahpus bu lur. Yaprak, sineği boğarak azotu- nu emer ve güzelce hazmeder. En amansız öldürücü nebat Bunların içinde en amansız Avcı ve öldürücüsu nehir ve göllerde bü- yüyen «biadderwort» nebatıdır. Bir kere bunun kökü yoktur. İstediği gibi sude yüzer. Rüzgür ve cereya- tun seyrine tâbi olarak av peşinden serbesçe koşabilir. Yazın ortasına doğru sapları suyun sathına yükse- Mr ve sarı çiçekler açarlar, Bunlar dünyada insanların bile yapamadık- ları mükemmeliyette bir kapana ma- Hiktirler. Darvin bile bunların nasıl hareket ettiklerini anlıyamamış, kurbanı olan #inek ve böceklerin açık ağıza niçin delicesine, daldıklarını keşfedememiş- ti. Maamefih darvin ölümünden sonra bu nebatların surı keşfedildi. Bunların bir emme tulumbası vasıta- sile böcekleri çektikleri anlaşıldı. Şa- yet bir böcek nebatın bir tarafına değerse emme kabiliyet! olan ağzı açılır ve derhal böceği içine çeker. Böcek ne olduğunu anlamadan ka pılar kapanır, Testi çiçeği Fakat bütün bu öldürücü çiçek- lerin içinde en harikulâdesi Testi çi- çeğidir. Bu çiçeğin gösterişli, renkli çiçekleri vardır. Sinek veya böcek bu çiçeklerin bal mebzüliyetine işa- ret olduğunu pek &lA bilirler ve yaklaşırlar. Çiçeğin mebzül balından tatan bö- cek bir boru ağzına gelir, koklar. Borunun içinden nefis et kokusu gel- mektedir. Et kokusu, baldan daha işta- haâyerdir. Esasen borudan kolayca girmek mümkündür. Dalar içeri, dal- dıkça borunun kenarında tüyler pey- da olduğunu hisseder, Fakat bu tüy- ler girmesini teshil için âdeta içeri doğru yatmışlardır. Güzel koku git- tikçe artar, Sinek çıkılması mümkün olmiyan bir kapana girdiğinin far- kında değildir. Yavaş yavaş boru- nun ağzı kapanmakta olduğunu his- sedince o zaman faka basmış oldu- unu anlar. Fakat artık iş işten geç- miştir ve kurtuluş çaresi yoktur. Maamafih bu testi çiçeklerinin de intişar eden makaleleri 320 sahi- #elik büyük bir kitap halinde neş- redildi. Kıymetli mütefekkir ve muharririn bu yazılarını karileri- mize atvsiye ederiz. Remzi kü- tüphanesinde basılmıştır. Plati 100 kuruştur. AKŞAM Tefrika No. 133, “Itihad ve Terakki,, nin son devirlerinde Suikasdlar ve entrikalar Sahife 7 Yazan: Mustafa Ragıb Es-atlı i Halep valisi Bedri beyin şifreli telgrafı, Talât paşanın şüphelerini alevlendirdi Talât paşa, Dahiliye nazırını gene kandırabilmişti İşte Dahiliye nazırı bütün bu se- beblerden dolayı devletin bu bağdire- den kurtarılması için artık daha faz- la Almanların arkasından sürüklen- menin doğru olmadığını ve ne yapıs lacaksa biran evvel yapılarak sulhe kavuşacak siyâsi teşebbüslere girişli- mesini ve bü teklifi kabul edilmezse istifasının kabul edilmesini istiyordu. Sadrfzam, harp ahvali ne gibi 7a- rüretler doğurursa doğursun, Enver paşanın bu kabilden müdahalesini mazur ve haklı bulmuyor, Bu itibar- la bir dahiliye nazırinın böyle bir şi- kâyette bulunmasını pek tabii görü- yordu. Faket Talât paşa, Canbulat bey gibi bir mizaçta olan bu arkada- şının kabineden çekilmesini ve hele sulh istemesini mevsimsiz buluyordu. Canbulat beyin ötedenberi bu gibi müşkül vaziyetlerde tercih ettiği son çare, hep bulunduğu resmi makâm- dan çekilmesi idi. Netekim Karake- malle aralarındaki ibtilâftan dolayı şehremanetinden de çekilmiş değil miydi? Talât paşa, Dahiliye nazırının bu sözleri üzerine Canbulat beye hak ver- mekle beraber, kendisinin kabineden çekilmesi, çok fena dedikodulara ve- sile vereceğini, bundan bilhassa pa- dişahia «İttihad ve Terakki» muha- Mflerinin istifade edeceklerini, bunun için vaziyeti biraz daha beklemek Hicap ettiğini, kendisinin bu günlerde Al manyaya giderek oradaki vaziyeti ya- kından tetkik edeceğini ve ancak bu- rada edineceği intibadan sonra dev- letin bundan sonre takib edeceği si- yasi vaziyeti hep birlikte tayin ede ceklerini söyledi ve Canbulat beyden biraz daha fedakârlık istedi. Sadrazam öyle bir lisan kullanmış- tı ki Canbulat bey, daha fazla ses çı- karmamış ve mevkiini bir müddet daha muhafaza edeceğini vaadetmişti, Halep valisi Bedri bey de tehlikeden bahsediyor.. Gene bugünlerde Talât paşa, Halep valisi Bedri beyden (sabık İstanbul Po- is müdürü) uzun bir şifreli telgraf al- mıştı. Bedri bey, Suriye ve civarınm vaziyetinden, bilhassa Halepte dahi- M ahvalin büsbütün bozulduğundan bahsediyor, Suriye ve civarından ge- len bazı kimselerin halkı hükümet aleyhine tahrik edecek gizli propa- gandalar yaptıklarını ve orduda da artık mukavemetin azaldığını, harp vaziyetinin günden güne fenalaştığı- ni ileri sürüyordu. Bedri bey, artık bu hale nihayet vermek üzere behemehal bir çare bulunmasını istiyordu. Halep vâlisi, Cemal paşanın harbin bidaye- tindenberi Suriye ve Filistindeki si- yasi vaziyet ve idaresini uzun uzadı- ya anlatıyor, Cemal paşa ayrılmadan evvel bu havalinin vaziyeti ile, Cemal paşa çekildikten sonra işlerin ne saf- hada bulunduğuna dair uzun misal ler ileri sürüyordu. Halep valisine gö- re bu havalideki vaziyeti kurtarmak Üzere, hem askeri kuvvetlere hâkim, hem de mülki idare ile askeri idarenin faaliyeti arasında ahengi temin et- mek Üzere geniş salâhiyetli bir şah- siyetin bu havaliye gönderilmesi lâ- sımdı. Bu tedbir alınmadığı takdirde günden güne yaklaşan felâketin önü- nü almak ve umumi bir paniğe mâ- ni olmak kabil değildi. Acaba Bedri beyin gizli maksadı ne idi? Bedri bey, şifreli telgrafının sonun- da memleketin en tehlikeli mıntaka- sıni teşkil eden bu havaliye böyle ge- niş salâhiyetlerle gönderilecek şahsi- yetin gene Cemal paşadan münasip başka kimse bulunmadığını, çünkü Cemal paşanın bu havaliyi çok iyi tanıdığını, nüfuz ve tesirinin fazla ol- duğunu, nitekim kendisi Suriye ve Fülistinin başında bulunurken âhva- lin bu derecede fena bir safhaya gel- meğiğini, fakat ayrıldıktan sonra İş- lerin büsbütün çığırından çıktı; ordü ile mülki idare arasındaki İrt bat ve âhengin de tamamile sarsıldi ğını ileri sürüyor ve Cemal paşanı ne behemehal gönderilmesinde | ediyordu. sadakatinden şüphe etmediği Halep valisinin bu müracastından bu sefer şüphe etmişti. ba ne gibi hakiki sebeplerden ileri ge- Jiyordu? Sadrazam, vaziyetin çok va- him bir safhaya girdiği bu sırada Ce- mal paşanın burada müspet bir iş gö- receğinden emin değildi. Talât paşa, Cemal paşanın kendisine taraftar ol maları için himaye ettiği ve maaşla- rını altın olarak verdiği valiler ara- sında Bedri beyin bulunduğunu da biliyordu. Bu itibarla Cemal paşa ile Bedri bey arasında sıkı bir münase- bet tesis edilmişti. Cemal paşanın bu havalide müstakil bir vaziyete geğ- mek istediği hakkında -vaktile Enver paşanın vehinini tahrik ederek Cemal paşa ile birleşmelerine mâni olmak için - Harbiye. nazırına söylediği sözler scaba bugün — bir haki- kat miydi? Belki Bedri bey . artık Osmanlı idaresinin bu havalide sö- nüp gideceğini düşünerek Cemal pa- şa ile beraber orada kendi lehlerinde gizlice bir vaziyet almağa ”bazırlanı- yor ve Bahriye nazırının tekrar bura» ya gönderilmesini istiyordu. Bahusus Cemal paşa ile Yıldırım orduları kumandanı Falkenhayim arasında çıkan büyük ihtilâflar yü- zünden hem Suriye ve Filistin cep- hesindeki harp vaziyeti daha fens bir şekle girmiş ve hem de Suriyenin da- hili idaresi büsbütün tezebzübe uğra- mıştı. Gerçi (Alman karargâhı urmu- mi) si de bu generalin hatalarını son günlerde anlamış ve kendisini geriye çekmiş ise de, yerine tayin edilen Li* man Fon Sanders daha makul ye mutedil bir zât olmükln beraber, gene Cemal paşa ile ânlaşacak bir karak- terde değildi. Talât Cemal paşanın artık Fagılaği olamıyacağına indi Bundan başka Talât paşa, diğer membalardan aldığı malümat ile Bedri beyin bu son iş'arı arasında bü- yük bir tezad görüyordu. Bu malü- Mmata göre Cemal paşanın son günlerde takip ettiği politika yüzünden artık bu havalide devlet-lehinde büyük bir rol oynıyamıyacağı muhakkaktı, Ce- mal paşa, burada ancak bazı Çerkes kabilelerile Anadoludan giderek Su- riye ve Filistin cihetinde yerleşen Er- meniler nazarında mergup bulunü- yordu. Bahriye nazırı, Arap milliyet- perverliğine karşı bir kuvvet teşkil ederler düşüncesile Çerkeslerle Erme- nileri himaye etmişti. Hattâ Ermeni işlerinde faal bir rol oynıyan «İttihad ve Terakki» nin en eski fedailerinden Çerkes Ahmed de o zaman Ermenile- rin lehinde fazla himayekâr davranan Şam Amerika konsolosunun teşeb- büs ve ısrarı üzerine Cemal paşanın emrile Şamda asılmıştı. Cemal paşa gibi «İttihad ve Terakki» nin en kuv- vetli bir şahsiyetinin kendi fırkasının en cesur bir fedaisinin bu süretle ida- mına razı olması, Ermenileri çok meme nun etmiş, Cemal paşaya bağlamıştı, (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: