16 Kasım 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10

16 Kasım 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Elbe) öleiide Neler oldu, neler oluyor ve neler olacak?.. İHMAL EDİYORUZ: tepe spor öğretmeni bay Zeki idare et- miştir. hendbol takımını kendi kolaylıkin yenen Maltepe takımı Küleliyi de mağlüp ek GA par. Kuleliler de şampiyonluklarını ka- çırmamak için daha dikkatli ve daha büyük bir enerji ile uğraşarak birinci haftaymi (133) ikinci haftaymi | (8-4) bitirerek (21-7) sayile gene ga- ” lip gelmiştir, Kendi takımlarının müsabakaları- nı bile muailimlerinin (idare etmesi çok dikkati çeken bir spor terbiyesi- dir. Klüb ihtiraslarına örnek olan bu feragatin ve sinir hâkimiyetinin bir senbolüdür. Talebelerine spor seciye- sini her fırsatta umumi olarak öğret- meğe uğraşan bu değerli hocaları tebrik ederiz. Baştan başa zevkli ve çok seri olan bu hendbol müsabakalarını (kenar, köşede (o oynamak mecburiyetinde kalan askeri liselerimize #tadlarımız- da bir yer ayırmak mübalâğalı bir fedakârlık değil belki bir memleket bir gençlik işidir. Bahusus böyle değerli bir spor şu- besinin inkişafı ve halkın, sempati ve alâkasını çoğaltarak memleket dahi- linde yayılmasını temin bir kazanç mıdır? Genç takımları unutmıyalım. Büyük Klüplerimizin birinci ta- kımlarına iyi oyuncu bulmak için çektikleri sıkıntı malümdur, Forme olntuş, yetişmiş oyuncu bul- mak ve onu derhal takıma koymak her klübe sık sık nasip olan bir iş değildir. Bu da malüm. O halde birinci takıma oyuncu an- cka küçük takımlardan ve (B) ta- kımlarından yetişir. Galiba bu yetiştirme usulünü klüp- lerimiz pek benimsemiyorlar. Ay» larca, senelerce uğraşmak ve bir oyuncuyu kıvamına getirmek yoru- cu ve zor bir iştir. Klüpler hanra konmak istiyorlar, Pazar günleri öğleden evvel Tak- sim stadyumunda (B) takımları maç- Jan olur. maçta Hunganulılar Uypeşti 3-1 yene mişlerdir, Toplıyan: ATLET Bulgarlar Çekleri yendi mi? Geçen hafta Sofyada dünya kupa sı tasfiye maçları için birinci karşı- laşmayı yapan Çeklerin Bulgarlarla 1-1 berabere kaldıklarını yazmıştık. Bu maça aid hazin bir hikâye: Maç pazar günü Sofya stadında 35 bin seyirci önünde oynanıyor, Bulgar- lar maçın nihayetlenmesine altı daki- ka kala bir penaltıdan beraberlik sa- yısını kazanıyorlar, Bulgar oyuncula» rı berabere vaziyete girdikten sonra ahalinin coşkum tezahüratı arasında fevkalâde seri bir oyun tutturarak son dakikalarda Çek kalesini kon bir çembere alıyorlar. Bu esnada hâkem maçın bittiğini bildiren düdüğünü çalarken Bulgar- merkez muhacimi topla kaleye giri- yor. Halk hükemin bu golü de kabul ettiğini zannedip sahaya atlıyor ve | oyuncular omuzlarda taşınıyor... Fakat ertesi günkü gazetelerde ma- çın berabere bittiğini ve hâkemin son golden evvel düdük çaldığı için bu gö- | Jün sayılmadığını öğrenen Bulgarlar çok müteessir oluyorlar. İşin entera» san tarafı: — Çekleri 2-1 yendik, her zaman da yeneriz. Diye bazı Bulgar gazeteleri manşet- ler yapıp bir alay böbürlenmişlerdir!... İngiliz futbolünün sırrı!. İngilterede bir maç seyretmek her futbol meraklısının en kuvvetli bir emelidir, neden?.. Gayet basit İngiliz- ler bir maç esnasında eri"ince tefer- ruakı ihmal etmeden oyunun güzel, enteresan ve zevkli Olması için her şeyi yaparlar... İngiliz oyununun zevkini kaçırma- mak için ne ince teferruatlara kıy- met verdiklerini gösteren bir misal: Maç esnasında müdafi topu iki de- fadan fazla elle durdurursa hâkem büyük bir ihtimalle oyuncuyu saha- dan star, çünkü maçın zevki bozul- mak tehlikesindedir Açık göz bir muhacim ısrarla of- sayd kalırsa hâkem bunu da oyundan çıkarır, fazla inkıta oyunun kıymeti- ni düşürecektir. Böyle bir maçın altmış bin seyirci toplaması tabit değilmidir?... Nemzeti Cenubi Amerikaya gidecek Macar likinde altıncı vaziyette gi- den Nemzeti cenubi Amerikaya beş maç için davet edilmiştir. Futbol dersi böyle olur Geçen hafta Fransanın en kuvvet- H takımı olan Soşo oyuncuları güzel bir ders aldılar: “Takımın antrenörü bilhassa müda- filere sert fakat temiz oyunun mahiye- tini bir türlü öğretemiyormuş. Bunu oyuncularına bir misalle göstermeden öğretemiyeceğini anlıyan kurnaz til- ki klübün idarecilerine müracaat ede- rek takımın hiç olmazsa bir İngiliz maçı seyretmesi lâzım olduğunu söy“ lemiş. Bunun üzerine bütün takım cumar- tesi günü Paristen bir tayyare ile Londraya gönderilerek orada kırk bin seyirci önünde geçen senenin Kral kupası galibi Sunderland ile bu mev- sim en önde giden Chelsea arasında oynanan ve sifıra sıfır berabere biten Jig maçı seyrettirilmiştir. Hemen maçtan sonra gene tayya- re ile Fransaya dönen Soşo takımı etresi günü Redstarla yaptığı maçı 140 kazanmıştır. Antrenör (Fransız futboleülerinin (obu seyyahatten çok müstefid olacaklarını iddia etmek- tedir. Geçen sene şampiyonluğu kaza nan Soşo bu sene de şampiyon olmak için hiç bir fedakârlıktan çekinme- mektedir, Bunun için antrenöre çok geniş bir salâhiyet verilmiştir. Bütün Fransız oyuncuları İngiliz futbolü- nün baş döndürücü şüratine hayran kalmışlardır. İngilterede profesyonellik İngilterenin üç likinde 88 profes- yonel klüp vardır. Bu 88 klüpte 1863 oyuncu oynar. Bu klüpler içinde ikinci kümeden Aston Vills 40 profesyonel oyuncu ile rekoru kırmaktadır. Planiçka futbolü bırakıyor Çek müli takımının meşhur kale- cisi Planiçka Çeklerin Avusturya ile yaptıkları son maçta oynamamış ve yerini genç Vechte bırakmıştır. Linci künunda İngilizlere karşı 70 inci bey- nelmilel maçını yapacak olan meş- hur kalecinin yakında futbolü bıra- kacağı söylenmektedir. Macaristan - Almanya Bu sene Avrupanın en iyi formde olduğu görülen iki takım Macaris- tanla Almanya 20 martta bir maç için mutabık kalınış bulunmaktadır- lar. Maçın hakemi ve yeri henüz tayin edilememiştir. Ankarada grup birincilikleri müsabakalarına devam ediliyor Bügün karşılaşacak Akyeşil - Bafra spor maçına çok ehemmiyet veriliyor Kukara 15 (AA) —Grup birinci- Miklerinin ikinci yarım son oyunu bu- gün bir taraftan Bafraspor ve diğer taraftan Nazilliye hükmen galip sa- ları umumiyet üzere netlcesiz bıraktı. kuvvetli paslarla bidayette tuttuğu tempoyu sonuna kadar idame ettire- Tek Balıkesir müdafaasını üç defa yar- mıya muvaffak oldu. Balıkesir bu üç sayıya yalnız bir tek golle mukabele bir beki çok muvaffak oldular, Haf hatları, topu daima hücuma geçirmek noktasından iyi işlediler, Buna mu- kabil Bafranın akın hattını diğerine faik addetmemiz icab eder, Bilhassa sağlçi henüz pişmemiş, fakat parlak istikbal vaadeden bir gençtir. Bu vaziyete göre yarın saat 12,30da karşılaşacak olan Akyeşil ve Bafra- spor maçını çok ehemmiyetli telâkki etmemiz icab eder, İzmit belki daha telmik fakat buna mukabil Bafra da Bununla beraber Bafra uzun ve çok | çok cenlı ve seri bir takımdır. iğ Lada SARAY ve BABIÂLİNİN İÇ YÜZÜ Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM —Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur Tefrika No. 42 Said paşanın bir müracaatı ve Abdülmecid efendinin açık mektubu 3 — Osmanlı devletinin mülken ta- mamiyetini, ademi inkisam ve inhilâ- Mini muhafaza ve temin; milli terak- kinin en esaslı şartlarından olan da- hili sulh ve asayişin indesi; kanunla- rımızın, hele 1876 da ilân olunup bun- ların şüphesiz en mühim kısmını teş- kil eden ve istibdada karşı umumi 18- Jahatı, Osmanlı kavimlerinin siyasi hukuk ve serbestilerinin en sağlam, en kıymetli teminatını haiz bulunan kanunu esasinin mutlak meriyeti; 4 — Munhedeler, hususile Berlin muahedesi ahkâmından devletin da- hill umuruna eit maddelerin bütün vilâyetlerce tamamen icrasına riayet etmek, Kongre samimiyet ve hararetle mü- zakerelerde bulunuyordu. Azanın gös- terdiği hahiş ve nezaket takdire seza idi. İsmail Kemal bey gelinciye kadar hal böylece devam etti. O gelince Sa- bahaddin beyi bir kaç kere dışarıya çıkararak dört maddelik programa bir fıkra daha ilâyesine ikna etti. Bu fıkra şu mealde idi: muahcedelerin ve bunlardan İstinbat edilmiş senedatın tatbik mevkiine ko- nulması muktazidir. Bunların ahkâmı memleketin bütün aksamınca istifade edilebilecek ve vilâyetlerin ihtiyaçla» rına tevafuk eyliyecek şekilde tatbik olunmak üzere Osmanlı devletinin mülken tamamiyetini ve istiklâlini kâ- fil olan devletlerin muavenetlerini is- tihsal eylemek için icab edecek mü- racaatlerde bulunacak bir komite teş- kil edilecektir.) Bu zeyil okununca bir ihtilâflır başgösterdi, Vatani bir iş için ecnebilere müracaat bazı azaya lüzumsuz ve faydasız göründüğü hal de diğerleri buna lüzüm hissediyor, iki târaf da fikirlerinde israr ediyor- lardı. Zeyli kabul etmiyehler ekalli- İ yette kaldılar, ekseriyetten ayrıldılar, Erkünmharb Hamdi, Ferid, Yusuf Akçora, Mahir Said, Ali Fahri, Ahmed Rıza, Nâzım, Halil Ganem beyler ay- rılanlar arasında idi, Sabahnddin bey ve arkadaşları bir heyet teşkil ile (Os- manlı) gazetesini neşre başladılar. Kongrede muhalefette ve ekalliyet- te kalanlar da bir kaç defa Halil Ga- nem efendinin eyinde toplanarak va- ziyet hakkında müzakerelerde bulun- dular. Kendilerinin de umumi ıslaha- ta taraftar bir heyet tarzında toplan- malarına ve organ olarak (Şürayi Ümmet) namile Mısırda bir gazete çi- karmağa karar verdiler. Cenevrede in- tişar eden (İntikam, Tokmak, İstir- dad), Mısırda çıkarılan (Sancak) ar- tık neşrolunmıyacaktı; bunlar yerleri- ni Şürayi Ümmete bırakacaklardı; bey Şürayi Ümmeti ruhde ederek Mısıra gitti, Kongrenin diğer azası yerlerine gi- derken ekalliyette kalanların bir kıs- mı da Cenevreye döndüler. Bunlar orada Paris heyeti merkeziyesinin şu- besini teşkil eylediler, Şürayi Ümmet (rumi 1319) senesi tin kendi riyaseti altında bulunduğu- nu yazmıştı. Sancağın son nüshasın- da intişar eden bir mektubu da her- kesin iştihasını kesmişti. Ahmed Rıza bey (Paris sefaretile münasebettedir) diye şair Abdülha- lim Memduh beyin kongreye iştirak ettirilmemesinde ısrar eylemişti. Bu- nun üzerine Abdülhalim Memduh kongreye davet edilmemiş iken Ahmed Rıza bey bu defa onu kimseye danış- madan Paris merkez heyetine alıver- mişti. Bu da cemiyete ikinci bir darbe oldu. Ahmed Rıza beyden bu hareketleri hakkında izahat istenildi, Riyaset me- selesi için (ben o mektubu Saib beye meşretsin diye yazmamıştım.) demiş ve Abdülhalim Memduh meselesi için de kaçamaklı bir cevap vermişti. (Ce- nevre) de bulunanlar bu meseleler üzerinde daha fazla ısrar etmediler. Fakat Ahmed Rıza beyin kimseyi din- lemiyerek yalnız başına iş görmek he- vesi nihayet arkadaşlarının kendisin- den ayrılmasını intac etti. Ahmed Rıza bey nezdinde bunların yerlerini baş- kaları doldurdu. Mısırlı Said Halim, Mehmed Ali Fazıl paşalarla eski ser- hafiye Ahmed Celâleddin paşa o sıra da Parise gelmişlerdi. Bunlar Ahmed Rıza beye yardım et- tiler, Sami paşazade Sezai, doktor Bahaeddin Şakir beyler de bunlara ik tihakta gecikmediler. Paris heyeti bu suretle büyüyünce Ahmed Rıza bey işe-başka bir renk ve şekil vermek is- tedi. Şürayi Ümmeti çıkaran Silistire- li Hamdi ve Ahmed Saib beylere olsun haber vermiyerek cemiyetin ismini de- öiştirdi. Ahmed Saib bey buna karşı infini göstermeğe başlayınca Şürayi Ümmet kendisinden alınarak tahsilini ikmal eyledikten sonra Mısıra gelip ziraat işlerile meşgul olan Ferid beye Heyetin yeni ismi olan (Terakki ve İtlihad cemiyeti) nizamnamesi de ge- ne tahsilini ikmalden sonra Mısırda ziraat işlerile uğraşan Mahir Said bey tarafından bastırıldı. Bu nizamname kırk bir madde ve bir zeyilden ibaretti: (SAMİ ahlâkı takviye, ulüm ve mağ rifi, terakkiyatı âdetlerimize, ihtiyaç- larımıza göre neşir ve tamim, Osmanlı unsurları arasında vatatiperverane ve insaniyetkârane hislerle samimi bir ittihad vücude getirerek bütün Osman arı valanın terakki ve itilâsına el birliğile çalışmağa sevk ve teşvik et- mek, Osmanlı devletinin siyasi istik- lâlini ve mülken tamamiyetini Muha- İaza ile satet ve şevketinin inde ve idamesine gayret eylemek, milli hak- ları ve serveti müdafaa, Osmanlı ha- nedanı hilâfet ve saltanat makamında, kalınak üzere keyfi ve müstebid ida- Tenin bir meşruti ve &dli idareye inkı- lâbına ve 7 zilhiççe 1293 kanunu esa- Ahmedi Rıza bey pozitivist olduğun- dan Meşveretin başlığı altına ordre e$ progres (intizam ve terakki) kelime- lerini koymuştu, Terakki ve İttihad cemiyetinin maksadları arasında ihti- lâl ve şiddet kullanılmak istenildiğine dair bir şey yoktu. Bu halde bu mak- satlar ne suretle eldeedilecekti? Bura- sı müphem kalmıştı. Dahilde hal gittikçe fenalaşıyordu. Erzurumda, Kastamonuda halk ayak- Tanmıştı. Buralarda kıyamlar hile ile, asker kuvvetile bastırılırken Rumeli. de zabitler hoşnutsuzluk eserleri göş- termeğe başlamışlardı. Rumeliden firar eden Naci bey gibi zabitler Parise muvasalat ve itiyad Bey kile Ahmed Rıza beye mülâki oldular, Bunların verdikleri izahat Ahmed Ri- za beye yeni bir ruh telkin etti, Esa sen Ahmed Rıza bey döne, dolaşa mef- suh İttihad ve Terakki cemiyetine ay- det ediyordu. Genç Rumeli zabitleri de mektepte iken intisab ettikleri İttihad ve Terak- ki cemiyetinden başka bir şey bilmi. yorlardı. Aradaki eski rabıta meydana çıktı, Bu suretle Rumeli hareketleri Ahmed Rıza beye mal oldu. O da meşrutiyet ilânında Terakki ve İttihadı eski İttihad ve kalb ve cemiyete tesahüp etti.) (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: