20 Ocak 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

20 Ocak 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SİYASI ICMAL: ingiliz - irlanda (| |Viyanalıbir kadın muharrire e ZE 0 Aş konuşması İngiliz İmparatorluğu haricen ve dahilen şiddetli bir sarsıntı geçiriyor. Hariçteki sarsıntı Akdenizde İtalya nn ve Uzak Şarkta Japonyanın teh- didkâr vaziyet almalarından ileri ge- Wyor. İngiltere şimdi bütün gayreli- ni Akdenizin Şark havzasına Süveyş Künalı vasıtasile hâkimiyet ve iefev- vukunu temine hasretmiştir. Kanal mıntakasında büyük askeri pe hava kuvvetleri tahşid edilmiştir. Modern, büyük İngiliz zırhlılarının geçmesine kanalın derinliği müsaid olmadığından bunun derinleştirilmesi için İngiltere Bahriye Nezareti kanal girketi ile anlaşmıştır. isİngiliz İmparatorluğunun dahili sarsıntısına başlıca âmil İngiliz İm Paratorhiğunu teşkil eden beş do- minyondan biri bulunan İrlândadan geliyor. Bu hükümetin başında bülu- Nan Cürmuhtreyetçi parti yeni bir ka- nunu esasiyi tatbik mevkiine koydu. kanunu esasi İrlânda ie İngiltere iralı ve İngiltere devleti ile siyasi her türlü rabıla ve alâkalar kesilmiş- tir. İngiltere buna ses çıkarmamak- tadır. Fakat bu kanunu esasi ayni zamanda İngiltereye &id bulunan Şimali irlândayı da yeni İrlânda dev- letinin mütemmim parçası addet- mektedir. İki milstakil devlet gibi aradaki si- yasi ve iktisadi münasebatı dostluk esası üzerinde tanzim için Londrada toplanan konferansta İrlânda hükü- meli şefi ve Cümhuriyetçi parti üde- ri General de Valera Şimali İrlânda- nın yeni İrlânda devletine dahil bu- tunduğu tanınmadıkça İngiltere He hiç bir anlaşma yapamıyacağını bil dirmiştir. İngilterenin sevkulceyş em- niyeti ve iktisadi rejahs için İrlânda- nın kendisile dost olması lâzımdır. İki taraftan (İngiltere Şimal İrlân- dayı büsbütün Yeda ötmek istemiyor. Bu suretle İngütere çok milşkil bir vaziyette kalmıştır. yumruk yiyen Amerikalı âlim Amerikanm meşhur tabliyat âlim- | minin avukatı müekkilinin karısından lerinden profesör Simpson karısından | dayak yediğini, kadının yumruk vur- zülüm gördüğünü iddia ederek Nev- | York mahkemelerinde boşanma davası ştır. Bu hâdise Amerikanm bo- Şanmalar tarihinde heyecanlı bir ye- Milik teşkil etmektedir, Şimdiye kadar için ileriye sürülen sebepler kadınların kocaları tarafından Yuben fena muameleye maruz kalma- arıydı. Şimdi iş değişiyor ve erkeğin kadın tarafından fena muamele gör- düğünden bahsolunuyor. Amerikan âll- Meşhur bir ahçı Fransızların meşhur aşçısı Gonin Prahsanın Londra sefareti aşçıbaşlı- Bina tayin edilmiştir. Bu aşçı Fransa- Yun Belçika sefiri olan Herbette zama- nında şöhret, kazanmıştır. O esnada Pransa cümhurrelsi Domergue Bek Sa kralını ziyaret etmişti. Bu müna- betle Fransız sefaretinde bir ziyafet Yerilmişti. Bu ziyafette Gonin bir Ala balığı yemeği hazırlamış ve bunda o ç- muvaffak olmuştu ki, tabak 50f- ISYA geldiği zaman Belçika kralile Asız cümhurreisi balığın diri diri Yüzdüğünü zannetmişlerdi. Bunun üze- a kral uşçı Gonin'i nişanla taltif Bişi. Bugün Gonin Londradaki Sefaretinde ziyafetler esma- Snde sandviçler ve börekler hazırla” Makla Şöhret kazanmıştır. Çay ziya- Yetlerinde onun bu mamulâlı kapışa A yenilmektedir. Gonin bugünkü Tİ Ve vitamin nazariyelerinin ta- Mamile aleyhindedir. Geçenlerde sefa- İt misafirlerinden birisi ona hazırla- ? akşam yemâklerinin ne kadar vi- ihtiva ettiğini sorduğu zaman e in: «Affedersiniz, bu kelimeyi ilk fa İşitiyorum!» cevabını vermiştir. Otomobil kolleksiyoncusu sandistan mahracaları ve zenginleri lü bürlü şeylere merak ederler, On- Jar da Avrupalı ve Amerikalı zengin- ek Bİbİ misafirlerine meşhur kol. iyonlarını göstermekle iftihar et- ie İsterler, İçlerinde bazıları mücev- rat. toplar, bazıları da ava müteallik Ya ve saireyi biriktirir, Şimdi Hind- kDEilerden birisi de bir otomobil ua siyoriuna, merak sarmıştır. Kal- meşhur tüccarlarından biri olan bu zengin en son sistem ve en pa- Malı otomobilleri toplasaydı ne ise der- » Malbuki adamcağız eski otomo- billere merak etmektedir. Ne kadar es- Otomobil varsa onun garajında yer ya maktadır. Bunların içinde 16 si- bep El eski bir olamobil dikkati cel- - tmektedir. Hindli zenginin kollek- yal şimdilik 50 muhtelif tiplerde “tomobilden ibarettir. Adamcağız koleksiyonunu misafirlerine göste- Titken büyük bir iftihar duymakta ve antika garajını tevsi içi i için tedbirler al- Miakta imiş, ş duğunu, kocasına kirli çamaşırları zor- la yıkattığını, yalnız eğlenceli roman. lar okumasma müsaade ettiğini, bu sus İ yetle profesörün ilmi tetebbülerde bu- Tunmasına mâni olduğunu mahkeme- de iddin etmiştir. Bu yüzden profesör Sipmson'un bazen gecelerini tabiiyat müzesinde eski hayvan iskeletleri ara- sında geçirmeğe mecbur kaldığını söy- lemiştir. Mahkeme kadını suçlu saya- rak boşanma kararını vermiştir, Gemici olmak istiyen bir kız Cenubi Afrikanın Kap şehrinden bildirildiğine göre bugünlerde oraya dahil olan ve Finlândiya sancağını ta- şıyan bir yelkenli geminin tayfasından birinin bir kadın olduğu hayretle gö- rülmüştür, Bu kadın gemicinin ismi Vinifred Loyd'dur. 24 yaşında bir İn- giliz kadınıdır, Bayan Vinifred İngil- terenin Oksford üniversitesinde tahsil etmekte iken fikrini değiştirerek ge- mici olmak İstemşitir. Gemici vesikası almak için uzun zaman bir yelkenlide hizmet etmesi lâzım geldiğinden bayan Vinifred Afrikayı dolaşmak üzere olan bir gemide iş alarak yola çıkmıştır. Ge- mici kadın karaya çıktığı zaman, bu seyahati maceraya atılmak için değil, gemleiliği esasından öğrenmek maksa- dile yaptığını söylemiştir. Seyahat yüz gün devam etmiştir. Gemici kadın erkek gemiciler gibi ayni ağır işleri yapmaktan hiç çekinmemiştir. Gemi- nin kaplanı Oksford'daki üniversite hayatını gemiciliğin romantik hayatı- na değişen bayan Vinifred hakkında çok takdirgâr sözler sarfetmiştir. Saksofonun mucidine heykel Saksofon âletinin mucidi olan Bel- çikanın Dinant şehri ahalisinden B. Saks için mezkür şehirde bir heykel dikilmesine karar verilmiştir. Bundan birkaç sene evveline gelinceye kadar B. Saks'ın ismini yalnız musiki müte- hassısları ve mhusiki müverrihleri bili- yorlardı. Fakat saksofon âleti cazband- darı meşhur musiki âleti olalıdanberi B, Saks'ın adını bütün dünya tanımış- tır. Saks Almanyadan Belçikaya mu- haceret eden ve flüt imalile meşgul olan bir Almanın oğluydu. O daha on üç yaşında iken tuhaf tuhaf flütlar yaparak çalar ve dikkati celbederdi. Saks bir müddet klarinet ve flüt âlet- lerinin ıslahile meşgul olduktan sonra nihayet saksofon ismini verdiği musi- ki âletini icada muvaffak olmuştur. Bu âlet az zamanda Belçikada ve Fran- sada taammüm etmiştir. Büyük bes- tekârlar orkestralarında saksofona da partitürler vermeğe başlamışlardır. Bir müddet bu âlet unutulur gibi ok duktan sonra cazband orkestralarına alınmak suretile tekrar canlandırı)- mıştır. göre asırlar geçer, fakat kadının ruhu değişmez Viyanalı kadın muharrirlerden Ad- | Tanınmış kadın muharrirlerden Adrienne * Gessnen rienne - Gessneh yüz sene evvğikl, bugünkü ve Yüz sene sonraki ka dın hakkında bir makale yazmıştır. Kadın muharrir makalesinde diyor ki: İ 1837 senesi martının ilk haftasında lik bir gün yaşıyoruz... Avrupa Napo- leon muharebelerinin yorgunluklar rından sonra dinleniyor. Mumlarla aydınlanmış salonlarda klavisembol üzerinde Beethoven'in sonatları çalı- nıyor, Viyanalı bestekâr Şubert'in © devre nazaren yeni sayılan şarkıları okunuyor, Sevilen kadına zarifane kur- lar yapılıyor, mektuplar yazılıyor. Balayı seyahatleri mükellef posta arabalarında yapılıyor. Bununla be- raber bazı yenilikler de görülüyor, meselâ buharlı gemiler ve şimendifer* ler işlemeğe başlıyor. Herkes bunları gördükçe: «Aman Şarabbi!.> deyip geçiyor. : Bugün içinde yaşadığımız konfor- Jar bize tabil geliyor. Bir düğmeye do- kunur dokunmaz o ande odanız ay- dınlanıyor, bir musluğu açar açmaz. Banyonuzun içine sıcak su akmağa başlıyor, miidevver bir levhayı birkaç defa çevirir çevirmez dünyanın öbür ucundaki bir insanla konuşuveriyor- sunuz, feza tarikile telgraflar gönde- riyorsunuz, bir iğneyi diafram'a geçi- rir geçirmez senelerdenberi ölmüş olan Karuzo'nun sesini işitiyorsunuz, oda nızın bir köşesinde hiç bir mâna ifa- de etmeden duran bir kutunun düğ- mesini çevirir çevirmez memleketleri aşıp gelen türlü türlü ahenklerin ku- Kuşdili cinayeti muhakemesi Karar, üç şahid dinlen- dikten sonra verilecek Geçen sene bir gece Kadıköyünde Kuşdilinde Mahmud baba mezarlı ğında Hacer adında bir kadını pars- sına tamaan öldürerek gözlerini öy duğu gibi taşla kafasını parçalamak- tan mazmun Hüseyinin ağır ceza mahkemesinde yapılan muhakeme- sinde müddetumumi, idamını İstemiş ve karar verilmek üzere muhakeme talik edilmişti. Cinayet hakında muhakemenin ve Teceği kararı merak eden bir çok din- leyiciler dün öğleden sonra ağır ceza muhakemesi salonunun önüne top- lânmışlar, #kşam saat Döşe kadar beklemişlerdir. Saat beşte mahkeme açılınca ka- labalık dinleyiciler mahkemeye girdi- ler, maznun Hüseyin de jandarma muhafazasında yerine geçerek elile heyeti hâkimeyi selâmayıp oturdu. Mahkeme, Hüseyinin evvelce gös- terdiği müdafaa şahidlerinden Meh- med, Hasan ve Sati adlarında üç ki- şinin dinlenmemiş oldukları anlaşıl dığından bunların buldurularak din- lenmelerine karar verdi ve muhake- meyi başka güne bıraktı. Otomobil ve otobüslere kırıl- maz cam konması meselesi Şubat içinde otomobil ve otobüslere konulacak olan kırılmaz tripleks cam- lar eski arabalara konmaması için $0- förlerin yaptıkları müracaat belediyece reddedilmişti. Şoförler cemiyeti, dün yeni bir isti- da vermiştir. Bu istidada Haziranda yapılacak senelik muayene neticesin- de 400 eski otomobilin kadro harici çi- kacağını ileri sürerek kısa bir zaman için eski arabalara bu camın konul- ması doğru olmadığını ve bu karardan vaz geçilmesini rica etmişlerdir. Şoför- lerin bu müracaatı tedkik edilmekle- laklarınızı doldurduğunu duyuyor. sunuz, seyahatlerinizi yataklı vagon- larda veya tayyarelerle yapıyorsunuz, Herşeyin çabuk, daha çabuk olduğu- nu İstiyorsunuz, çünkü içinde yaşadı» ğımız konfor devrinde sürat kadar ta bii bir hal tasavvur edilmesi mümkün * değildir. 2037 2037! Acaba bu rakkam ne ifade ediyor! İnsan bunu düşündükçe bir ürperme geçiriyor! Acaba yüz senede neler olup bitecek? Tabii bu hususta ne söylense hepsi bir kehanetten iba- ret kalır, Herkesin bir tayyaresi ola- cak, tabii! Otomobil oldukça gözden düşecek. Viyanadan Nevyorka raket uçuşile iki saatte gidilecek, tabii! Bü- tün gayri mümkün görünen şeyler mümkün olacak. Radyo gene dünya- run her tarafından musiki sadaları nakledecektir. Ya aşk ne olacak, ya biz kadınlar ne olacağız? Bunları bilseydik ne iyi olurdu. Fa- kat bu hususta hiç bir kehanette bu- lunmağa imkân yoktur. Kadın, başın- da ala garson saç taşırken ve vücu- dünü inceleştirirken nihayet büsbü- tün erkekleşecek gibi görünmüyor mıydı? Fakat o zamandanberi fikrini gene değiştirdi ve tekrar kadınlığa rü- cu etti. İnce çizgilere de eskisi kadar ehemmiyet vermiyor. Bu hal erkekle- rin hoşuna gidiyor. Şimdi kadınların İKTİSADİ MESELELER Giyecek eşyasını ucuzlatmak Hükümet yiyecek maddelerini ucuz- latmak için ciddi tedbirler almıştır. Bunların başında et, ekmek bulun- maktadır. Hayatı ucuzlatmak için yalnız yiyecek maddelerile uğraşmak kâfi değildir. Çünkü hayat pahalılığı denildiği zaman, yalnız yiyecek mad- deleri hatıra gelmez. Hayatı pahahlaş- tıran meseleler arasında giyecek eş- yanın da büyük bir mevki tuttuğunu unutmamalıyız. Memleketimizde, kumaş, çorap gibi giyecek maddeleri pahalı satılmakta» dır. Bilhassa çorap pek pahalıdır, ge- çenlerde bir çorapçı ile bu pahalılık etrafında görüşüyorduk, şu izahatı veriyordu! — Türkiyede çorap sanayii pek iler- lemiştir, Avrupa ve Amerikanın en İn- ce çoraplarını burada yapabiliyoruz. Yalnız İplik getirtmek hususunda müşkülât çekiyorduk, Birkaç aydan- beri genel ithalât rejimi tatbik edildi- gi için her yerden iplik alabiliyoruz. Hattâ 50-60 numaralık iplikleri bile getiriyoruz. Yakında en ince çorap- ları bile yapacağız.» Bugün bunlar İyi... Çorap fabrikala- rının, bu son İnkişafından memleket namına memnun olmamak kabil de- gil... Fakat biraz da flati ucuzlatmak lâzım... Çorapçıya bundan bahsettiği- miz zaman şu cevabı verdi: — Doğru... Fakat makinelerin amor tisman bedellerini çıkaralım, hattâ makinelerin taksitlerini Avrupa fir- malarına ödiyelim, Sonra ucuz çorap yapabiliriz. Fakat bugün bunların tahakkuk etmesi için uzun senelere ihtiyaç var- dır. Makinelerin amortismen bedeli, taksitlerin ödenmesini bekliyecek olur- sak, giyecek eşyasını ne zaman ucuza satın alacağız?. Yapılan hesaplara göre giyecek eş- yası daha ucuza salılabilir. Bu sebeple hükümetin bu işle de meşgul olmağe başlaması her tarafta memnuniyetle karşılanmıştır. H.A yüz sene eyvelki, bugünkü ve yüz sene sonraki kadın hakkında bir makale yazmıştır. Kadın muharrir mâ- kalesinde dünyanın çök değiştiğini ve değişeceğini, fakat kadın. ruhunun değişmiyeceğini söylüyor. İşte, asıl mesele buradadır. Herhal- de hiç bir itiraza hedef olmadan şu lar olmaktan hoşlanacaktır. Zaman ile beraber türlü türlü yüz boyaları sanayi de terakki ettiği için, 2037 se- nesindeki kadının kendisini'daha ziya- de gülelleştireceğine de şüphe yoktur, 2037 senesindeki kadının da, âşık ola- cağını, seveceğini kabul etmemiz lâ- zımdır. 2037 senesindeki kadın da, 1937 ve 1837 senelerindeki kadınlar gibi bundan dolayı saadet ve bahtiyar Ümid ederim ki, kadınlığa ald olan bu mesleki sırrı ilk ifşa eden ben de- dilim. Yüz sene gider, yüz sene gelir, kadın gene o kadın kalır. Kadınlığın ruhunu değiştirmeğe muvaffak olacak asrı görüp yaşamak isterdim! Yüz sene sonraki kadın mı? Şuna itlmad edelim; O kadında göklere bahse tutuşmak isteyen var mı? Istanbulun muhasarası Tarih doçenti B. Mükrimin Halilin konferansı * Eminönü Halkevi töritodan İstan- bulu tanıtmak için tertip edilen kon- feranslar serisinden üçüncüsü evvel- ki akşam üniversite tarih doçenti B. Mükrimin Halil tarafından <İstanbu- Münevver bir samiin kütlesi tara- fından büyük bir alâka ile dinlenen bu konferansta hatip (İstanbulun Türklerden evvel yalnız bir defa Lâ- tinler tarafından düşürüldüğünü tes- bit ettikten sonra sözünü İstanbulun muhasaralarına intikal ettirmiştir. Hatip, İslâm tarihlerinin İstanbulun fethinden evvel eydi defa muhasara edildiği hakkındaki rivayetlerini biner birer ve makul surette cerhetmiştir. Hatip, Bizans tarihlerine göre İstan- bulun halife Muaviye milâdın 673 tarihinde ilk defa muhasara edildiği- ni o zaman İstanbulun Kadıköy, Üs- “küdarın istilâ edildiğini, ve Galata surlarının delindiğini ve muhasata- Tun beş ay devam ettiğini söyledi, Hatip, bu ilk muhasaranın nekadar feci bir âkibetle hezimete uğradığını tebarüz ettirmiştir. B, Mükrimin Ha- Hi gelecek salı günü İstanbulun İkin- ci muhasarasından bahsedecektir. Küçük Nermin kimin çocuğu? Nermin adındaki çocuğunun, m3“ hallebici Ali ile karısı Fatma Nezahet iddiasile, çocuğunun kendisine tesli- mi için mahkemeye müracaat eden Fatma İlhanın muhakemesine dün altıncı hukuk mahkemesinde devam edilmiştir. Mahkeme, kan gruplarının tahlili ile çocuğun nesebinin kati surette *€5- bit ve tayin edilebilip edilemiyeceğis nin açık olarak bildirilmesi için tıbbi adli müdürlüğüne müzekkere yazma-

Bu sayıdan diğer sayfalar: