30 Ocak 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

30 Ocak 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 6 AKŞAM 30 Kânunusani 1938 Yozgadda köy kalkınma- Damar sertleşmesine sına ehmmiyet veriliyor karşı yeni bir Bu hususta beş senede tatbik edilecek Mühim kısımları yükarıda sayılı — Bonjur güzelim, dedi. Duroy tokatlanırmşa döndü: — Neye güzelim diyorsunuz? Gülümsedi: — Geçen hafta bayan Marellei gör- düm, size taktıkları ismi söyledi. Kadının güler yüzünü görünce içi rahatladı. Esasen endişeye mahal yok- tu. Kadın: — Bayan Marellei şımartıyorsunuz! Bana gelince, çıkmaz ayın son çar- şambasında aklınıza geliyorum, yanıl- mıyorum. Duroy yanına oturmuş, yeni bir te- cessüse kapılmış, biblo muayene eden bir biblo meraklısı gibi bakıyordu. Harikulâde sevimilydi, cana yakın sıcak kumraldı, okşanmak için yara- almıştı; «muhakkak ki ötekinden gü- zeln diye düşündü. Muvaffak olacağı- na emindi, elini uzatsa, daldan yemiş toplar gibi ona sahib olacaktı. Dedi ki: — Sizi görmeğe gelmiyordum, çün- kü gelmemem daha hayırlıdır, Kadın anlıyamadı: ö — Neden? — Neden mi?.. Anlamadınız mı? — Hayır, anlamadım. etraflı bir proğram hazırlandı bir görünüş — varlığile ve yorulmaz bir azimle ça- aşmış ve şayanı kayıt neticeler istih- seline muvaffak olmuştur. Her işe kudretli ve kuvvetli elile sarılan vali köy bütçe ve defter muamelâtını mun- tazam bir şekle konulması için aylık ücret mikdarını ziyadeleştirmek su- görmüş ve ehliyet ve liyakatleri buna muadil ve malüm bulunmuş olanlardan köy kâtipleri- nin seçilmesini temin ederek bu gibi- lerini iş başıma getirmiş ve bu suref- le köy muamelât ve hesabatını kanu- na uygun bir şekle sokmuştur. Bu işlerin başarılması uğrunda 937 bütçesine konan tahsisat tamamile tahsil olunarak bankaya yatırılmış olup 9$8 bütçesine konan tahsisatla tevhit edilerek 938 yılı ortasında ik- ye müdürleri ve daire amirlerile daha yakmdan temas etmek ve onlara lâ- Öğretmen katili 15 seneye mahküm oldu Mersin — Mersin ortaokul direktö- rü B. Ejderi bundan üç ay evvel vazi- fesi başında tabanca İle öldürmekle mazmun olan talebe Muhiddinin ağır- ceza mahkemesinde son duruşması yapılmıştır. Müddelumumi, katilin idamını iste- miştir. Mahkeme heyeti, Muhidâinin yaşının küçüklüğünü gözönünde tu- tarak 15 sene müddetle hapsine karar vermiştir. — Size âşıkım... Çok değil, biraz âşı- kım... Fazla âşık olmak istemiyorum... Kadın irkilmedi, şaşmadı, böbür- lenmedi; gene likayd lâkayd gülüm- süyordu, sakin sakin dedi ki; — Buna rağmen beni görmeğe ge- lebilirsiniz. Bana uzun zaman âşık ol- mağa imkân yoktur. Sözlerden ziyade söyleniş tarzına hüyret etti ve sordu: — Neden? — Çünkü faydasızdır, faydasız ol- duğunu da pek çabuk ihsas ederim. Eğer endişenizi daha evvel söylemiş olsaydınız, içinizi rahatlatır ve müm- kün olduğu kadar sık gelmenizi söy- derdim. Coşkun bir sesle haykırdı: — Sanki insan hislerine hâkim ola- bilirmiş gibi! Kadın başını kaldırıp şöyle bir bak- tı — Aziz dostum dedi, âşık olan bir erkek behim nazarımda ölmüştür. Âşık olan aptallaşır, hem sade aptal- laşmakla kalmaz, tehlikeli bir adam olur. Bana âşık olanlar veya âşık ol- 'duklarını söyliyenlerle samimi müna- sebeti keserim; bir kere canımı sıkar- Jar, sonra da biran krizi tutup ısırma» Profesör Steinach, hormonlarla yüksek kan| tazyikini tedavi etmek usulünü keşfetti Keştettiği gençlik aşısı ile dünyada göhret kazanmış olan Viyanalı pro- fesör Steinach tıb âlemine ve tedavi sanatine yeni bir keşif daha hediye et- miştir, Cinsi hormonların yüksek kan tazyikine karşı tesirinden ibaret olan bu keşif hakkında deniliyor ki: — «Şimdiye kadar yüksek kan taz- yiki hakkında mevcud olan nazariye ve onunla beraber marazın tedavisi muallâkta duruyordu. Vüvuddeki yük- sek kan tazyikinin sigara içmekten, hiddetten, fazla et yemeketen, fazla tuzdan ve zamanın icabatından olan huzursuzluklar hasıl olduğu ileri-sü- rülüyordu. Fakat bütün bu iddialar hakiki sebebin etrafında dolaşan tâli sebeblerden başka bir şey değildi. Has- talığın kökünden tedavisini mümkün kılacak çareleri bulmak için bu sebeb- leri bilmek kâfi değildi. Sonu - al veya - ol ile biten ilâcları kullanmakla yük- sek kan tazyiki gibi mühim bir hasta- lık tedavi edilemezdi, Bunun için daha esaslı tedbirler âl- mak icab ediyordu. Bu tedbirlerin baş- cası hormonları dikkate almaktır. Hormonların yaplığı tesirler neden ibarettir? Diğer bir uzvun neşvüne- ma bulmasını ve kemale ermesini hormon nasıl başarıyor? Profesör Stelnach daha 1910 senesinde hormon tesiratının esaslarını fıtri bir kavra- yışla anlamağa muvaffak olmuştu. Bu da hiperemi denilen uzuvlardaki fazla kanlanmadan ibarettir. Uzuv- Yarın fazla kanlanması onlara müte- madiyen yeni gıda maddeleri tedarik ediyor, bu sayede onların faaliyeti ar- tıyor ve inkişafı temin ediliyor. Ayni zamanda kanın faaliyetle hareket et- mesi sayesinde tasallübat da beraber sürüklenip gidiyor. Hormonların bu mucizeli eseri vücude getirmelerine iş- te hiperemi deniliyor. Profesör Steinachın gençleştirme için erkeklerde ve kadınlarda tatbik ettiği usul hep bu hiperemiye istinad ediyor. Hayatı yürülen, faliyeti arttı- ran bu hiperemi yalnız muayyen uzuv- lara inhisar etmez, bütün uzviyete şa- mildir. Malüm olduğu veçhile profesör .Steinach bütün vücudü istilâ eden, dimağ ile cildin de kanımı veren tesi- Tin kadın hormonu olduğunu isbat et- 'mişti. Erkek vücudü erkek hormonu- nu ancak kismen kadın hormonuna tahvile ve bu suretle tam tesirli «fizi- yolojik» cinsiyet hormonunu teşkile muktedir olabiliyor. Demek ki erkek de de gençleşme tesiri daha ziyade kadın hormoniyle vücude geliyor. Tek- Tar faaliyete geçme hadisesinden son- ra dimağın, cildin ve diğer uzuvların daha ziyade kanlandığı tecrübe ile sı ihtimali olan kuduz köpekten şüp- belenir gibi onlardan şüphe ederim. Hastalıkları geçinciye kadar onları manevi karanatinaya koyarım. Bunu unutmayın. Sizde aşkın bir nevi işti- ha olduğunu da biliyorum, bense aş- 4Xı erkeklerin mezhebine uymıyan İki ruhun biribirine itirafı zünubu telâk- kf“ederim. Siz aşkın zarfından anlar- sınız, bense mazrufundan anlarım... Yüzüme iyi bakınız... Artık gülümsemiyordu. Yüzü sakin ve bariddi, her kelimenin üstünde du- rarak: — Sizin metresiniz olmıyacağım, buna imkân, yoktur, ihtimal yoktur, dedi, anladınız mı? Busarzunuzda 15- rar etmeniz beyhude ve hatta sizin için fena olur... Nişteri vurdum, ame- Tiyat bitli... Şimdi isler misiniz sizin- le dost, iyice Gost, ama sözün tam mâ- nasile, gilliğışsiz dost olalım? Duroy, bu kat'i sözlerden sonra her teşebbüsün semeresiz kalacağını an lamıştı. Hayatında böyle bir düttefik bulduğuna sevinerek, açıkça kararını verdi, iki elini birden uzattı: — Dilediğiniz gibi olsun, emrinizde- yim! dedi. Kadın, sesinden samimi olduğunu hissetti, ellerini uzattı. Duroy birini bırakıp ötekini öptü, doğruldu ve sadece dedi ki: tedavi usulü sabit olmuştur. İşte gençleşmenin me- kanizması bundan ibarettir. İhtiyarlı- ğa delâlet eden kesikliğin zati olması, hayat kuvvetinin yeniden uyanması, ruhi faaliyetin yükselmesi dimağın daba iyi kanla takviyesinden ve be- yin hücrelerindeki ihtiyarlık tasallü- batının temizlenmesinden ileri geli- yor. Fakat yalnız erkek hormonu bu- Du temine kâfi gelmiyor, Ona kadın hormonunun da katılması icab ediyor ki Stelinach aşısı tesirini gösterebil- sin. Fakat uzuvların fazla kanla tagad- disi demek olan hiperemi ne demek- tir? Şu demektir ki darlaşan ve büzü- Ten kan yolları genşliyor. Halbuki hi- pentoni denilen fazla kan tazyikinin mahiyeti kan yollarının bu buruşma- sı ve darlaşmasından ibarettir. Kan yollarının bu büzülme istidadı kaldm- lacak, kan yolları satıhlarının tansi- yonu indirflecek ve bu suretle damar- ların genişliği arttırılacak olursa faz- Ja kan tazyikinin önüne geçilecektir. Profesör Stelanehın yaptığı tetkikat neticesinde şimdi bu hedefe erişilmiş- tir. Cinsi hormonların hiperemi kabi- liyeti, yani kan yollarını genişletmesi, yüksek kan tazyikinin kökünden te- davisini mümkün kılan bir vasıta ola- Tak kabul edilmiştir. Bu vasıtanın tat- bikinden elde edilen neticeler, tedavi muvaffakıyetleri ve tesirin devamı hakkında profesör Steinach yakında fazla izahat verecektir. Kama kırılınca Yaşar bıçağile Mecidi bacağından yaraladı Yaşar ve Mecid adlarında iki ahbap kırda rakı içerlerken bir aralık Yaşar yeni aldığı kamayı çıkararak Mecide göstermiştir. Mecid kamanın demiri- nin çelik olup olmadığını anlamak İ- çin ucunu yere saplayıp kırmak iste- miş ve bu sırada kama ortasından kı- xılmıştır. j Zaten rakıdan gözleri dönen Yaşar kamasının kırıldığını görünce fena halde hiddetlenmiş ve: — Sen kamamı mahsus kırdın. Fa- kat ben de bir tane daha var. - Diye cebinden bir hıçak çıkarıp Me- cidi bacağından yaralamıştır: Yaralı Mecid hastaneye kaldırılmış, Yaşar yakalanarak adliyeye verilmiştir. Dün Sultanahmed birinci sulhceza mahkemesinde yapılan muhakemede yaralama suçu sabit olduğundan Ya- şairim yirmi altı gün hapsine karar ve- rümiştir. Ne yazık, sizin gibi bir kadın bul- saydım sevine sevine evlenirdim. Kalbe giden sözlerden hoşlanan her kadın gibi, bu cümleden hoşlandı ve bu sefer vuruldu ve erkekleri esir eden minnettar gözlerle şöyle bir baktı. Konuşmak için mevzuu değiştire- cek bir şey bulamayınca, bir parma- ğını koluna dayayıp tatlı bir sesle: İ —Sizehemen dostluğumu ispat edeceğim. Beceriksizsiniz azizim... i Çekingi ile sordu: İ — — Açık konuşabilir miyim? i o— Bibette, İ © — Ker şeyi olduğu gibi söyliyebilir miyim? — Olduğu gibi söyliyebilirsiniz. — Öyleyse bayan Waltere gidiniz, © sizi takdir ediyor, kendinizi ona be- ğendiriniz. Namuslu, sözüme iyi ku- Jak verin, çok hamuslu bir kadın ol- masına rağmen ona iltifatlarınızı yağ- dırınız... O taraftan da eğlenceye kapı gendirirsenl; iyi ümidlere kapılabilirsiniz. Gazete- de hâlâ kendinize iyl bir mevki yapa- madığınızı biliyorum. Ama korkma- yın, bütün muharrirlerine ayni mi- safirperverliği gösterirler. Beni din- İerseniz gidiniz. Duroy gülümsiyerek: , — Teşekkür ederim, dedi, siz me- — KADIN KÖŞESİ Dra tayör Siyah dradan tayör. Yakası ku- maştır. Göğsünde brayşvanto kür- künden iki parça vardır, şapıkası ve manşonu ayni kürktendir. emel sire kürkündendir. A ERİ, Kovukta bir cesed Selânikli Ahmedin ölüm sebepleri araştırılıyor Küçükpazarda yıkık duvarlardan birinin dibinde dün sabah bir cesed bulunmuştur. Bir duvar koguğunda sırt üstü v- zanmış vaziyette bulunan bu cesed, muhafaza altına alınarak teşhir edil miş ve kısg"bir zamanda o civarda Se- iânikli Ahmed diye anılan bir adam olduğu tesbit edilmiştir. Hâdisedan zabıts ve adliye doktoru haberdar edilmiş, cesedin muayenesi yapılmış, ayrıca icra edilen tahkikat- ta da Ahmedin bir müddettenbiri bu kovukta yatıp kalkmakta olduğu da tayin edilmiştir. Ahmedin ölüm sebep leri etrafındaki tahkikat ilerlemekte- dir. leksiniz, koruyan melek... Sonra şundan bundan konuştular, Çok oturdu, onunla oturmaktan zevk duyduğunu göstermek istiyordu; giderken gene sordu: —— Anlaştık değil mi, dostuz? — Dostuz. ' Biraz evvelki sözünün tesirini his- settiği için tekrarladı ve ilâve etti: — Bir gün dul kalırsanız namze* dim. Ve hiddetlenmesine zaman burak madan hemen yürüdü. Duroy bayan Waltere gitmekten çe * kiniyordu, ne davet edilmişti, ne de gelebilir miyim diye sormuştu, pot müamelesi iyiydi, işinden memnundu, güç işlere onu memur ediyordu. Evle“ rine girmek için bu gözdelikten istifa» de etmemeli miydi? : Bir gün erkenden kalktı, hale gitti, beş on frank verip yirmi tane güzel güzel armud aldı. Uzaktan geliyormuş sanılmış diye ambalâj yaptı. Patros nun kapıcısına kârtile beraber verdi. Kartına şöyle yazmıştı: kırmak ta istemiyordu. Patronun | Zanne kiz od Yakit Yaobili PİPE, sErEFE SEE sie Hi : £ Fiş

Bu sayıdan diğer sayfalar: