23 Mart 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9

23 Mart 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

KER TTYTKAR TI EBE vEaTk 23 Mart 1938 HER AKŞAM BİR HİKÂYE Şekib sabahleyin uyandı ığı ZaMI . Halbuki bu sabah ne ağzınd: Tık, ne başında sersemlik, ne vücü- dün. a kırıklık vardı. Yazdan Kalan Gün sinden vi üzun yola saptı. Kendi kel El — Nei; de bugün sokağa > Kendir i ne kadar iyi hisse- iyordu. sansağ :e kadar yü- cidiyeköyüne giden yola eği aşak izl Neclâ'nim. per si gördü. â genç, hayat dolu, Bun: güzel bir sin ie e sekiz e alk, ,anışmışlardı. Şekib'e pel vi vi punt Şekib oiRi e ev- vel Neclâ ile kendi arasındaki kele Yatağından kalktı. Odasının m yaş miikin$ ti erin açtı. ü ii «di. Beş gündenberi durmadan yı nın ültifatlarını ein iii rağmen dışarısı yaz gibi balkonunda bir kedi güner ii arsada bir yi güneşli günün bü- e setle armak için yerde yu- ye, am, toprakların. için- sağdan sola, soldan sağa dönüyor- > eN hava almak için . Dün kadar Bu idi odaya Şekib'in emek- dar neşe irdi, Şekibin kahval- tasını getirmişti. İhtiyar hizmetçi kahvaltı küçük Sonra: — Bugün hava ne güzel.. dedi, yazdan kalma bir gün... Şekib: — Doğru, dedi, yazdan kalma bir tepsisini masanın üzerine bıraktıktan günler bulmak kabil idir.» e ipi ei açık penceresi- nin önünde, sırtını güneşe vererek edi. İhtiyar hizmetçi: — Üşüyeceksiniz... Yataktan yeni kalktınız... Pencereyi (o kapatayım m2... diye sorunca: Hayır, Sli dedi, bu Kadar Büzel havada pencere kapatılır mı?.. Bu y: sadi kalı mış güneşli gün Şe- i dn Me em yi penceresinden, tarlalar -asından uzayıp giden di EE görünüyordu. Şekib âdeta içinde dışarıya çıkıp ba yolda koşmak ihtiyacını hissediyo: du. Dört mia En dışarıda ur yağarken dan çıkmamıştı. Dört, min Gr ıraş olmamıştı. Be- yaz İma çikan sakalları Eri daha ziyade sağı ri yord Kahvaltıdan si en rini Yüzünü daha ih! ra ren bu be- yaz sakalları Sli evvel kurtul- , Saçlarını Kapali, Dört gi Pek eski vi gi ıslıkla. - çalar Biyi i. İhtiyar mesi — hayretle ei ordu. . Bir aralık pa — Dia mı Pi 'abii değil izel, ol, gü Le? günü evde eli yeme de- Elime ye. al a kat Şekib, bu yazdan kalmı Si güneğii günde kendisini © lar genç hissediyordu ki Neclâ'ya rasla- ir İç sevindi. â pek Ya bir tarzda onun sima Tet rek: in ben ne yaptım biliyor dedi. AKŞAM e e sabahı sani se- andı. at ye aralıklış tı... Şakır şakı iie saonun romatizmaları hep böyle azardı. Karşıki tarlanın die uza- yp giden yola baktı. Bugün çamur içindey: üz ie ne eni sa olsun ikmi iyinmek ve Kecliya git- e, a atağının in. ak üyo: kış meninin de bir yaz günü ya- şamıştı Bu a ihtiyar hizmetçi içeriye girdi. işi kaldırı! rken: güzeldi Pi; e git mek istemedi. ka uzandım. Beni piya- itti bili; ir... NE yım?.. Hava o kadar güzel ki bir mek- gibi kırlar tep kaçağı serserilik Mele ihtiyacını hissettim. Şekib gü —o la biz de bugün bir mek- tep kaçağı gibi serserilik edelim. ugün «Bizim gün» olsun... Mecidi- yeköyü ile Şişli arasında işliyen te basını en lerini şii bir çocuk e iyi, Sönelerden beri alaya inmerii Hemi sisi atladılar. le eldiler, e di an kalma içük bakkal imei girdiler. İki İn kocaman: uç dali Uçurmaları paylaşamıyorlar, bak- kal dükkânında: — Senin uçurmanın kuyruğu da- ha uzun... — iyi 'uçürmanın rengi kırmı- diye biribirlerile skin sl ihtiğlr nn bu kocaman Te hayretle bakıyordu. Onlar Kiri dan çıktıktan sonra bakkal bilhassa Şekib'in arkasından “uzun uzun ba- karak ları ak ars ğe ti ge gibi kocam: öyle söylene ei yol ortasında rasgeldikleri Mapa hek vacıdan birer de.helva badi Bad i ar, O gün uçurma uçurdular, Kovala- ynadılar. Bol bol güldüler, ez süs ği yatıyordunuz.... Bir — çıkmanız doğru değil... Sünüz diye korkarım. Sonra romatiz- Malarınız nasıl... — İyiyim iyiyi m, birşeyciğim yok... Bu e havada kendimi yirmi z e leşmiş KL rica dokunm! Sokağa fırladı. Pencere- haylazlık ettiler, serserilik et Bugünün tadi Şekibin ea. da kalmıştı. Ayrılırken: uşalım, böyle öbek edelim. ileri. dola Neclâ... dedi. Secil güldü: ükemmel... Benim yarın de- ii ügün yani si azartesiye ge? « Ben gene dersten y a en mı? Sabah Si 10'da... Mükemmel ii gün Şekib büz bir sevinç için- eve döndü. çleşmişti. ir ile bul: skar. günün biran ev- vel gelmesini istiyordu. ne yağmur dedi, e di havayı, evvelki gün kü ni ii bir de ei bakın... Dünkü, evvelki günkü le ava- e söle rim > İnsan böyle yaz- bakıp ME Vini DE sine EE sanıyor... Sonra tekrar bozunca canı sıkılıyor. e minin yazdan kalma hava- r Sürekli olmuyor. Nafile. kib: — Doğru ».. diyerek başma çekti... yorganı (Bir yıldız) — Murad in oldu ola-. alalım... Kır- ia ul Bap ira uçurtar lm ol Bu > İSTANB TİCARET vE ARL BORSASI 113/938 FİATLAR | CİNSİ Buğday yumuşak. ». seri Arpa yemlik Arpa Anadol Mısır sarı İç fındık Tiftik mal Yapak 22/3/938 Salı günü gidip haber vereyim. Kapıyı âçtı, odadan dışarıya fır- 5 B « Mak bir şırfıntı el olsun.» reis, veziriâzama kaptan paşa nın mektubunu verdi ve olup biten. leri kısaca anlattı; — Kaptan paşa donanma ile Av- lonyaya gitti. Acele cevabımızı bek- liyor, devletlim! Dedi. Ahmed paşa mektubu oku- yale hep hema bir şırlıntı KARE Sinanın yerine, ne Rozita olsa veririm. Diyerek mektubu kaynuna koydu. Ali Teise döndü: şimdi gözdelerile Mek çekildi. > ie ar- tık yarın arzederim kendi yarın akşam yalıya gel... sise Las Ahmed paşa şiyar Ali rejsle fazla konuşamadı. Ki rethüdasile bera- ber çekilip gitti Ali Teis burnundan solumağa baş- bu mühim işi neden er- mar m Ape — Siner Veneyroyu esir ime ydi, padişah me: aiiyaesk mıydı Kâmil bey > bu vaziyetten teessir Simi değildi. — Ben hemen şimdi efendimize dünü bu işi arzedeceği- ni umu; « Dedi. gri reis saraydan döndü. Kâmil bej e San gene görüşürüz. Diyerek, doğruca Cibaliye gitti. gemiye çıkıp çıkıp yattı. Ali reisin İstan- kimsesi yoktu. zi kadırga ami reisi bekliyordu. Nöbetçi lerden biri ona: — Reis saraya gitti. Demişti. Azılı korsan: e e ve meyva fiatleri: » M8lik » 160hk En En Cinsi Emsali aşağı yüksek fiatı Fiat Er. &. »& Bakla Kilo 24 — Bezelye » — Pırasa » s— Ispanak vip Lâhana >. AZ VUÇ >» 6— Kereviz kök —|— > 8 » yaprak Demet 5 — ei » dedi 6 — gez yeni grisi 100 » 49— oğan Demet 1— Turp 5 Elma Amasya Kill. 20 — » İnebolu e AArmud Ankara » 14-3 Ayva e e e LK e ve Yerli limon 100 Aded 200 — 300, Ecnebi linion 100 » 15 — 8 Turunç » —a 1 ortakal: » — Dörtyol G4lük sandık325 — 350 — > > 80lik » 270— 310 — > » 100)ük 20 — 225 » Alanya 64lük » 350 — 400 — » » 80lik » -280— 350— » » Jö0lük » 200— 300— » Rize Gilük » 150— 175 — > » 80lik » 120 — 149 — » » ioolük » 80 —100— > Mersin 128. > 1000 — 1100 — » » 1000 — Su » , in Yedikule zinde- nina me sim vi yerli için, dakikalar mi ve endişesi artı- — ” Sediknie zindanlarına Ane ir daha kurtulamam... diyordu. * — Altın sahan içinde bir yazı: «Size müjdem var, şevketlim!» Kâmil bey o gece sarayda uyuya- madı. Kapi akseden Santi sleri Mu- pek neşeli olduğunu Dayanamadı. Bir aralık hareme giden tablakârın yemek tepsisine şöy- ia iş göz at attı. rr m İçine aki bir si yazıp tekrar «Size zi var, şevketlim!? Kâmil köleniz Acaba padişah bu sahanı açacak açıl cü b sahanını a era hayretle gördü: “Size m çınca, kuşcubaşının üjdem var, şevketlim!,, Kadehler mütemadiyen dolup bo- şalıyordu. — Bu gece sabaha kadar e iğ ve © gece W sevdiği . yen in gözüelerin. rdüb sinin Ni an evvel sarhoş Dürdane... Bu, henüz on yedi ya- şına yeni basmış, ince boy- İml çok” iki yl a ETÜ Ka e Nİ etmiş-” sine Mürad iş ürüne) adını : vermişti. Kafkas « vi cereye yaklaştırğıdı. müm- kün da ilelebed yüzün- del» demiş, o gece Kafkas dilberine bu adı verivermişti. Dürdanenin hazin sesi vardı. Yanık bestelerle Kafkas şarkıları Üçüncü Murad bu yanik şarkılar- h dilberinin ya- nık şarkılar söylediği bir saatti. de ce yarısma saat. Üçüncü Murad önündeki, sahanları birer birer parçası gördü. — Bu ne? çe müsveddelerin- bir parça... İlk önce üstündeki «Kâmil köle. niz» kelimeleri ya Şi Kâğıdı parmaklarının w vü “Okudu. Düşünmeğe başladı. «— Kâmilin bana müjdesi varmış... Y: aşhas Pek EM — mii ne oldunuz? li nizi doldurmama müsaade eder siniz? urad, konuşmasından Ve yüzü remağasına seslendi: — 'Kuşçubaşıyı çağırın .— bu- raya... a va - «Kulunuz vketlim, içemem!..» Kâmil beyin tahminleri zevk ve eğlen: arasını çağırttı. Üçün- cü Mu

Bu sayıdan diğer sayfalar: