8 Nisan 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

8 Nisan 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

evletler ? arasında vize harbi Dünya ahvalinin doğurduğu muh“ telif harb ve harb tehlikelerine bir ye- nisi inzimam etmiştir. Lükin bu yeni harb hâli gülünç olmak itibarlle baş- kalarından farklı olup adı da vize har- bidir. Araları iyi olmıyan devletler yekdiğerinin tebaasına vize vermiyor» lar. Bu harpten en ziyade ticaret er- babı mutazarrır olmaktadır. Bir mem- leketten diğerine döviz şeklinde bü- yük servetler akıtan türizm ise daha ziyade müteessir olmaktadır, Almanya Avusturyaya gitmek isti- yenlere vizeyi kesmiş olduğundan A- vusturya son derecede sıkıntıya uğra- mıştı. İki memleketin birleşmesi ile vize kaydı kalkmasından Avusturya» Iilar son derece sevinmişlerdir, Litu- Anya dahi on sekiz senedenberi Le- histan tebaasına her hangi suretle Mmerrlekete girmeleri için vize vermi- Yordu. İki memleketin arasında cid- den normal vaziyetin ihdas edilmesin- den en ziyade Lehli tüccar ve seyah- lar sevinmiştir, i Son zamanlarda, vize harbi büsbü- tün başka bir şekilde tecelli o etmek- tedir. İki devlet yekdiğeri ile dosttur. Birbirinin tebaasına vize vermeğe de Muhalif değildirler, Fakat vize vere- cek konsolos bırakmamışlardır. Bu garip hal şimdi de İngiltere ile Sov- yet Rusyası grasında cari bulunuyor. Boyyetlerbirliği, İngiltere yekdiğe- rinin memleketinde münhasıran bi- rer konsolosluk bulundurmak için & hiren bir anlaşma yapmışlardı. Fakat bu konsoloslukların nerede olacağını tasrih etmemişlerdir, Sovyet Rusyar sı İngilteredeki konsoloslukların il- ga ederek yalnız Londradakini ibka etmiştir. İngiltere ise Moskovada- kini kapatıp Lelingraddakini birak. mıştır, Sovyet hükümeti bahri ve a5- keri bir üssülhareke haline getirmek- te olduğu Leningraddaki bülün kon- soloslukların ilgasına karar verdiğin- den İngiltereden dahi buradaki bütün Rusyaya mahsus okonsoloshanesinin kapatılmasını istemiştir. İngiltere bu- nu kapstacak velâkin Moskovadakl- ni de açmıyacak, şimdi. Rusyadan bir adam İngiliz İmparatorluğuna gitmek isterse hududun haricindeki memle- ketlerde meselâ Lehistan yahud Al manyadaki İngiliz konsolosluklarına müracaat ederek vize almaktadır. Sovyetler Londradaki konsoloshaneyi mukabele bilmisil olarak kaphttıkla- rından Rusyaya gidecek İngilizler da- hi vize almak için berri Avrupadaki Sovyet konsolosluklarına müracaat ediyorlar, Yetmiş yaşında mektepliler Son senelerde dünyanın her tara- fında okumak, yazmak için büyük bri heves uyanmışlır. Okumak, yaz- Maktan mahrum olan ihtiyarlar bile hayatlarının sonlarında cahil olarak öbür dünyaya gtimek istemiyorlar. Bu arzuyu dikkate alan Amerika- nm Öklohoma şehri orada okuma, Yazma bilmiyenlere mahsus bir mek- teb açmıştır. Bu mektebin en genç falebesi 70 yaşındadır. Mektebin mü- €ssisi doktor Kiver isminde bir illm adamıdır. Ayni zamanda müdürlük Yazifesini de yapmaktadır. Kiver mektebdeki salhurdelere yalnız oku- Yup yazmayı değil, daha bir çok şey- Zabıta nezaretinde düğün Her memleketin kendine mahsus | Adetleri Yardır. Bu âdetlere riayet etmek iyi bir şeydir. Fakat öyle âdet- ler vardır ki onlara riayet etmek Şöyle dursun, mevcud olmalarını bil- mek bile insanın içini sıkar, Yugos- lâvyanın küçük Hvar şehrinde mey- cud olan bir âdet te.bu nevidendir. Orada dul kalan bir erkek veya bir in artık bir daha evlenemez, Ev- lenecek olursa kıyamet kopar. Nite- Keçen gün dul bir erkek, dul bir ınla evlenmeğe karar verir. Bu İş Hvar'da şayi olur olmaz, kdaın er- Kek herkes yeni namzedlerle alay et- Meğe başlar. Nihayet gerek kadın, Şerekse erkek sokağa çıkamaz olur- lar. Düğün gününden bir gece ev- vel evlenecek çiftin evleri önünde büyük nümayişler yapılır, pencere- ler taşlanır. Nişanlılar ertesi sabah #sat beşte kilisede nikâh kıydırma- Ba karar verirler, Erkenden herkesin Uykuda olacağını ve rahatsız edilmi- Yeceklerini zannederler. Fakat bu Yanlarında yanılırlar. Daha sanat dörtte kilise muhasara altına alınır. Gelinin cibisesi parça parça edilir. Büveyi temiz bir dayak yer, Niha- Yet zabıta müdahale ederek balayına Pek gürültülü hadiselerle giren ka- Tı kocayı Hvar'lıların ellerinden kur- ağa muvaffak olur. Resimli Çekoslovakyanın Bratislava şehri civarında Dir kasabanın mahkemesi- ne posta ile garip bir paket gelir. Mah- keme memurları paketi açtıkları 20 man ne yapacaklarını şaşırırlar. Çün- kü bütün muhteviyat bir dülger tara- fından gönderilmiş 260 resimden iba- yet bulunuyordu. Bu resimler uzun müddet tedkik edildikten sonra ekse- risi karikatürlerden ibret olan o re- simlerin birbirile alâkadar olduğu ve bir vakayı tasvir eltiği anlaşılmıştır. Resimleri gönderen dülger okuyup ler de öğretiyor. Onlara ihtiyarlık günlerini nasıl geçirebileceklerini an- latıyor, günde 6 saatten ziyade uyu- mayınız, diyor, yemeklerine dikkat edip çok yaşamalarını tavsiye ediyor, sigorta müddetini doldurup Sigor- ta paralarmızı kendiniz tahsil ediniz ve yiyiniz, ölüp te paralarını başka- larına bırakmak kadar münasız bir şey olamaz, dyior. Kiver bir gazete- ciye dem$itir ki; «Talehemden biri 97 yaşındadır. Günde on dakkia gülle kaldırarak idman yapar ve $ mil yol yürür. Çilliğini kendi idare eden 113 yaşında bir talebem geçen gün ve fat ettir Uyuşturucu öpücükler Bir kadın tasavvur eder misiniz ki bir erkeğe buselerinin başdöndürü- cü olmasından dolayı şikâyet etsin? Hayır, bilâkis kadınların böyle bir buseden * memnun olması lâzımgel- diğini zannedersiniz. Halbuki San Fransisko'da Iki kadın var ki 37 ya- $indaki Jese Novesi'nin öpücüklerin- den dolayı mahvolduklarını iddia ederek mahkemeye başvuruyorlar. Hâkim de bu işe nasıl bir mâna ve. receğini “bir türlü kestiremiyor. Bu iki kadın Jese ile evli olduklarını ve bu evlilik yüzünden bütün servetle- rini kaybettiklerini söylüyorlar. Je- se'nin öpücükleri o kadar uyuşturu- cu ve başdöndürücü imiş ki kadın- larda azim ve irade namına hiç bir şey kalmamış, Jese de bundan istifa. de derek kadınların bütün paraları- nı yiyip bitirmiştir. Kadınların iddi- asına nazaran Jese öpmeden evvel dudaklarına uyuşturuuc bir madde sürüyor ve o suretle kadınların vücud. lerini uyuşturuyormuş. Her öpücük- ten sonra onların dizleri titriyormuş, her kız Jese'nin bir busesine muka- bil ona her şeyini fedadan çekinmez- miş. Mahkeme şimdi Jese'nin desi- se ile kadınları baştan çıkaran bir serseri mi, yoksa kadınların iddiala- rında mübalağa mı ettiklerini tesbit etmekle meşgul olmaktadır. mahkeme arzuhali yazmadan mahrumdu, fakat çok iyi resim yapıyordu. Bir alaöüklının kendisini tahkir etmesinden dolayı hakaret davası açmak istiyordu. Bu- nu mahkemeye anlatmak için oturup bütün vakayı 260 resimle tasvire mec- bur kalmıştı. Mahkeme resimleri ted- kik ettikten sonra onların hepsini bir. den bir dava arzuhalt olarak kabule karar vermiş ve 260 resmi dosyasına koymuştur. Yakında hâkâret davası görülürken muhakeme esnasında bu resimler birer birer çıkarılıp mukabil tarafa okunacaktır. AC Robenson adasının 400 üncü keşif senesi tesid edilecek Robenson'un yaşadığı Hali adayı hiç bilmiyen vaz mudur? Çocukluğu- muzda geceleri rüyasını gördüğümüz Robenson'un Hali adadaki hayatını hepimiz biliriz. Onun geçirdiği mace- ralarını, sonra ailesine kavuşuşunu anlatan meşhür romanın her sahife- sini büyük bir heyecan ve alâka ile yutmıyanımız yoktur, denilebilir. Son- ra, büyüdüğümüz zaman içine daldı- - ğımız hayatın sert hakikatleri biz, Röbenson'un rüya adasını untturdu; yalnız, Kalbimizin en gizli köşesinde uzaklarda kalan, denizlerin ortasın- da güneş ziyası altında parıldıyan cennet adasına karşı bir iştiyak yeri bıraktı. Şimdi Robenson'un o romantik ada» sının bu sene içinde 400 üncü keşif senesinin tes'id edileceğini haber aldı- ğımız zaman hepimiz uzaklarda kalan gençliğimize uzaklarda bulunan o ada- dan selâmlar geldiğini işitiyor gibi olu- yoruz. Hakikaten Juan Fernandez adası bundan 400 sene evvel keşfedil- miştir. Büyük Okyanusun suları üze- rinde yüzen bu adalar grupunda cer&- yan eden bir hâdise sonra Daniyel Defoe'nin ölmez şaheserine mevzu ol- muştur. Şili hükümeti bu münasebet- le o adalar grupunun en büyük adası olan «Mas a Ticrrasya bir hatıra lev- hası dikmiştir, 1538 senesinin güneşli bir yaz gü- nünde o meçhul ada gemi kaptanı Juan Feörnandez'in gözleri önünde be- Jirdi. Zamanın macera heveslisi olan bu İspanyol gemici, selâmetli sahili bı- akarak meçhul enginlere doğru açıl- dı. Karadan 350 mil kadar uzaklaştık- İKTİSADİ MESELELER Balkan ekonomik konferansın mahiyeti Balkan ekonomi konferansı piya” sada büyük bir alâka uyandırmıştır, Bu seferki konferans, şimdiye kadar toplanan Balkan ekonomi konferans- larından daha büyük bir ehemmiyet ve hususiyeti haizdir. Herşeyden ev- vel Hariciye vekâleti vekili B. Şükrü Saraçoğlunun konferansı açması, bu konferansın ehemmiyetini kâfi dere- cede tebarüz ettirmektedir. Konferansta 41 delezeden başka müşahid delege bulunmuıyacaktır. Bu da, konferansın nazari ve ümümi me- selelerden ziyade, daha pratik mese- lelerle uğraşacağını ifade ediyor. Bu sefer ki konferansa gelen dele- gelerin şahsiyetleri üzerinde durmak lâzımdır. Bilhassa Yunanistandan ge- Jen delegeler arasında tanınmış ikti- sad profesörleri de bulunmaktadır. Balkan ekonomi könferansı, şimdi- ye kadar Balkan memleketleri arasın- da ekonomik bir yakınlık fikrini orta- ya atımıştı. Bu fikir şimdiye kadar toplanan konferanslarda nazariye halinde kabul edilmiştir. Bu seferki konferans bu fikrin pratik İmkânları- nı tedkik etmekten ibaret olacaktır. İlk iş olarak tedkik edilecek mesele ayni maddeleri istihsal eden Balkan memleketleri “arasında anlaşmalar yapmaktır. Türkiye ile Yugoslavya arasmdaki afyon anlaşması, bu gibi anlaşmalara karşı güzel bir misal teş- kil eder, Her iki memleket arasında afyon anlaşmasının tatbikinden çök iyi neticeler alındığını isbat etmeğe Tüzum görmüyoruz. Afyon anlaşması olduğu gibi, Balkan memleketleri için pek ehemmiyetli bir mesele olan tütüne dair yapılacak anlaşmadan ay- ni neticelerin elde edileceğine şüphe yoktur. Maamafih bundan bir ay evvel toplanan Balkan tütün konferansın- da, Yunan delegelerile, aramızda esas itibarile halledilmiyen bir mesele kal- mamıştır, Bu sefer ki konferansta da, maddeler etrafında anlaşma imkân- larını arayan komisyonlar, gene bu meselenin pratik taraflarile meşgul olacaktır, Yıldız konferansının mahi- yeti, nazari anlaşmalardan xiyade, pratik ve teknik meselelerle uğraşma» sından ibarettir. Bu cihet, yukarıda yazdığımız gibi, piyasada büyük bir ehemmiyetle karşılanmıştır. —H. A, Ada, Robenson mağa- rasını ziyaret eden sey- yahlara rağmen hâlâ eski şeklini değiştirme- miştir. Bu adada şimdi ancak 70 kadar çoban ve balıkçı yaşar tan sonra İnsan ayağının basmadığı bu cennet gibi adaya ras geldi. Koca Okyanusun ortasından dağlık, orman» lık, çayırlık, çimenlik akar sularile nazarları okşıyan adalar yükseliyor. du. Bu adalar grupu Juan Fernandez Üzerinde o kadar fevkalâde bir tesir bıraktı ki, kendisi“ ailesile beraber «Mas a Tierra> adasına yerleşti ve ora» da gayet mesud bir hayat yaşamağa başladı. Birkaç sene sonra Fernandez siyasi sebeplerden dolayı ikametgâhını de- Bişlirmeğe mecbur oldu. Adada bırak- tığı yegâne hatıra birkaç keçiden iba- rettir. Bunlar zaman ile vahşi keçi sü- rüleri teşkil edecek kadar ürediler. Ro- benson namı altında tanıdığımız ge- mi tayfası Selkirk'in adaya çıkarıldık- tan sonra İstifade ettiği keçiler Fer- nandez zamanından kalma keçilerdir. Yalnız Robenson değil, o diyarlarda dolaşan korsanlar dahi arada sırada «Mas a Tierras adasına uğrayarak o sürülerden istifade ederlerdi, Juan Fernandez adajarı hakiki ta- rihi ehemmiyetlerini o zamandan iki Şüpheli bir ölüm Arkadaşının evinde ölen Cevadın cesedi morga kaldırıldı Müddeiumumilik bir ölüm vakası- nın tahkikatına el koymuştur. Vaka şudur: Beyoğlunda Hamalbaşında Aslan 80- kağında 23 numaralı apartımanın ait katında oturan Nuri Şaban adında bi- Tidün gece Harbiye civarında maran- gozluk yapan Cevad adında yirmi yaş- larında bir arkadaşını evine götürmüş ve yemeği yeyip yatmışlardır. Fakat dün sabah misafir Cevad yatağında ölü bulunmuştur. Vaka müddelumumiliğe bildirilmiş, derhal tahkikata başlan- mıştır. Ev sahbli Nuri Şaban ifadesin- de: — Cevad benim odamda misafir kal- mıştı. Gece mangal yakarak odaya ko- yup yattık. Gece yarısı ben uyandığım zaman kömür kokusundan sersem ol- muştüm, Cevad da kömürün tesirile ölmüştür. demiştir. Müddeiumumilik, ayni odada yatan iki kişiden birinin kömür kokusundan sadece sersemleşmesini ve diğerinin öl- mesini şüpheli görmüştür. Adliye dok- toru B. Enver Karan tarafından ya- pılan muayenede de Cevadın ölümü şüpheli görülmüştür. Ölümün hakiki sebebinin tesbiti için Cevadın cesedi morga kaldırılmıştır, Tahkikat devam ediyor. Abdülhak Hâmid ihtifali Büyük Türk şairi Abdülhak Hâmid, geçen sene 12 nisanda aramızdan ebe- diyyen kayboldu, Üniversite gençliği, merhum şairin ölümünün yıldönümü münasebetile hatıralarını ihya etmek, namını taziz eylemek üzere bir ihtifal yapmağa karar vermiş ve keyfiyet Üniversite rektörlüğüne bildirilmiştir. İhtifalin muazzam bir şekilde yapıl ması için hazırlanacak program etra- fında Üniversite rektörlüğü, Maarif Vekâletinden talimat istemiştir. Tali- mat geldikten sonra ihtifal programı tanzim edilecektir. Palto hırsızı yakalandi Son zamanlarda Haydarpaşa Ilse- sinden müteaddid palto hırsızlıkları vukua gelmekteydi. Tahkikata el ko- yan zabıta memurları bu hırsızlıkların 8sır sonra kazanmıştır. Bir gün İngi- lizlerin «Sinkparts; namındaki korsan gemsii Mas a Tierra adası yakınından geçiyordu. Gemide kaptanın hiddetini Fakat, Selkirk güzel adasına o kadar alışmıştı ki, İskoçyadaki köyünde ya- şadığı müddet zarfında adanın işti- yakını çeke çeke nihayet kuvvetten düştü ve fakir, metrük bir halde kö- yünde vefal etti. Genç muharrirler: den Daniel Defoo gemici Selkirk'in metrük adada geçirdiği hayata alt tafsilâtı toplığarak farihin kaydettiği en meşhur ve en çök okunan romanı yazmağa muvaffak oldu. Robenson diyarı tarihte muhtelif safhalar geçirdi. Bir zamanlar canile- re hapishane vazifesini gördü, ondan sonra gene metrük kaldı. Ancak 19 un- cu asırda balina balıkçıları su ve (az6 et tedarik etmek İçin o adaya uğra- mağa başlaymca ada tekrar canlandı, yeni muhacirlerin yurdu oldu. Bugün adada 70 kadar çoban ve çifçi yaşar, Küçükpazar cinayeti Hakkında gayri mevkuf - tahkikat yapılan Şakir tevkif edildi Bundan dört ay kadar evvel Küçük- pazarda Şakir adında yirmi iki yaşla» rında bir genç, beraber yaşadığı Melâ- hat adındaki kadının, evo Nazmı adın- da bir arkadaşını getirmesinden hid- detlenerek kavga çıkarmış ve Nazmiyi karnından yaralamıştı, Ozaman hastaneye kaldırılan Nâz- mi on gün sonra iyileşerek hastane den çıkmış, fakat aradan birkaç gün geçtikten sonra yaralarının yeniden nüksettiğini söyliyerek tekrar hastar neye girmiştir. Nazmi bu defa hastanede üç ay yat mış ve aldığı yaraların tesirile birkaç gün evvel ölmüştür. dolayı hakkında gayri mevkuf olarak tahkikat yapılan Şakir, ölüm vakası üzerine yakalanarak dün adliyeye ve- fından Şakirin sorgusu “yapılmış ve kendisi tevkif edilerek tevkifhaneye gönderilmiştir. Şişhane tramvay faciasına aid tazminat davası Şişhane tramvay kazasında yara- lananlardan bâyan Kadriye tarafın- dan Tramvay şirketi aleyhine açılan tazminat davasına dün beşinci hu- | kuk mahkemesinde devam edildi, Bayan Kadriye bu kaza neticesin- y yetmiş bin lira tazminat dir. Dünkü celsede Tramvay şirketi ve- killeri, ehli vukuf raporuna cevap ha zırlıyacaklarını söylemişler ve mu- hakeme bunun için talik edilmiştir. Bayan Kudriyenin kocası da Tramvay şirketi aleyhine ayrıca bir tazminağ Üsküdarda Salacakta oturan bayan Nigür, beş yaşındaki çocuğu Feridun ile 8 aylık oğlu Aydını evde bırakarak sokağa çıkmıştır. İki kardeş mangal başında oynar lârken Feridun çaydanlığı devirmiş,

Bu sayıdan diğer sayfalar: