21 Mayıs 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

21 Mayıs 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İkTİSADI MESELELER” Ayakkabı pahalılaşacak mı? Takas karama mücihince, fab- | Tikatörler ham kauçuk gibi mad deleri takas suretile dışarıdan alacak- lardır. Halbuki şimdiye kadar ham deri, kauçuk serbes döviz ödemek suretile tedarik edilirdi. Şimdi bu malları almak için yüzde 40 takas masrafı vermek lâzımdır. Fabrikatör- ler diyorlar ki: Bu yüzde kırkı gene biz maliyet fintine zam edeceğiz bu suretle syakkubi fiatleri pahalıla- ş y bir fabrika- tör, ayakkabı pahal n a | mühim olarak şu İzahatı verdi — «Memleketimizde büyük deri fabri- kaları küçülüyor. Mite itibarlle fena deri yap Fena derinin dayanma müddeti dır. Büyük deri fabrikaları gisi iie istihlâk de İçin, şekil itiharile küçülmektedir. Bu 7 den, devlet hazinesi büyük varidat kay- betmektedir.» Bunu biliyorduk. Nitekim İktisad | Vekâletinin mürakipleri de aylardan- beri bu meseleyi otedkik etmişlerdi, fakat küçük deri fabrikalarının ka- Mite itibarile iyi deri yapmadığını, ne ticede halkın zarar gördüğünü öğre- niyoruz. Buda yetişmiyormuş gibi, yüzde 40 takas masrafı yüzünden, or- taya yeni bir deri pahalılığı çıkacak... Bu. pabahuğa meydan vermemek İçin, hara .derinin takas haricinde bırakılması ileri sürülmekiedir. He- nüz bu fikir İklisud Vekâleti tarafın- dan kabul edilmiş değildir, Fakat bu fikir de kabul edilirse, oryantal sana- yi mamülâtı, tiftik, halı gibi madde- lerin Amerikaya olan sürümüne en- gel olacağız, o zaman ne yapmalı? Buna cevab olarak fabrikatörler di- yorlar ki yüz binlerce Ura veriyoruz. i işlemeli terlikler ve kadın çama- Los Anceleste, içinde 14000 timsah yaşıyan bir çiflik İHimsahların sırtında resim çektirenler, timsahlar satılır ve derisi burada yüzülür Amerikanın en meraklı yerlerinden biri de Los Ancelesteki meşhur «Tim- sahlar çifliği. dir. Dünyanın en ga- rib şeylerini yeni dünyada toplama- ga çalışan Amerikalılar, içinde yavru- larile beraber tamamı 14000 timsah yaşıyan bu acaib çifliği büyük Okya nus sahillerinde kurmuşlardır, Los Ancelesteki timsahlar çifliğine bir çok memleketlerden, büyük mas- raflarla. timsahların'bütün cinsleri getirilmiştir. «Alligators Farmx adın- daki bu acaib çiflikle timsahlar her gün biraz daha çoğalmaktadır. Çünkü çiflikteki yüz baytar timsahları üret- mek için en fenni usullerle çalışıyor- lar. Amerikalılar için timsah yetiştir- mek, timsahları üretmek ayni zaman- du son derece - kârlı bir iştir. Çünkü hakiki timsah derisi pahalıya satılmuktadır. Amerikanın en zengin kadınlarının canı hakiki timsah derisinden. iskarpin giymek, çanta ve kemer taşımak istedikleri za» man kabak bu çiflikteki biçare tim- sahların başına patlar. Amerikalılar derilerinden istifade etmek için ellerindeki timsahları mü- temadiyen üretirler, Timsahlar çifli- ğinde küçük bir mezbaha vardır. Bu mezbahada zengin kadınların arzusu- #rları pek r. Bu maddeleri, deri tükasma tâbi bulmak kabil olamaz. Bu muddelerin de İktisad Vekâleli son çıkardığı ka- rarname hakkında tüccarın fikrini sormaktadır. Her halde hem pahalı- Lğa sebebiyet vermemek, hem de ba- zı ihraç mallarımızın sürümünü t€- min etmek için takas karamamesine yeniden bir şekil vermek lâzım. H.A İzmitteki hafriyat Profesör Wittemore Ayasofya müzesindeki çalışmalarına tekrar başlamıştır 19 mayıs bayramını İzmitte vali bay Hâmit, Oskay ile İstanbul müze- leri genel direktörü bay Aziz Oganın misafiri olarak geçirmiştir. Bu eski ve mühim şehrin muhtelif yerlerin- de araştırma hafriyatı yapan müze- ler müdürü bay Azizin hafriyatına Profesör büyük alâka göstermiştir. Profesör Whittmore memlekette kul- anılmak üzere günde tonlarca kâğ'd Çıkaran kâğıd fabrikasını da gezmiştir. Yerli mallar sergisine hazırlık Onuncu Yerli Mallar sergisi hazır- | liklarına devam edilmektedir. Şim- diye kadar 74 müessese milli sanayi bir- liğine müracaat ederek sergide yer istemiştir. Sergi plânı hazırlandığı İçin bunlara sergide münasib birer mahal gösterilmiştir. Bu sene de sergiyi gezmek İstiyen- lerden dühuliye alınmaması karar- nun yerine getirilmesi için her gün 10 -15 zavallı timsahın canma kıyılır. İçinde 14,000 timsah bulunan Alli- gatros Farm'ın zaman şaşaladım. Uzaktan bir takım gramofon sesleri geliyordu. Bahçeyi seyyahlara gezdiren rehbere sordum: - İçeride gramofon mu çalınıyor?.. Nazik bir gülümseme le cevab ver- di: — Evet efendim... İçeride timsahla- rın bulunduğu her havuzun başında birer gramofon vardır. Yılanlar için «musikiye meftundurlar.» derler, Fa- kat musikiden hoşlanmak cihetinden timsahlar yılanlardan hiç aşağı kal maz. Büyük kapıdaki ilânı görmedi- niz mi?.. Orada: «Timsahlara dinlet- mek istediğiniz plâğı alıp getiriniz ve gramofonlarımızda çalınız...» diye bir levha vardır. Şimdi ucu bucağı görünmiyen ga- yet geniş bir parkın içindeyiz. Parkta küçük birer gölü andıran 20 - 30 ha- vuz... Bunların içinde binlerce timsah âdeta kaynaşıyor.. 14,000 timsah parktaki havuzlara sığmadığı için hayvanların bir kısmı karada dolaşı- yorlar, biribirlerini kovalıyorlar. Kalis forniya çok sıcak olduğu için bazıla- rı da ağaçların dalları altına yatıp gölgede uyuyorlar. Havuzlar o kadar dar geliyor ki suda bulunan timsah- ların çoğu biribirinin üstlerinden ge- İ çerek yüzüyorlar, Aaralarına bir kü- çük balık atılınca o zaman havuzun çamurlu sularında müthiş bir karış- ma oluyor. Biribirlerine hücüm ede- rek, biribirlerini ısırarak atılan balığı kapmağa çalışıyorlar, Jaştırılmıştır. Bilâkis sergiyi gezenle- Tin bahçede hoş vakit geçirmesini te- min maksadile bazi eğlenceler tertib edilecektir. Onuncu Yerli Mallâr ser- gisinde birçok müesseseler halka da- gılmak üzere hediyeler hâzırliyacak- larını sanayi birliğine bildirmişlerdir. Bu hediyeler Onuncu Yerli Mallar sergisinin bir hatırası olacaktır, © Terfi edecek gümrük memur. larının listesi hazırlandı Yeni sene bütçesile gel&cek ay güm- Tük memurlarının bir çoğu terfi et- tirllecektir. Gümrük baş müdürlüğü bu memurların listesini hazırl, ve Ankaraya göndermiştir. Liste tedkik Ye tasdik edildikten sonra buraya gönderilecek ve memurlar hâaziran- dan itibaren terfi dereceleri üzerin- maaş alacaklarlır, kapısından girdiğim | burada gayet | Timsahlar çifliğinde timsahlarla dolu bir havuz Müthiş bir timsah Büyük havuza doğru ilerlerken bir ağacın arkasından kocaman bir tim- İ sah önümüze çıktı, 'Tel örgüleri aşmış müthiş bir timsah... İki destereyi an- dıran, uzun dişlerin siralandığı iki çenesini açarak bize korkunç korkunç bağırdı, Sonra üzerimize doğru koş- mağa başladı... Aman!.. Fakat bahçe- nin resmi rehberinde hiç bir telâş ese- ri yoktu. Bana: — Korkmayınız, dedi, bir kanarye kuşundan daha zararsız bir hayvan- dır... Beni pek sever. Böyle söyledikten sonra timsaha döndü, adamcağız Adeta sevgilisini çağırır gibi tatlı bir ses — Lili... dedi, gel Lili. Gel... Amane Lili doğrusu... Timsahın çenesinden tutarak onu okşadı. Biraz sonra koca timsah âdeta bir fino kö- peği gibi bahçenin rehberinin arka- sından geliyordu. Bahçe memuru: — Buradaki cins timsahlar iki çe- şiddir, Bir kısmi son derece valışidir. Onların havuzlarına girmenin imkâ- ni yoktur, İnsanı parçalarlar, Fakat timsahlardan bir kısmı insana hâyret verecek derecede alışkandır. Bu gör- düğünüz LUl ismindeki timsah da bu alışık olanlardan biridir. Şimdi biraz sonra timsahların insana ne derece alıştıklarını göreceksiniz. Timsah sırtında resim! Hakikaten bahçenin sağ tarafına döndüğümüz zaman rehberimin söz- lerinin ne kadar doğru olduğunu an- ladım, Burada toprağın ve çayırların üzerinde yüze yakın zararsız timsah vardı, Genç kızlar, genç kadınlar tim- sahların yaş sırtlarına oturmuşlar, ata biner gibiresim çıkartıyorlardı. Büyükçe birer kertenkeleyi andıran timsah yavrularını çocuklar kovnlı- yorlar, tutmağa çalışıyorlar. Timsah yavruları o derecede çok ki bahçenin Havuzların üzerlerinde büyük birer derece vardı. Rehberim izah etti: — Eer ne kadar Kaliforniya, bilhas- sa Los Anceles gibi Cenub Kaliforni- yasının sıcak iklimi timsahlar için son derece iyi bir şeydir. Fakat kış orta- sında bizi buram buram terleten bu sıcaklık bile onlara kâf! gelmiyor. Bu- nun için onların havuzlarının suyunu | ısıtmak mecburiyetinde kalıyoruz. Garib bir levha Bir aralık havuzlardan birinin Üze- rinde gördüğüm bir levha beni son de- Tece büyük hayrete düşürdü. Levhada şunlar yazılı idi: «Dünyanın en garib öğle yemeğini yemek ister misiniz? O | haide bu havuzda 200 timsah arasın- da iştihalı bir yemek yiyiniz.» Allah için 200 timsah içinde ne işti- halı yemek yenir ha... Bahçenin ada- mi anlatıyor: — Bu havuz timsahlar içinde ye- mek yemek istiyenlere mahsustur. Havuzdaki timsahlar tamamile zarar- sızdırlar, Dünyanın en garib yemeği- ni burada yiyebilirsiniz. Eğer biraz beklerseniz siz de dünyanın en garib tarzında yemek yiyebilirsiniz. Rehberim sanki bana pek cazib bir gey teklif etmiş gibi benim hemen: «Aman 200 timsahın içinde dünyanın en garib yemeğini yiyelim!» diyeceği- mi sandı. Halbuki ben: — Dünyanın en garib yemeği mi?. teşekkür ederim... Ben Amerikalı de- Gilimi!., diyince şaştı, kaldı. — Buraya kadar geldikten sonra dünyanın en garib tarzında yemek ye- meden dönmek... Darılmayınız ama buna benim aklım ermez. Baksanıza timsahlar arasında yemek yemek için herkes sıra numarası alıyor... Hakikaten baktım. Yanımdaki ada- mın dediği gayet doğru idi. Timsahlar arasında yemek yemek istiyen Ameri- kalılara sira numarası dağıtan kulü- benin önü tıklım tıklımdı. Nihâyet «ls numarayı alan üç genç kadın, timsahların havuzuna girecekleri için elbiseleri ıslanmasın diye kendilerine gstirilen üç kısa mayoyu giydiler. İçinde 200 timsahın kaynaştığı suları ılıtulmış havuzun tam ortasında bir masa, üç tahta sandalye vardı. «Dün- yanın en garib yemeğini yiyeceğiz» diye sevinen Üç Amerikalı kadının gözleri Adeta sevinçten parlıyordu. Fakat havuza ilk adımlarını atar at- maz timsahların üzerlerine doğru ilerlediklerini görünce iş değişti. Ken- dillerine; — Korkmayınız... Bir gey yapmaz” lar... Kediden daha tehlikesizdirler... diye etraftan cesaret veren bahçe bek- çileri bir yandan da kıskıs gülüyorlar- Mi. Genç kadınlarla beraber havuza #ki genç timsah mürebbiyesi girdi. Bunların ellerinde birer kamçı vardı. (Devamı 13 üncü sahifede) Hikmet Feridun Es timsahların havuzunda yemek yiyenler! .Çiflikte bir timsah mezbahası var, derisi beğenilen , 21 Mayıs 1933 Oyunun Psikolojisi 14»7den Psikoloji ve şahsi kabiliyet hiç şüphe- siz briçte mühim birer âmildir. Bu mevzu etrafında ve bi cadeleleri hı müştar. Eriçin en bü fikrin, fikirle ri hasım tarafın edört karo te mahküm iken oyunu bır «dört kupas ya çıkmak ve 400 sayı ceza İle mağiüb olmak, bu mücadelelerin birer nümunesidir. emde mücadeleden değ psikolojisinden bahsede- kâğıdların vaziyeti öyle nunla beraber bir oyuncunun içeri girse bile bir maheubiyete maruz kalmı- yacağı oyunların kazanıldömı da gör - düm. Aşağıda misal olarak gösterdiğim el bir müsabakada cereyan etmiştir. Bu elde şarkta oturan oyuncu, oyunu kurtar- madığından dolayı şiddetli tenkii def olmuştu. Frket sörarım: Birinci #- »if oyunculardan acsba kaç kişi boşka türlü hareket edebilirdi? *v: Oyun cenubun üzerinde kaldi. Garb sineğin dörtlü: nub vale İle aldı, Cenubuü sekiz sağlam levesi var. Eğer garbin açtığı sinek dört- lüden veya uallılıdan ise oyunu çıkarmak mümkün olur, Kezalik pikamın ası garb- de İse oy labilir. Fakat si- nekler beşli ise ve pikanın ası da şerkta bulunuyorsa (ki el çıkarmak için ne yapmalıdır? On giti masa teşkil eden müsebakacı- lar arasında yalnız bir masadaki oyun- cu üç sanzatuyu yapabildi. Takib etiği ar cesvrane İdi, alır almaz karo asını çekti lan pika ruasını oynadı. Cenubun bu hareketinden yerdeki pi- yı rantre yapıp Karolarını almak iwle- diği anlaşılıyordu, Bark bittabi Jeveyi almaktan imtina ett. Bunun Üzerine cenub dokuz leve kırdı, oyununu çıkardı! Şurası şayanı dikkattir ki şark, ortağı dörlüden veya beşliden mi çıkmıştır, bilemez.. Eğer çıklığı kâğıd dörtlüden ise pika asini basınası ile oyunu kurtaramaz. Fakat eenubun elinde karo ası tek İse pikaya boş vermekle yerdeki dört sağlam karoyu bloke etmiş olur. Bir yamanlar Poste Bord Cluite ay- nadığım sıralarda öyle bir vaziyet gele mişti ki neticesi herkesin hayretini mu- cib olmuştu. Bu elde en ziyade göze çar- pan elhet, muhasım taraf dört sanzatü- yu yapabilirken benim içeri gercek kâ- gidin bir sanratu diyerek dokuz leve kır- miş olmaklığımcdır. #0872 ER si ?v rs Kâğıdı garb verdi. Elindeki kâğıda gö- Yo talihin yardımına güvenerek bir san- zatu diyebilir, orlağının göstereceği yar- dım sayesinde bu deklirasyonunu mü- vaffakiyetli bir neticeye götürebilir. Mus hasım taraf kupa çıkarsa kolaylıkla do- , küz, on leve yapar Maamafih benim masada garb pasla geçmeği tercih elti Ortağım kupa dek- lâre etti. Şark pas dedi. Bendeki karolar gösterilecek gibi değildi. Bu sebebden bir riske âlılarak sanzatu dedim. Oyun ben- de kaldı. Garb pikanın dörtlüsünü çıktı. Yerin yedisi leveyi kazandı. Bu pika çis kuş çok hoşuma gitti, Evvlâ oynanmağa müsatd olan renk hiç şüphesiz karolar idi. Fakat muhasım taraf el tulunca pikaya devam etmeyip te sinek gelecek olursa fena. Binaenaleyh boğayı boynuzundan tutmak okabilin- den doğrudan doğruya kendimi muhata- raya” atarakl düşmanı korkutmak mak- sânile yerden bir sinek oynadım. Ne der- #iniz. Benim sinek onlusu İeveyi kazandı!, Bu neticeden o kadar mütehayyir kal- dım ki arkasindan bir sinek daha oyna- mak hevesin kendimi güç zaptetiim. Binekten sonra Küçük bir karo oynadım. Oarb elinde sinek rumsi olduğu halde eli münasib bir küğıd çıkışına elverişli olmadığından sineğe boş vermişti. Fakat Yua yan karosu ile kuroya da boş ver- mesi tehlikeli bir hareket olurdu. Bu ses bebden ruayı koydu. Ortağı sekiriiyi ves “rinee bunu «devam et; işaretine aldı ve karo geldi. Şark ası ile aldı, ben de şar- kın renge devam etmesine cesarel vermek makgadile elimden odokuzluyu verdim. Şark karoya devam etti. Bu suretle iki pika, iki kupa, dört karo ve bir de sinek alarak dokuz leve kırmış oldum. eş sarln yatla ve

Bu sayıdan diğer sayfalar: