11 Haziran 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 12

11 Haziran 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bisiklet cenubi Amerika Yerlileri arasında çok taammüm etmiştir. Bi- sikletlerini kendileri yaparlar. Fakat bu bisikletler bizim bildiğimiz şık bi- ikletlere benzemez. Ağaçtan yapıldığı için kabadır, Ve resimdeki gibi pedal- sızdir. Üzerine binen ayaklarını ara- Yüksek karyolalar On yedi ve on sekizinci asırda karyolalar çok yüksek yapılırdı. Bu yüzden kar- yolaya çıkmak için her karyo- lanın yanında iki basamaklı bir merdiven bulundururlardı. Böcekleri çıkarinakiiçin Toprağa dikilmiş bir çubuğa bir #opayı sürtmekle toprakta hasıl olan belli belirsiz titreme, toprağın altın- 'da saklanan böcekleri toprağın üstü- ne çıkarır. Altmış dört sene sonra demir yok maden demirdir, Etrafımızda gör- düğümüz bir çok eşya demirdendir. Gemiler, toplar, trenler, raylar daha he bileyim. Hepimizin aklımıza gel- miyecek kadar çok şey demirle yapı- ar. Demir bir madendir... Topraktan çıkar, Fırınlarda eritilir ve has demir lde edilir, Eğer demir bugünkü kul lanıldığı gibi kullanılacak olursa alt- mış dört sene sonra dünyada demir mevcudü kalmıyacaktır. Ders vakti » Haydi artık sınıfa, Çalış şimdi ders vakti, Eğlence bir tarafa; Çalış şimdi ders vakti Her zaman oyun olmaz, Öğrenmek lâzım biraz, Bir parça da oku, yaz; Çalış şimdi ders vakti, Öğrenmenin sevki var, Büyük, dünyalar kadar. Kazanır çalışanlar., Çalış şimdi ders vakti, Sınıfta boş durma sakın, Akşama oyun hakkın; Akşam samanı da yakın, Çalış şimdi ders vakti, xk Karısı — Vay hokkabazım sen misin? Hokkabaz — Be- nim ya karıcığım, bugün işim çabuk bitti, İşim biter bitmez de eve gel- var, ne oldun, yok- sa horozlar mıga- galadı. Karısı d., Hokkabaz —- Bak bunu hiç işitme- miştim. Ördekler seni nasıl tekmele- diler?.Ön ayaklarile mi çifte vurdu- lar, yoksa ard ayaklarile'mi?, Kârısı — Dört ayaklarile birden!. Hokkabaz — Vah karıcığım vah şimdi sana acıdım. Ördeklerin ayak- larında nal de var mıydı? Karısı Vardı ya, hem yeni nal- lannuşlardı. Hokkabaz — Ben şimdi gider, geli- rim. Karısı — Nereye gidiyorsun? Hokabaz — Nereye olacak köşe ba- şındaki deli doktoruna. Karısı — Orada ne yapacaksın? Hokkabaz — bize kadar davet ede- ceğim, Karısı — Nasıl olur, ona göre bir yi- yecek hazırlamadım. Hokkabaz — Ona göre yiyecek ha- zırlamadın amma, ona göre hazırlan- mış başka şey var. Karısı — Ne var? Hokkabaz — Ne olacak, sen varsın! Karısı — Ben mi, ne demek istiyor- sun. Hokkabaz — Canım, dört tane ayak-| lı, ayakları nallı ördekten tekme ye- | diğini söyliyen insana deli derler. De- | lilere de deli doktorunu çağırırlar. — | Karısı — Bunları ben mi söyledim. Hokkabaz — Ben sordum, Sen de evet dedin. Karısı — Kabahat bende mi? Ey- velâ sen başladın. Seni horozlar mı ga- galadı? diye soran sen değli miydin? Koskoca insanı hiç horoz gagalar mı? Hokkabaz — Sen de olur kadın de- gelsin, Horozlar mı gagaladı? Sözü bir tabirdir.. Yani, hasta mısın? Mâ- nasına gelir, - Hayır, ördekler tekmele- Karsı — Şunu dosdoğru söylesey- din ya! Hokkabaz — Ben senin horozlar mi gağaladı, tabirini bilmediğini nefe den bileyim. Karısı — Sen hokkabaz değil mi- sin? Hokkabaz — Hokkabazım, ne ola” caki 3,4, 6, 3 tüm ukeyife 6, 2, 3 üm «ge çen bir gün» 1,4,3,7, Bim «bol: 8,4, Sim uhayvan ölüsün 7, Sim «mili bankalarımızdan biri», Bütünüm «Öz dilimize kavuşturan usuldür». ... Bilmecemizi doğru halledenlerden birinciye: 10, ikinciye 5, üçüncüye 3, dördüncüye, 2, beşinciye 1 lira; ayrıca "15 kariimize de güzel hediyeler verile- cektir. Ağaç dalı mı, kuş mu? Avustralyada bulunan bir cins kuş başka kuş- lardan kendini korumak için bulunduğu ağaç- ta o vaziyette durur kine ta- raftan bakılırsa bakılsın, bakan- lar onu bir kuş değil bir ağaç dalı zannederler, ii zle Hokkabazla Karısı Karısı — Ma dem ki hokkabaz sın, herşeyi bilmen lâzım gelir... Öte- kinin (oberikinin avucuna ne sakla- dığını biliyorsun yal Hokkabaz — O başka bu başka. peki amma sen ne için iyi değilsin! Karısı — Bil bar Karısı — Peki öyleyse mutfağa git, geli Hokkabaz — Gittim, geldim; bir ko- ca tepsi tatlı yapmışsın. pi Karısı — İşte onu yaptım. Yoruk dum. Bu yüzden iyi değilim! Hokkabaz — Şimdi onu yer iyileşi- TİZ. Karısı — Öyle amma yemek vakti daha gelmedi. Bak benim işim de var. Süpürge elimde, silip süpüreceğim. Hokkabaz — Bari ben de silip süpü- reyim. Karısı — (Kendi kendine) hele şu hokkabaz mutfaktan gelsin süpürge yi eline vereyim de ona ortalığı sildi- rip süpürtüvereyim. Ne kadar da geç kaldı, Mutfağa gideli yarım saatten fazla oldu. Dur hele biraz daha bek- liyelim... Ayak sesleri var işte geliyor, Hokkabaz — Of, aman öldüm, bit- tim. Patladım. Karısı — Ne var, ne oldun, hani si- lip süpürecektin, Hokkabaz — Silip süpürdüm de bu hale geldim ya.. Karısı — Neyi silip süpürdün, bir saate yakın bir zamandır mufakta- sın Hokkabaz — Mutfağı silip süpür- düm. İnanmazsan git bak! Karısı — Şimdi anladım. Sen mutf- fakta yiyecek namına ne varsa yedin bitirdin hal, Hokabaz — Ha şunu bileydin, Be- nim silip süpüreceğim demekten mak- sadım yiyecek namına ne varsa hep- sini bitireceğim. demekti. Dediğimi de yaptım. Karısı — Eyveh.. Hokkabaz — Hokkabazın karısı de- İ gil misin evvelden bunu bilseydin de beni mutfağa sokmasaydın!. Yirmi karamela yüz paraya — Ayhan şimdi de bakkal mı oldun?! — Bakkal oldum. Bir şey mi alar | caksın!, İ — Bana yirmi tane karamelâ ver, — Peki şimdi veririm, — Yüz para yüz para daha beş ku- | ruş eder şimdi oldu. — Ben de gidiyorum. — Al karamelâları. — Sen de al yüz parayı — Eyvah beni aldattı. Al yüz para daha diye verdiği yüzlük benim ona geri verdiğim ilk yüzlüktü. Küçük Şirley Siz de görmüş- sünüzdür, İngi- (” lizxe bir filim memleketimize getirtiliyor. Ve li- , sanı türkçeye çev-. riliyor Sinemada | bu filmi seyreder» | ken artistlerin | türkçe konuştu» | larını duyuyorsu- lerinden hiç ol mazsa birkaçını içinizde görmiyen yoktur. Bunların nasıl yapıldığını merak ettiniz mi? Bakın ben size anlatayım. Sesli bir filim getir tilir, Bu sesli fi- - msi ilmdeki yabancı e gerdan dil hangi dile ÇEY- gilimlerinde konuşan rilecekse o dile gö- Kolet Boreli re heceleri eksiltilip, fazlalaştırılmak- sızın artistlerin dudak oynatış tarzlari- na göre seçilmiş kelimelerle çevrilir. Bu tercüme hazırlanınca, tercümeyi ar- tistlere söyleterek yeni bir filme yal- nız ses olarak alırlar, Asıl sesli filmi sessiz bir hale getirirler, Bu sefer bir sinema perdesi üzerine sesli filmin a8- lıni sessiz, ve sonradan yapılan resim- âdeta bir sinema salonunde olduğu gibi aksettirirler, ve onu yeniden bir filme alırlar. Bu yeni filim tercü- me edilmiş lisanda sesli bir filim olur. İşte sinemalarda seyrettiğimiz sesi değiştirilmiş filimler böyle yapılmış- tır. Yaşasın Ders bitti bugün gene; Yaşasın mektepliler.. Bir bakın zevklerine; Yaşasın mektepliler. Takılalım pişpişe; Hep çıkalım güneşe.. İçimizde bir neşe, Yaşasın mektepliler. Tutuşalım. elele, Koşalım güle güle. Sen de oyna bizimle; Yaşasın mektepliler, Atlıyalım, birdirbir.. Durma koş çember çevir; Hayat yalnız neşedir, Yaşasın mektepliler,

Bu sayıdan diğer sayfalar: