22 Haziran 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

22 Haziran 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ye da. ks wle ik” yol tesi in- yev- leri Amerikada portakal sarfiyat Geçen otuz sene içinde Amerika Müttehid hükümetelrinde portakal sarfiyatı bir misli artmıştır. 1908 se- Mesinde her Amerikalı vasati olarak #enede 31 portakal yemekte idi. Şim- di ise her Amerikalı senede en azdan 79 portakal yemektedir. Bazı taraf- larda sarfiyat bunun bir iki mislidir. Portakal sarfiyatının ariması yal- Diz halkın kendi sıhhatini ve bu ların malüm reklâm faaliyeti en bü- yük âmil olmuştur. Portakal yetişti. ren büyük şirketlerden bir kaçı ge- Çen otuz sene zarfında bütçelerine reklâm için 25,000,000 dolar masraf Deliler günden güne çoğalmaktadır Pariste toplanan beynelmilel ruhi- yat kongresinde delilerin günden gü- ne çoğalmaları mevzuuna aid konuş- malar olmuştur: Bütün Amerika has- tanelerinde tedavi edilen hastaların yüzde altmış birini sinir hastaları ve deliler teşkil etmektedir. Fransada yalnız Sen Departmanından akıl has- talıkları yüzünden hastanelere yati- rümış olanlarm sayısı yirmi bini geç- Büyük Britanya adaları Büyük Britanya adaları senede 25 Santim suya gümülmektedirler. Fakat bu hiç te gözle görülür bir tehlike de- ğildir. Çünkü bütün Britanya adala- rının suya gömülmesi için beş yüz otuz bin sene lâzımdır. O zamana ka- dar da dünyanın bu şeklini muhafa- za edeceğini hiç kimse kestiremez. Dünyanın dörtte üçü su olduğuna ve bu nisbeti'muhafaza edeceğine na zaran acaba başka bir tarafta da Ka- Talar denizlerden yer alıyor mu? İngilterenin en güzel İngilterenin en güzel kadınları Bro- omfie!'de bulunmaktadır. Yüz güzel- liği ve saç rengi itibarile Broomjiel ka-| dınlarına fd- bir kadın: medh- i kadar güzel» Hattâ İngilt için, «Broomfisl rini kullanırlar, Broomjisi kadınlarının güzelliğini müdafaa cemiyeti adlı bir cemiyet de Torbalı'da 1ai Iı artıyor koymuşlardır. Amerikada portakal bu memleke- tin garb cihetinde, yani Büyük Ok- yonus sahillerindeki Kalifomiya ha- valisinde yetiştirilmektedir. Portakal- ların cinsini ıslah — her türlü fe- dakârlik Yafa portakallar derecesinde iyi portakal yetiştirmek için büyük gay- ret sarfedilmiştir. Dünyanın meyva ile iştiğal eden en meşhur ziraai mühendisleri ve ilmi mütehassıslar büyük maaşlar ile Kaliforniyaya cel- bedilmşitir. Bunlar her gün yeni bir | cins portakal yetiştirmektedirler. Cinslerin tenevrüü propaganda gayretine çok yardım etmektedir. | mektedir. Gene Fransada Vinatien akıl hastalıkları hastanesinin hasta mevcudü 1924 senesinde bin yedi yüz- ken şimdi iki bin yedi yüz olmuştur. | Doktor F. Handing tarafından tu- tulan bir istatistike göre delilerin sayısı senede yüzde otuz mikdarında artmaktadır. Bu hesaba göre bir as- | ra kadar dünyada akıllı insn kalmı- yacaktır. İngiliz erkekleri şeker i sevmezler , yemeyi İngilterede şekerci dükkânı her yer- dekinden daha çoktur. Böyle olmakla beraber İngiliz er- kekleri şekerden pek hoşlanmazlar, Şekerleri kadınlar ve çocuklar yerler. Fransada ise erkekler kadınlardan daha çok şeker yerler. Ceplerinde şe- kerleme paketlerile dolaşıp ölede be- ride ağızlarına birer şekerleme atan erkeklere her zaman tesadüf edilmek- tedir, kadınları nerededir? vardır. Geçende belediye meclisi şeh- re su getirmek teşebbüsünde bulun- duğu saman cemiyet şehre getirilecek | suyla nacak kadınların güzellik. | lerinin bozulacağını, güzelliği idame etmek için eskisi gibi orada bulunan. | kuyu sularile yıkanmaları elzem ol duğumu ileri sürmüş, ve bu yüzden te- şebbüs akim kalmıştır. bir göçmen köyü kuruldu Torbalı'da yeni Inşa edilen göçmen köyü; Yeniköy *Torhalı (Akşam) — İki senedenbe- ri İzmir vilâyetinde yerleştirilen Bul- garistan ve Romanyalı göçmenlerden (8000) kişi tamamen müstahsil vazi- yete getirilmiştir. Torbalı, Foça, Çeş- Seferihisar, Menemen, Kemalpa- ve Kuşadası kazala rında iskân edi- enlere şimdiye kadar yemek- , tohumluk, çift hayvanı, pulluk zi tevziatı yapılmış, bü- tün bu işler tam bir intizam içinde ği gibi muhtelif yerlerde şim- ettirilen ve kabul mu- Ameleleri bitirilen 600 den fazla ev de göçmen ailelerine verilmiştir. Şimdiye kadar hükümet tarafından kira ile tutulan köy evlerinde yerleştirilen göçmenlerden mühim bir kısmı bu €vlerde iskân edilmiş, böylece en bü- yük yardımı görmüşlerdir. Hükümet göçmenlere azami yardı. mı göstermekte, onların memlekette yerleşmesine, kökleşmesine büyük ehemmiyet vermektedir. Daha 900 ka- dar ev inşa ettirilecek, diğer göçmen- ler de bu evlerde iskân edileceklerdir, Vilâyet iskân müdürü B. Ziya Fuad, Sık sık kazamıza gelerek göçmenlerin | vaziyeti ve ihtiyacı ile yakından alâ- kadar olmaktadır. Haber aldığımıza göre iskân müdü- rü, yalnız Torbalı kazasındaki göç- menlere değil, diğer kazalarda iskân edilen göçmenlere karşı da ayni şef- kat ve hassasiyeti göstermektedir. Göçmenlerin sıhhi vaziyetleri, umu- miyet itibarile çok iyidir. Hepsi de memnundurlar. ve Hükümete nasıl değildir; iki âşık hakikaten yaşamıştır Trenle Verona şehrine yaklaşan- lar ufukta şehir kulelerinin belir. diğini gördükleri zaman acıklı şey- ler duyarlar, Ve- ronayı sevmiyen yoktur, denilebilir. Fakat bu sevgiyi uyandıran sebeb orada muazzam saraylar kuran, pitoresk meydanlar vücude getiren eski İtalyan asilzâ- deleri midir, yoksa Şekspirin ölmez eserile bir ebediyet bahşettiği bed- baht Romeo ile Jüliyetin orada yat- tıkları mıdır? Romeo ile Jüliyetin aşk romanına inanmak istemiyenler bu- nun hakikatle hiç bir alâkası olma- dığını, bütün meslenin bir şair di- mağının doğurduğu hayallerden iba- ret bulunduğunu iddia ediyorlardı. Fakat maruf nuvelistler bunun aksi- ni isbat ettiler. O âşıkların hakika- Romeo | len yaşamış olduklarını, mezarları- nın Şekspirden çok evvel malüm bu- Yunduğunu meydana çıkardılar. Veronada Piazza d'Erbeden bir- kaç adım ileride haricen ziynetsiz görünen bir ev vardır. Bedbaht Jüli- yetin o evde oturduğunu ifade eden bir mermer levha kapısının yanına çivilenmiş olmasaydı insan o eve hiç ehemmiyet vermeden önünden gelip geçerdi. Aradan gelip geçen asırlar binanın cephesinde tahribkâr izler bırakmıştır, Taşlar delik deşik ol- muş, demir aksamı rutubet ve pas kemirmiştir. Avluyu aşarak öbür ta- rafa geçmek için geceleri Jüliyetin yolunu aydınlatmağa yaramış olan kapının yanındaki demir fenerlerden bugün yalnız paslı bir iskeletten baş- ka birşey kalmamıştır, Fakat insan biraz hayalini kuvvetlendirince bü te ferruatı unutuyor, eski romantik ma- ziye geçiyor. Genç ve a dedikoducu ma» evlerine çekilip çekilmediklerini anlamık için bir kere sağına na baklığını, ondan sonra kendisini 8 lıkla, bekliyen Roms- oya iltihak etmek üzere seri adımlar- Bir araba uçuru- ma yuvarlandı İçinde bulunan altı kişi ağır ya yaralandı İzmir CAkşam) — İzmir - Kemal- paşa şosesi üzerinde Belkahve mevki- inde bir araba kazası olmuş, Ulucak köyünden Ahmedin idare ettiği tek araba, uçurumdan aşağı düşmüştür, Arabada bulunan Ahmed, Ödemişli Yusuf Akkan, oğlu 11 yaşlarında Mus- tafa, Ahmed kızı 36 yaşında Zeynep, Hüseyin kızı 35 yaşında Halide ve Har nife uçuruma yuvarlanmışlardır, Ara- bacı Ahmedie Halide, Hanife ve Zey- nep, muhtelif yerlerinden ağır suret- te yaralanmışlar, İzmir memleket hastanesine getirilerek tedavi altına alınmışlardır. Arabacı Ahmedin ka- fatasının çatladığı anlaşılmıştır, sol syağı da kırılmıştır... Bir çocuk yalınayak oynarken ayağına çivi battı Üsküdarda oturan on beş yaşların- da Ertuğrul isminde bir çocuk sokak- ta yalın ayak oynarken ayağına çivi batmı, tehlikeli sureitte yaralanmış- tır, Polis, Ertuğrulu Haydarpaşa has- tanesine kaldırmıştır, a teşekkür edeceklerini bilemiyorlar. İzmir vilâyeti dahilindeki göçmen- lere çift hayvanı tevzi edilmek Üzere Sıhhat ve İçtimai Muavenet vekile- tinden vilâyete gönderilen 72,000 lira- dan 60,000 lira ile bütün göçmenlere çift hayvanı tevzi edilmiş, on iki bin lira tasarruf temin olunmuştur. Hü- kümetin göçmen siyaseti, güzel neti- celerini en kısa bir zamanda vermiş, hepsini müstahsil vaziyete getirmiş- tir, Şekspirin meşhur Romeo ve Jüliyet romanı hayal mahsulü addedilir. Halbuki bu romanda tasvir edilen sevgililerin yaşadıkları tahakkuk etmiştir. İtalyada ve Jüliyetin mezarları Verona şehrindedir la gizli telâki mahalline doğru yürü. düğünü görür gibi oluyor. Bu asırdide saraydan bedbaht sev- gililerin ebedi yurdlarına kadar gi- den yol, onların acıklı akıbetleri gibi, romantik değildir, İnsan toz ve top- Tak içine boğulmuş olan bir hayvan pazarından geçliklen sonra bir zabi- ta memurunun yardımile orasını bu- labiliyor. Mor salkımlara. ve duvar gülleri arasına gizlenmiş olan eski bir dehliz harabesi karşınıza çıkıyor. Bu dehliz bundan 300 şene evvel bar TUt kulesinin infilâkı neticesinde ber- hava olan San Franzisko kilisesine #iddi. Bu sütunlu dehlizin içinde yük- sekce bir mahalde bir mermer lâhid duruyor. Romeo ile Jüliyet ıztırabla dolu olan hayatlarından sonra müş- terek ebedi uykularını bu mermer mezarın içinde uyuyorlar, Bu lâhidin etrafı bütün gün ziya- retçilerle doludur. Bunların en çoğu uzaklardan yakınlardan gelen genç ve âşık çiflerdir. Bunlar, derin rüya lara daldıklarını ifade eden bakışlarla Romeo ile Jüliyetin mezarına bakıp dururlar. Âşıklar çifler ekseriya vi- zit kartlarını mezarın üzerine bırakıp giderler, Bu kartlarda türlü türlü dilekler yazılıdır. “Güya Romeo ile Jüliyetin mezarı ziyaret edilecek ve böyle bir kart bırak.lacak olursa s0- vilen kadının veya erkeğin aşkını Son zamanlara kadar Romeoile Jüliyetin mermer mezer taşından bir parça kuparıp ondan ziynet eşya- sı yaplırmak ve bunları üzerinde ta- şımak bir aşk tılsımı sayılırdı. Pek romantik aşklara tutulan kızlar me- zar taşından bir parça koparabilmek için uzun müddet uğraşırlar, o par- çayı hemen en yakın bir kuyumcuya bir çerçeve geçir- tirler ve onu muska gibi üzerlerinde ta- şırlardı. O taş cep- dukça aşk buhranlarından kurtula- caklarını zannederlerdi. Hattâ İmpa» ratoriçe Marie Louise, mezar taşı parçalarından bütün bir gerdanlık yaptırarak boynuna takmıştı. Mezar taşının parçalana, parçalangı bitip tükenmemesini Veronalı kur- naz bir heykeltiraşa medyunuz, Bu helkeltiraş bir gün o mezarın etrafın» dü dolaşırken o mezar taşına benzi. yen başka bir taş bulur, Bu taştan imal ettiği küçük biblolar, Romeo ilg Jüliyetin acıklı aşk maceralarına dar ir küçük bir hikâye ile senelerce zi- yaretçilere satarak epiyce para kar zanır. Pek meraklı ve titiz olan âşık kızlar için mezarın başında hususi bir servis açılır. Asıl mezar taşım- dan küçük bir zar şeklinde bir parça kesilir, ayni zamanda o zar büyüklü- günde bir çok zarlar da heykeltiraşın keşfettiği ikinci mermer taşından imaj olunur. Bu sahte parçalar mezarın bekçisine verilir. Bekçi de her defa- sında, zar parçasını biraz evvel kes- liğini ifade ederek cebindeki taş parçalarını birer birer meraklı âşık kızlara satar, Verona'n heykeltraşın kurduğu bu tuzak koca mermer sü- tun bitinceye kadar senelerce devam eder, taş parçaları bütün dünyaya yayılır, Heykeltraşın çocukları şimdi baba- Jarından kalma mesleki kartpostal sab- mak ve mezarı ziyaret edenlere Ro- meo ile Jübijet'e dair acıklı bir hikâ- ye anlatmak suretile hayatlarım ka zanmağa çalışıyorlar. Aldıkları bah- şiş arttıkça hikâyelerin romantik mevzuları da günden güne zenginleşi- yor. Ziyaretçiler onları susturmak içigi de bazen tekrar para vermeğe mecbur oluyorlar. Bandırma Memleket hastanesi Bandırma ve cıvarının sıhhi ihtiyaçlarını karşılıyor i ASE f sinemi Zi SUN» s Bandırma Memleket hastanesinin cepheden görünüşü Bandırma (Akşam) — Şehrimiz. de Üç yıl evvel Inşa ve tesis edilen Memleket hastanesi Bandırmanın ve civar kazaların ihtiyacını karşda maktadır. 22 yataklı olan bu hastanede bir operatör ve sertabib, bir dahiliye mü» tehassısı ve bir baş hemşire, bir has- tabakıcı, dört hademe, bir kâtib ve bir ahçı vardır. 'Müstacel ameliyatlar muvaffakı- yele yapılmakta ve her gün saat 10 dan 12 ye kadar meccanl muaye ne, pansüman ve ayak tedavisi icra edilmektedir. Temizlik ve servis noktasından mükemmel olan bu müessesenin müs hitle gösterdiği varlık takdirle karşi lanmaktadır. Kadınhanı posta ve telgraf şefi beraet etti Kadınhanı (Akşam) — Kazamış posta ve telgraf şefi bay Avni Çelik, vazifesini suiistimal suçile asliye ©0 za mahkemesine verilmişti. İki se ne devam eden muhakemesi sonun- da aleyhindeki isnadın sabit olama- ması hasebile beracline karar verili. miştir, i r 7 |

Bu sayıdan diğer sayfalar: