9 Ağustos 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

9 Ağustos 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Balıklı pilâv Sayfiye yerlerinde balık hem bol, hem taze, hem de nisbeten ucuz ola- rak ledarik edilebilir. Her balığm kendine mahsus bir pişme tarzı var- “dır. Kimisinin ızgarası, kimisinin ta- yası, bazısının pilâkisi meşhurdur. Bugün tarif edeceğimiz balıklı pilâv pek taammüm etmemiş fakat gayet lezzetli bir yemektir. Her balıkla yar pılabilirse de eti ezilen balıkla hoş ol- madığı için en nefisi kefal balığı ile olur. Bunu yapmak için alınan kefal bü- yükçe olmalıdır. Altı kişi için şu tertip tamamdır. 750 gram kefal, yarım kilo pirinç, 250 gram soğan, büyük bir çay fincanı zeytinyağı, arzu edildiği kadar doma- 5 tes, 10 kuruşluk fıstık üzüm, tuz, bi- ber, bahar. Soğan ince ince doğradıktan ya- hut rendeledikten sonra yağ ve fıstık- Ja beraber ateşe konmalı, pembe olun- cıya kadar karıştırmalı. Pirinci ölç- meli, Ayni kapla iki misli domatesli su ölçmeli ve yağın içine atmalı, (Az veya çok domatesli sevildiğine göre domatesi sz veya çok koymalı) tence- Tenin kapağını kapamalı, Diğer taraftan kefallar güzelce te- mizlenmeli, iri parçalara taksim et- meli. 750 gram balık 6 veya 7 parça ol- malıdır. Kafa ve kuyruğun dış kısmı kaonmadığı için kesilmelidir. Tenceredeki su kaynayınca içine balıklar atılacak tencerenin ağzı açık bırakılacaktır. Balık bir taşım kay- nayınca tuzunu atmalı, üzerine üzüm- leri serpmelidir. Evvelce sıcak suda lanmış olan pirinci yıkadıktan son- Ta İşine salmah. Tencerenin ağzı dal- ma açık kalmalıdır. Pirinçler balık- Yarın üstünde kahrsa iyi pişmiyeceği için pirinci atarken dikkat etmelidir. Bu pilâva kaşık, kepçe girmez. Pirinç salınmca ateş gaz ise kısılacak, kö- 'mürse küllenecektir. Pilâv tamamiyle suyunu çekince ateşten inip on beş yirmi dakika demlenecek, Üzerine ha- ff bahar ekilerek bir peçete örtülecek, Bu pilâv soğuğa yakın ılık olarak ye- nilirse daha nefistir. Tabağa çıkarken kepce veya kaşık girerse balıklar da- #ılacağından tencerenin üzerine bü- yük yuvarlak yemek tabağı kapıyarak tencereyi başaşağı çevirmelidir. Balık- hı pilâv olduğu gibi kalıpla tabağa çı- kar, üyerine kara biber ekerek sofraya çıkarılmalıdır. Izgaradan evvel dikkat edilecek bir nokta Et olsun, balık olsun ızgarada ya- pilacağı zaman yapışmaması için €v- velâ ızgara ateşe boş olarak konmalı, kızdığı zaman üzerine et veya balık konmalıdır. Bir gecenin romanı Yazan: Perihan Ömer İşte böyle bir zamanında aci bile | duyamıyacak kadar bedbinleştiği bir gecede karısını görmüştü. Ve sanki onu çok eskidenberi bekliyor, arı- yormuş gibi birden sevmişti. Bütün parlaklığına rağmen mahzun, dalgın gözlerini sanki, hemen tanımıştı. Odada dolaşarak kendi kendine: — Pet, dedi. Ben onu çok eski- denberi tanıyorum. İhtimal biz baş- ka asırlarda da geldik ve seviştik. Gözlerini biraz kısı. Kızıl abajür- dan çıkan ziyanın odanın bir köşesi- ne vuruşu, ona sızan bir kan hatır- lattı, İlâve etti: — Ve aşkımızın arasından daima bir kan geçti. Sonra başını elleri içinde sıkarak kendinden ürktü, Acaba deli mi olu- yordu? Fakat neden, neden lâmia o Romalı elbiselerini giymişti? Hatırlı- yordu, çok eskiden de ayni kıyafetle, simsiyah gözlü bir kadına büyük bir hayranlıkla bakar, çiçek kokulu bah- çelerde beline sarılarak dolaşırdı. Ama Haldun yoktu, Ve o kadında kendine karşı müthiş bir aşk vardı... Fakat ne zaman, ne zaman? LAYAN ni Ee <5 p Hem iş görmek, hem Vücudün biçimini, endamın inceli- ğini muhafaza etmek için jimnastik yapmanın elzem olduğu anlaşılmıştır. Kadınların ekserisi, bunu bildikleri halde, bu külfete katlanmamak için vakitleri olmadığından, şikâyet eder- ler. Amerikada bunun da çaresi bulun- muştur, Görülen her ev işinin bir jim- nastik hareketi olduğuna karar veril. miş, yalnız bu hareketi nizamı dâaire- sinde yapmanın usulleri tayin edil- miştir, i — Yüksek yerde duran eşyanın tozunu alırken, pencere camlarını si- ! yahut alçek bir sürmeden bir şey alır- ken resimde görülen şekilde eğilmek vücudün bütün adaleleri için faydalı dır. 3 — Masa, dolap, sandalya gibi e$- yanın alt kısımlarının tozu alınırken dizleri birbirinden ayırmadan durma- 1. Kollar ve bacaklar için faydalıdır. 4 — Kitap okurken ayaklara jim- nastik yapmağa alışmalı. Bacaklar olduğu gibi durmalı, yalnız ayakları sağa sola oynatarak bileklerin daima ince kalmasını temin eden bu hare- | keti yanmalı, lerken bu işi gerinerek yapmak lâzım- | dır. Vücudün incelmesine, çevik olına- sına yardım eder. 2 — Ayakkabların tozunu silerken Pişmiye Geçenlerde yazdığımız bu pişmiyen pastanın daha nefis olan tertibini ta- rif ediyoruz: İki taze yumurtayı telle köpürtme- li, içersine bir bardak pudra şekeri, bir limonun rendelenmiş kabuğunu, ateşte sulandırılmış on bir çorba ka- şığı vejelalin yağı, iki çorba Kaşığı kakao, iki çorba kaşığı makineden geçmiş badem, dört çorba kaşığı kü- çük parçalara taksim edilmiş karışık meyva şekerlemesi ilâve etmeli ve gü- zelce karıştırmak. Bir likör kadehi arzu edilen likörden karıştırılırsa çok nefis olur. 'Tefrika No, 4 Beyni çatlıyacak gibiydi.. Pencereyi açarak derin bir nefes aldı. Kışın sert, soğuk havası ciğerlerine dolunca ha- #ifledi, Gülümseyerek: — Çok çalışmak beni yoruyor. Eski Romalıların tarihile de fazla meşgul oldum. Hayal görüyorum. Herhalde Lâmianın aklına da bu kıyafet her gün gözüne çarpan kitablardan gel- miştir. dedi, Pencereyi kapadı. Bir şeye karar vermiş gibi sert adımlarla odadan çık- tı. Bütün yorgunluğuna rağmen, t€- selliyi ancak çalışmakta bulacağına önünden gitmiyordu. Her vakitki gibi aşktan bahsetmemek kararile sahife- ler doldurdu. Sonra gözleri daldı, daldı, sanki görüyordu: Geçirdiği en zevkli hayatı... ez O gece Cavide hanımefendinin ge- niş salonları sahife sahife açılan bir tarih kitabıma benziyordu. Geçmiş asirlârı canlandıran okiyafetlerdeki kadın ve erkekler dans ederlerken pek | neşeli görünüyorlardı. Etrafta dalga- lanan müzik, kahkaha sesleri, dediko- 5 — Dikiş dikerken, elişleri ile meş- gul olurken sandalyada dik oturmalı. Bacakları mümkün olduğu kadar uzatarak germeli. Adalelerin gerildiği hissedilir, Bu hareket bacak ve kalça- n pasta : Otuz tane pöti bör bisküisini avuç içerisinde küçük parçalara kırarak ufalamal, hazırlanan krema içerisine karıştırmalı. Yağ geçmez bir küğid içersine kre- malı bu hamuru boşaltarak kalım bir sucuk şekli vermeli, Kâğıtla beraber yuvarlayıp sarmalı. Öylece serin bir yerde 24 saat bırakmalı, (Buz dolabı varsa üç dört saat kâfidir.) Kâğıttan rosto gibi yuvarlak çıkan pastayı bir parmak eninde parçalara kesmeli. Her türlü şerbet ve dondurma ile ikram edilebilir. du ve ilânı aşk fısıltilarını örtüyor, elektrikler insanları berrak bir su gi- bi bir taraflı sade şıkırtılı ve pirltik pi TA jimnastik | | l gösteriyordu. Kocasından biraz öte | de yeni bir sevgiyi kabul eden kadının da, nişanlısının ihanetini seyreden genç kızın da, aldatılan kocanın da dudaklarında tebessümler dolaşıyor; nazik ve zarif, kaygusuz ve düşünce siz görünebilmek için bütün Kuvvetle- rini sarfediyorlardı, Lâmlada her zaman yaşadığı mo- der hayatın süslü zincirleri altında sürüklenirdi. Lâkin o gece yalana, riyaya, hattâ yaşamağa karşı derin bir halsizlik hissediyordu. Kimsenin rağbet etmediği küçük bir odaya çe- kilmiş, her şeyi gibi yanındaki Hal dunu da unutmuş, sade kocasının hâ- Iâ kulaklarında çınlıyan sesini dinli- yor. o garib sözlerden bir mâna çı- karmağa çalışıyordu. Bu bir şaka de- gildi; o gözlerle o halecanla şaka ya- pılamazdı. Bu bir sinir buhranı mıydı? Niçin onu yalnız bırakarak buralara sürüklenmişti. Iztırab çeke çeke İra- desini nasıl kaybetmişti. Düşünme- mek, düşünememek ne iyi şeydi, Haldunun kadar boşalttı, Sarhoş olabilmek ga- yesile gözlerini kapadı. Çok geçmeden kapıdan doğru gelen bir ayak patırdı- sına göz kapakları titriyerek açıldı. Memnuniyetle: — A... Feriha sen misin! dedi, uzattığı kadehi dibine. Jarı inceltir, 6 — Ayakta durarak görülen bir iş esnasında derin nefes alarak parmak uçlarına basarak kalkınmalı, ve ya- vaşçi topuklar üzerine inmeli. Göğ- sün ve omuzların genişlemesine yar- dım eder, 7 — Boş vakitlerde sandalyede otur- malı, iki elle, ayakların bileklerinden tutmalı ve kalçalara doğru çekmeli. Bütün vücudün adalelerini işletirsi- nİZ, 8 — Eller muslukta yıkanırken, el- ler musluk altında, fakat vücut müm- kün olduğu kadar uzakta durmalı. Ayaklar birbirinden bir karış ara ile ayrı olmalıdır. Eler yıkandığı müd- detçe kâh sağ, kâh sol ayak üzerinde kalkınıp inmelidir. Diş fırçaları nasıl dezenfekte edilir? Yeni satın alman diş fırçalarını dezenfekte etmeden kullanmak caiz değildir. Fıkır fıkır kaynar suya soktuktan sonra ispirto içerisine koymalı, bir iki saat bıraktıktan sonra kullanmalıdır. Pudranın rengi Yazın açık havada gezerken İnsan farkına varmadan esmerleşir, cildi ya- nar. Kışın sürülen pudra bu renk eii- de açık düşer. Bunun İçin daima sü- rülen pudraya bir miktar daha koyu pudra katmak en doğru harekettir, Bu gelen Mari Antuvanet kıyafeti- | ne girmiş, güzelden ziyade zarif bir kadındı. Halinde büyük bir yorgun- Yuk, ince yüzünde saklıyamadığı bir hüzün vardı. İhtimal Fransanın eski Xraliçesi mağrur başını kiyotine doğ- Tü uzatırken bu kadar bedbin görün müyordu. Lâmla hayretle: — Sana ne oldu Feriha? dedi. Kı- yafetile beraber Mari Antuvanetin ıztırablarını da mi aldın? Arkadaşının sesini görünce daha ciddi ilâve etti: — Ne oldu, neyin var? Feriha kırık bir sesle sordu: — Duymadın rm? Öyle ya nereden duyacaksın! Öyle âni oldu kil. — Nedir bu âni olan? — Ne olacak Vedianın ölümü! — Vedia mı! Bizim Vedia mı?!.. Ne söylüyorsun bizim Vedia mi öldü? İm- kânsız, dahâ on gün evvel, uzun uzun konuşmuştuk. Ne diyorsun Feriha... Nasıl olur? — Basbayağı oluyor işte... Azrail in- sana on gün evvelden davetiye yolla- mıyor... Zavallı yavrucuk zalen artık yaşamıyordu ki. Sen ne kadar olsa Vediayı iyi tanımazsın, Benim küçük- Tük arkadaşımdı. Hemen hiç ayrılma- dık. Biliyorsun son senelerde de ayni apartımanda oturuyorduk. Kadının sesi boğuklaştı, Gözleri Moda haberleri Beyaz elbise ile kırmızı kap çok giyiliyor ve beğeniliyor. 4 İpekli renkli pikeden veya sür rahtan yapılan kısa ceketler rağ” bettedir . * Bele kadar sıkı, belden aşağı” sı plise mantolar giyümeğe bü lanmıştır. * Çizgili ve benekli kumaşlarâ rağbet artmaktadır. * Elbise yakalarına dantel, ya” hut organdiden rüş ve plise koy” mak modadır. * Yünlü dantelden, yahut gi pür dantelden redingot içimi mantolar modadır. * Elbise yakalarını küçük renk H boncuklarla işlemek revaçtadıf» X Çizgüt muslinden yapılan y€ ce elbiseleri çok beğenilmektedir. Vişne ve ahududu şerbeti Moda caddesi, Seniha B.: 1 — Sıkmiğ vişne ve nhudududan tabii şerbet yapıl” bilir. Bunların dabs leziz olması için $ terlbi Wwerübe ediniz! il Beher bardak içine üç parmak sikm” meyva suyu koyunuz, içine bir çorba K#” #ığı limon suyu, arsu ettiğiniz kadar $© ker koyarak karıştırınız. Sonra ba i soda ile doldurunuz. İçine bir parça Dü atılabilir, | 2 — Siniri olanlar için ihlamur bağ” yosu faydalıdır. Yarım kilo ıhlamuru tencere #u ile kaynatınız. Sonra banyO” daki ılk su içerisine bir tülbentten Sö” #ünüz ve bu su İle banyo yapınız. 3 — Tımaklarımızı kırılırsa seytinyaği” yahut badem yağı içine geceleri beş SÖ dakika batırınız. f ' Sigaradan sararan parmak uçları hasıl temizlenir? N Tepebaşı, Aliye G.: 1 — Sişerndan a Taran parmak uçlarını beyazlatmak içi” bir el tası su içerisine beş on dam (acide oxaligue) karıştırınız ve bu # içinde parmaklarınızı bayno ediniz. 2 — Meyva tart yapmak için şu tertiğ dört kişiye kâfi gelir: 125 gram eli : un, 75 gram tereyağı, bir yumurta, BEZ çorba kaşı pudra şekeri, yarım bardif su. j Unun ortasmnı açarak yumurtayı malı, şekeri, suyu ve tereyağını koyma karıştırarak hamur haline getirmeli, YE varlamalı, üzerine bir örtü örterek bir yerde yarım saat bırakmalı, Son merdane ile yuvarlak açarak yağı Ş tepsiye yaymal, fırında pişirmeli Hamurun kabarmaması için içine KW ru fasulye doldurarak fırına salmalı, Pİ” Hği zaman fasulyeleri boşaltmalı, be olan hamur üzerine şekerte DigESİ meyvalar dizmeli, ç Küçük meyvalar bütün, kayı şef. erik gibileri parça parça kesilerek dizili” Arsu edilirse çiy hamur. üzerine gf meyvalar dizilir, bol şeker serpilerek © rında pişirilir. doldu, ağlıyacağını anlıyarak birdöf sustu. Lâmla nefes almadan arkad” şma bakıyordu. Onun söylediği sö” sözler bir alev gibi beynine yapışmış. Kendi kendine sordu: «Vediayı beli ben iyi tanıyamadım. Lâkin kocan” kocam ne kadar iyi tanımış! Nasıl. için? Hiç bir yaşıyanı kısk halde bir ölüyü, hem ne kadar zav#” hı bir ölüyü kıskanıyordu.» İ Feriha nihayet göz yaşlarını içi” sindirmeğe muvaffak olarak kesik #” sik anlatmıya başladı: j — Vedia yedi sekiz gün evvel bird. hastalandı. Hastalığı ne idi i rum. Doktorlar da pek anlı ; Yalnız kendisinin hastalığını bilen ten o beni istemeden ben onu dim.» diye cevab veriyordu. Herbal çok muztaribdi, eminim çok çekiyordu, Fakat hiç şikâyet e sabırla bekliyordu, Neyi... Ben ayamıyordum. Lâkin mu! yeli her şeye rağmen âdeta zevkle a canla bir şey beklediği idi. Basit eyi dığı günleri hesab ediyor, her #9 ii emin olmak ister gibi bugün paz salı m, çarşamba mı diye goruy

Bu sayıdan diğer sayfalar: