11 Ağustos 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 12

11 Ağustos 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

istih- hattâ Çatalca | kuvvet halinde tut. ©» saydılar nisanın ( on biri - rumidir (24 nisan) - meş- £ rutiyetin tarihinde pek kanlı bir gün olurdu, Nâzım paşa bi- rinci ordu kuman- danlığına getiril di. Fakat bubi rinci ordu Abdül- hamidin eski has- sa ordusu değil, zabitsiz, (o zabtü Taptı bozulmuş bir sürü idi. Zabitleri mevcud ve zabtü Taptı yerinde olan kuvvetleri bile iyi idare etmek kabiliyetinden mahrum olan Nâzım paşa başına geçirildiği orduyu kendi haline bıraktı. İsyan eden efrad kafes- içlerinden boşanmış vahşi hayvanlar gibi İstanbul sokaklarında bilhassa, mektebli zabilleri arayıp bulduklarını “şehid ediyorlardı. Efkârı umumiye derhal kıyamın aleyhine döndü. Her- kes Rumeliden gelecek orduyu neca- $ı mesihi telâkki ediyordu. Mahmud Şevket paşanın Ayastafanostaki kâ- rargâhı İstanbuldan İltica eden mek- tebli ümera ve zabitler ile doldu. Nâzim paşa hâlâ Abdülhamidi kur- tarmak fikrinde idi, Hareket ordusü- nun erkânını İstanbuldaki perişan ordu ile korkutmak ve padişah nami- ha müzakere ve sulh elmek için kendi de bizzat Ayastafanosâ gitli, Hareke- tin hitamına ve İstanbulun hürriyet ordusunca tam fethine kadar Ayasta- fanosta misafir; yani esir kaldı.) Süleyman Nazif bey Âbdülhamidin 31 mart vakasında âmil olmadığına kanidir. Biz ise onun başmusahibi Cevher ağayı Yıldızdaki paralardan istediği kadar çekip irtica aletlerine dağıtmasına müsaade ederek ve ken- disi meydana çıkmıyarak sonra ta- haddüs edecek neticeye göre vaziyet almağa intizar ettiği kanaatindeyiz. 'Türk tarihi tedkik cemiyetinin neş- rettiği tarihin üçüncü cildinde de 31 mart hâdisesinde Abdülhamidin alâ- kası tesbit edildiği zikredilmiştir. (1) Şüphe yoktur ki Abdülhamid İstan- buldaki kuvvetlerden bir ordu teşkil ederek buna Süleyman Nazif beyin dediği gibi Çatalcada, hattâ Kâğıdha- ne sırtlarında mevzi aldırmış olsaydı Hareket ordusunun muvaffakıyeti pek işkâl edilmiş bulunacak, iki kuvvet arasında vâki olacak bu muharebe Osmanlı meşrutiyet tarihinde pek mühim bir yer tutacaktı. Fakat Ab- dülhamidin hal ve mizacı hakkında şimdiye kadar verdiğimiz malâmat tamamen göslerir ki o bizzat: böyle kanlı işlere girişmekten - kendi nefsi- ni düşünerek - son derecede tehaşi ederdi © Murad bey (Tatlı emeller ve aci ha- kikatler) eserinde Hareket ordusunun İstanbula girdiğinden bahseylediği sırada (S 218) (mukavemet edilme- mesi mukarrer olduğunu mevsuk yer- den işitmiştim.) diyor. Murad bey İstanbuldaki askerin Hareket ordusuna mukavemet edip etmiyeceğini merak ederek bu «mev- Suk yerden» sormuş ve-bu cevabi al- muş olacak. d Abdülhamidin tüfekçileri büyük ve küçük Tahir paşaların müdafanya te- #ebbüs tekliflerini nasıl reddettiğini yazmıştık. Nâzım paşanın da kendisine bu yol- da bir teklifte bulunduğu, onun da redde uğradığı sonradan İşitilmişti. Bu teklifin vukuu sahih olsun ol- masın Nâzım paşa Abdülhamidin mü- vafakatini tahsil etmeden «padişahı kurtarmak ve sulh müzakere etmek» için tabiidir ki Ayastafanosa gidemez- di. İttihad ve Terakki namına müna» sib gördüğü şekilde etraf ile muhabe- Teler yapan Talât bey iso meşrutiyeti . (S.M, Mebusan ve âyan âzası Ayastafanosta ilk içtimaını akdetti kurtarmak istiyen örduyu İttihad ve Terakki namına harekete gelmiş gibi göstermeğe çalışıyor ve bunda muvaf- fak ta oluyordu. Bir hakikattir ki gerek Selânikte, gerek Manastırada İttihadcılar asker tertibat ve sevkiyatında mühim roller oynamışlardı. Enver, Fethi, Hafız Hak- kı beyler de Avrupadan Selâniğe gel- mişlerdi. İttihad ve Terakki erkânı kendi aralarında İstanbul ele geçiri- lince Abdülhamidin hal'ini, örfi idare ilânını, âsilerin cezalandırılmasını kararlaştırmışlardı. Bunun için İstan- bulda nisanın 6 -on sekizindenberi hasıl olan nisbi süküna bakılmıyarak bu kararları icra mevkiine koymak için tedbir alınıyordu. Mil meclisin Ayastafanosta inika- dı istenilmesi bundan ileri gelmişti, İttihad erkânmdan Rahmi beyin kayınpederi kumandan Hüsnü paşa heşrettiği beyannamelerde İttihad ve i Terakki tezini yürüterek İstanbul ih- tilâlinin meşrutiyete darbe olduğunu göstermişti. Mahmud Şevket paşa İse ilk beyan- namesinde şöyle demişti: (İstanbulda bazı müfsidlerin ilkaa- tile hassa ordusu efradı idhal edilmek» ten dolayı hükümetin nüfuz ve kud- reti tamamen imha kılınmış ve devle- | tin hayat ve istikbali dahi tehlikeye i#lka edilmiştir, Vatanın atiyen selâ- metini temin etmek hükümetin nüfu- zunu takviyeye vabeste bulunduğun- dan diğer ordular tarafından da izhar olunan ovatanperverane o hissiyata tebaan ikinci ve üçüncü ordular müt- tehiden işbu vazifeyi ifa etmek üzere İstanbula kâfi seyyar kuvvetler sev- .keylemişlerdir.) Bu beyannamesile sırf hükümetin nüfuzunu takviye için hareket ettiği- hi bildiren Mahmud Şevket paşâ son- ra bütün kuvvetini «meşrutiyete vu- rulan darbeyi tenkilen sarfeylemiş ve ve padişahı hal' için gelmediğini ev- velâ kati surette beyan eden Hareket ordusu kumandanı sonra buna kati bir lüzum görmüştür. Talât ve Ahmed Rıza beyler Ayasta- fanosa gelen mebusları ve âyani ev sahibi gibi Yat klübü kapısında kar- e , hepsile sarmaş, dolaş oluyor- Milli meclis Ayastafanosta ilk içti- mamı nisanın 9 - yirmi ikinci günü hafi olarak Yat klübünde akdetti. Bu içtimada iki yüz kadar mebus ve otuz kadar da âyan hazır bulundu. Riyaset makamını âyan reisi Sald paşa ile Ahmed Rıza bey ve Mustafa efendi işgal ediyorlardı, Ahmed Rıza bey istifa eylemiş ol- ması dolayısile burada yeri yoktu. Fa- kat Mustafa efendi bu esnada bütün mebuslara hâkim olan samimi hisle- re tâbi olarak riyaseti Ahmed Rıza bey lehine terketti, Mebuslar da bu terk Ye feragati muvafık buldular, Riyasetin kanunu esasiye muvafık Alarak tevcihi için padişahın iradesi de alınmak lâzım gelirdi ama buna ne vakit, ne imkân vardı Mebuslar meclisin inikad mahallini değiştirir. ken haber - vermeğe bile lüzum gör- medikleri bir «Yıldızına kapanmış» padişahtan böyle bir tasdik ölmağa nize en elverişli yurdu yorulma dan bulabilirsiniz, * kendilerini mecbur görmüyorlardı! (Arkası var) Bike 11 Ağustos 938 Perşembe İstanbul — Öğle neşriyatı; 1230: Piâkla Türk musikisi, 1250: Havadis, 1305: Plâkla “Türk musikisi, 1350: Muhtehf plâk neşriyatı, 14: Son, Akşam ? 1830: Mühtelif par- 19,15: Spor müsahabeleri: Eşref Şefik tarafından, 1955: Boran ha- berleri, 20: Sast ayarı: Grinviç rasatha- nesinden naklan, 2002: Muzaffer İlker ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkılar, 2040 Hava raporu, 2043: Ömer Rıza Doğrul tarafından arat- en söyler, 21: Saat ayar; Orkestra: 1 - Morcna: Siranssfedern, 2 - Bose: Rose Monsse, 3 - Bach: Revell du Prinlemps, 2i: Safiye Tokay ve arkadaşları tarafın- dan Türk musikisi ve halk şarkıları, 22,10; Orkestrm konseri: Novontiden nak- len: Kemal Akel idaresinde, 2250: Son haberler ve ertesi günün programı, 23: Saat ayarı: Son. Ankara — Öğle neşriyatı: 1430: Karı- şık pâk neşriyatı, 1450: Plâkla Türk musikisi ve halk şarkıları, 15,15: Ajana ha: berleri. Akşam neşriyatı: 1830: Karışık plâk neşriyatı, 1915: Türk musikisi ve halk şarkıları (Handan), 20: Saat ayarı ve srapça neşriyak, 20,15: Radyofonik tem- sil (Gençier grubu tarafından), 21: Ke- man könseri; yanoda Prof. ger: Ja, so cin Schwips am Rhein, ? - Kalman: Dis Csardas Fürstin, 3 - Fre- deriksen: Ats dem Nordlande, 22: Ajans haberleri ve hava raporu, 22,15: Yarınki program ve son. Avrupa İstasyonları Saat 30de Berlin 20 plâk — Breslav 20 hafif mü- zika — Deutsehi, 8. 20 Salzburg festi- vallerinden naklen Mozart'ın «Figaronun İzdiacı» operası — Hambg, 20,5 opera muzikası — Kolonya 20,10 orkesten — Münih 2014 operet havaları — Viyana 20,05 orkesira — Athlone 20,20 konser — Berom. 20 flüt ve piyao — Budap, 20 bafif muzika — Bükreş, 2025 balalayka konseri — Helsingt. 2040 karışık muği- ka — Hilvers, 20 «Figaronun İzdiyacı operası — Kaşnu 2030 hafif muzika Milâno 2030 dans — M.'Ceneri 2030 h fif muzika — Sofya 1045 denberi piya no — Strasbe, 20,30 piyano — Rad. Tou- 1ousp 20,15 karışık muzika — Varşova 2025 karışık muzika. Saat 21 de Breslay 21,10 orkestra — Devtshl, 8, 21 operaya devam — Prankt, Berlin ve Stutte. 21/5 karışık - muzika — Hambg. 21,10 karışık muzika — Kolonya 21,10 or- kestraya devam — Künigsbe; 31,10 opera muzikası Saarbr. 21,10 eğlenceli muzika — Viyan 21,10 öğlenceli musika — Bari 2115 Yunanca neşriyat — Bölgrad 21 opera parçaları — Brüksel gi hafıf mu zika — Budap, 21,15 opetet — Budap, II 2125 konser — Bükreş 21,19 Beethovenin # uncu senfonisi (plâkla) ;— Droitviç 2145 orkestra — Helsingf, 2410 orkestra — Hilvers. I 21 operaya devam — Kopen- hag 21 örkestra ve koliştler — Limoges 2130 karışık muzika — Londra 21 dans, 3130 karışık muzlka — Ostrovo 2155 konser — Oslo 21 konser — Rad. Paris 3130 - 23,30 askeri muzika — Parla - Eyfel, Bordo, Lyon, Montpeliler 21,08 - 23 Ver- dinin «Alda öperan — «Rosemaric» opereti — 10 Lehar muzikası — Strasbg,, Nis 2130 - 2330 karışık muzika — Rad. Toulouse 2105 hafif muzika, Saat 12 de Künigibe. 22 opera muzikasına devam — Leipalg, Breslav, Danzig, Deutsehi $., Hambg. 22 Salzburg festivallerinden nak- len Mozart eserleri — Prankft, Berlin ve Siulig. 22 karışık muzikaya devam — Viyana 22 oğlenceli muzikaya devam — Belgrad 22 konser — Budap. 22 operele deyam — Budap. II 22 konsere devam — Bükreş 2245 Rumen orkestrası — Hel- singfors 22,10 hafif muzika — Hilvers T 22.10 konser — Kopenhag 2230 plya- no — Milâno 22 Vagnerin »Tannhaeüsers operam — North - İreland 2230 orkes- trâ — Prag TI 23 öperete devam — Roma, 22 seritön. konser — Sofya 22 hafif mu- zika — Rad. Toulouse 22.10 hafif muzl- ka — Varşora 22,10 hafif muzika, Sant 21de Frankft, 2345 eğlence va dans — Di- ğer Alman istasyonları Stultgarttan nak- leh 23,30 orkestra — Budap. 23 operete devam — PFlorans 23 dans, 2340 ha- fif murika, 7325 dans — Llksembg. 23,06 senfon, muzika — Milâno 23 opera- ya devam — Oslo 23,15 salon muzikası — Roma 23 konsere devam, sonra hafif mü- zika — Sottens 23,15 dans — Stokholm 23,15 sAidas operasının dördüncü perde- sl — Varşova 23 salon muzikası. Saat Yi den itibaren Alman istasyonları 1 e kadar evvelki programlarına devam — Budap, 24,25 çin- gene çalgısı — Droltviç 2410 dans — Stutig., Frankft. ve Berlin 1 - 4 gece konseri — Diğer Alman istasyonları 1-4 Denrigden naklen gece muzikası. Yer değiştirecek kiracılara tavsiye! Akşam'ın KÜÇÜK İLÂNLA- RI'nı dikkatle okursanız kendi- Kp a nk Tarihi DİŞİ KORSAN Deniz Romanı Yazan: İskender F. Sertelli Tefrika No, 82 Önce ok yağmurile karşılanan Aryüs, sonra gözleri bağlanarak kumandanın yanına götürüldü — Emire söyle.. rak Bizansa gönderirse, çok faydalı olabilirim! Dedi, beni hafiye ola- kendisine Nahaş elindeki kamçıyı bir daha kaldırdı. fakat vuramadı. — Ne diyorsun? dedi, sen bu yük- sek surlardan içeri girebilir misin? — İnsan, yapamıyacağı bir işi ağ- zana alır mi? Nahaş yerine döndü. Kamçısını direkteki çiviye astı. Bir şarab daha içti. Uzun, ıslak bıyıklarını silerek ba- şını arkâya çevirdi. — Fena bir fikir değil bu. Hele bir gidip te anlatayım emire... Yavaş yavaş merdivenden yukarı çıktı... Emire, Aryüsün söyledikleri- ni anlattı; — Bir Venedikli esir, Bizans Sur- Jarmı aşıp, öle yanda olup bitenleri öğrenmeğe hâzır. Dedi. Said bunu duyunca güldü. Fakat, kulak ardına atmadı: — Hele bir gelsin de konuşayım. dedi. , Aryüsü Saidin yanına çıkardılar, Said, Aryüsü görünce tanıdı. Arab korsanı onu Sicilya ada- ları önünde Venediklilerle yaptığı bir deniz harbinde esir almıştı. — Bizans surlarından içeri girmek istiyen kahraman sen misin? Diye sordu. Aryüs hürmetle başı- nı salladı: — Evet, ya emir! Bugün, malyeti- nizde çalışan üciz bir kürekçiyim. Fakat, imparalorla görüşmeme mü- saade ederseniz, yarın bir kahraman olabilirim. Ve bu uğurda size çok faydalı olacağımı da umuyorum. Sald, Venedikli esirin gözlerinin içine baktı. — Merd. bir adama benziyorsun, Aryüs! Bizanstarı tekrar buraya dö- neceğini bana ne ile temin edebilir- sin? Aryüs düşündü. Onun, memleketinde her şeyden üstün tuttuğu bir şerefi vardı. Fa- kat, şimdi zayıf, kudretsiz, hattâ şe- refsiz bir esirdi. Bir müddet önüne baktı. çocuk gibi gözlerinden bir kaç damla yaş döktü. elini göğsüne götürdü: — Ecdadımdan bena miras kalan şu (Şeref madalyonu) ndan başka sizi temin edecek bir şeyim yok, Bu- nu size emanet olarak bırakayım.. Said, esirin boynundaki mâdalyo- nu aldı; — Bunun ne kıymeti var, Aryüs? Bir bronz parçası.. — Bunu ecdadım asırlarca boyun- larmda taşımışlar. Ailemin en bü- yüğü bendim... Bu ailemizin şerefi, haysiyeti, namusudur, seyid! Ben onu kaybetmemek için, canımı kay: betmeğe razıyım. ” — Bizanslılar seni tanırlar mı? — Evet. Hattâ imparator da ta- nır... Madem ki Bizansın iç yüzünü öğrenmek istiyorsunuz! Beni bir el. çi gibi imparalorla görüşmeğe gön- deriniz... Kendisine mülâyim teklif. lerde bulunalım. Hattâ isterseniz, bu hususta müzakereye de girişeyim. ve bu arada — bir iki gün Bizansta kalmak vesilesini bulmuş olür — her şeyi öğrendikten sonra dönerim. — Ya dönmezsen..? — Bizansı bugün değilse, yarın nasıl olsa ele geçireceksiniz Eğer dönmezsem, bir 8y, iki ay ve nihayet üç ay sonra Bizansı zaplettiğiniz za- man gene elinize düşecek değil mi- yim? O vakit etimi lokma lokma doğratır, köpeklerin ağzına atarsı- ruz! Said, Aryüsün sözlerini dikkatle Ginledi. Aryüs çok ciddi konuşuyordu. Sözlerinde hile ve riyadan eser yoktu. Çok merd bir adamdı Aryüs Said bu teklifi reddetmekle ne kazanacaktı? Halbuki, kabul ederse, ve Aryüs sözünde durur da bir iki gün sonra Gönerse, Sald bu vesile ile Bizansın iç yüzünü de — az çok — öğrenmiş, ona göre tedbir almış olacaktı, Aryüse döndü: — Peki... Bu madalyon bende kak sın. Hazır ol. Seni imparatorla ko- nuşmağa memur ettim, O gün Aryüse yeni elbiseler ver- diler.. Yıkadılar.. giyindirdiler, Ve küçük bir şalupaya bindire- rek Hâlice gönderdiler. Saldin gemisinde bulunan prens Vasil Saidin bu hareketini hoş gör- memekle beraber, korsan relsine faz- la bir şey söylemeğe cesaret göstere medi, Aryüs, Bizans imparatoru Mihail ile görüşmeğe gitti. Şir Aryüs, Bizans imparatorunun sarayında... Aryüsü Haliç kapısında müthiş bir ok yağmuru ile karşıladılar, Pa- kat o, ihtiyatlı yola çıkmıştı. Derhad şalupanın başına bir işaret çekerek: #İmparatorla o konuşmağa © geliyo- rum!» diye bağırdı. Ok yağmuru birdenbire kesilmişti. Bu cephenin kumandanı Olan Teofilos askerlerine (ateş kesi) em- rini verdi. Belliydi ki, korsanlar Bizanslılara yeni bir teklifte bulunuyorlardı. Fakât, o ne?! Kayığın içinde Ve- nedikli bir adam vardı. Bu bir esir miydi, asilazde miydi? Belli değildL Temiz giyinmişti.. giyinmişti amma, altında Venedik kılığı, üstünde Arab bornuzu vardı Bu ne biçim kılıklı böyle? Aryüs gemide ne bulduysa onu giymişti. Kayık sahile yanaştı, Yukardan seslendiler: — Ne istiyorsun? Sen kimsin? — Ben Arab korsanlarının elinde Venedikli bir esirim. Emir Saldin Sulh tekliflerini imparatora arzetme- ğe geldim. Aryüs bu sözleri bağırarak söyle- mişti. Surlarda dolaşan Bizanslı nöbet- | çiler sevinçle birbirlerine bakışarak: — Arablar yola geliyor. Diye gülüştüler, Bu haber bir kaç dakika içinde surlardaki askerin kulağına erişti, Teofilos küçük gizli kapının açık masıni emretmişti. Aryüs sahilde bekliyordu. Kendisini nereden kabul edeceklerini bilmiyor, denizde aşağı yukarı dolaşıyordu. Nihayet sahildeki surların dibin- den küçük bir delik açıldı. bir nö- betçi Aryüse seslendi: — Buradan geliniz... Kaç kişisi- niz? Aryüs nöbetçiye doğru ilerledi. Sahile yanaştı, j — Bir kişiyim. Dedi, Ve kayıktan atladı. Zindan gibi karanlık bir yerdi bu- rası, 'Bir kaç asker derhal Aryüsün üz6- rine atıldılar. Kollarından tutarak: — Korkmat — dediler — gözlerini bağlıyacağız.. Ve kalm bir bezle gözlerini iyi- ce sardılar, Uzun ve dolambaçlı yollardan yü rüterek nihayet şehre götürdüler. Askerlerden biri: — Şimdi kumandanla görüşecek- sin! Diye mirıldandı. Aryüs: — Surlardan çıkmadık mı? dedi Gözlerimi ne zaman açacaksınız? Asker cevab verdi: — General Teofllos geliyor. Gözle- rini o açacak! Çok sürmedi.. sert bir el Aryüsün yüzünde dolaştı. o Teofilos, Aryüsün gözlerini çözüyordu. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: