August 31, 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

August 31, 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ny ugoslavy ada büyük mensucat sanayii Yoguslavyada pamuklu ve yünlü Mensucat sanayii çok inkişaf etmiş. tir. Fakat fabirakalar ekseriya har Tiçten muhtaç olduğu yünü celbetti- Binden eski Kosova ve Manastır ci- Yarında yetişen koyun sürülerinin Yünlerinden istifade olunmuyordu. Şimdi hükümet bir kanunla yünlü Mensucat fabrikalarını imâl ettikleri Yünlü kumaşlarda yüzde yirmi nis- betinde yerli yün kullanmağa icbar etmiştir. Şimdiye kadar Yugoslavya» hin yerli yünleri ecnebi yünlerine na- Zaran iyi olmadığından dahilde sar- fedilmemekte ve ihraç edilerek ecne- bi memleketlerde ucuz paha ile elden Çıkarılmakta idi, | Bu suretle geçen sene Yugoslavya» dan harice yirmi üç buçuk milyon dinar kıymetinde yerli yün ihraç edil miş ve hariçten de 260 milyon dinar- lık yün ithal edilmiş idi. Yerli yün harice kilosu 24 dirin- ra satıldığı halde ecnebi yünlerine kilo başına 40 ilâ 75 dinar tediye edil- miştir, Ayni zamanda hükümet yerli yünleri ıslah için Belgardda (yün istihsalini ilerletmek enstitüsü) na- mı altında fenni bir müessese vücu- da getirmiştir. Bu müessesenin yardımıile Yu- goslar köylüsnün başlıca gelir men- bal olan koyunlarının ıslah edileceği bekleniyor. Güneş soğuyor mu? 558 senesinde Avrupayı müthiş bir sıcak dalgası kasıp kavurmuş. Kurak- Tıktan yüzlerce kişi ölmüş. 955 de gene böyle korkunç bir sıcak dalgası Avrupalıları bunaltmış, güneş vurmasından yüzlerce kişi ölmüş, Ortaçağlarda Avrupada fazla sıcak kaydedilmiyor. 1793 deki sıcaklarda ağaçlar kuru- Muş, güneş ağaçların köklerini bile ka- Yurmuş. Yüz sene sonra 1893 gazeteleri yazın sıcağından «Bu havalara insan dayana- maz» sözlerile bahsediyorlar. O gün bugündür yaz Avrupayı kasıp kavuruyor, 1904 de Fransanın bazı yerlerinde hararet 44 dereceyi bul- du. Bu sene de İstanbulda 38 derecede yanıp tutuştuk. Kim demiş güneş soğuyor diye? Tayyarelerle yiyecek nakli Harp yahut feyezan sahalarında tecrit edilmiş olan yerlere tayyare İle yiyecek nakli zamanımızda alel âde bir iş olmuştur. Lâkin havadan Yiyecek nakli büsbütün yeni birşey değildir. Tam bin sene evvel Kahiredeki Fatimilerin bu şehrin civarında ye Üişmiyen tarafında meyvaları hariç- ten hava yolu ile celbettikleri şimdi Anlaşılmıştar. Bunlardan biri 700 kilometre uzak- taki bahçelerden her gün kiraz ve çilek getirtmiştir. 600 kadar mektup götüren güvercinlerin ayaklarına bağlanan torbacklara konulan ikişer üçer kiraz ve çileği bu uzun mesafe- den hava yolulle naklederlermiş. Bu surelle Kuhire saray halkı hergün taze meyva yemeğe muvdlfak olur Tarmış. Güzel bir toplama Bundan yirmi iki sene evvel Londra da bir kız çocuğu kör doğdu. Yirmi iki #ME€ bu kızcağız odünyayıvein. sanları görmeden yaşadı. Yirmi iki se- NE Sonra kızın gözlerine ameliyat yap- tılar. Gözleri açıldı, dünyayı ve insan- ları Börmeğe başladı. Ne saadet değil mi?. yi açılan kıza da bunu sormuş» Arslanla Kaplandan doğan Londra hayvanat bahçesinde natü- l Falistler çok enteresan tecrübeler yapı« — Hayır demiş, gözlerimin açıldığı» na müteessifim. Ben insanların hepsini güzel ve mesud sanıyordum. Halbuki çok çirkinler ve çok bedbaht yüzlüler var, | (o Haydi güzellik hak vergisi diyelim. Amma neden somurtup dolaşıyoruz. Fena günleri hesaplayıp Somurtacak yerde, iyi günleri toplayıp hesaplamak daha iyi olmaz mı?. ay yaşadı öldü... Şimdi de dişi kaplanla erkek aslanı Yorlar, İ giftleştirmeğe uğraşıyorlar... Ancak bu İki hayvan natüralistlerin arzusunu Bun i ie) sekiz Rİ ei erkek kap İ bir türlü yerine gelirmiyorlarmış. Fakat Anla. dişi asları çiftleştirdiler. Aslan | bilginler ümldlerini kesmemişler. Nasıl Acayip bir mahlük doğurdu. Bu mahld-| olsa emelimize muvaffak olacağız di- ka Tugu adını verdiler. Yavru birkaç | yorlar. Amerikadan ingiltereye 1941 de Amerika ile İngiltere arasın.) o Tayyareler bugünkü sürat rekorla da yüz yolcu alan tayyareler işliyecek. | WU kıracak, öylesine ki, yolcular iki le memleket arasındaki saat farkını gi- ayyarelerin kamaraları, banyo- | dermek için her saat başı saatlerini 25 ları, barları, kumar salonları olacak. dakika ileri alacaklar, m Şarki Karahisar halkevinde temsil | Şarki Karahisar (Akşam) — Halkevimiz gösterit kolu (Ana) piyesini tem- €derek halkın tekdirine mazhar olmuşlardır. Yukarıki klişe temsilde rol gençleri bir arada gösteriyor, 70 um günün de cinayetle- Geçen gün Aden. de mütekaid kap- tanlardan Vinnit- le karısı tevkif edil. mişlerdir, Şehrin garip ve en tanın- muş şahsiyetlerin- den biri olan Vin- nit meğerse bir kas til imiş. Bu katlin ifşasi zabıta tari“ hinde şimdiye ka- dar görülmemiş bir tarzda vuku bul- muştur. Mütekald kaptan oVinnit birkaç hafta evyel birçok eş ve dost huzurunda 60 ıncı doğum gününü te- sid ediyordu. Kaptan epeyce sarhoş ol- duktan sonra ayağa kalktı ve nutuk irad etmeğe başlıyarak dedi ki: «Menfur bir kömür limanı olan bu Aden'den Kızıldenize hayatımda. bir- çok seferler yaptım. Bu seferlerim es- nasında birçok şeyler gördüm ve ge mime binen serserilerden birçök şey- ler öğrendim. Kendim de iç sıkıntısını defetmek ve Kesemi doldurmak” için bazı cinayetler işledim. O zamanlar ne hoş zamanlardı? Zabıta tarafın. dan takip edilmekten korkmadan in» sanları birer birer öbür dünyaya yol- Tuyordum. Altın ve inci çalıyordum. 2 nisan 1912 de'Aden körfezinde kay- bolan Ledi Verçi vakasını belki hatır- Jarsnız. Bu hâdise o vakit Hind zabi- tan heyetinde büyük bir heyecan uyan. dırmıştı. O küçük İngiliz kadını çok güzel ve yosma bir mahlüktu! Ben, kadına evvelâ âşık oldum, sonra öldür. düm ve ölüsünü denize attım, Çünkü karım onu kıskanıyordu ve öyle hare- ket etmemi istiyordu. Hey gidi günler heyl» Misafirler ihtiyar kaptanın bu sözleri» ni ciddi telâkki etmediler ve şaka yap- tığı zannile güldüler, Fakat «Aden kaptanı» lâkabını alan Vinnit, hikâ Kaptan Vinnit, gemisine binen zengin bir İngiliz kadınını mücevherlerini almak için öldürdüğünü itiraf etti, Kaptan daha bir çok yolcuları soymak için öldürdü. Uzun tahkikattan sonra karısı da itiraflarda bulundu, kocasının hilkaten katil ve soyguncu olduğunu söyledi. Cani kaptan müebbed küreğe mahküm oldu... yelerine devam ederek geçirdiği daha birçok maceralardan bahsetti. Onun bu sözleri Aden zabıtasının kulağına aksetti, Ledi Verçi hakikaten 2 nisan 1912 de kaptan Vinnit'in gemisinde kaybolduğundan, zabıta (tahkikat yapmağa karar verdi. Evvelâ kaptan tevkif edilmek istendi, fakat onu bul- mak mümkün olamağı. Bunun üzeri- ne elli bir yaşında bir Yunanlı olan ve daima şık gezen karısı sorguya ç6- kildi. Kadın, kocasının son zamanlar- da cinnet âlâmetleri gösterdiğini, de- niz haydudu rolünü oynamaktun höş- * landığını söylüyordu. Kaptanı tanı- yan şahidier de kadının sözlerini te- yid ettiklerinden tahkikat durdu- ruldu. Fakat iki hafta sonra İngiliz zabı- tası tahkikata devam etmeğe lüzum gösterdi ve kaptanın evinde araştır- ma yapılmasını emretti, Evvelâ bu a- rTaşlırmadan bir netice çıkmadı, fakat sonradan evde gizli bir oda keşfedil- di. Bu odada kiymetli mücevherler ve kadın elbiseleri bulundu. Acaba o pırlantalar, inciler ve altından mamul zinetler kime aitti? Bilhassa kapta nın karısına uymıyan o kiymetli ka- dın elbiseleri nereden oraya gelmiş- ti? Elbiselerden birinde bir İngiliz ka- dın terzisinin markası bulundu, Aca» ba o elbiseler Ledi Verçi'ye mi aitti? Bayan Vinnit evvelâ o gizli odadan ve içindeki eşyadan hiç haberi olma- rini itiraf eden bir kaptan dığını iddia etti, Fakat Adenli bir- çok dükküncilar ka dından son zaman- larda o eşyaya ben- zer eşyaları satın al dıklarını söylediler, İ Kadın, çıkar yel bur, kendisi tarafından teklif üzerine Ledi Verçiyi öldürerek * denize attığını, onun mücevherlerini © ve elbiselerini alıp sakladıklarını, kap- tan Vinnit'in anasından katil olarak © doğmuş bir insan olduğunu zabıtaya * söyledi. Onun her zaman yolcuların — eşyasını çaldığını, onları öldürdüğü- nü, sonra mesuliyeti tayfaya attığını . birer birer anlattı. Soyulan ve öldürü- len bu yolcuların isimlerini bilmediği- © nİ ve kocasını bazan güçlükle bu cina- yetleri işlemekten ve hırsızlıkları yap- maktan menedebildiğini de ilâve etli. “ Tahkikat neticesinde «Aden kapta- ni; nın doğum günü merasiminde söylediği sözlerin doğruluğu meydana çıkarıldı. Gizli odada bulunan eibise- lerin Ledi Verçi'ye ait olduğu tesbit edildi. 1912 de Ledi Verçi kaybolduğu zaman onun bir Hindli tarafından katledildiği zannolunmuş ve o Hindili tevkif edilmişti, Zavallı adam bu yan- lışlığa dayanamıyarak Tevkifhanede ölmüştü. Kaptan Vinnit uzun müddet aran- dıktan sonra nihayet geçen gün Aden civarında bir balıkçı köyünde yakar Jandı, Katil kaptan cinayetini İtiraf, fakat Ledi Verçiden başka bir kimseyi öldürmediğini söyledi, Kaptan, tahki- kat esnasında soğukkanlılığını muha- faza etti. Müebbed hapse mahküm ol- duğu zaman da sükünetle: «Cinayet» lerimin cezasını çekmeğe fırsat buldu- ğumdan dolayı bahtiyarım!» dedi, Kartallıların mazbafası Pendik orta mektebinin Kartalda açılmasını istiyorlar Bu sene Sarıyer, Pendik ve Şişlide yeniden birer orta mekteb açılaca- ğını yazmışlık. Şişlideki mekteb için Bomontide bir bina bulunmuştur. Sarıyer mektebi için de eski orman mektebi binası tahsis edilmiştir. Pen- dik mektebi için de deniz kenarında bir bina kiralanmıştır. Her Üç mek- tebin önümüzdeki ders yılından iti- baren açılacağı kadrosunun tanzim edildiği maarif müdürlüğüne bik dirilmiştir, Bu üç mekteb, diğer mekteblerle beraber zamanında talebe kayd . ve kâbulüne başlıyacaktır. Bu mekteb- ler, diğer bazı orta mekteblerde ol- duğu gibi, çifte tedrisata tabi tutul- mıyacaklardır, Dersler, sabahtan ak- şama kadar normal şekilde verilecektir, Pendikte açılacak orta mekteb için Kartal halkı aralarında bir maz- bata yaparak vilâyete mürücaat, et- mişlerdir. Bu mazbatada açılacak orta mektebin Pendikte değil, Kar- talda açılması daha münasib bulun- duğu ve bu hususta Kartalda bu- lunan bir binanın mahalli kaza ida- re heyeti tarafından da mektebe el- verişli bulunduğu bildirilmiştir. Kartallılar mazbatalarında Pendi- ğe nazaran Kartalım hem kâza mer- kezi, hem de merkezi bir vaziyette bulunduğunu, Tuzla. Gebzeden ge lecek trenlerin Kartalda durduğunu, diğer taraftan Bostancı ve Maltepe ile civar köylerinden gelecek talebe için de Kartala gidip gelmenin da- ha kolay olacağını bildirmşilerdir. Bundan başka mektebe lâzımge- len suyun da Kartalda mebzülen bu- Junduğunu ilâve etmişlerdir. Kar- tallıların bu mazbatası vilâyet tara- fından tedkik edilmektedir. Bir sarhoşun marifeti Evvelki gece sarhoş bir halde Ka. sımpaşadaki Maşallah kahvesine ge- lerek oturanlara küfür etmeğe baş- uyan, sabıkalı Haydar, süküneti ih- 1âl ettiğinden dolayı, polis tarafın dan yakalanmıştır. On yılın gazeteleri sergisi dün açıldı Vali ve matbuat umum müdürlüğü memle- ket işleri müşaviri birer nutuk irad ettiler Fatih Halkevinin, son on yıl zarfın- da Türkiyenin her tarafında çıkan türkçe gazetelerden toplu olarak hazır. ladığı (On yılın gazeteleri) sergisi dün| açılmıştır. “ ettirmiş ve sözünü matbuat tarihimize intikal ettirmiştir. B. Sadri Ertem, Tanzimat devrinin icaplarından olarak bizde ilk türkçe gazetenin nasıl ecnebi sermayesile çık- Merasimde Vali Muhiddin Üstündağ, | tığını ve poletik gazeteciliğin ancak Belediye muavini Rauf, Şehir meclisi (1876 tarihinde kemalini bulduğunu, fâr azaları, Parti ve Halkevi reisleri, teşek- küller mensupları ve muhitin tanmmış simaları vardı. Merasime itfaiye bandosunun çaldı. Eı İstiklâl marşı ile başlanmış C. H. P. Fatih ilçe başkanı Cemaleddin Fazl Erten kısa bir söylevle merasimi açmış ve sözü Dahiliye Vekâleti Matbuat umum müdürlüğü memleket işleri mü- şaviri Sadri Erleme bırakmıştır. Sadri Ertem ilk Türk gazeteciliği ile İstibdad ve Meşrutiyet devirlerindeki gazeteciliğin mukayesesini ve Sonra Cümhuriyet devrindeki gazeteciliğin terakkisi hakkında kıymetli bir söylev vermiş ve ezcümle demiştir ki; — On yıllık harf inkılâbının netice- leri belki kemiyet itibarile büyük ra- kamlar göstermez. Fakat keyfiyet ba- kımından kıymeti çok galibâdir. Matbu- atımızın eski devirlerdeki vaziyetile bu- günkü gazete ve mecmuzlarımızın ki- sa bir mukayesesi, gazete ve mecmua- larımızın cümhuriyet devrindeki tekâ- mülünü göstermeğe kifayet eder. Bu- nun için matbuatın kısa bir tarihçesi. nl çizeyim.» . Dedikfen sonra Avrupada gazetenin nasıl başladığını, hattâ 15 inci asırda Barbarosla Andreadorya arasındaki har» bin bütün Avrupayı yakından alâkadar ettiğini o zamanki gazetelerin bu Türk zaferini cefkârı umumiyeslerine bildir- mek için hattâ ilâveler çıkardıklarını matbuüatın Avrupadaki geçirdiği saf. haları anlatımş, siyasi gazeteciliğin büyük Fransız ihtilâlinden sonra hâ- kim bir kuvvet haline geldiğini tebarüz kat Abdülhamidin matbuatı körkörü- ne bir emirber haline getirdiğini Meş- rutiyet matbualının da ilk devirlerde büyük inkişaflar gösterdiği halde ida» re örfiye, sansür ve harp tesirlerile ne kadar gerilediğini söyledikten sonra dedi ki: — Cumhuriyet devrinde matbuattan sansür kalkmıştır. Türk matbuatı mey- cud kantınlar dairesinde toleransinı ve hürriyetini bulmuştur.» dedikten sonra Cümhuriyet matbuatının bilhassa harf inkilâbından sonraki feyizli verimleri. ne işaret ederek sözüne nihayet ver- miştir, Sadri Erlemin söylevinden sonra Fa- | ih Halkevi adına Müçteba Salâhaddin” Or serginin maksat ve gayesini, yapı- Mış tarzını kısaca anlatmış gelenlere tes şekkür ederek sergiyi açmasını Vali Muhiddin Üstündağdan rica etmiştir. * Vali B. Muhiddin Üstündağ bu sergie nin inkılâp ve rejim için iyi düşünül. müş ve muvaffak olunmuş olduğunu ve örnek tutulmasını söyliyerek ser. © giyi açmıştır. Sergi dün akşama kadar © binlerce ziyaretçi tarafından gezilmiş- © tir. Sergi on beş eylüle kadar her gün saat 10 dan Zİ e kadar açıktır. 'T. 8. K, Atletizm Federasyonundan; 100, 400, 5000 metre düz koşular, uzun ve 3 adım atiamalarda Mili takım birin- ellerini ve 110 metre manialıda Mİİ ta- kım ikincilerini seçmek üzere 2/0/1938 cuma günü saat tam 17 de Fenerbahçe stadında bir müsabaka yapılacaktır, Bu müsabakaya iştirak edecek olan at- letlerin vaktinde stadda bulunmaları ve federasyon antren bay Ratkaya mü- racaat gimeleri lüzumu tebliğ olunur, 5 ZAP grg

Bu sayıdan diğer sayfalar: