2 Eylül 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

2 Eylül 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Tondra, dünya nüfusunun dörtte birini ve arazisinin beşte birini teşkil #den İngiliz cihan imparatorluğunun Umumi ambarı olacaktır, Dünyanın €n meşhur iktisad âlimi Keynes, Kem- te toplanan iktisad ilmi kongre- 8inde Londranın böyle bir depo hali- Mİ alması için çok etraflı düşünülmüş bir plân teklif etmiştir. Mumaileyhe göre, zamanimızda her Memleket ve devlet için altırı iddiha- rından ziyade eşya ve lüzumlu mevad toplamak daha faydalı ve elzemdir. Londra, bütün İngiliz imparatorlu- Bunun yetiştirdiği erzak ve ham mad- İ Geler için bir transit deposu haline ge- | tirildiği zaman İngiltere gerek harp, Berek sulh zamanında külliyetli mik- | tarda erzakı ve ham maddeyi elinde | bulunduracak ve düşmanın abluka Ye deniz yollarını kesmek tehlikeleri Şısında, İngilterenin hariçten yi- Yecek ve ham madde celbedememek İhtimali ile ıztırap çekmiyecektir. Diğer taraftan İngiliz sanayii muh- | taç olduğu ham maddeyi daima Lon- İ İ ! . Londra Ingiliz imparatorunun umumi ambarı olacak . dradan vaktü zamanile tedarik edecek ve cihan piyasasının temevvüçlerin- den müteessir olmıyacaktır. Bu maksadla Londrada muazzam ambarlar tesis edilecektir. Bu ambar- lara gelecek eşya ve ham maddeler. den gümrük resmi alırımıyacaktır, Yalnız İngilterenin dahilinde sarfedil- diği zaman gümrük resmi alınacak- tar. Londranın, İngiliz imparatorluğu eşya ve mahsulâtı İçin umumi ambar olmasından bütün Avrupa istifade edecektir. Avrupanın karasındaki fab- rikalar dahi bütün ihtiyaçlarını Lon- dradan dalmi olarak temin edebile- ceklerdir. 4 Londra, şimdi bütün İngiliz impa- ratorluğunun siyasi müşterek mer- kezi sayılıyor. O zaman iktisadi cihet- ten de İngiliz imparatorluğunun mer- kezi olacaktır, Lâkin, Londranın böyle bir umumi ambar olmasından Avrupadaki bir- çok serbes limanlar müteessir ola- caklardır, Çünkü Londra, daha elve- rişli transit merkezi olacaktır, Türkiye ile Italya arasın- da ticaret anlaşması Yeni anlaşmayı müzakere edecek İtalyan heyeti bugünlerde gelecek Italya ile aramızda yapılacak yeni ticaret, anlaşması için müzakerelerde bulunmak üzere bugünlerde şehrimi- © Romadan bir heyet gelmesi bek- Meniyor. Müzakerelere eylülde Anka- tada başlanacaktır. Mer rk - İtalyan ticaret anlaş- Masının tatbikine 1/1/937 tarihinde ” ve müddeti 18 ay olan an- lama, hitam tarihinden üç ay evvel Ankara veya Roma tarafından feshe- dilmediği için bir sene müddetle ken- diliğinden uzamışsa da, bu müddet dolmadan evvet her fki tarafın arzü- sile yeni bir anlaşma yapılması mu- Yatık görülmüştür, Türkiye - İtalya ticari münasebalı ” inkişaf etmektedir. A ag İtalyan mallarının Yukarda: Müstühkem mevki komutan şekili tuğbay Rasim Songer nutuk irad ediyor, ortada ve aşağıda bahriyeliler ve polis efradı geçiyorlar Türkiyede, Türki emtiasının da İtalyan pazarlarında rağbeti gittikçe artmış, bu suretle alışverişlerde karşılıklı bir çoğalma göze çarpmıştır. Ancak, son anlaşmanın meriyet mevkiinde bulunduğu devirde Roma» da üç milyon liraya yakın bloke «la- cağımız birikmiş, şüphesiz bu da yapır lan fazla ihracata mukabil ithalâ- tın kısmen azalmasından ileri gelmiş- tir. Romadaki resmi İtalyan bankasın- da biriken Türk parasının ödenmesi her halde güç olmuyacaktır. Yeni anlaşma iki memleket ticare- tinde daha büyük inkişaf temin ede- cek hükümleri muhtevi bulunacaktır. eg NR MAÇ MAŞ Yazın plâjlarda yüzü ve vücudü es merleştirmek için saatlerce güneşe msruz bırakmak rın yüzlerini boyalara boğmalarına hoş nazarla bakımıyalıdanberi çeşid çeşid rujlar, dudak boyaları ve pudralar tuvalet eşyası satan Berlin ımağaza- larında hemen hemen yalnız ecnebi ziyaretçilere satılan lüks eşyadan sa- yılıyordu. Bu vâziyet uzun zaman böy- le devam edip gidemezdi. Kadınlar için yeni bir moda keşfetmek lâzımdı, Al- manlar uzun uzadıya düşündükten sonra bu yeni modayı keşfetmekte ge- cikmediler, Kadınların yüzlerini kır- muızi boyalar sürmeden ve pudra ek- meden güzelleştirmek için yeni bir ça- re buldu, Keşfedilen yeni usulden, bir zamanlar altı aylık ondülasiyonlar da olduğu gibi, elektrik cereyanından İs- tifade edilmektedir. Bundan sonra ka» dınlar içinde bulundukları odaların veya salonların nasıl suni sürette ay- dınltidığını ve yahud güneş şualarının az veya çok miktarda yüzlerine akset- ğini hesaba katarak ona göre yüzle- rins renk ve biçim vermek derdinden âzade olacaklardır. Bugüne kadar odalarımızı ve salonlarımızı tenvir et- meğe yarıyan elektrik cereyanı bun- dan böyle kadınların yüzünü aydın- latmağa ve o yüzlerde sihirli renkler yaratmağa yarıyacaktır. Kadınlar yeni usulü bir kere gör- dükten ve yüzlerine tatbik ettikten sonra şimdiye kadar kendileri, büyük bir işkence teşkil etmiş olan güzellik Almanyada keşfedilen usul sayesinde kadınların güzelleşmek için yüzlerine pudra ile ruj, krem sürmelerine hacet kalmamıştır. Elektrikle yüz ütüsü, cildi, canlandırıyor, kırmızılık veriyor ve bu makyaj hiç bozulmadan 24 saat devam ediyor ve her türlü elektrik ziyasına uygun geliyor ameliyatından kurtulduklarına inana- caklar ve buna çok memnun olacak- lardır. Çünkü Avrupada son zaman- iarda kadınların yüzlerini güzelleş- tirmek için, hakikaten işkence deni- lecek değbirlere ve vasıtalara müra- caat olunuyordu. Meselâ bir gün yüz saatlerce yeşil salata yapraklarile ör- tülü kalmağa mahküm ediliyor, erte- #i günü ise hiyardan kesilip çıkarılan lâvhalara bürünüyordu. Kadın, yal- nız göz ve burun delikleri dışarida, bu vaziyette saatlerce beklemeğe mec- bur oluyordu. İşkence günlerce de- vam ettikten sonra da gene türlü tür- lü boyaların sürülmesi lâzım geli yordu. Şimdi Berlinde büyük kadın ber berleri dükkânlarında tatbik edilme- ğe başlanılan bu yeni usul elektrikle yüzdeki cildi canlandırmaktan iba rettir. Ültraviyolet şuaları neşreden bu âlet, kadınların yüzlerine temas ettiği yerlerde kani harekete getiriyor ve Oo yer kızarıyor, Tabii bir kırmızılık ha- sıl eden o yer yirmi dört saat hiç bo- zulmadan kalıyor. Bu tabii ruj gece ve gündüz her türlü tenvirata uygun oluyor, Kanın hareketle gelmesinden hasıl olan kırmızılık, yanağın ve yâ” hut vücudün hangi noktasında iste- nilirse hasıl edilebiliyor, Berlinde tatbik edilmeğe başlanan ve kadınları bütün gün yüzlerine bo- ya sürmekten kurtaran bu yeni elek- İrik âletinin iki ar- kadaşı vardır Bu arkadaşlardan - bi- ri elektrik ütüsü va diğeri yüz ütüsü- dür, Elektrik ütüsü ile yüz evvelâ ütü- keniyor. Ütünün tabi tutuluyor, Bu da mesamatı tek- rar kapıyor. Mesamatın bu iki âlet sa- yesinde açılıp kapanması yüzün cildi- ne çok iyi tesir ediyor ve cildi güzel- leştiriyor. Demek ki şimdiye kadar yalnız kanadlı hayvanlar ve paça pi- şirilmeden evvel ütülenirken, bundan sonra kadın yüzlerinin de ütülendiği- ni göreceğiz. Berlinden alınan diğer bir haberde gene kadınları alâkadar eden bir me- seleden bahsolunuyor. Orada bulu- nan ve dünyada emsali olmıyan ka- dın mankenler mektebi geçen gün onuncu kuruluş senesini tesid elmiş- tir. Bu mektebe devam eden kızların vücudleri tabiatin birer saheseridir. Büyük moda mağazaları kendilerine lâzım ollan mankenleri, bu mektep mezunları arasında tedarik ederler. Manken mektebine girmek için kızlar sıkı bir vücud ölçüsüne tabi tutulur- lar. Meselâ kalça genişliği 92 ile 102 santim arasında olmalıdır. Bu ve bu- na benzer daha diğer ölçülerde vücu- de malik olan kızları bulmak kolay bir şey değildir. Erkekler bir kızı be- gendikleri zaman onun kalçasının bir iki santim fazla veya eksik olmasına değil, kalblerinin emrettiği hislere gö- Te hareket ederler, Halbuki Berlindeki manken mektebi bu türlü hislerden âzadedir. O bütün vücüd ebadının ta- limata uygun olmasını ister, Tavkifhanedeki cinayet Fevzi adında birmevkufu öl- düren Yusuf 6 sene 8 gün hapse mahküm oldu Bir müddet evvel İstanbul tevkifha- nesinde mevkuf bulunurken bir bada- na meselesinden çıkan kavgada man- gal bacağından yaptığı bıçakla Çolak Fevzi adında bir mevkufu öldürmekten maznun Yusufla buna suç ortaklığın- dan maznun Maksudun muhakemele- rine dün Ağırceza mahkemesinde bâ- kılmıştır. Maznun Yusul tevkifhaneye girme- den evvel bir kahvede Halil ve Emin ad- Jarında iki Kişi ile kavga etmiş ve bun- lardan Halli bıçakla yaralamış, Emi- ni de öldürmek maksadile vurmak is- fediği sırada bekçi yetişerek kolunu tutmuş ve Emin de yaralanmak sure- tile kurtulmuştur. Bu vaka üzerine tev- kif edilip tevkifhaneye gönderilen Yu- uf orada da, yukarıda yazdığımız $6- kilde mevkuflardan Çolak Fevziyi öl- dürmüştür. Ağırceza mahkemesinde bu üç suç- tan dolayı yapılan muhakeme netice- sinde tevkifhanede badana meselesin» den çıkan kavgada Fevzinin kendisine düğü sabit olmuştur. Diğer taraftan tevkifhaneye girmeden evvel de kah- vede çıkan kavgada Halli yaraladığı ve Emini de öldürmek kasdile yarala- yıp öldürmek suçunun tam teşebbüs öldürmek kasdi sabit olamamıştır. Suç» Jarın içtima göz önüne alınarak netice! itibarile her üç suçtan dolayı Yusufun 6 sene 8 gün müddetle ağır hapse ko- nulmasına karar verilmiştir. 'Tevkifha» nede işlenen cinayetle Yusufa suç or- taklığından maznun Maksudun bu işte alâkasi mahkemece sâbit olamadığın» dan beraet etmiştir. İhtiyar bir kadının ölümüne sebebiyet veren şoförün muhakemesi Şahid komiser muavini: “ Şoför yavaş gitseydi ve etrafına dikkat etseydi kaza olmazdı,, diyor Evvelki gün öğle üzeri köprü üs- tünde otomobille giderken Froso adında 60 yaşında bir kadına çarpa rak ölümüne sebebiyet veren şoför Tevfik hakkında ilk ve hazırlık tah- kikatları ikmal edilmiş, ve cürmü meşhud kanununa tevfikan tedbir- #izlik ve dikkatsizlik ve nizamata ri- ayetsizlikle vefata sebebiyet suçun- dan dün asliye dördüncüceza mah- kemesinde mevkufen muhakemesine başlanmıştır. Muhakemede, ölen Frosonun kız Zolçe de avukatile beraber davacı yerinde <— bulunuyordu. Muhakeme başalyınca Zoyiçe vakayı şöyle anlat- tı; — Köprünün Haliç tarafında bulunuyorduk. Kadıköy iskelesine gitmek üzere karşıya geçecektik. Çi- vilerle işaret edilen geçid yerine gel- dik. Annem önde, ben arkada çivile- rin arasından geçerken (o aşağıdan hızla gelen otomobil birdenbire an- neme çarpıp tekerleklerin altına al- dı. Bu vaziyet karşısında ben kendi- mi kaybederek bağırmağa başladım. Annemin ölümüne sebebiyet verdiği için bu şoförden davacıyım. Şoför ne diyor? Maznun şoför Tevfik de şu ifadeyi verdi: —, Saat bir buçuk sıralarında Sul tanhamamından otomobilime aldı Em dört yolcu ile Karaköye gidiyor- dum. Köprü üstünde karşıdan karşı- ya geçmek için çakılan işaret çivileri- ni geçtiğim sırada yanımdan da bir tramvay geçti. Tramvayla benim oto- mobilimin ön tekerlekleri ayni hiza- ya geldiği sirada birdenbire tramva- yın arkasından bir kadın çıkarak ötomebilimin önüne geldi. Kadın tramvayın arkasından o kadar sür- &tle ve Ani çıktı ki, ben birdenbire firen yaptınısa da otomobilimi “dur. "kadar dün da başka bir araba geçtiği için yan tarafa da sapamadım. Bu vâzi- yet karşısında kadına çarptım, Bu kazada benim kabahatim yoktur. Kadının birdenbire hızla tramvay ar- kasından önüme çıkması bu kazaya sebebiyet (vermiştir. o Otomobilimi hızlı sürmüyordum. Nizamnamede gösterilen süratle gidiyordum. Şahidin ifadesi Kaza esnasında orada bulunan şahid komiser muavini Suphi do vakayı anlatmış ve demiştir ki: — Şoför süratle gidiyordu. Korno çaldığını da duymadım. Kaza esna- sında orada tramvay da yoktu. Be- nim görüşüme ve edindiğim kanaate göre bu kazada hem şoför, hem de ölen kadın kabahatlidir. İhtiyar ka- dın çivilerin arasından yavaş yavaş giderken arkadan kızının bağırması Üzerine şaşırdı ve birdenbire koşma- ğa başladı. İşte bu koşmak yüzünden aşağıdan gelen otomobilin önüne Çi- tı. Şoför de biraz yavaş gidip etrafına dikkat etseydi kaza olmazdı. Kaza yerinde keşif yapan belediye fen memuru da; — Kaza esnasında otomobilin no süratle gittini tahmin, etmek kahil değil, Vaka (yerinde iki defa tecrübe yaptım, İkinci tecrübe- den edindiğim kanaate nazaran Ş0- för 15 ilâ 18 kilometre süratle gidi- yordu. Esasen köprü üstünde bundan daha süratli gilmek memnudur, Oto- mobil bu kadar süratle giderken fren yaparsa iki buçuk metrelik bin saha dâhilinde" durabilir. Fakat ka- zada mesuliyetin hangi tarafa raci ol duğunu kestirip birşey söylememe de imkân yoktur. Kza yapan otomo- bilin frenleri ye makine aksamı sağ» lamdı. Dedi, Evrakın teğikiki için muhakö- me başka güne bırakıldı.

Bu sayıdan diğer sayfalar: