20 Eylül 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 11

20 Eylül 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

izmir fuarı bu akşam Bu yıl fuarı bir milyondan fazla halk ziyaret etti İzmir (Akşam) — İzmir enter- nasyonal fuarı 20 eylül salı akşamı kapanacaktır. Fuarın kapanışı mü- mitesi relsliği tara- fından bütün ekspozanlara şerefine fuar gazinosunda bir ziyafet verile- cek: ve belediye, fuar komitesi reisi tarafından bu se dan elde edilen büyük fa; kl fuarın daha gi mı tebarüz etti i edilecek ve ekspozahi- bu nulka cevab verile- fuarda Kızılay günü ola” ektir. Kızılay kurumu İr- Z Te tarafın o gö ce fuar gazinosunda bir gardenparti ve Gardenparli için mü rlıklar yapılmaktadır. Trakya paviyonu, Trakya umumi müfettişi general Kâzım Diriğin em- rile İzmir fuarı için bir filim hazır- Bu filimde İzmir şehrinin eri, plâjları, eğlen- atı tes lecektir. him haz; lamıştır muhtelif ce yerleri, bit ed Filimin güzelli eski İrmir hafr iştir, bir kısmı tayyare İle ha- . Gene bu filimde abeleri, Kozak yaylası, Gölcük yaylası, sı, Efes harabeleri de bulun- Beş bin metre uzunlu- ğunda olan filim yakında İzmir sine- malarında ( gösterilmeğe (o başlana- caktır, Bu yıl İzmir fuarını bir milyon- dan fazla yerli ve ecnebi halk ziyaret elmiştir. Önümüzdeki sene fuarı için belediye fen heyet malarına İ Sovyet Rusya, İngiltere, Yunanistan, iran, Almanya, Romanya, İtalya, Fi- Vistin iştirak etmişlerdir, Gelecek yıl İştirak edecek ecnebi devletlerin dâ- ha fazla olacağı muhakkak addedi- liyor. Fuar kapandıktan sonra Kültür Park sahası, İzmirlilerin istifadeleri- ne açık bulundurulacaktır. Döner do- lap, atlıkarınca, suni göl ve &iğer eğlence vasıtaları, patinaj sahasi, halkın her zaman için eğlenmesine âçık olacaktır, Fuarda hayvanat bah- çesi de vahşi hayvanların çokluğu s8- bebile bu yıl pek çok ziyaretçi top- Yamıştır. Kültür Park sahasının gelecek yıl- lar fuarları için dar geleceği anlaşıl- mış ev genişletilmesi beledive rels- liğince kararlaştırılmış... . Yapılan tedkiklerde Kültür Park civarında belediyeye ald arsalardan 20,000 metre murabbalık sahanın Kültür Parka ilâve edilebileceği an- laşılmıştır. Bu suretle 360,000 met- re murabbalık Kültür Park sahası 380,000 metre murabbama çıkarlar caktır General Kâzım Diriğin, büyük bir ehemmiyet vererek fuarda vücude getirdiği Trakya paviyonu, şimdiyo kadar 700,000 kişi tarafından ziyaret edilmiştir. Binası itibarile küçük gö- rünen Trakya paviyonu, içinde te$- hir edilen Trakya mahsullerinin bol- luk ve güzelliği, mamulâtının değe- ri ile temayüz etmiştir. İktisad Veki- limiz bile Trakya paviyonunu ziyâ- ret ederkeni — İdeal Trakya! Sözlerini söyle- mekten kendisini alamamıştır. Trak- yada takib edilen göçmen iskân si- yaseti, ağaçlandırma ve hayvan nes- inin ıslahı, köy kalkınması, yol ve köprü inşaatı, diğer bayındırlık ha- reketleri omuvaffakıyetleri, Trakya paviyonunda alâkayı celbeder vaziyet- tedir. Paviyonun her standında 8) nı bir cazibe göze çarpmaktadır. Trakya paviyonunu gezdikten sonra Trakya bölg mure hali- ne geti muhtelif sz leri sebebile tak retçi yoktur. İzmir ticaret ve sanayi etmiyen bir ziyâ- odası pavi- kapanıyor İzmir Fuarına aid bir kaç resim pek çok ziyaretçi çeken büyük pavi- yonlar arasındadır. Ege mıntakasında yetişen muhte- lif mahsulât, teknik tarza uygun Ş©- kilde İzmir ticaret odasi paviyonun- da çok güzel teşhir edilmiştir. Halı, deri, demir, bakır, dokuma ve sâir sanayi maddelerine aid, bilhassa İz mirin üzüm ve incirleri, İzmir lima- nnın ithalât ve ihracat canlılığı çok alâkalı şekilde tebarüz ettirilmiştir. İzmir tenret ve sanayi odası paviy nu, uzun bir emek mahsulü olarak . Bu hazırlıklara oda ğlu bizzat neza- ret etmiş ve alâka göstermiştir. Fuarda İş bankası, Vakıflar, Rti- bank paviyonları da büyük alâka selbetmistir, Trakya paviyonunda deri sanayii standı SARAY ve BABIÂLİNİN İÇ YÜZÜ Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur Tefrika No. 207 4 Abdülhamld ricalinin adalara nefyi - Adana vakası Mustafa Kemal beye, muhalif ve | Cema), Şişli kumandanı Mehmed pa- Şehremini Reşid, Hicaz valisi Devlet NOR valisi Hamdi beyler, muarız olanlar diyorlardı ki «İttihad ve Terakkinin esas temeli ordudur, Mustafs Kemal bey cemiyeti bu temelden mahrum ederek yıkmak istiyor.» Mustafa Kemal de diyordu ki: «İnkılâbı yapan ülün esası or- dudur; fakat bundan sonra devleti idare ve valanı muhafaza eylemekte temel olması lâzımgelen doğrudan doğruya devleti muayyen siyaset dai- | Tesinde idareye muktedir unsurlardır. Bu unsurlar ordu mensubları, husu- sile ordunun bütün kademe! ara sında münakaşa kabul eder bir s'fat ve mahiyet alamaz ve almamalıdır. Yoksa idarede intizam, orduda disip- lin, memlekette sükün temin etmenin imkânı bulunmaz.» Mustafa Kemalin bu nokfai nazar- da ısrarını icab ettiren diğer bir cihet te vardı. O da şudur: Hakikaten herhangi bir kalıraman. hık eseri göstermiş olan herhangi bir zabit devlet idaresinde, v olursa olsun, herhangi bir de mini kendinden küçük Bunun memlekette ve otd anarşi İfade ettiğinde esasen şüphe etmemek tabii idi. Halbuki (Reval) mülâkatı neticesini bertaraf edecek ols edbir elbette bu anarşinin bir komite men- fanti namına devlet otoritesini cak surette idamesi olamazdı. Bu yol- da bir çok mücadelelerden sonra Mus- tafa Kemal artık mânasız bir mahiyet alan ve neticesi gelmiyen, gelmiyecek olan günlük politika cereyanlarından çekilerek asıl felâketlere karşı her tür- Yü çare ve tedbirin esası olan Türk o dusu içinde asker olarak kalmayı ter cih etti, Askerin siyasetten ayrılması haki- ki lüzumuna mu nlâr bunda isabetsizliklerini görmek için çok bek- Jemediler, i Fimakika İstanbulda meşrutiyet muhafızı diye meşrutiyet timsali mec- isi mebusan etrafında bırakılan, hat- tâ Rumelili, kıtalar halifenin taassub aleti olmakta gecikmediler, İstanbul. da hürriyetperverleri din namına bo- ğazlamağa başladılar. Bu kanlı bir Tacia oldu.) Maalesef bu facia kâfi bir ders olmadı. Osmanlı meşrutiyeti bun- dan sonra dahi bu yüzden başka sar- sınlılara, belâlara uğradı! Ankazı istibdad Büyükadaya nakillerindenberi (Ada misafirleri) diye yâd edilen ve asıl «Ankazı istibdadı sayılan Abdülhamid vükelâsı ve ricali divanıharbin mayıs 1325 - 1909 içinde ittihaz ettiği şu ka- rar ile durumlarını ve yerlerini değiş- tirdiler: (Hükümeti hamidiye ankazının payitahtta bulunmaları asayişi ihlâl edecek derecede suitesir hasıl eyle. mekte olduğu anlaşıldığından bunla. rm - elde bulunan vesikalar tedkik olunarak bilâhare haklarında kanun hükmü icra edilmek üzere » 10 tem. muz 1324 - 23 temmuz 1908 - tarihin. den sonra yaptırdıkları intikal ve fe- rağ müâmeleleri muteber addedilmi- yerek emval ve emlâklerinin hacız al- tına alınmasına; hepsinin rütbe, ni- şan ve madalyelerinin ref ve istirda- dına, tekad haklarından iskatlarına; Osmanlı kalelerinden birinde beşer se- ne nezaret altında bulundurulmaları- na.) Divanıharbin bu kararı Sultan Meh- med Reşadın iradesine iktiran etti. «Ankazı istibdadı Ege adalarına nef- yolundu. Bu suretle nefyedilenler 107 kişiye baliğ olmuştu. Mizan sahibi Murad bey de bunlara ilhak edilmişti. Bu «Ankazı istibdad ârasında şun- ları zikredelim: Serasker Rıza, Top- hane müşürü Zeki, Dahiliye nazını Memduh, Bahriye nazırları Celâl ve Hasan Rami, Maarif nazırı Haşim pa- şalar; Mabeyin başkütibi Tahsin, Ku. renadan Ragıb, Seryaver Şakir paşa- lar; Serhafiye Kadri bey, Şifre kâtibi Mustafa bey; birinci fırka kumanda- nı Sadeddin, askeri mektepler müfet- tişi Zülüflü İsmall, ikinci fırka ku- mandanı Müşür Şevket, mekâtibi as- keriye nazırı Rıza, sadaret seryaveri şalar Ahmed Ratıb paşalar âzasından Sami, Ke Fuad, Zaptiy Posta nazırı nazırı Beyrut valisi Mehmed müddeltumumi Reşid paşa ile muavini Fazıl paşa; tüfel lerden iki Rüstem beyler; tüfek den Halil ve Mukim beyler; Se k merkez kuman ) n bey; Abdül- abiblerinden N Mu ırcu Agâh saray tabib- rden len Feridu yih reisi Ahmed ef efendi zade Hasar hüdanın kardeşi Abd meclis tedkikatı şeriye mil Molla, maarif meclisi r efendi, kitak efendi, İst $ muk âzasından mmat d erden Kenan, , Köçeoğlu A; buat müdürü Ebülmükbil F hiliye mühürdarı Has rüğü nazırı Cemal beyler, Nafia r yeden Mazhar paşa, posta mec Salâhi bey, ” ret fi mektupç hassa müste! Halis efendi, nezareti müdürü seribriktar Kâmil ağa, ibriktar Rifat elendi, esvab emini him efendi; Haleb maarif müdürü Nadir bey - Zü- lüflü İsmâil paşa ile geçen hâdi nakletmiştik - Şehre tişi O: bey rü Atıf bey, meclisi maarif âzasından Abdülkerim Hadi bey, Nafıa istatistik müdürü Rober efendi, Üsküdar polis müfettişi Müfid bey, Kumkapı muh- tarı Şahin Kasbaryan efendi, Serko- miser Bedtos Sezal efendi, sürücüler kâhyası Salih efendi. Adana vakası Istanbulda 31 mart vakasını Adana- da bir kıtalin takib elmesi pek çok zihinlerde Adana vakasının İstanbul vakasile kati, herhalde pek kuvvetli bir irtibatı olduğu fikrini uyandırmış- tır. Fakat bu vakayı gerek İstanbulda, gerek sair yerlerde, meselâ Erzurum- da çıkan irtica hareketlerile bir tut- mak hiç doğru olamaz. Bu halde Adana vakasının mahiyeti ne idi? Bunu tayin için meşrutiyetin ilk günlerine, hattâ biraz daha evvele nazar atfetmek icab odere, Abdülhamid zamanında Ermeni ko. miteleri müstakil bir Ermenistan teş- kili gayesile en ziyade şark vilâyetle rinde faaliyet göstermekle beraber haçlı seferleri sıralarında Adana ha. valisinde bir küçük Ermenistan kral. lığı bulunduğunu unutmıyarak Kilik. yada da kendileri için ihmal edilme. mek lâzım gelen bir saha görmekte idiler. Ancak Adanadaki Ermeniler Müslümanlara nisbetle şark vilâyet. lerinden ziyade ekalliyette bulunuyor»- lardı. Yalnız ticaretin hâkim unsuru idiler; son senelerde ziraate de büyük ehemmiyet vermişlerdi; daha 1860 ta- rihlerinde Kilikyayı imar maksadile büyük bir Ermeni hayır cemiyeti tesis edilmiş, Mikail Nalbandyan isminde bir ihtiyar Ermeni katoliği bir ziraat mektebi açmıştı. Ermeniler Adana vilâyetinde nisbiğ bir refah içinde yaşıyorlardı. Adana Ermenilerinin ana dilleri türkçe idi. Ermeni harflerle türkçe yazarlardı. İlk mekteplerinde tedrisat ta böyle yapılırdı; maişet, kıyafet itibarile, he- le köylerde, Türklerden ayırd edilme. leri pek güçtü. Aynlik ancak camiye yahud kiliseye giderken belli olurdu. Köylerde avluda ı karşiya kurulmuş kulübelerde oturanları; or- taklaşa iş görenleri, süt kardeşi olan» ları az değildi. Bu hal asırlardanberi böyle devam ediyordu. (Arkası var) neti sermüfet- e evrak mü

Bu sayıdan diğer sayfalar: