15 Ekim 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

15 Ekim 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Altın kaçakçılığı Avrupada altın ihracı yasak olan memleketlerde altın kaçakçılığı ga yet ince bir zekâ sanatı olmuştur. Romanın maruf bankerlerinden biri Kaçırmak istediği altınları eriterek bununla Hiks otomobiline çamurluk Yapmıştır. Banker otomobili içinde hududdan geçerken muhafaza memurları oto- mobilin her tarafını aramışlar ve hattâ yastıkları makasla açarak içi- ne bakmışlardır. Lâkin bir şey bula- mamışlardır. Bronzdan yapılmış görünen çâ- murlukların &ilın olacağını hiç akıl- larına getirmemişlerdir. Bu suretle banker çamurluk halinde azim sermayesini altın olarak harice çı- karmıştır, Einstein'ın vasiyetnamesi Gelecek sene nisanın otuzunda açılacak olan Nevyork umumi sergi- sinde bizden binlerce sene sonra ge- decek insanlara zamanımızın ahvalini Anlatacak bazı vesayayı ihtiva eden vasiyet o mektupları gayet mahfuz kaplar içinde gömülecektir. Mektuplar zamânımızın en maruf Alimleri tarafından o yazılmaktadır. Bunlardan biri meşhur riyaziyalçı profesör Einstein'in bizden beş bin Sene sonra yaşıyacak insanlara hita- ben Almanca yazdığı mektuptur, Mektup, yetmişinci asra kadar kalabilecek bir metanette yapılan ve torpile benziyen bir kap içine konul- muştur. Bu kap 50 ayak derinliğe gömülecektir. Mektubun tercümesi şudur: «Zamanımızda keşif ve icadlar mebzul idi. Bu icsdlar hayat ve maj- $etimizi okolaylaştırmıştı. Denizleri buhar makinesi ile işliyen gemilerle &cçiyorduk. Petrol ile işliyen nakil Yasıtaları İle karada hiç yorulmaksı- zın her tarafı geziyorduk. Uçmağı da öğrendik.'Her türlü ha- berleri ve sesleri elektrik dalgaları ile dünyanın her tarafına kolayca isal ediyorduk. Fakat istihsal ve tevzi iş- lerimiz muntazam bir sistem üze re olmadığından teşkilâtlandırılma- mişti, Bu yüzden herkes ihtiyacını mun- tazam ve devamlı olarak temin ede- miyordu. Kimse yarınki vaziyetin. den emin değildi. Bundan başka gayri muntazam zamanlarda birbirimizi öldürüyor- duk, Bu harbler herkesi daima kor- ku ve dehşet içinde bulundurmakta idi. Halk kütlelerimizin zekâ ve se- ciyesi cemiyete kıymettar eser ve icadlar temin ve Sayısı pek az olan adamlara nazaran çok dün idi. Eminim ki uzak istikbaldeki ne- siller bu beyanatımızı kendi vaziyet- lerinden memnun olarak okudukları zaman kendilerinde bu gibi noksan- lar bulunmamasından müsterih ola- rak iftihar duyacaklardır.» Tiryaki hırsızın başına gelenler Cenubi Danimarkada (o Şlezvig'de Suederbarap şehrinde bir gece sa- baha karşı hırsızın biri sahibi misa- firliğe gitmiş bir evin camını kira- rak içine girmiş ve bulduğu paraları derceb etmiştir. Evin sahibi tütüne meraklı oldu- ğundan en nefis sigaraları bulun- durmakta idi. Hırsız da ehli keyiften olduğundan çıkmazdan evvel bunlar- dan bir ikisini tellendirmiştir. Sigaralar © kadar hoşuna gitmiş- tir ki bulunduğu yerin tehlikeli ol- duğunu da unutmuş ve sigaraların arkasından bir şekerleme de yap. maktan kendisini menedememiştir. Şekerleme derin bir uykuya mün- kalib olmuştur. Ertesi sabah ev sa- hibi hanesine döndüğü zaman da- vetsiz misafirin horul horul uyüdu- ğunu görerek hayret etmiştir. He- men zabıtaya haber vermiş, gelen po- lis hırsızı uyandırmış, üzerindeki pa- raları almıştır. Denizde define aranacak İptida Çeşme kazasında kara sularımızda araştırma yapılacak İzmir (Akşam) — Maliye Vekâ- İetile denizde define araştırmaları yapma kiçin mukavele akdetmiş olan tüccar B, Mahmud Alanyalı, cuma gününden itibaren Çeşme kazasında deniz karasularımızda araştırmalara, başlıyacağını İzmir vilâyetine bildir. miş, vilâyetçe araştırmalar esnasında üç kişilik heyetin tayinini istemiştir. İddia edildiğine göre, vaktile Çeşme ve Foça kazları dahilinde karusuları- mızda yüzlerce sene evvel batan ge- milerle pek çok mücevherat, altın, gümüş vesair kıymetli madenlerden Yapılmış eşya batmıştır. Mukavele 8ahibi, bu eşyayı meydana çıkarmak İçin çalışacak ve çıakıdığı kıymetli “şyadan yüzed 75 nisbetinde ikramiye alacaktır, Çeşme karasularımızda yapılacak &raştırmalardan sonra Foça karasu- larımızda da araştırmalara başlana- caktır, Araştırmalar için İstanbuldan müteaddid dalğıçlar getirtilmiştir, NOVOTNİ LOKANTA ve BİRAHANESİ Mayestro MEHMET ZORLU ida- resinde ve Macar KADIN San'atkârlarından mürekkep HALASZ Orkestrası Neş'e — Eğlence BANANA anan snaananı ida e lp ih Sm | Sağır ve dilsizler arasında futbol Bulgar takımı, Rumen takımma 2-4 yenildi w Sofya (Akşam) — Bulgar sağır ve dilsizler futbol takımile Rumen sağır ve dilsizleri revanş maçlarını geçen pa- zar günü Bükreşte yapmışlardır. Her iki takımın sağır ve dilsiz olmaları ha- sebile, karşılaşma çok garip olmuştur. Maçtan evvel Bulgaristanın Bükreş elçisi Kirov, Bulgar dilsiz sağır takı- mını sefarethanede kabul öderek bun» lara bir nutuk söylemiştir, Sofyada iki takım arasında yapılan ilk karşılaşmada Bulgar #ağır ve dil- sizleri, Rümen sağır ve dilsiz takımmı sıfıra karşı dört sayı ile yenmişlerdi. Bükreşte son revanş maçında, bu de- fa Bulgarlar, Rumen sağır dilsizlere iki sayıya karşı dört golle yenilmişler. dir, Bulgar Zarya gazetesi, bu son kar- şılaşmada oyun tarzının doğru ve ye- rinde olmadığını yazıyor. Gazeteye göre, Rumen sağır dllsizler takımına dört kadar sağır ve dilsiz olmıyan oyuncu girmiş. Zarya gazetesi, bunu isbat etmek için bazı Rumen oyuncularının, hake- 'min bayrakla oyunu kes diye vermek- te olduğu emir ve işaretten evvel oyunu bıraktıklarını ve oyun esnasında ve bittikten sonra biribirlerile konuştuk- larını bildiriyor. KANSIZLI Nörasteni, zailyet ve Chlorose elinişin SIROP DESCHTENS, PARIS ida. e Dedbaht bir baba e sened aradığı oğlunu bir rüya sayesinde buldu Doktorlara 60- rarsanız rüyalar mide fesadının do- gurduğu bir takım hâm hayallerden ibarettir, Ruhiyat âlimleri ise rüyâ- ların deruni hâya- tımızla bir alâkası olacağı ve kökleri nin ta gayrişuu- rumuza kadar da- yandığı kanaatin- de olduklarını sak- Jamazlar. Hakikaten arâsıra öyle hâdiseler oluyor ki insanın gece gördüğü rüya- yı beyhude yere seyretmediğine, onun da bir hikmeti olacağına hükmedece- ği geliyor. Meselâ mucidlerden bazıla. rınm vücüde getirmeye çalıştıkları aletlerin mekanizmasını rüyalarında keşfettikleri rivayet edilir. Gece gör- düğü rüyanın ertesi gün aynen çıktı- gını söyliyenler az değildir. Hattâ rü- yasında melekler tarafından kendisi. ne uzalılan bir piyango bileti üzerin. deki numarayı aklında tutmak saade- tine mazhar olan bir adamın ertesi günü kişelerden ayni numarayı arayıp bulluğu ve biletine büyük ikramiye çıktığı gazetelerde yazılmıştı. Bir ru- hiyatçının sözüne bakılırsa hafiza. muzdan tamamen silinen bazi hâdise. lerin bir gece rüyamızda bütün vuzu- hile meydani çıktığı ve bu sayede en müşkül meseleleri kolaylıkla halledi- verdiğimiz de olurmuş. Hakikaten bir gece rüyamızda gör- düğümüz mânasız, ipe sapa gelmez hayallerin bizi günlerce meşgul etti. ği ve bir türlü kafamızdan çıkmadığı da olmaz değil. Maamafih ne olursa olsun İster doktorlar gibi rüyaya inanmayın, is- ter ruhiyalçılar gibi şüphe içinde bu- lunun, Almanyanın Vurtemberg eya- letinde şöyle bir hâdise cereyan etmiş» tir; Heidenheim sakinlerinden bir adam 1914 senesinde daha henüz Umumi Harp patlamadan &âni bir surette or- tadan kaybolan oğlunu 24 senedenbe- ri mütemadiyen arıyordu. Zavallı ba- Pazarlıksız satış ve iskonto Bir taraftan Ticaret odası, diğer taraftan İktisad müdürlüğü, pazar- lıksız satış usulü hakkında tedkikler yapmaktadır. Bu tedkikler bitmeden, | pazarlıksız satışın değişmeleri hak- kında kati ve etraflı malümat edin- mek mümkün olamıyacaktır, Yalnız esasa ald bariz bir surette göze çar- pan meseleler hakkında, şimdiden bir hüküm vermek kabildir. Pazarlıksız satış usulündenberi dükkân sahiplerinin bir tek şikâyeti vardır. Bu da daimi kaybetmek tehlikesi... Daimi müşte- riler, dükkkân sahibinin iskonto yü- pamıyacağını bildikleri için, her za- man uğradıkları dükküna uğramağa sebeb görmüyorlar. Bu yüzden dük- kân sahibi dalmi müşterisini kaybet- mekte, diğer Laraftan da müşteri is- kontosuz mal almaktadır. Pazarlığı meneden kanun, İskonloya da mânl olmaktadır, Halbuki iskonto ile pa- zarlığı birbirinden ayırmak lâzımdır. Kanunun müdahale ettiği bazı nok- talar dahâ vardır, Meslâ bir kumaş şirketi, hissedarlarına tenzilâtlı sa- tış yapardı. Bu tenzilâtı yapmak için, Belediyeden müsaade almak gibi uzun formaliteler vardır. Bu yüzden, şirket- ler hissedarlarma tenzilâtı mal vere» mediklerinden şikâyet ediyorlar. Kanunun ilk tatbik edildiği dev- rede, iskontoya müsaade etmek, belki müşterilerini | hayretle görüyor ba birdenbire sırra kadem basan oğlu- nu bulmak için müracaat etmediği çare, başvurmadığı kapı bırakmamış, fakat bütün - araştırmaları neticesiz kalmış, çocuğunun kendisini bulmak şöyle dursun izine bile raslamak ka- bil olamamıştı. 1914 de babasile beraber Satreb- ruckda oturan oğlu o zamanlar tam 14 yaşında idi. Bir gün köylüler onun Fransız hududuna doğru gittiğini görmüşlerdi. Gidiş o gidiş. Çocuğunun kaybolmasından çılgı- na dönen bedbaht baba akrabaları nezdinde araştırmalar yapmış, etrafa sormuş. soruşturmuş, bunlar netice vermeyince bir cinayetten şüphelene- rek bütün varlığını bu esrarı çözmeğe vakfetmişti: Çocuğu için bir tevkif müzekkeresi kestirdi. Paristeki Al man konsolosu vasıtasile Fransızla- rın Legion ötrangöre dedikleri ecnebi alayında böyle bir delikanlı olup ol. madığı hakkında sıkı tahkikat yap- tırdı. Gazetelerde bu esrarengiz gay» bübet hakkında heyecanlı makaleler yazdırdı. Çocuğunu bulmaktan kati. yen ümidini .kesmemiş olan babanın sarfettiği gayretler o esnada birden- bire Umumi Harp patlaması üzerine akim kaldı ise de bu sefer işi Alman idari makamları ele alarak araştırma. nın arkasını kesmediler. © İş böylece devam ederken bir kaç ay evvel bu ihtiyar baba gayet garip bir rüya gördü. Rüyasında Stuttgart ga- rında dolaşıyordu, Paristen gelen tren istasyona girdiği zaman açılan kapı- lardan inen yolcular arasında birden. bire oğlunu gördü. Fakat yanında ka- Bu vaka Vurtemberg eyaletinde cereyan etmiştir. 1914 senesinde oğlunu kaybeden bir baba yirmi dört sene mü- temadiyen, her çareye başvurarak onu aramış, fakat bütün gayretleri boşa çıkmıştır. Zavallı baba bir kaç ay evvel rüyasında oğlunu yanında karısı ve iki çocuğu ol- duğu halde trenden inerken görüyor. Oğlunun evlenmesi ihtimaline karşı nüfus kütüklerinde araştırma yapan bab bir müddet sonra oğluna kavuşuyor ve hakikaten kendi- sinin evlenmiş ve iki çocuklu bir aile babası olduğunu rısı ve iki de ço- cuğu vardı, Hemen sevgili o oğlunun boynuna ( atıldı. Zavallı baba, 24 senelik (hasretle oğlunu öpüp kok- larken uyanıverdi, Mamafih uyan dıktan sonra da Oğlunu evlenmiş, âile babası Ol muş (gördüğünü de unutmadı. Kendi kendine «eğer rüyadaki gibi oğlum hakikaten evlenmiş ise evraki- nı muhakkak Strazburg civarındaki Schütigheim belediyesinden almış olacak» diye düşündü. Ve derhal be- lediye reisine bir yıldırım telgrafı çek- ti. Bir kaç gün sonra aldığı bir mek- tupta hakikaten oğlunun 1925 sene- sinde buraya müracaat ederek gaibin- den bir nüfus kâğıdı çıkardığı ve nü- fus kâğıdının Saöne «- et - Loirâ'e gön- derildiği bildiriliyordu. Saadetinden deliye dönen baba derhal bu küçük Fransız şehri belediye dairesine bir mektup gönderdi. Ve aldığı cevapta bü ailenin Montceaux - les - Mines'de oturmak üzere şehri terkettiklerini öğ» rendi, Bu yeni adrese gönderdiği üçüncü mektup doğrudan doğruya 24 senedir aradığı oğlunun ellerine vasıl oldu. Başlıyan bir seri muhabere oğulla ba- bayı biribirine bağladı ve bir gün ba- ba oğlunun karısı ve çocuklarile bir arada çıkarıp kendisine gönderdiği bir fobografa bakarken buradaki ka dınla iki çocuğun, rüyasında Stutt- gart istasyonunda oğlunun yanında gördüğü çcehreler olduğunu hatırlı. yarak bir kere daha hayrete düştü. Aradan bir müddet geçtikten son- ra baba ile oğul buluştular ve baba, oğluna rüyasını anlattığı zaman ha- kikateh o tarihte karısı ve çocuklari- le bir tren gezintisi yapmış olduğunu söyledi ve başından geçen maceraları anlattı. Böylece 24 sene biribirlerinden ayrı düşen baba ile oğulu 24 sene sonra görülen bir rüya birleştirmiş oldu... Ş, H.R. Ancak kanunda yazılı sebebler- den dolayı başanmak kabildir ki bunlar da yedi tanedir: Zina; karı kocanın her biri diğe- rinin zina etmesi sebebile boşanma davasında bulunabilir. Davaya hakkı olan taraf zinayı öğrendiği günden itibaren altı ay içinde da- vayı açmalıdır, Zinanın vukuun- dan itibaren beş sene geçmiş ise artık zina sebebile boşanma davası açılamaz, Zina sebebinden boşanma davası açan taraf esnayı muhake- mede eşini affederse dava düşer. Cana kast, pek fena muamele; Hayatına kastedilen veya kendi- sine pek fena muamele edilen ta- rafın da diğeri aleyhine boşanma davası ikamesine” hakkı vardır. Bu sebeb için dahi yukarıda zina hakkında yazılan müruru zaman müddetleri caridir. Af halinde da» va mesimu olmaz. Cürüm ve haysiyetsizlik: Kan kocadan her biri terziledici bir cürüm işleyen, yahut kendisile bir- likte yaşamağı çekilmez bir hale koyacak derecede haysiyetsiz bir hayat süren diğeri aleyhine her zaman boşanma davası ikame ede- bilir, nunu vazedenler, bunu düşünerek iskontoyu da menetmişlerdir. Fakat, | pazarlığa doğru bir yol açabilir. Ka- | pazarlıksız satış usulü yerleştikten İ bir zaruretidir, Kanun Bilgileri Boşanma sebebleri 'Terk: Evlenmenin kendisine tah- mil ettiği vazifeleri ifa etmemek makasadile diğerini terkeden veya muhik bir sebeb olmaksızın evine dönmiyen - karı veya kocanın da bu terk sebebinden dolayı dava aç- mağa hakkı vardır. Yalnız ayrılı- ğin en az üç ay sürmüş ve devam etmekte bulunmuş olması lâzımdır. Dimağ hastalığı: Karı kocadan biri üç senedenberi devam eden bir akıl hastalığına düçar olup bu has- talık müşterek hayatın devamını diğer taraf için çekilmez bir hale koymuş bulunursa ve akıl hastali- gının şifası kabil olmadığınıda ehlihibre tasdik etmiş bulunursa sağlam taraf her zaman boşanma davasında bulunabilir. İmtizaçsızlık; Müşterek hayatın. çekilmez bir hale gelmesini mucib olacak derecede aralarında şid- detli bir geçimsizlik başgösterdiği takdirde kari kocadan her biri bo- şanma davasında bulunabilir, Eğer geçimsizliğin müsebbibi daha ziya» de bir taraf ise dava hakkı öbür ta» rafa aiddir, Boşanma davaları davacının ikâ- metgâhı mahkemesinde açılır. Avukat Emced Ağış sonra iskontoya müsaade elmek lâ zımdır, Çünkü iskonto ticari hayafın H.A

Bu sayıdan diğer sayfalar: