20 Ekim 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

20 Ekim 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

sane 5 TM ŞAR Midyat mektupları Midyatta hububat ve üzüm çok bereketli Kasabanın imarı hızla ilerliyor. Köy işlerine çok ehemmiyet veriliyor Midyattan umumi gö rünüş ve göl kenarı Midyat (Akşam) — Midyatta bu sene hububat ve üzüm çok bereket- idir, Hububat rekoltesinin otuz bin ve üzüm istihsalâtının yüz bin tona baliğ olacağı tahmin edilmektedir. Diyarbakır inhisarlar rakı ve soma fabrikası sipariş ve mübayaada bu- Yunmaktadır. Yaş üzüm rekoltesinin yarıdan fazlasını bu fabrika istihlâk eylemektedir. Midyat üzümleri nefasetile meş- hurdur, Bilhassa Basbitin muınlaka- sında salkımı üç kilo gelen üzümler yetişmektedir. Üzüm taneleri gayet tatlı ve çök suludur, İncir ve badem de bu yıl iyi mahsul vermiştir. Davarcılıkta da inkişaf göze çarp- İ i | maktadir, Geçen sene karasığır ve | davar olmak üzere Kazada 124 bin hayvan sayılmışken bu mikdar şim- di 134 bine fırlamıştır. Yağ, yün, ya- pağı, ham deri ve canlı hayvan ihra- catı mühim bir yeküna baliğ olmuş- tur. Midyatta zikre şayan derecede en- düstri hareketleri de vardır. Mevcud iki yüz küsür dokuma tezgâhında, Gaziantep mamülâlı âyarında alaca ve elbiselikler dokunur. El ve ey İşle- Tİ çok merguptur. Kuyumculuk da çok ileri gitmiştir. Vilâyetin en bü- yük un fabrikası Midyattadır ve bun- dan istifade ile icabında şehir elek- trikle tenvir edilmektedir. Midyatta imar hareketleri büyük bir hızla ilerlemektedir. Cümhuriyet meydanının plânı nafla direktörlüğü- ne ve belediyeye gönderilmiştir. Bu- na göre meydanda Çocuk ve Şehir bahçeleri tesis edilecek, bir otel, lo- kanta kurulacak, Büyük Şefin bir heykeli dikilecek, Midyat gölü tan- zim ve ıslah olunacak, caddeler açı- Tacaktır; 938 Belediye bütçesi 22 bin küsür liradır. Geçen sene varidatm- dan artan on iki bin lira Belediye he- sabına Ziraat bankasına yalırılmış- tır. Değerli. bir idârecimiz olan kayma- kam ve belediye reisi B, Akif Rahmi Kocamanoğlu köy kanununun tatbi- ki işine de ehemmiyet vermiş ve ka- nunu 131 köyden altmış döküzüunda muvaffakıyetle tatbik etmiştir. On | dört mıntaka itibarile ve beş köy kâ- MEŞ'UM KADIN Aşk ve macera romanı Nakleden: (Vâ - Nü) tibi tarafından kanunun tatbik edil- diği bu köylerde bariz bir kalkınma göze çarpmaktadır. Ezcümle; yolları otomobil işler hale sokulmuş, bekçi teşkilâtı muntazam şekilde tesis olun- muş, köy sandıkları açılmış, evler badanalattırılmış, umumi helâlar ih- das olunmuş, su yolları temizlenmiş, gizli nüfuslar kütüğe geçirilmiş, min- taka itibarile jandarma karakolları inşa ve telefon şebekesi ikmal edil- miştir. 'Tefrika No. 41 — İnanmam için, beni kandıracak ne gibi bir delil gösterebileceksin? Hem hangi fedakârlık, Reşid paşanın kızına, mevkiini, şerefini unutturacak, onu ihanet rezâletine katlandıracak kadar kuvvetli olabilir?... Hayır, hayırt Bakir kalbim, hattâ diyebilirim Ki, bakir vü- cudüm hep böyle zevklerden mahrum, atırap içinde kalacaktır... Tâ ki, bir gün karşımda her tehlikeye göğüs ge- recök, miskince telâkkileri çiğneyip dostum olmak zevkine herşeyi feda ede- cek birlie karşılaşayım... — İşte, Leman, o adam benim! — Deli misin?... Bütün hayatın bu projeye mâni... Bunu düşünmen bile bir cinayet! — Birşey gözümde değil... Cinayet- se bile zevkle işlerim... Benim olman için mazimi, şimdiki hayatımı, her şe- yimi fedaya hazırım... İnan aşkımın büyüklüğüne... Genç kadın biran tereddüd etti: Demek o, erkekleri bu hale sokabili- yordu!... Onun bir bakışı, bir gülümseyişi, bir öpücüğü kâfi!.. Bülün namus telâk- kileri, vazifeler, nefsinin harareti kar- şısında aleve tutulmuş balmumu gibi eriyor... Daha birkaç gün evvel çok metin olan bu adamın şimdi bir çocuk gibi inlediğini görünce Leman onunla bir oyuncak gibi oynıyabileceğine kani ol- du. İsterse, şimdi bir hareketile onu vazifesini unutan, ailesini çiğniyen bir alçak haline sokabilirdi. - Bir saniye kalbinde merhamet uyandı. Lâkin hâkimiyetini bir kere daha tecrübe et- mek, yeni bir eğlence ile vakit geçir- mek hevesi galebe çaldı. İyi hisleri, âni kararan bir ışık gibi söndü. Mem- duha doğru eğildi. Erkek vahşi bir hareketle genç ka- dının yumuşak belini sararken oda dudaklarını delikanlının ağzına yapış- tırdı. Meş'üm kadın, bir kurban daha ha- zırlamıştı! İsmail Kenanım annesi, damadının Ankarada yeni yaptırmış olduğu gü- zel köşke yerleşmişti. O, biricik oğlu Şark demiryolları aleyhindeki dava Birinci ticaret mahkemesin- de tahkikat safhası ilerliyor Eski Şark Demiryolları idaresi me- murları tarafından mezkür idare âleyhine açılan tazminat davası et- rafında birinci ticaret . mahkemesi tahkikata devam etmektedir. Şirket memurları istidalarında, demiryolları hükümete devredildiği zaman şirket tasfiye edildiği sırada ecnebi memur- lara birer mikdar tazminat verdiği halde Türk memurlarına tazminat verilmediğini iddia ederek şirketten, her memura beher hizmet senesine mukabil bir maaş nisbetinde tazmi- nat istemektedirler. Bu hesaba göre şirketten taleb edilen tazminat mik- darı yarım milyon lira tutmaktadır. Davacılar bu paranın, Nafıa Vekâleti tarafından şirkete ödenecek olan taksitlerden kesilerek kendilerine ve- rilmesi için mahkemeden karar İsti- yorlar. Şimdi birinci ticaret mahkemesi eski şirketin tasfiyeyi müteakib ec- nebi memurlarına tâzminat verip vermediğini tahkik ediyor, Diğer taraftan gene davacı me- murların mahkemedeki iddialarına nazaran Şark Demiryolları şirketi 923, 924 ve 925 senelerinde şirketten çıkardığı ecnebi memurlara tazminat verdiği gibi ayni memurlara bilâhâra tren hattının Yunanistan arazisinden geçen kısmında vağife vermiştir. Bi- rinci ticaret mahkemesi şimdiye ka- dar yaptığı tahkikat ve tedkikat ne- ticesinde şirketin bu memurları çıkar- dığı zaman hakikaten kendilerine tazminat verdiğini tesbit etmiştir. Fakat bunların bilâhara Yunanistan topraklarından geçen hatla vazifeye alınıp alınmadıkları benüz tesbit edilememiştir. Mahkeme, bu cihetin tesbiti için de keyfiyeti Yunan Devlet Demiryolları idaresinden sormuştur. Oradan da cevab geldikten sonra mahkeme, buradaki memurlara tazmi- nat verilip verilmemesi hakkında ehli vukufun mütaleasını da alarak karar verecektir. Dava açan memurların vekâletini, tahkikat safhasında avukat B. Ali Şev- ket idare etmektedir. Memurların hak- larını müdafaa kısmını da sabık Adli- ye Vekili B. Mahmud Esad Bozkurt deruhde etmiştir. Davada Şark De- miryolları şirketinin vekili avukat B. Abdürrahman Münibdir. Heroin satan biri 9 aya mahküm oldu Heroln içmek ve satmak suçların- dan mazmun Arif Hikmet adında biri yakâlanarak mahkemeye verilmiştir. Asliye beşinci ceza mahkemesinde ya- pılan muhakeme neticesinde Airf Hik- metin suçları sabit olduğundan, do- kuz ay hapsine karar verilmiştir. Mah. küm derhal mahkemede tevkif edile- Tek Tevkifhaneye gönderilmiştir. nun vefatından sonra artık İstanbula tahammül edemiyordu. Bir gün çocu- gunun eşyalarını hatıra diye saklamak üzere sandığa yerleştirirken portföyün | gizli cebinden Lemanın yazmış olduğu tezkeleri bulunca, dedikodü halinde kulağına erişen bu meselenin hakikat olduğuna kanaat getirdi. Fakat kur- naz kadın kendini lekeliyecek hiç bir. şey yazmamışlı. Alelâde arkadaşlar arasında teati edebilecek tezkerelerdi bunlar... Herhalde oğlu da ona cevap vermiş; hem o, böyle ihtiyatlara hacet görmeden ruhunu derdini dökmüş ola» caktı, Acaba o yazılar nerede? İşte ihtiyar anne bunları görmek, okumak, bu maceranm iç yüzünü öğ. renmek istedi. Evlâdının karaladığı satırlara göz gezdirdikçe belki biraz teselli bulur, onunla konuşmuş gibi olurdu. Hem kendince mukaddes say- dığı bu kâğıdların o kahbe kadında kalmasını istemiyordu. Memduh işleri için İstanbula gitmek mecbuiryetinde olduğunu söylediği za-! man kendisine rica etmişti: -— Aman, oğlum! Kuzum ne yap yap! şayed kadın yırimamışsa yavrumun mektuplarını bana getir. Korkmasın, Ahımi Cenabihakka biraklım... Kimse ye göstermem... En kıymetli arkadaşının annesi em- redince Memduh bunu mukaddes bir İ | Mardin Halkevinde canlı bir çalışma var Dört yıl içinde her şube çok 7g ii iyi neticeler elde etti Halkevi başkanı ile mensuplarından bir grup Mürdin (Akşam) — Kıymetli dok- tor B, Aziz Uras'ın başanlığı altında çalışan Mardin Halkevi mühim bir kültür müessesesi haline gelmiştir. Halkevi dil işine büyük ehemmiyet vermektedir. Köy işlerile de meşgul olmaktadır. Her sene birçok köylere müteaddid geziler tertip olunmuş, imar, kültür, sıhhat ve içtimai ba- kımlardan kalkınması, çıplak köyle- rin ağaçlanması, fenni ziraat usulle- rinin tatbiki sahalarında çalışılmış, haslalara bakılmış, para yardımları yapılmış, köylünün şehirdeki işleri takib edilmiştir. Bando ve caz takım- larmı teşkil eden ar komitesi fotoğ- rafçılık, ressamlık ve o heykeltraşlık- tan mürekkeb bir atelye vücüde ge- tirmiş, muhtelif musiki kursları aç- mıştır. Dershane ve kurslar komitesi henüz yeni teşekkül ettiği halde oku- yup yazma, biçki, dikiş, nakış, zehir- ligazdan korunma ve lisan kursları ihdas eylemiştir. Göslerit kolu dört yılda otuza ya- kın eseri sahneye koymuş ve muvaf- fak bir temsil heyeti vücude getir. miştir. Halkevinin gösterdiği şu mu- vaffakıyetten ötürü komite mensup- larını samimiyetle tebrik eylemekli- imiz lâzımdır. Kitapsaray kolu mem- leket kütüphanesile birleşmiş ve bu suretle kitap sayısı 3200 e yükselmiş- tir. Okuma odasına her gün vasati kırk vatandaş gelmektedir. Spor şubesinin çalışması kayde bil- hassa şayandır. Sporun teknik kısım- larından tamamile bihaber olan Mar- dinde Halkevi canlı bir spor hayatı uyandırmıştır. Komitenin faaliyette olan futbol, cirid, avcılık, bisiklet ve atletizm kolları civar vilâyet ve ka- saba sporcularile yapılan temaslarda daima iyi netice almaktadır. Futbol vazife telâkki etmiş ve elinden geleni yapacağına dair katiyetle söz vermiş- t. Kısa bir müddet için olsun kendisin. den ayrılmağa tahammül edemiyen karısına da: — Üzülme güzelim, ancak sekiz gün kadar kalır dönerim, sen harımefen- dile otur. Ben daha da çabuk gelme- ğe gayret ederim! - demişti. İradlarına bakmak, bir de avukatı.” nın takip ettiği ufak bir dava için gö- rüşmek Jâzımdı. Gider gitmez karısına yolladığı mektupta bir kaç gün sonra avdet edeceğini bildirirken birdenbire ikin- cisinde iş değişti. Daha bir müddet kalacağını söylüyordu. «Ufak bir seyahate çıkmak mecbu- riyetindeyim... Hep bu mahud dava yüzünden,.. Bu zaman zarfında s6 nin Ankarada kalman daha doğru! İ Hiç olmazsa yalnızlık sıkıntısı çek. mezsin!...» Biçare çılgın âşık yalanları uydu- Tup dururken kendisini derin bir mu- habbetle sevdiğine kani olduğu ve senelerce birlikte mesud hayat yaşa- dığı karısına da acıyordu, İsmail Ke- nanın mektuplarını teahhüdlü paket olarak yolladı. Önceleri, Memduhun karısı üzül- mekle beraber bu ayrılığa fazla ehem- miyet vermedi, Büyük bir felâketin başına çökmüş olduğunu nasıl bile kolu dört futbol takımından müteşek- kildir, Halkevinin henüz açılmamış olan sosyal yardım şubesine düşecek Vâ- zifeyi Çocuk Esirgeme kurumu Üze- rine almıştır, Gene muhterem doktor B. Aziz Uras'ın riyaset ettiği bu ku- rum hemen hemen Hülkevinin bir şubesi halindedir. Faaliyette bulun- duğu üç yıl içinde değerlenmeğe lir, yık mesai sarfetmiş, kuruma ve 506- yal yardım şubesine terettüb eden vezaifi büyük bir muvaffakıyetle ba- şarmıştır. Mardin Halkevinin bundan sonra bize vereceği bilânço evvelkilerden çok daha zengin ve şümullü olacak- tır, Çünkü; böyle bir imkânı temin edecek olan binaya kavuşmuş bulu- nuyor. Kırk sekiz bin lira sarfile mey- dana getirilen bu yapı hakikaten muhteşem ve modem bir eserdir. Geniş bir temsil, dört içtima salonile zengin dekora malik bir sahne, mü- teaddid İş odalarından müteşekkil olan bina iki ay önce açılmış ve bü- tün Mardinlilerin gündüz ve gece bü- yük bir tehalükle toplandıkları mu- kaddes bir çatı haline gelmiştir. Hal- ka faydalı filimler gösterilmek üzere bir de portatif sesli sinema makinesi temin ve hallan temaşa ihtiyacı gi derilmiş ve haftanın bir gecesi aile toplantılarına hasredilmiştir. Yeniden odun getirtilecek Belediyenin son zamanlarda yaplı- ğı tedkikler neticesinde İstanbulda kı- şı geçirecek derecede odun ve kömür stoku bulunduğu anlaşılmıştı. Mas mafih Belediye mahrukat tacirlerinin yeni siparişler yapmaları için bazı te- şebbüslerde bulunmuş, oduncuların maruz kaldıkları bir takım müşküller için alâkadar makamlara müracaat etmiştir. cekti! Fakat günler geçtikçe, gitgide artan bir helecan içini kapladı. Bir ay... İki ay... Hâlâ Memduh ortalarda yok! Neden bu kadar uzun saman ondan ayrı kalıyordu? Acaba ölürdü. Ul Çılgınca aşkına kapılmamış olsay- dı Memduhun da her halde önliyeceği bir hâdise, biçare kadına bütün ha- kikati öğretiverdi. Ailenin işlerine bakan ihtiyar bir avukat, Ankaraya kadar gelmişken, bir sabah Safiye hanıma uğradı. O, kendisi için bunu bir vicdani vazife telâkki ediyordu. Zira bu aileye kar- şi son derecee hürmet ve muhabbet beslivordu, (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: