20 Ekim 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

20 Ekim 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Rehber bağırıyor: "““ Büyük bir lüks... Eşsiz bir ihtişam!..,, Sinema Memleketinde bir evden gayet geniş bir şemsiye vardır. Bu şemsiyenin altında orta yaşlı bir ka- | dın, yahut gayet yakışılkı bir deli- kanli vardır. Şemsiyenin üzerinde şu Üç kelime yazar: «Yıldızlar mahal- lesi rehberi...» Bazan bir caddenin üzerinde pazar kurulmuş gibi sıra sıra bir çok rehberler görürsünüz. Bunlar arasıra önlerinden geçenlere bizim ağzı kalabalık bazı satıcıları muz gibi: — Artistler dünyasını gezdirelim... Bambaşka bir âlem... Başdöndürü- cü bir lüks... Çarlık saraylarında, Hind müâhracelerinin bayatında bi. le eşi olmıyan bir ihtişam!... Ar- tistler dünyasını gezdirelim... Bu yıldızlar mahallesini gezdiren rehberlerden bir çoğu eski figüran- lardır. Yahut ta Hollivuda gelip se- neleree stüdyolarda, artistler mü halesinde taban teperek buralarını gayet iyi öğrenen, fakat artist olma- ğa muvaffak olamıyan sinema me- raklılarıdır. Bunlar önlerinden geçen yaban- Cıları derhal tamrlar. İngilizceyi ne kadar Amerikan şivesile konuşursa- rız konuşunuz, hareketiniz ne ka- dar Amerikanvari olursa olsun ge- ne sizin yabancı olduğunuzu hemen tanırlar. Maamafih Amerikada Avrupalıla- rı veya diğer ecnebileri tanımak ta pek kolaydır. Bir kere erkeklerin gi- yinişi tanınmaları için kâfidir. Amerikada erkek elbiselerinin ce- ketleri “son derece uzun. pantalonla- rn paçaları da gayet dardır. Bizim €eketlerle sokağa çıkan bir erkek derhal dikkati üstüne çeker. Herkes bizim en uzun yapılmış csketlerimi- 26 bile «ne kısa!» gibi bakıyorlar. Hele bir terziye girdiniz mi? Terzi- nin ilk sözü; — Bu kisa ceketi nerede yaptırdı- niz? diye sormak oluyor. Ecnebi kadınları da eteklerinin uzunluğundan tanırlar, Çünkü Ame- rikan kadınlarının etekleri gayet kı- sadır, Isterseniz şu köşebaşında duran Tehberlerden birine müracaat ede. | lim. Bu rehberlerin hepsinin Holi. Vad belediyesi tarafından tasdik edil- Miş birer ehliyetnameleri vardır. Fa- Kat bunlar sadece İki lisan bilirler. | Kimi İspanyolca konuşur, kimi de Fransızca... Başka dil aramayıniz. pi oliyuda geldiğimizin ilk günü izim hesabımıza İspanyolca konu- — bir rehber düşmüşlü. Meksikalı ei adam... Biraz geveze... Onunla Taber yıldızların mahallelerini do- laşmağa başladık, Meksikalı rehber buraya böyük | başka bir yere nasıl taşınılır ? *i Artistler mahallesinden dört köşe, Vilyam Povel, Fred Aster, Klodet Kolbert ve Frederik Marş'ın evleri, / Hollivudda her sokağın başında ! hulyalarla, büyük emellerle gel mişti. Artist olmak istiyormuş. Fa- kat şimdi artistlerin mahallesini gez- diriyordu. Meksikalı orehber (Holliyuddaki Frederik Marş'ın evini işaret ederek: — İşte, diyordu, mesud artistin oturduğu yer... z Sonra da geveze rehber ilâve edi- yor: — Eğer talihim yar olsaydı ben de böyle-bir yerde oturabilecektim. Artistler mahallesinde insanın gö- züne çarpan ilk şey buradaki garib bir inşa faaliyetidir. Mütemadiyen yerlerin kazıldığını, işçilerin çalıştı- ğgmı görürsünüz. Fakat bütün bu işçilerin yaptıkları şey nedir bilir misiniz? Havuz, yüzme havuzu... Bir artistin yıldızı parlamağa baş- Jadı mı? Ya oturduğu evden çıkar, daha büyük bir yere taşınır, Yahut ta oturduğu kâşanenin etrafındaki eraziyi satın alır... Buraya bahçe- ler, büyük yüzme havuzları yaptırır. Büyük yüzme havuzu yaptırmak bü- yük yıldızların en büyük merakıdır. Evinde en büyük yüzme havuzu olan da meşhur Fransız yıldızı Klo- det Kolbert'tir. Bu yüzme havuzla. rından birinin yanına yaklaşabiliriz. Buraları hakikaten görülecek dere- cede lükstüç. Ekserisinin içinde elektrik tertibatı vardır. Yaz geceleri havuzların altında mavi, pembe, turuncu ışıklar yakılır. Havuzun su- yu da: bu renklere bulanıyor. Gece. leri artistler eski hamam âlemleri gibi havuz âlemi yaparlarmış... Artistler maahllesini dolaşirken bir şey daha dikkatinize çarpar, Ba- m meşhur yıldızların evlerinin ke pılarındaki bir takım meçhul isim- ler... Meselâ Klark Gable'in evinin kapısında «Jon Barley» diye bir isim yazar. Karol Lombard'ın evinin ka- pısmda sadece bir «Keti» ismi var. dır. Bunların sebebi şudur: Artist. lerin evlerinin herkes (tarafından bilinip, olur olmaz zamanlarda ken- dilerinin rahatsız edilmemesi... Sonra her ârtistin evinin bahçe. sinde gayet büyük, korkunç suratı köpekler acı acı havlar durur, Artisi- lerin maahilesinde tek bir dükkân görebilirsiniz. Bu dükkân Dex İn- gram İsminde bir zaman son derece meşhur olan bir rejisörün açlığı mağazadır. İsmi de Dex'tir. Artist- lerin evlerinde acele lâzım olan şey- ler buradan tedarik olunur, Artistler mahallesinin tam arkası | hususiyeti evlerin birbirinden son İ derece, uzak olmasıdır. Amerikada | en büyük lüks te budur. dili Apartımanları, evleri yanyana olan maahllelerde en lüks bir dairede otursanız size o kâdar zengin gözile bakmazlar, Kibar mahallelerde ev ler daima birbirinden uzaktır. Her evin etrafında geniş örazi ve bahçe- ler vardır. Artistler maahilesinin tam arkası olan en meraklı şey bir takım acayip mağazalardır. Bu mağazaların ön leri yekpare ocamekândır. İçlerinm de en küçük ev eşyasını bile bulabi- Bu mağazalarda! ne işler görülür? Bunların faaliyet sahaları gayet geniştir. Meselâ Hollivudda bir Av- rupa apartımanı arıyorsunuz değil mi? Bu idarehanelerden birine gi- dersiniz. Şehirdeki bütün kiralık ey- lerin, apartımanların burada adres- leri, resimleri, plânları vardır. Bu resimlerden, plânlardan bir ev beğenirsiniz. Kirasım idarehane me- murlarile anlaşırsınız. Evi gidip gö- Türsünüz. Bundan sonra eve İaşin- ma işi sizi katiyen alâkadar etmez. Akşama yeni evinize gittiğiniz za- men eşyalarımızı buraya gelmiş, her taraf temizlenmiş, her şey yerli yeri- ne yerleşmiştir. Çünkü yeni evinizi beğendiğiniz zaman SİZE: — Yeni evinizi nasıl döşemek isti. yorsunuz, derler ve eşyanıza göre si- ze bir sürü plân göstetirler. Bu plân- larda karyolalarınızın, masalarını- zan, gardrobunuzun, büfenizin nasıl yerleştirileceği (o gösterilmiştir. Siz bunlara bakıp birini beğenir ve: — Şöyle yerleştiriniz... dersiniz. İdarehanlerin gayet ince zevkli dekorasyon mütehassısları vardır. Bunlar akşama kadar Sizin evinizi yerleştirirler. Sonra çok defa bir ey- den ölekine taşinirken insan bâzı eşyayı beğenmez. Bunları cv taşıma idarehaneleri sizden satın alır, Onlar aldıkları eşyayı ossuretie değiştirir. ler, boyarlar, tadil ederler ki bunlar yeni gibi olur. İdarehane bu gibi eş” yayı başka müşterilerine satar, Son- ra meselâ yeni eviniz için bir yazı masasına ihtiyacınız var, Lüzumsuz eşyayı idarehaneye verip oradaki bir çok güzel yazı masaları arasından birini alabilirsiniz. Çünkü bir başkası da evini değiş- tirirken yazı masasını lüzumsuz bul- muş bunu ev taşınma, ev işleri bü- rosuna bırakmıştır. Yani bu suretle ev değiştirirken in- sanın lüzumsuz eşyasını bırakıp, is- tediği bir takım öteberiyi buradan tedarik etmesi de işten değildir. Yani evden laşınmağa Karar ver. gli Haftalık piyasa | Piyasada faaliyet artıyor - ihracat maddelerimizin vaziyeti Piyasada geçen haftalara nisbetle daha geniş bir inkişaf göze çarpmak- tadır. Dış ticaret vaziyetimizi umu- mi olarak şu suretle izah edebiliriz: Türkiye - Amerika arasındaki müna- sebetlerin artışı piyasaya büyük bir ferahlık. vermiştir. Geçen haftada yazdığımız gibi, Ege mıntakasında Amerikan kumpanyalarının tütün &l- mak için, Amerikadan döviz getirme» leri, piyasaya büyük bir-rahatfık te- min etmiştir. Çoktanberi Amerikadan fazla miktarda ithalât yapmağa im- kân yoktu. Birçok mallar gümrükler- de beklemekteydi. Deri, motörlü vasi- talar bunların yanında bulunmaktay- dı. Ege mmtakasından Amerikaya va- ki olan ihracat, tütün kumpanyaları- nin Amerikadan döviz celbetmeleri, Amerikadân daha geniş mikyasta itha. lât yapmağa imkân vermiştir. Diğer taraftan Türkiye - Almanya arasındaki ticaret münasebetlerinin daha ziyade inkişaf ettiğini görüyoruz. Doktor Funk'un Türkiyeyi ziyareti, zahire piyasasının Yüziyetini daha emin bir hale getirmiştir. Bundan baş- ka geçen hafta içinde klering vasıta. sile Almanyaya daha ziyade buğday sevkiyatı yapılmıştır. Geçen hafta içindeki iyi haberlerden biri de, Türkiye - İtalya arasındaki ti- csret anlaşmasının imza edilmesidir. Anlaşma, piyasada büyük bir alâka uyandırmıştır. Bilhassa zahire tacirle- ri, bu anlaşma ile daha yfkından alâ. kadar olmuşlardır. Çünkü son aylar içinde İtalya zahire maddelerimizin Al manyadan sonra iyi bir müşterisi ol. muştur. Yakında Türkiye - Yunanistan ara- sında bir ticaret anlaşması yapılacak- tar. İhracat maddelerimizin vaziyeti Hububat maddeleri — Dünya buğ- day vaziyet! gevşektir. Bunun sebebi şu suretle izah ediliyor. Harp ihtimsi. lerine karşı, müstehlik memleketler fazla miktarda stok yapmışlardı. Di- ger taraftan müstahsil memleketlerde, -flatlerin artacağına ve ticaret yolları» Tun ablukalar vasıtasile kapanacağını hesap ederek büyük taahhudlere giriş» memişlerdir. Hattâ müstahsil memle. ketler arasında Yugoslavya, buğtlayı- nı döviz mukübilinde sutmağa karar vermişti. Bütün bu hüdise tesiri yüzün. den beynelmilel buğday piyasası dur- gun bir devre geçirmişti. Tabii olarak, Türkiye buğday ihracatı da, beynelmi- lel dünya piyasasına tâbidir, Bu itibar- le geçen haltalar içinde buğday ve di- ger hububat maddelerimizin ihraca- tında bir durgunluk hissediliyordu. Bütün bu vaziyet geçen haftadanberi değişmiştir. Yukurda da yazdığımız gibi, bu hafta içinde, başta Almanya- ya olmak üzere, buğday ihracatı art- mıştır. Alıcı memleketler arasında İtalya, Yunanistan, Pilistin de bulun- maktadır. Arpa ihracatı Belçika ve İtalyaya de. vam etmektedir. Yulaf için İngiltere. den pek az talep vardır. Essen son aylarda, İngillereye olan ihracatınız- da bir durgunluk hissedilmektedir. Dokuma ham maddeleri — Adana pamuk mıntakasının rekoltesi hakkın. da henüz kati bir rakam meşretmek mümkün olamamıştır. Buraya gelen ve doğru olduğu iddia edilen haberle. re göre, rekolte 80 bin balyedir. Halbu- ki 120 bin balye ümid ediliyordu. Ge- çen hafta yazdığımız gibi, bu ümidin azalmasına sebep geçen ay içinde ya- ğan yağmurların Amerikan cinsi pa- muklara zarar vermesidir. Tiftik ve yapağı gene hararetli bir devreye girmiştir. Tiftik piyasası, ge- çen haftalar durgun bir devre geçir- mekteydi. Şimdi bu durgunluk kalma- mıştır. Son hafta İçinde Almanyadan yapağı ve tiftiklerimize talepler baş- Tamıştır. Fakat Alman firmaları sipa- rişi yaptıkları zaman, ucuz fiat veri- yorlar, So zamanlarda, Romanyadan da tif- tik ve yapağıya karşı talepler artmış. tır. Romanyadan Akala cinsi pamuk- lar istenilmektedir. Balık — Son hafta içinde balık'ih- racatı ehemmiyet kesbetmiştir. Lima- rumızda yirmiden fazla İtalyan balıkçı gemisi beklemektedir. Bu gemiler her gün Balık alarak limanımızı terket. mekle ve yerine yenileri gelmekledir. İtalyaya ihraç ettiğimiz balıkların ek- | serisi torik ve palamut teşkil etmekte- dir. Bunların arasında Kılıç balığı pek azdır. İtalyanlardan sonra bulik müş- terimiz, Yunanlılardır. — H. A. Makarnanın eski bir Türk yemeği olduğu tahakkuk etti Meşhur seyyah Markopulo Cengiz Hânın torununun payitahtında bu yemeği öğrenmiş ve İtalyaya döndüğü zaman bunu yapmış Yakın zamana kadar makarna İtal- | yanların başlıca gıdası olup bunun | imali ve bütün dünyaca tevzii İtalya | tan inhisarında idi. İtalyan fabrikala. | rının çıkardıkları makamalar kilomet- l relerce uzun olur. Bütün dünya en ne- | fis makarna ve Spaghetti olarak İtal. | yan fabrikalarının mamulâtını sarfe- | derdi. Şimdi İtalya bu imtiyaz ve inhisarı | elinden kaçırmıştır. Son zamanlarda İtalyan bakkaliye mağazalarına Şşi- mali Amerikâdaki İngiliz Dominyonu Kanadadan birçok makarna mostraları gelmiştir. Bunlar famamile İtalyan- larin zevkine uygun olarak yapılmıştır. Kanadalılar yalnız bütün dünyaya değil makarnanın ana yurdu İtalyada, da kendi makarnalarını sürmeğe çâ- Tışıyorlar demektir. Kanada şimdiden | İngiltere ve Müttehid Amerika hükü- | metleri makarna piyasalarını eline gö- çirmiştir. Artık anıglossakson memle- ketlerine İtalyadan makarna gelmiyor. 2 Giğiniz günün gecesi yeni evinize | geldiğiniz zaman bütün oşyanızı yer- li yerinde, lüzumsuz öleberinizden kurtulmuş, size lâzım olan bir takım şeyler gelmşitir, Holüvudda bu gibi çok iş yapiyorlar. Hikmet Feridun Es Jdarehaneler Zaman geçtikçe Avrupa ve Amerika. nin diğer piyasalarını da Kanada mâ- karnaları ve Spaghettileri istilâ edecek» Makarna dendiği zaman akla İtal- yanlar geliyor. Çünkü İtalyanlar bu nefis hamura çok düşkündürler. Ma- İ karnanın İtalyanlar tarafından icad edildiği hakkında umumi bir kanaat vardır. Fakat bir İngiliz gazetesinin yazdığına göre son tarihi araşlırmalar makarna İtalyanların değil asıl eski Türklerin yemeği olduğunu isbat et- miştir. İtalyanlar Türklerden bu yeme- gi öğrenmişlerdir. Venedikli meşhur seyyah Markopula, Cengiz hanın torunu olup büyük ba- basından ziyade fütuhat yapan ve dün. yanın en büyük imparatorluğunu ku- Tan Kubilây hanın payıtahtına yaptığı seyahatte burada uzun müddet kalmış ve Türklerin en sevdikleri yemek olan makarnaya alışmıştır. İtalyaya döndüğü zaman makarnâ- dan mahrum kalmamak için Türk us- talarından makarnanın nasıl yapıldı- Fanı öğrenmiştir. Vatanı Venediğe dön- düğü zaman ilk işi makarna yaptır- mak olmuştur. İtalyan prensleri ve zenginleri Markopulonun getirdiği bu Türk yemeğini çok nefis buldukların» dan Makarna bütün İtalyada taam- müm etmiştir. :

Bu sayıdan diğer sayfalar: