30 Ekim 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3

30 Ekim 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yü 80 Teşrinievvel1938 AKŞAM AKŞAMDAN AKŞAMA Caddelere siğmayan hareket Bu milli bayram günü donanmayı seyir için halk fevç fevç yolları dok durdu; Bankalar çaddesi a geçilmez bir hal aldı. Fakat yalnız bu büyük güne mi mahsus?,.. Alelâde zamanlarda da, hele akşamları, Yoyvodanın kalaba- lığı nedir kim bilmiyor? İstanbullu oturu- Şolör; — Efendim yalnız bu sefer değil, burada geçen gün de tam 32 dakika bekledim... - dedi. Bir batıl zehab vardır: «Otomobili | elan, şehrin içinde aşağı yukarı ve ar vızır işleri» derler. Cidden efsane! Bankaların önü, seyrü sefer için mecburi bir durak- lama, hattâ bir pinekleme yeri haline geldi. Şehrin iki mühim parçasını biribirine bağlıyan bu yegâne ana kanal, pek dar. Ne yapmalı”... Cevabını şehircilik mütehassısları veriyor. Yüksekkaldırımdar. Taksime muazzam bir yeni cadde açacaklar- mış. Nazariye mükemmel, Fakat bir , meydandaki binmlerın yvikilmasının bile ne kadar uzun sürdüğünü bili- yoruz. oTaksimden O Dolmabahçeye inen yol da bir senedir yapilmakta. Gidip gözile görenler, tamanilanma- ilet ŞE " bu ameliye tamamlanınca, mükemmel! Beyoğlundan mühim kanal hasıl olacak. Şi Nişantaşı taraflarından ve umi yetle Taksin, ötesinden gelen büslerin, otomüöbillerin Bir Kısmı tadan inip çıkabilecekler.. İçin başka şey de yapmak mümkündür: Tophane İle Galala arasındaki yol- ları Beyoğlu caddesi gibi «sans ünik» haline getirmeli: Yani, trumvaylar- dan manda bütün nakliye vasıtaları ayni caddede ancak bir tek istika- mete doğru işliyebilsinler. Böylelikle mutlaka bir genişleme elde edilir. Fakat gene şoförler: — Voyvoda caddesi gibi dört yol Mizım ki biraz ferahlama olsun! . di- yorlar, Bu yollardan biri, daha şimdiden hazır gibidir. Fakat ne garib ki akıl sır ermiyscek şekilde, son himmet «irgenmiş; öylece, metrik, harabiye doğru gidiyor! ç Fındıklıda İsmet İnönü mektebi- min önündeki caddeden bahsetmek İstiyorum. Bu müesseseyi, Cümhuri- i daha çalışsak, şehir büyük bir fe tahlama duyacaktı, Çünkü Taksi min yanından, güzel sanatlar sknde- Misi civarına kolayca inmek ve *Sans ünik» yollardan Köprüyü ki- Saca bülmük kabil olacaktı. İsmet İnönü mektebi civarındaki binala- Mu istimlâki pek pahalı olmıyacağı âşikür... Esasen bu yel, yarı yarıya Yapıp tatil edilmiş... Niçin? Bu sıkışıklık, bu kımıldama im- künsızlığı günlerinde, belki de ilk Yapılacak şey, budur. Bu tedbirle Taksim » Köprü arasındaki mesafe 46 kınahır, “>. Dünkü gibi ne zaman, Bankalar “addesinin kalabalığı arasınâ Sikışıp Pineklesem bunu düşünürüm ve man- tıkan pek mümkün olan bu ferah ve- ii rötuşların yapılmasını ölle- Mİ e Bıçakla cerh Küçükpazarda oturan Eşref ile Hüsnü kavga etmişler, Eşref, Hüsnü- bıçakla yaralamıştır, Hüsnü Cer- astanesine yatırılmı Şe, Yerebatan sarayı “| Sarayın istimlâki mahzenin isticarı işi bitmek üzere Yerebatan sarayı üzerindeki bina ile on beş bin liraya istimlâk edildiğini ve mahzenin de uzun vadelerle mali. yeden kiralanacağını yazmıştık, İs İlmlâk edilen binanın tapuca mus melesi ikmal edilmek üzeredir. Diğer #araftan mahzenin kiralanması için belediye Defterdarlık nezdinde teşeb- büste bulunacaktır. Belediye mahze- ne'de vaziyed ettikten sonra mahze- İ nin tanzimi işime fiilen başlıyacaktır. | Mahzen, şehrimize gelen seyyahlar- İ dan hemen hepsinin behemehal ziya. *et ettikleri tarihi biryer olduğuna göre, belediye mahzenin weğhalile dahilini hem ziyaretçilerin kolaylıkla ziyaret edebileceği, İhem tarihi vaziye- | tini tamamile tebarüz ettireceği bir İ şekle sokacaktır. Bunun için mahze. nin içile istimlâk edilen ve yıktırıla- cak binanın arsasında vücude getiri- | lecek tesisata dair B. Prost bir plân hazırlıyacaktır. Bu plân tekemmül ettikten sonra | derhal işe başlanacaktır. Bir aralık Yerebatan 'mahzeninin islahile hava tehlikesine karşı bir sığınak haline ko." nulması düşünülüyordu. Fakat mo- dern sığınaklarda sranılan evsaf bu | mahzende bulunmadığından bu ia savvurdan vaz geçilmiştir. Mahzen, #srf ziyaretçilere mahsus ve tarihi hü- wiyeti muhafaza edilerek tanzim eğile- cektir. Belediyenin gümrük resmi Oktrova rüsumunüun lâığvından son ra gümrük varldatmın muayyen bir kısımı, Belediyelerin oktrovadan eksi- den vartdatını karşılamak fizere bele- diyeler arasında taksim edilmektedir. İstanbul belediyesine bu sene hâziran- İ adan itibaren üç aylık gümrük hissesi “302,500 lira olarak tesbit edilmiş ve belediye emrine gönderilmiştir. Avukat ievhâları Belediye resimlerine tâbi j tutulmayacak | Ticarethane ve mücsseseler sanat j ve ticaret ve ünvanlarını gösteren ley. ha asmağa ve 'bu leşhadan dolayı be. Jediyeye bir resim vermeğe mecbur- durlar. Belediye zabita memurları ya»: zıhanelerinin kapısı üstüne levha koy»; mağa mecbur oldukları düşüncesile ; âvukatlardan da levha resmi istemek.| tedir, Belediye relsliği, şubelere yap- * tığı bir tamimde avukatlığın bir sanat) İ ve tiearet işi olmadığını ve avukatla. j rın levha asmağa ve bu itibarla levha resmi vermeğe mecbur ölmâdıklarını alâkadar makamlara bildirmiştir. Amud ilânların tarifesi Belediyenin ilân “tarifesine göre | aamudi şekilde bulunan İlânlardan di- ğer şekillerde bulunan iürlara naza. ran üç misli Yün resmi alınması lâ zımdır. Halbuki son günlerde bazı be- Jediye memurlarının amuği ilânler hakkında da alelâde tarifeyi tatbik et- tikleri görülmüştür. Eelediye, muham- men varidatın noksan olarak tahsiline sebebiyet veren bu yanlışlığa meydan verilmemesini alâkadarlara bildirmiş. tir, * - Çocukların sapanları Son zamanlarda sokaklarda oynu yan bazı çocukların Jâstikten yapıl muş sapanlarla kuşları avladıklarına tesadüf edilmektedir. Bu lâstik sapanlar serçe vesaire gi- bi bazı zararsız küçük kuşları yarala. dıkları ve öldürdükleri görülmektedir. Ayni zamanda bu aapanlarla etılan taşların yoldan gelip geçen birçok kim- selere de tesadüf etmesi ihtimali çok- tur. Belediye çocukların bu tehlikeli oyunlarına nihayet vermek üzere alâ, 'kadarlara tebligat yapmıştır. Polis çocukların elindeki sapanları topla. | yacak ve kanuni yaşta elmiyanlar Karilerimizin fikri Uzun ömürlü eserlere hazırlık Geçen gün bir muharririniz, pek haklı olarak tahta taklardan şikâyet ediyordu. Arık millette bir zevk inklâbı da oldu. Bunları kimse kâfi derecede güzel bulmu- yor; tenkid ediyor; daha uzun ömürlü, daha bedii olanların isti- yor. Yeni meydanlarımız her mil- büyük günümüzün şerefine di- kilecek bir mermer Kürsü ile, bir taş merdivenli iribünle, bir daimi takla süslenebilir! Eminönü mey- danının yaptması üzerine, bu fi- kir artik tahakkuk edebilir. Fakaf böyle şeylerin hazırlığı tahta taklarınki gibi üç beş hafta epvel değil, üç beş sene evvel olur. Onun için, bu on beşinci yıldan İtibaren yirminci yılın. muazzam şenliklerine hazırlanmalı, desem, yersiz bir miltalâa sayılmamalı. “Dikilecek eserlerin müsabakaları açılmalı, plânları münakaşa edil mehi, taşları ve sair malzemesi te darik edilmeli... Meydanla bera- ber, ağaçlama da olmalı; meselâ, ağaç bayramına çinar dikmeli... Hülâsa, takvimi elde, ileriki yıl- dönümierini hesaplayıp bu işlerle uğraşacak, tedarike girişecek bir nâzim heyet teşekkülüne ihtiyaç varder. r.8. Evlenme muameleleri Sıhhi mazeret olmadıkça be- hemehal belediyede yapılacak Kahuhu jhedetilye göre sihhi bir mazeret olmadıkça, eylenme muamele lerinin münhasıran belediye dairele. rinde yapilması lâzım geldiği halde #on zamanlarda evlenme işlerinden bir kısmının evlerde yapıldığını gören Dahiliye Vekâleti bunun men'i için belediyelere tebligatta bulunmuştu. Wekâletin 'bu tebliği İstanbul beleâi- 'yesine de gelmiştir. İstanbulda evlenecek birçok çiftler, kanunun sihhi zaruret kaydından İs- tifade ederek, belediye dairesi yerine evlenme memurunu evlerine davet ederek orada evlenmekte idiler. Ve- J kâletin bu son tebliği gayet sarih ol- duğundan evlerinden .çıkamıyacak de- recede hasta olanlar müstesna olarak bütün evlenme muameleleri belediye dairelerinde yapılacaktır. Belediye r&- isliği kanunun bu hükmünü ve vekâ- Jelin bu son tebliği bilhassa €hem- miyetle tamim etmiştir, .. .. Dünkü yangınlar Şehrin dört muhtelif yerinde çikan yangınlar süratle : söndürüldü Kasımpaşada Alibaba osokoğında bir'evde oturan madam Ester, odada mangalı bırakmış, bir çivide asılı bu- lanan mantosu her nasılsa mangala düşerek tutuşmuştur. İtfaiye gelin- ceye kadar oda kismen yandıktan sonra söndürülebilmiştir. Beşiktaşta Çırağan caddesinde otu- ran İcra memurlarından bay Sami nin evinin bir odasındaki perdeler, dışarıdan atılan bir havai fişeğin ate şinden tutuşarak yangın çıkmış, der- hal yetişen itfaiye, odada bazı eşya yandığı halde yangını söndürmüştür. Küçükpazarda Hacı Halile, Vefa- da marangoz Mustafaya ald evlerde de birer yangın başlangıcı olmuş, itfaiye tarafından derhal söndürük müştür. Küçükpazarda kavga Küçükpazarda Hacıkadın mahalle- sinde oturan Muhiddin ve Muhar- rem ismlerinde iki erkekle Kevser adında bir kadın kavga etmişler, hor üçü de birbirlerini dövüp yar: rdır. Poli; kekleri çi dır. E'OME, r a adınla Emniyet sandığı Sandık, arsa işinde Belediye ile anlaşıyor Emniyet sandığının Kağıköyünde bir ajanlık tesis etmeğe karar verdiği- ni yazmıştık. Sandık idaresi, Kira ile tutulmuş ve muvakkat bir bina yeri- ne yeni bir bina yaptırmağa karar vermiş ve Kadıköy kumluğunda bir ar- sa İntihap etmişti. Emriyet sandığı bunun Üzerine kumluğun sahibi olan belediyeye müracaat etmiştir. Belediye bidayette Kadıköy ve civa rın henüz imar nâzım plânı yapılma» dığını gözönüne alarak sandığın bu müracaatını kabul etmekte tereddüd etmiş, fakat sandığın müracaatını teğd- kik eden şehircilik mütehassısı B. Prost tasvip ederek riyaset makamına bildirmiştir. Şimdi mütchassısın da tasvip ede- ceği şekil ve irtifada bir ajanlık binası yapılahilecektir. Ancak belediye, em- niyet sandığının kumlukta telip oldu. ğu arsayı müzayedeye çikarmak iste. miştir. Halbuki sandık müzayedenin işi uzatacağını ve belediyenin tahmin edeceği bedeli aynen vermekte tered. düd etmediğini bildirerek müzayede. den vaz geçilmesini belediye reisliği- ne bildirmiştir. Belediye bügünlerde kati kararını vererek keyfiyeti sandı- ğa bildirecektir. Belediye müsbet cevap verdiği takâirde sandık derhal inşaa- ta başlamak fikrindedir. Kadıköyünde açılacak ajanlıkta, «emniyet sandığının merkez binasında olduğu gibi her türlü ikraz ve istikraz müuâmelesi yapilacaktır. Ancak müây- yen bir miktarı tecavüz edecek gayri- menkul ipotekler için merkezce tasdik kararı almak lâzım gelecektir. Emniyet sandığı müşterilerinin bü- yük bir kısımı, Kadıköy, Üsküdar ve havalisinde bulunduğundan Kadıköy ajanlığı alâkadarlar için büyük bir ko- laylık temin edecektir. Ankara caddesi İnşaata derhal aile. mâni olan sebepler Ankara ve Babıâli caddelerinin Kıs. | men asfalt, kısmen mozaik parke ola- | rak inşa edileceği için bu caddeler üze-! rinde bulunan bina mecralarının ka- İ nalizasyon şebekesine bağlanması lâ- | zım geleceğini yazmıştık. Bu işin on gün içinde tamamlanacağı tahmin edilmişti. Fakat bu bindlardan henüz bir kısmı mecraların bağlıyamamış- lardır. Bundan başka telefon idaresi, belediyeye müracaat ederek caddeden geçen telefon şebekesinin yerini değiş- tirme işini münakasaya koyacağını bildirmiş, elektrik idaresi de şebekenin nularak inşaata başlanabilmesi için uzun bir zamana ihtiyaç vardır. İşte bu sebepten dolayı inşaata biran evvel başlanamamaktadır. Halbuki müteah- hid her türlü hazırlıklarını ikmal et. miş ve İnşaata başlamak üzere cadde taşlarından bir kısmının parkelerini desökmüştür. Maamafih belediye, in. şaatı mümkün mertebe kısa bir za- manda tamamlamak istediğinden inşa- ata mâni olan bu müşkülâtı ortadan kaldırmak için yeni Leşebbüsler yapa- Merdivenden yuvarlandı Harbiyede oturan madam Marya, evinin bodrum kat merdivenlerin. den inerken müvazenesini kaybede- rek düşmüş, başından ehemmiyetli surette yaralanmıştır. Taşla gözünden yaralandı Ayşe isminde bir kadın Yenikapı caddesinden geçmekte iken İsmail adında bir çocuk tarafından atılan taşla gözünden yaralanmıştır. y- & SOHBET: Denilebilir ki ... 1 OKUMA, — Arkadaşım Fuzuli oku- yordu: «,.. Fakirii padişeh - asa, ge da - yı muhteşemem.» — Niçin ogamım, elemim, kemim, muhteşemim» demiyorsun da hep böy- le mem» diyorsun” diye sordum. — Fuzuli'nin şivesi Azeri şivesidir. O, hiç şüphesiz ki «kemem, muhteşe- mem» derdi; o halde biz de öyle öku- mağa mecburuz. Bu sözler beni iknağa kâfi gelmedi. İtiraf edeyim ki Fuzuli'nin şivesi pek umurumda değildir; bence asıl ehem- miyetlf olan, onun şürini okumaktan ğu kadar kendime, yani 1930 senele- rinde yaşıyan Türke yaklaştırmak is- terim. Şüphesiz, aramızda hem a- man, hem mekân ayrılığı var; fakat onunla benim aramdaki farkları ço Zaltmak değil, o farkları birer birer arayıp şiiri okurken hepsini de mey- dana çikarmak değil, bilâkis o farkları azaltmak işime gelir. Fuzuli, benim kullandığım kelimelerle konuşup yaz- mıyor; şiiri bozmadan, mısrağları pe- rişan etmeden o kelimeleri değiştir. wem kabil değildir. Fakat «cddemim, mühteşemim» demekle şiir bozuk maz; musrağlar perişan olmaz. Bilâ- kis, o manzume bana biraz daha yaklaşır, duha munisleşir... Fuzuli'nin şivesi Azeri şivesidir diye «hekiir, fekir» mi diyeceğim? Benim istediğim büyük bir şairin eserinde bana heyecan verecek, hana beni söy- liyecek sözler bulmaktır; orta - oyu-. nunda Azeriye veya İranlıya çıkmak değil, aş efendim, Fuzuli'nin her keli- meyi nasıl talaffuz ettiğini tam bir kutiyetle kestirip de ona göre okumak kabil mi? İnsaf ile söylemek lâzımsa, Fuzuli'yi Azeri şivesile okumağa kalk- mak, bizim bugünkü şivemizle okü- mâktan çok daha fantaisiste'tir; bi- zim Fuzuli şivesi dediğimiz şey fa- razi olmaktan kurtulamaz, Bütün bunlar hani şu edebiyat âlim» leri denilen, manzumelere bize heye can, zevk verecek birer sanat eseri di- ye değil, sadece birer vesika diye bü- kan kimselerin icadıdır. Onların çalış- malarının kıymetini, faydalarmı in kâr etmiyorum, Fakat o ayrı bir iştir, bir manzumeyi dâima canlı, daima actvel bir eser diye okumük ayrı bir iş... “ EDEBİYATIMIZ. — Avrupa dille rinden yalnız fransızcayı bilirim; İn- giliz, Alaman şairlerini okuyamam. Fakat o milletlerin edebiyatları da Fransızların edebiyatından müteessir olmuş; bilhassa Alamanlar, Goethe'ye kadar, Fransiz şairlerini, muharrirle- sızların edehiyatı da onlar kadar yük- sektir, onlar kadar işlenmiştir. F irlerini im; fakat iti Yaf edeyim ki, onlur bizim şairlerimiz. kadar usta değildir. Bir Nedim'de bir Fransa'da bir Baki, bir Nedim gibi in- ce lirik şair çıkması için ta XIX uncu asır sonuna kağar beklemek lâzım gelmiştir. Ancak Mallarmö'nin mis- ağları Naili'ninkiler kadar mükem- meldir, ancak onlar bize, Naili'nin msi rağlarındaki fikri zevki verebilir. ni DEĞİŞMEK. — Bam kimseler var, ikide bir benim değiştiğimden, hiç bir fikirde sebat etmediğimden bahsedi- yorlar. Doğrudur; ben a 1

Bu sayıdan diğer sayfalar: