19 Kasım 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

19 Kasım 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

19 219 Teşrinisani 1888... NM ren ee Her tarafta gençlik and içiyor Atatürkün gençliğe emanet ettiği esri koruyacaklarına dair yemin ediyorlar AKŞAM Ankara yüksek tahsil gençliğinin Ulus meydanındaki toplantısı (önde Başvekil, Dahiliye, Maarif Vekilleri görünüyor) İzmir (Akşam) — İzmir gençliğinin and içme töreni Cümhuriyet meyda- hındâ Atatürkün heykeli önünde ya. pılmıştır. İzmirdeki bütün meklepler talebesi, gençlik teşekkülleri törene iştirak etmiştir. Binlerce halk, kadın, | erkek, çocuk Cümhuriyet meydanını tamamen doldurmuştur. Evvelâ İzmir erkek lisesi talebesinden B. Kâzım Ozaner, sonra İzmir kız lisesi talebe. sinden Nebahat birer nutuk irad ede- rek Atatürkün büyük kayıbından mü. d te r ve ıztırabı tebarüz et- nişlerdir. Bu esnada halk ve tale- acak göz yaşları dökmüşlerdir. En son olarak kürsüye gelen Karşı- gençliği, Atasının bırak- , Onun Cümhüriyetine, inkilâbına, Onun kuvvetli ve Kudretli rejimine daima sadık, topra- | ğına kanımızı, istiklâline canımızı ver. | Mmeğe şerefimiz, gençliğimiz, namusu müz ve Türklüğümüz #amına yüce âbidenin önünde söz verip and içiyo- ruz.» Yeminden sonra bütün okullar ta rafından Atatürk heykeline çelenkler | konmuş, İstiklâl marşı ile törene son verilmiştir. Atatürkün kayıbından mütevellid elem ve ıztırap İzmirde pek büyüktür. Gençliğin and içme töreninde birçok #htiyar anneler, genç kızlar teessürle- rinden bayılmış, hıçkıraklar içinde ağlaşanlar ekseriyeti teşkli etmiştir. Atatürkün ölümündenberi şehirde» ki sinemalar, tiyatrolar, içkili yerler tamamen kapalı bulunuyor. Kahve- lerde tavla, kâğıd, domino oyunları da görülmez olmuştur. Onur heykeli önünde büyük ihtifal yapıla- caktır. Edirne gençliğinin toplantısi Edirne 18 (A.A.) — Edirne gençliği bugün Atatürkün anıtı önünde muaz. zam bir miting aktederek milli ve ebesi İ di Şefin Aziz hatırasını halkın hıçkı- rık ve göz yaşları arasında taziz et- tikten sonra, Onun sayısız eserlerini birer birer saydı ve bilhassa Türk gençliğine emanet ettiği en büyük eseri Cümhuriyeti ilelebed yaşatacak. Ziyaretin | (Baş tarafı 3 ncü sahifede) olun sağ imei muntazam yü üş kolile saraya giriliyordu. Sas ydan çıkanlar gehe muntazam yü- rüyüşle tramvay caddesinin karşı ta- rafına geçerek saray kapısının karşi- sındaki basamaklı yokuştan taşlık parkının altına çıkıp oradan Gazha- ne yolile Dolmabahçe meydanına ini. yorlar, meydanın gene sağ tarafını takiben Fındıklı üzerindeki sete çıkı- yorlar ve setin ölebaşından tekrar tramvay caddesine inerek sağ kaldı- rımdan gene intizamla Tophaneye kadar gidip orada dağılıyorlardı. Meydandan saray avlusuna doğru ilerlerken her adımda hüzün perdesi | ağırlaşıyor, kaşlar çatılıyor, gözler puslanıyor, etrafı kaplıyan derin sü- küt içinde çakıl çıtırtılarından başka ses larını Büyük Atanın manevi huzurun. da hep bir ağızdan bir kere daha tek- rarlıyarak and içti, Mitingde ilk ve orta tahsil gençli- ğini teşkil eden binlerce gençten baş- ka bütün münevverler vali, öğretmen, memur ve binlerce halk hazır bulunu- yordu. Böylelikle Edirneliler ve hudud. boyu çocuklarının onulmaz büyük aci- sı bir kere daha tebarüz ettirildi ve miting ebedi Şef anıdı önünde yapt» lan büyük bir geçitle sona erdi. son günü Kelimeler hıçkırıklarla boğuluyor. Göz yaşları boşanıyor. Fakat, en bü- yük elemle sızlıyan gönüllerin, göz yaşlarile tesellisi ne mümkünl,, Beli iki kat olmuş bir nine, sâray- dan çikar çıkmaz kafileden ayrıldı. Titrek adımlarla sendeliye sendeliye yandaki polis memuruna sokuldu. Kızaran gözlerini uğuşturarak mırıl- dandı: « Oğlum... Arzumu alamadım. İçim kan ağlıyor. Onun önünde saat- leres ağlıyacaktım. Hiç olmazsa bir defacık daha göreyim. Beni gene içe- riye götür. Sevaptır sana, Bundan büyük sevap olmaz. Polis memuru, tekrar saraya gir- mek için takib edilecek yolu anlattır — İstersen tekrar girebilirsin. Fa- kat yol çok uzundur. Yorulmazsan bir daha dönersin, Büyük anne derin derin içini çekti. Yaşlı gözlerini saraya dikti; — Olsun... Yol, istediği kadar ol sun. Tek ben onun karşısına bir daha gideyim de, ne kadar dolaşırsam do- Jaşayım. Ve, hıçkıra hıçkıra tekrar kafileye : katılıp uzaklaştı. Büyük Ölünün önünden geçiş gece İzmirde çençiiğin toplantısı, unutk söyliyenler ve ağlıyanlar Umumi harbe aid bir hatıra Sahife 6 Atatürk 9i5 senesinde Kafkas cephesinde çok müşkül bir vaziyeti nasıl ıslah gimişti ? Atatürkün en büyük vasıflarından biri de muhitine ümld, neşe, azim ve irade vermesidir, O, büyük dehasile en ümidsiz ve bedbin olanlara emni. yet ve itimad telkin, herkesi teşçi ederdi. Büyük Şefin bu yüksek vasfı bilhassa memleketin karagünlerinde çok parlak misallerle Türk tarihine intikal etmiştir. kurtaran Atatürk, bu büyük hizme- tinden sonra bütün harp müddetin- cs cepheden cepheye koşmuş, umumi harbin bütün fena şartlarına, sevk ve idaredeki idaresizliklere rağmen, büyük felâketleri, kabil olduğu kadar önlemişti. Büyük Şefin bütün bir or- duya sinen bedbin ve ümidsiz havayı muhitine telkin ettiği enerji, ümid ve cesaret İlhâmlarile nasıl dağıttığı- | nadair dikkate şayan bir misal vardır. 331 (1915) kışı... Şark ve Kafkas | cephelerindeki askeri vaziyet hiç de ümid verici bir şekilde bulunmuyor. Çarlık Rus ordülarının savletleri karşısında ikinci ordu karargâhı Di- | yarbakırda tesis edilmişti. Ordu Ku- mandanı İzzet paşa (sonradan sad- râzam olan) ordu vaziyetinin gün- den güne fenalştığı, bilhassa or- duda açlık, hastalık, sefalet ve bunun tesirile ölüm vakalarının arttığı gö- rülüyordu,. Emri altında bulunan bü- tün kolordu kumandanlarından ge len raporlar, ordu kumandanını büs- ter paşa, fecaati bütün çıplaklığile anlatmış, şiddetli kışın tesiri altında askerin kırılıp mohvolacağını bildir- | mişti. İkinci ordu karargâhı Diyar- bakırda kurulduktan sonra, Ruslar kışın şiddetinden dolayı kuvvetleri- nin büyük kısmını ve ağırlıklarını geriye çekmişler, cephede yalnız ür- tücü kıtalar bırakmışlardı. Vaziyet bu merkezde iken, kışın şiddetine ve yolsuzluğa rağmen bizim, bütün or- evzilerinde a iz Or- dunu olması d İzzet paşa, bu vaziyeti beki man- danlığa ya: fakat başkumandan vekili Enver paşa, ordunun mevzile- rini muhafaza etmesinde israr et- mişti, İzzet paşa, başkumandan veki- ne söz anlatamıyacağını anlayınca rahatsızlığını bahane ederek ordu kumandanlığından istifa etmiş ve ordu karargâhına en yakın mevkide bulunan üçüncü kolordu kumandanı AH Riza paşayı kendi yerine vekil bi- rakark İstanbula dönmüştü. İzzet paşa, başkumandan vekiline vaziyeti ancak Mustafa Kemal pa- şanın kurtarabileceğinden bahset- miş, kumandanlığa onun gelirilme- sini tavsiye eylemişti. Enver paşa bu tavsiye Üzerine Mustafa Kemal pa şayı ikinci ordu kumandanlığına ta yin etmişti. Mustafa Kemal paşa o sıralarda ikinci orduya tâbi karargâhı Silvan- da bulunan on altıncı kolordu ku- mandanı idi, İkinci ordu kumandanlığını deruh- de etmek üzere bir gün akşam Üze- davte etti ve yemeğin devamı müd. detince de karargâh bandosu, paşa- rın eşmrile, çalıp durdu Orud ka rargâhı, ilkönce yeni kumandanın nöbet havası çalmakla iktifa ediyor- du, İzzet paşa, cephedeki vaziyet üzerine ellerini kollarını bağlamış, muhitini teselli edebilecek tek bir kelime söyliyemiyordu. Mustafa Kemal paşa yemek esna» sında müsahabesini harbden ve as- keri mevzulardan tamamile uzaklaş- Atatürkün Diyarbakırda ordu ku. mandanı olduğu zamana aid resimleri fardı. Genç kumandan, &$ofrasında bulunan maiyotini yalnız neşeli vo ümidverici mevzularla meşgul edi- yor, onların aylardanberi içinde sü- rüklenip bunaldıkları yaslı, ümldsiz havayı dağıtıyordu. Bandonun lâtif terennümü de bu bedbinliği izaleye yardım ediyordu Gece yarısı olmuştu: Mustafa Ke- mal paşa sestine bakmıştı: o Yirmi dört... Hemen emir verdi — Yemek bitti, sofrayı kaldınız getiriniz en yer nn hari- e getirildi serildi. Paşa, harbiyesinden izahat ordu menzil müfettişi Fal (Sn zamanlarda kenhausen Çindeki Alman askeri ıslahat heyeti reisi iken geçenlerde Almanyaya dü- bey nen general) Mustafa Kemal paşi- nın emrindeki ehemmiyeti tamamile kavrıyamam Genç ordu kuman- danı Alman menzil müfettişine ihtar etti — Yemek ve istirahat bitti; artık vazife başladı. Fülkenhausen kendi. ni topladı, ve diğer karargâh erkânı gibi Mustafa Kemal paşanın emirle. rini dinlemeğe başladı, Mustafa Kemal paşa, askeri vazi- yet hakkında izahat aldıktan sonra harita üzerinde ordunun yeni mev- zilerini işaret etdi ve yarın sabahtan itibaren harekete başlanacağını bil- dirdi, Ordu kumandanının bu emri üzerine, açlıktan, sefaletten ve kışın şiddetinden mahvolmağa ramak kal- miş ordu, Murad suyunun gerisine çekilmek suretile selâmete çıkacaktı. Karargâhta büyük bir irade we azim hüküm sürmeğe başlamıştı. Genç kumandanın verdiği kati emir üzerine faaliyete geçildi. Ordu ereri süratle kolordulara ve cüzütamlara bildirildi. Ertesi sabah saat beş sularında, Diyarbakıra geldiği günün akşamı gece yarısına kadar maiyetindeki bedbin havayı dağıtarak muhitine ümid ve cesaret verdikten sonra ge- ce yarısı işe el koyarak kati emrini veren ordu kumandanı ertesi gün saat beşte dimdik ayakta görülüyor- du. O, gece verdiği emrin ilk tatbik neticelerini takib ediyordu. İzzet paşanın aylardanberi içinde çırpınıp durduğu vaziyeti Mustafa Kemal paşanın bu cesur ve âzimkâr hareketi kurtarmıştı. O, orduyu emin ve mahfuz mevzilere çektikten son- ra neticeyi ve cephenin yeni vaziyo- tini başkumandan vekili Enver pa- şaya. bildirmekle iktifa etmişti

Bu sayıdan diğer sayfalar: