19 Kasım 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

19 Kasım 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Fransada yeni kararname- lere itirazlar çoğalıyor Sosyalist ve komünist partileri mali kararnameleri kabul etmiyor Paris 18 (A.A.y — Bugün Leon Blu-| günü ve teklif edilen mali tedbirlerin mun riyasetinde toplanan sosyalist partisinin parlâmento grubu memle- ketin kalkınması için hükümetin ha- zırladığı kararnameleri toptan reddet-| meğe ve parlâmento açıldığı zaman bu kararnamelerin iptalini istemeğe karar vermiştir. Sosyalist grupu ayni zamanda gerek mebusan meclisinin feshi, gerek teş- | ril devrenin uzatılması ihtimallerine karşı protestoda bulunmuş ve parlâ- mento rejiminin yeni bir tezahüre ha. | cet kalmıyacak şekilde kâfi derecede gülü; dü, tebarüz ettirmiştir. Komünist partisi de kabul ettiği pek şiddetli bir takrirde hükümetin mali tedbirlerini insafsız ve adaletsiz olarak tavsif etmiş ve bülün çarelere müraca- at edilerek bu tedbirlerin tatbikine mi ni olmak için sosyalistlere teşriki me- t inde bulunmuştur. Eski muharipler de muhalif Paris 18 (A.A.) — Eski muharipler cemiyetlerin federal birliği reisi Pi- chot, gazetecilere beyanatta bulunarak eski muhariplerin hükümetin karar- namelerine niçin itiraz ettiklerini an- Jatmıştır. Mumaileyh, memleketin va- ziyete hâkim adamlar tarafından ida. re edilmediği kannati hüküm sürdü. Ispanya harbi Avam kamarasında bir me- busun suali Londra 18 (A.A.) — Avam kamara- sında amele mebuslarından Fletcher imparatorluk müdafan komitesinin Frankistlerin kazandığı muzaiferiye- tin Atlas Okyanusu ile'Akdeniz arâ- sındaki İngiliz münakalâtınn yapa- bile eyn, bu meselenin mpara- luk müdafaa komitesinde tedkik imekte olduğu cevabını vermiştir. Frankocuların tebliği 8 h tarafından evvelki akşam neş- redilen bültende şöyle denilmektedir: Muhtelif cephelerde yeni birşey yok- tur, Hava kuvvetlerinin faaliyeti: Dün Denja limanının askeri hedef- leri bombardıman edilmiştir, İngiltere ve Romanya orta elçilikleri büyük elçilik oldu Bükreş 18 (AA) — Boumania ga- zetesinin bildirdiğine göre İngiltere ye Romanya orta elçilikleri büyük elçilik mevküne çıkarılacaktır. e şerefsiz bir mevkie düşürül.! ği tesirleri tedkike başlayıp baş- | | | | muhik olmamaları dolayısile hiçbir te- siri olamıyacağını söylemiştir. Pichot'a göre Reynaud-Daladier plânı, hayatı feci bir şekilde pahalılaş- tıracağı ve yakında enflasyona sebep olacağı için şimdiden akim kalmağa mahkümdur. Maliye Nazırı ne diyor? Paris 18 (A.A.) — Fransız gazeteci- leri federasyonunun dün akşamki zi- yafetinde bir nutuk söyliyen Maliye Nazırı Reynaud, Başvekil Daladlerden| 2 alarak memlekete bildirmiş ktisadi ve mali bilânçonun kor- kunç rakamlarını teyid etmiştir. Lebrun, hükümet ta- lan ittihaz edilen mali tedbirleri svip ettiğini söylemiş ve her vatan. daşın bu tedbirlerin tatbikine sadakat- le yardım etmesini taleb etmişti Başvekilin kararı Paris 18 — Başvekil kararname gi- karmak üzere meclisten muayyen bir müddet için yeniden salâhiyet ve meo- Ms içtima devresinin iki sene uzatıl. masını İstiyecektir. Bu istekler kabul edilmezse meclisi dağıtacaktır. Başve- kil plânını tatbik için sonuna kadar israr edecektir. Mebusanda da, âyan da da ekseriyet temin edeceği zannolu- nüyor. Asi Rütenler Çek askerlerile şiddetli bir çarpışma olmuş Budapeşte 18 (A.A.) — Matbuatın bildirdiğine göre, dün Huszt'de asi Rüten müfrezeleri le Çek kıtaları arasında saatlerce Süren hakiki bir muharebe olmuştur, Muharebe neti. cesinde takriben 40 Çek askeri ölmüş yaralanmıştır. nlere pek fena | ; Çekler, esir e idamı mucib cürüm- k niş adi Ka maktadırlar. Esirler, sevkedilecektir. Nagyszollos ve Visk'te asiler Çek jJandarmalarile çarpışmışlardır. Bu çarpışmada 100 kişi kadar ölmüştür. divanı harbe Umumi meclis dün toplandı Umumi yilâyet meclisi dün toplan- mış, bazı evrak encümenlere havale edildikten sonra müşlail maddele- rin muhafazasına dair hazırlanan ta- limatname ile radyo antenleri hak- kındaki talimatnamenin müzakeresi talik edilmiştir. Meclissalı günü MEŞ'UM KADIN Aşk ve macera romanı Nakleden: (Vâ - Nü) Şimdi birdenbire, her nedense, bu is- | mi işitince, Şevki irkildi. Filhakika ci- nayet esnasında Şermin adı birçok kereler geçmişti. Lâkin daha mühim bir meselenin hallile fikri meşgul olan polis memuru dikkat etmemişti. Şer- min, aranması kendisine tevdi edilen kızın ismi! Sakın tesadüf onu, önüne çıkarmış olmasın... Böyle birşey olur. sa fevkalâde bir iş! Bir taşla iki kuş vurmuş olacak! Bu fikir aklına gelir gelmez Şevki genç kıza: — Sizinle evinize gelmek istiyorum. Belki bazı teferrüat yavaş yavaş aklı- nıza gelir de söylersiniz. Hem Malik beyi de görmek arzu ediyorum, Ken- disine bazı şeyler soracağım. — Buyrun efendim. Rauf'la veda ederlerken, polis me- muru: — Merak etmeyin... Bu işi halle- deceğimi vadediyorum. İzler buldukça sizi haberdar ederim! » dedi. Malik, pek büyük bir alâka ile ga- zinodaki keşifleri dinledi. Fakat xa- 'Tefrika No. 69 atteessüf yardım edici hiç birşey söy- liyemedi. Kimseyi görmemiş hiç birşey dikkatini celbetmemişti. Şevki, ayak izinin inceliğinden bah- sederken şu sözleri ilâve etti: — Evet, hakkınız var. Bu kadar in. ce amele ayağı olamaz... Kimdir der. siniz? — Belki yalandan o kılığa girmiş serseri bir genç... Oradaki diğer artist- lerin sevgilisi mi, kocası mı?.. Kardeşi mi... Elbet anlaşılacaktır. Muhavere bu minval üzere bir müd- det devam ettikten sonra başka yolla. ra döküldü. İki erkek eski zamandan, harpten, Anadolu mücndelesinden bah- selmeğe başladılar. Şermin evin işile meşgul, Adnan ise müsaade istiyerek gitmişti, Malik amea coşmuş, hatıratını an» Jatıyordu. — Vay, demek siz şahsen mücade» Jeye iştirak ettiniz?.. — Elbette... Yürük Ali çetesile çü- lUuştım. İzmir civarındaki köylerde a3 mi çarpıştak, er nazarile bak- | | Alman yahudilerinin ingiltere kralı İ Romanya ve Türkiyeyi ne zaman ziyaret edecek , 18 — Romanya Kralı Karo- eti ine İngiltere Kralı ai- tınci Jorj Ve Kraliçe Elizabet, Bükre- şi ziyaret edeceklerdir. Bu ziyaret ta- rihi henüz tesbit edilmemiştir. İngiliz hükümdarları Kanada ve Belçikayı ziyaret edeceklerinden Bükreşi ziya- retleri önümüzdeki senenin sonları- na doğru vukubulacaktır, Kral altıncı Jorj Romanyaya bir İ harp gemisi ile gidecek ve oradan İ dönüşte, yeni Türkiye Cümhurreisini ziyaret için İstanbulda tevakkuf ede- cektir. Alman yahudileri Belçika memlekete girmek yasağını hafifletiyor Hükümet, içika topri larına girmelerine mâni olmak için Brüksel 18 (AA) — | alınan tedbirleri hafifletmeğe ve gizli | olarak memlekete giren yahudilerin tardını tehir etmeğe karar vermiştir. Romanyada Yahudiler aleyhinde nümayiş Bükreş 18 (A.A.) — Çarşamba ve perşembe günleri Bükavınanın bir çok şehirlerinde yahudiler aleyhinde nümayişler yapılmıştır. Ahali, yahudi mağaza ve fabrikalarına girmiş ve bü- ralarda yangın çıkarmıştır. Bazı muıntakalarda jandarmanın müdahalesine mecburiyet hasıl ol- muş ve jandarmalar, bir çok yerleri r. Bir takım tevkifat yapıl mıştır, Yahudiler aleyhindeki husü- met, çok büyüktür, İngiltere - İtalya anlaşması Paris 18 (AA) — Paris'in diplo. | * matik mahfilleri, itilâflarının meriyete girmesi bhak- kında tefsirlerde bulunmağa devam etmektedirler. Bu mahfiller, bu iti Tâfların sadece maziyi tasfiye etmekle ka ğı ve Roma ile Londranın Akdenizde müstakbel münasebetleri- ni tanzim eden bir statü mahiyetin- de olduğu kaydedilmektedir. İngiliz - İtalyan Fransada bir İspanyol vapu- runa hacız konuldu Paris 18 (A.A.) — Bir İspanyol va- pur kumpanyasının müracaatı Üze- rine La Rochelle valisi limanda de- mirli bulunan Caranza ismindeki va- pura hâciz konulmasını emretmiş tir. Vaktile cümhüriyetçi İspanyollar bu vapuru zaptederek Fransaya gel- Uzun, uzun izahata girişti. Obu mevzua o kadar can ve gönülden bağ- lı idi ki, fırsat bulunca saatlerce an- latır, konuşurdu. 'Tabiatile yanan köyden, omuzunda çocukla düşmana göğüs germesinden bahsetti, Bu sözleri işiden Şevki kendi ken- dine: «— İşte tamam... Aradığım kız bu...» Fakat şimdilik katili bulmak daha mühim bir iş olduğu için sesini çıkar- madı. Pansiyonuna döndüğü zaman mal sahibi polis memurunu odasına davet etti. Onlar bu cinayet meselesini pek merak ediyorlardı. Şevki bildiklerini anlatırken gözü ev sahibinin kızına ilişti. Oturmuş hem dinliyor hem de elindeki dikişi dikkatle dikiyordu. — Vay, küçük hanım! Bu ne mi. nimini erkek yeleği! Galiba çocuk için olacak! Fakat tuhaf... Göğüs tarafı da pek şişi Genç kız gülerek annesine baktı. İhtiyar kadın başını sallıyarak; Bazı hanımların da erkek elbi- sesi giydiğini işitmediniz mi? Ahl Ne günlere kaldık. Delimidirler; nedirler bilmem ki... Malüm ya, efendim, kı- zim bir erkek terzihanesinin hesabına çalışir... mek üzere eve getirmiş. Polis memuru: — Allah Allah! - dedi, - Filhakika igitmiştim amama pek inanmıyordum. İşte ona verilen dikişi bitir. | GEÇMİŞ ZAMANLAR: 18 teşrinisani 1938 Ruslarla münasebatımız Nasıl ve ne zaman başladı arla aramızda teessüs eden mü- | nasebat iptida ticari sahada tecelli etmiştir. Moskof bezirgânlarının es- kidenberi Kefe (Tecdosya), Azak, İs- tanbul ve Bursa ile alışverişleri vardı. On beşinci asrın sonlarında Türkler | Kırım sahilindeki Ceneviz müstemle- keleri ile Kefeyi ve Azakı fethettikten ve nihayet Kırım hanlarını himaye al- tana geçirip Kirıma hâkim olduktan sonra Moskoflar ile aralarında komşu- luk da hasıl oldu. Ticari muameleleri ziyadeleşti, Moskoflar Türkiyenin has- mı olan Lehlilerle Lituanyalıların düşmanı idiler. Bu sebeple de Moskof- lar tabii dostlarımızdı. Ayni zamanda Moskoflar Türklere sair hıristiyan milletleri kadar yaban- cı görünmüyorlardı. Çünkü o asırlarda "Türkiye halkı ile Moskof halkı arasın- da âdet ve hal ve kıyafet ve tarzı ha- yat hususlarında büyük farklar yok» tu. Türkler de Moskoflar da Şarklı idi. ler. Aralarında hılki bir incizsp vardı. Moskoflar Türkletce ihtiraz edilecek derecede kuvvet ve istidate melik de- ğillerdi. Nihayet 1445 senesinden İti- beren Türkiye devleti ile Moskof çar. ları ara Kırım hanları vasıtasi. le muh: başladı. O tarihte idi ki, İkinci Sultan Beyazıd Çar üçüncü İvan'a bir elçi ile bir name yollamış- tı. Lâkin bu elçiye Liluanya hüküm- darı Aleksandrof yol vermedi. Kiefte alıkoydu, İstanbula dönmeğe mecbur etti, Lituanyalılar düşman addettikleri ecnebilere memleketlerini göstermek istemezlerdi. Hemde Moskoflar ile dai- ma harp halinde idiler. Üçüncü İvanın Türkiye elçisi ile görüşüp anlaştıktan sonra Lituanyaya fenalık edecekleri. ni zannediyordu. Fakat üçüncü İvan İstanbuldan kendisine elçi gönderil diğini işitince gayet memnun oldu. Teşekkür için başka emin bir yoldan Sultan Beyazda Pileskef numında bir elçi yı A ve Moskof bezirgünları adeler istedi. naslarını- - kabul ının her sus| name ile bildirdi. Bu namenin sonun- da: «Her ne işin olusa çekinmeyip hemen tarafıma bildiresin. Sana yar- | dım ederim, Sana çok n beni de sever; çok I u. Ondan son . lar sık uk istanbula elçi gönderir ol- dular. İstidaları reddolunmuyordu. Halleri teşrifata, adabı muaşerete | daima tevafuk etmezdi. Lâkin kusur- larına bakılmazdı. On altıncı asrın İp- tidalarında iki tarafın münasebatı bir kat daha iyileşti, Yavuz Sultan Selim Moskovaya. Kemal ağa namında bir elçi gönderdi. Çar İle tedafül ve taarru- Zİ bir ittifak muahodesi yapıldı. Fakat imzalanması İran selerinin bitmesine talik olundu. O vakitki Çar Vasili ile Kimmiş bu erkek kılığına girmeğe me. raklı hanım? — Hem de bir paşanın haremi, Dikişçi kız ilâve etti: — Hani şu meşhur güzel Leman hanımefendi. Şevki irkildi ve hayretle ismi tekrar- Yadı: — Leman hanımefendi öyle mi? Ve birdenbire Raufun dedikleri ak- ına geldi. İçinden şöyle düşündü: «w— Demek doktor haklıymış... Bu kadın, erkek kıyafetine giriyor... Siyah parlak gözleri var... Şerminin tarif et. tiği gibi... Evet, evet odur.. Bu işi anlamalıyım... Hakikati meydana çi- karmalıyım... Bim olursa olsun Şev- kiyi atlatamaz... Bilhassa böyle bir ka- dın... “. Leman, daha bir müddet Raufu gör- memeğe karar vermişti. Bu coşkunluk ve ıztırap zamanında delikanlıya 80- | kulmakta mâna yoktu. Biraz sakinleş- mesini beklemek daha doğruydu. İbnülkasım paşa ise gene kısa bir müddet için Bağdada, gitmişti, Reşid paşanın kızı işlediği cinayet. ten zerre kadar muztarip değildi. Ka- tilin bulunmıyacağına da katiyetle emindi. Bu meseleye dâir gazetelerde- ki sütunlara müstehzi bir nazarla ba- kıyordu. Yalnız son günlerde ufak bir iz bulunduğunu ve yakın vakitte ka» yalnız bir ticaret muahedesi tanzim olundu. Moskof bezirgânlarının Azak ve Kile ile serbesce alışveriş etmeleri- dildi. (1516) Böylece e am eden dostane m nasebata Moskofların Kırım müzafa- tana ve Türkiye bezirgânlarına sarkın- tık eden Kazak tayfasına gizlice mus avenette bulunmaları dolayısile halel gelmeğe başladı. Bir aralık Azağı alan Kazaklar Türk- lere mukavemet gösterince Çar Mihal Teodoroviç onlara tebrikname gönde. rip «Hizmetlerinizi takdir ve gazanızı tebrik ederiz. Sizin ve hatmanlarınız (relsleri) şecaatle hizmetimizde buiu- nursunuz. Dini İsa uğrunda kazandı- Einiz şan ve şeref zayi olmuıyacaktır. Biz ki sizin büyüğünüzüz. Ebediyen size istinadgâh olacağız, sizlerden üm öd varız« demişti. Fakat Mosl b imle samimi dostlukl rına 1677 senesine kadar sadık ki bildiler. Türkiye himayesine gir olan Don Kazakları Bâbiâlir tiği Şemilenskiyi hatmanlığa etmeyip Moskuflardan istimdad mişlerdi. Çar Aleksi Kazak y ile Türklere harp ilân etmişti. Fakat tarafımızdan külliyetli sevkiyata lanınca ürktü, Sulh talebinde bulun- du. İstanbula müşavirlerinden Boğ- danoviç Vesniçini koşturdu. O st ralarda Nemselilerle muharebeye tu- tuşmak üzere idik. Onun için Babıâli işi tatlıya bağladı ve Çarla sulhü kabul ederek Bahçesarayda muahede imza- Jadı. Şu kadar ki Çar Aleksandr vefat edip yerine gelen sabi küçük oğlu Petro büyüyüp devletine çeki düzen vermeğe ve kuvvet ve kudret peyda etmeğe ça- laştığı sıralarda Viyana muhasarasında mağlüp olmuş idik. Bizim tarihlerin et- hatçı bu genç Ça fade ederek Ne: ve Venedik ile ale; tikleri ittifakı müsellese dal (1696). Ondan sonra Tü tarlara galebe r heybetli bi Ki gönderdiği Ukrençef müfrit mütalebe- lerde bulundu iso de devletin mü- zaheretini temin edemediğinden mü- talebatın pek çoğundan vaz geçip yal- nız Çarın Kırım hanına verdiği vergi- nin affı ve Azağın kendilerine terki ve İstanbulda daimi bir elçi bulundurma» sı şartlarile sulhe razı oldu. Saih Münir Çorlu Mütekaid büyük elçi lere düştü. Kalbi garib bir hisle çarp- ta. Bu ne demekti? Polis nasu bir iz bulmuş, kimi takip ediyordu? Her hal- de bu işle alâkası olmıyan birini! Bir akşam Bedi genç kadının ziya- retine geldi: — Affedersiniz! Kaç zamandır gele. medim. Kusur ettim, fakatbu son günlerde pek meşguldüm. Leman tatlı tebessümile; — Biliyorum! - dedi. - Bu cinayet meselesini siz takip ediyorsunuz değil mi? — Evet efendim. — Gelin şuraya, yanıma oturun da biraz anlatın! Bu işi pek merak ediyo- rum, Katil bulundu mu? Bedi gördüğü iltifattan son derece mütehassis olarak gösterilen yere o- turdu: — Hayır elendim... Katil henüz bü- lunmadı amma elimizde bazı izler var ki o sayede onu yakalamak kolay ola- cak, — Ya?... İzler mi?.. Aman, pek me- rak ettim. Ne imiş kuzum? Söyleyin! — Bu işin bir hırsızlık maksadile ya pıldığı olmasların ve paranın çalınma» sından belli, üstelik amele kılığında bir gencin o saatte dekorların arasın da gizlendiğini haber aldık. Genç kadının irkilmesini mubatabi farketmedi, Leman sordu;

Bu sayıdan diğer sayfalar: