13 Aralık 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

13 Aralık 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

POLİTİKA Yugoslavya seçimi Yugoslavyada mebus seçimi, hükümet reisi doktor Stoyadinoviç için parlak bir galibiyetle neticelendi. Memleketin ayrıldığı dokuz intihap daire- sinden yedisinde hükümet büyük bir ekseriyet kazandı. Bu ekseriyet birçok yerlerde yüzde doksanı bulmaktadır. Hükümetin başlıca muhalifi vat lideri doktor Maçek, en ziyade ümid ettiği yerlerde ancak yözde kırk derecesinde rey alabilmiştir. Sırplar, Slovenler, Müslümanlar, Hırvatların büyük bir kısmı ve bütün ekalliyetler Stoyadinoviç listesi için rey vermişlerdir. Bu netice Yuğoslav- yada büyük bir galibiyet sayılmaktadır. Seçimin neticesi Yugoslavyayı, ka- ranlık maceralara atacak hâdiselerin önünü almıştır. Bu sebeple Yugos- lavyada 11 birincikânunun 936 tarihi tarih sayılmaktadır. Yeni Mecliste Kabineye taraftar 300-310 mebus vardır. wüktarı 60-70 kadardır. B. Stoyadinoviç son galibiyetile üç senedenberi ta- kip ettiği politikanın parlak bir semeresini elde etmiştir. ve sükün içinde memleketin inkişafına çalışmaktır. üzerine mevkil bir kat daha kuvvetlenen B. Sloyadinoviç politikasına yeni bri hızla devam edecektir. Türkiyenin samimi Kadın düellosu böyle Lehistarın o Hoynoviçe mevkiinde göçen gün fevkalâde garib bir düel- lo vukua gelmiştir. Fevkalâde gara- bet düslle edenlerin iki köylü kızı ol- masındadır. Daha fevkalâde garib ol- ması İkisinin de düello meydanına ellerinde birer rovelverle gelmeleridir. Hiç garib olmaması da düellonun bir kıskançlık yüzünden çıkmasıdır. Biribirlerine rakib olan kızlar elle- rindeki silâhlarla karşı karşıya gel- Kraliçe Maudun atları Geçen gün Londrada vefat eden Norveç kraliçesi Maud İngiltere kralı yedinci Edvardın kızıydı. Kraliçe hayatının büyük bir kısmını Londra- da geçirirdi, oradaki ahırında dört yarış atı vardı, Kraliçenin Osloda defnedildiği gün bu atlar İngiltere Kralının baytarlarından yüzbaşı Hill tarafından Sandringhamdan çıkarıldı ve krali- çenin son arzusu üzerine öldürülerek gömüldü. Kraliçe Maud ölmeden ev- vel çok sevdiği bu atların bir yaban- Hatıra gelmiyen bir kaza Almanyanın Leitmeritz şehri civa- rında Pohorz mevklinde geçen gün emsalsiz bir kaza vukun gelmiştir. Bir arabacı iki at koşulu olan araba- sile bir tarladan geçerken birdenbire atlar sarsılıyor, yere yuvarlanıyor ve müthiş raşeler içinde ani surette ölüyorlar. Yapılan tedkikat netice- Yüz yaşındaki .İtalyanın Viçenza şehrinde ihtiyar bir kadın yaşar. İsmi Anna Ferrante olan bu kadın yakında yüz yaşını ik- mal edecektir. Bu kadar ihtiyar ol- masına rağmen bayan Anna henüz çok dinçtir. Şehrin sokaklarında ge- zintiler yapar ve bilhassa mağazalar rın camekânlarını seyretmekle vakit geçirir, Geçen gün bir İtalyan gaze- tecisi ona hayatında dana neler iste- diğini sormuş, kadın da: «Trablus pi- bir dostu olan doktor Stoyadinoviçin kazandığı muvaffakiyeti büyük bir memnuniyetle karşılarız. İ çalandıktan, üstleri başları yırtıldık- | İ ikisi 100 İngiliz lirası ve dördüncüsü ahırlarının bulunduğu | | | an Hır- Yugoslavya milleti için mühim bir Muhaliflerin Bu politika sulh Son muvaflakiyet olur! dikleri zaman hemen ikisi de aynı anda rovelverlerini yere atmışlar ve biribirlerine hücum et lo, kadınlık tabiatının kendilerine bahşettiği silâhlarla, yani tırnaklar- la ve dişlerle cereyan etmeğe başla- mıştır. Kızlar bu silâhlarla uzun müd- det cenkleştikten, yüzleri, gözleri par- tan ve nihayet ikisi de bitap düşerek kımıldanamıyacak hale geldikten sonra «Düello» hitam bulmuştur. cının eline geçtiğini istemediğini söy- 1emişti, Atlardan biri 70 İngiliz lirası, diğer 150 İngiliz lirası kıymetinde idi. Bay- tar yüzbaşısı King bunları roververle öldürdükten sonra ikisini kraliçe Maudın Londradaki evinin bahçesine ve ikisini de Sandringham civarında- ki bu da Norfolkta sir Arthur Whee- tür, Kraliçenin çok sevdiği bu dört attan başka bir de beşinci atı vardı ki bu da Nosrfolkta sir Brthur Whee- lerin kızına satılmıştır. sinde o yerin altından elektrik cere- yanlı teller geçtiği, bu tellerin bozul- duğu ve biraz evvel yağmur yağdığı için cereyanın rutubet sayesinde top- Tak üstüne kadar sirayet ettiği, hay- vanların o noktaya nallarile basar basmaz cereyana kapılarak derhal öldükleri anlaşılıyor. Arabacı kurtu- luyor. kadının arzusu yangosunun birinci ikramiyesinin ba na isabet etmesini isterim!» cevabını vermiştir, Bayan Annanın hayatında en hö- yecanlı vakası B,.Mussolininin Viçenza- yı ziyaretinde kendisile karşılaşması olmuştur, Kadın meşhur Garibaldiyi de hatırlamaktadır. 1859 muharebe- sinin safhalarını birer birer naklet- mekte ve o muharebede bir kardeşi telef olduğu için anlatırken içini çek- mektedir, Aydm (Akşam) — Aydın elektrik fabrikası ıslah edilmiş ve genişletilmiş. tır. Şimdi Aydın elektrik ihtiyacı daha geniş bir şekilde temin edilmektedir. Yukarıdaki resimde yeni Aydın elektrik fabrikasi görünüyor. Yalnız Fransada fareler senede 500 milyon liralık zarara sebeb olurlar İnsanlara en çok zarar veren hayvanlardan bi- ri de farelerdir, Fa- relerin birçok has- talıkları onaklet- i mesi bir tarafa bırakılsın, her sene sebep oldukları maddi zarar milyar- | ları bulmaktadır. Bir Fransız muhar- riri, en müthiş kuraklığın, en büyük üâfetlerin, farelerin bir sene zarimda yaptıkları tahribat kadar zarar ver- mediklerin! etmektedir. Fransada yapılan hesaplara göre, fareler yalnız Fransada senede bir mil. yar altın franklık zarıra : sebep Ol- maktadırlar. Bu para, bugünkü altın kıymetine göre, 500 milyon lira et- mektedir. İngilterede zarar bundan fazla imiş. Akılları durdüracak ra kamlar!... Fransada vakit vakit farelere karşı büyük mücadeleler açılmıştır. Bunlar tahribatı bir parça azaltmakla bera- ber bu muzır hayvanların kökünü ka- İ aayamamıştır, Fransız gazeteleri ya- kında yeniden mücadeleye geçileceği- ni haber veriyorlar. Farelerde çoğalma kabiliyeti şaşı- | Iktisadi meseleler | Fabrikatörlerin bir endişesi Hükümetin kendi ihtiyacını gene kendi fabrikalarından tedarik edece- ği hakkında ortaya bir haber çıkmış- tır. Bu haberin ne dereceye kadar doğ- ru olduğunu öğrenmek mümkün de- gildir. Fakat bugünkü milli ekonomi mantığına göre, devlet fabrikası ile hususi fabrika arasında bir fark ara- mamak lâzım... Hükümet, kendi ih- tiyacını yalnız devlet fabrikalarından temin eder ve mal satin alırken, mü- nakasa şartlarına riayet etmezse, hu- susi fabrikaları «Milli fabrikss mef- humundan ayırmış olur, Buna imkân göremiyoruz. Çünkü yerli malın hi- mayesi hakkında çıkan kanun ve kâr rarnamelerde, «Milli fabrika> deni diği zaman, devlet fabrikasile, hususi sermayedarın kurduğu fabrika ara- sında hiçbir fark gözetilmemiştir. Bü- tün vazih hükümler karşısında, fab- rikatörlerin endişelerine hiçbir sebep yoktur. Devlet, büyük partiler halinde mal aldığı için, fabrikatörün nazarında en büyük müşteridir. Bütün fabrika- ların gayesi, münakasalara iştirak ederek devlete mal satmaktır, Bu, fab- rikatör için en büyük muvaffakıyet- tir, Eğer fabrikatör buna imkân bu- lamazsa, fabrikasını mahdud ve mu- ayyen müşterilerin karşısında tahdi- de mecbur kalır. Demek oluyor ki, devletin büyük partilerle mal alması, fabrikatörleri daha ziyade istihsal yapmağa teşvik eder. Bu usul terkedilecek olursa, endüs- tri en büyük himaye ve inkişaftan mahrum kalacaktır. H.A. —— o ——x——F— Baro heyeti umumiyesi cumartesi günü toplanıyor İstanbul barosu heyeti umumiyesi önümüzdeki cumartesi günü saat 1430 da ağır ceza mahkemesi salo- nunda bir toplantı yapacaktır. Bu toplantıda eski idare meclisi raporu okunduktan sonra yeni avukatlar kanununa tevfikan yeni baro reisi ve idare meclisi âzası seçilecektir. Bu içtimaın, avukatların yeni ka- nuna tevfikan baroya kayıdlarnın tescili ikmal edildikten sonra yapıl- ması lâzım geldiği cihetle avukatla- fın kayıdlarının yenilenmesi işi de içtima gününe kadar bitirilecektir, Sarhoşlukla birbirlerini dövdüler Necib ve Halid adında iki kardeş evvelki gece sarhoş olmuşlar ve biri- birlerini adam akıllı dövmüşlerdir. Polis, bu iki kardeşi yakalayıp mah- kemeye vermiştir. sandan çok fare varmış. lacak derecededir, Bir dişi fare senede altı defa yavrular, Her defasında altı ilâ on iki yavru doğurur, Bu rakam- lar tedkik edilirse, bir çift farenin bir senede 880, iki senede 387,200, üç senede 170 milyon fare olduğu mey- dana, çıkar. Bereket, fareler arasında bir takım hastalıklar ve yapılan mücadeleler, bu müthiş çoğalmanın önüne geçmekte- dir. Maamafih buna rağmen gene fa- reler her sene artıyorlar, Yapılan he- saplara göre yalnız Pariste dört mil yon fare vardır. Bilhassa on birinci Belediye dairesi hahilinde fare çok boldur. Bu hesaplar Pariste insandan çok fare olduğunu göstermektedir. Paris Belediyesi farelere karşı bir- çok tedbirler almıştır. Hattâ farelere karşı kedi yetiştirmek için mühim tahsisat ayrılmış, burada avcı kediler yetiştirilmiştir, Fakat son zamanlar- da tahribatın artması bütün bu ted- Fransada farelere karşı şiddetli bir mücadele açılmıştır. Buna sebep bu hayvanların her sene yarım milyar liralık zarar yapmalarıdır. Yapılan tedkiklere göre Pariste in- birlerin arzu edi. len neticeyi ver- mediğini (göster mektedir. Farelere karşı en n şiddetli mücadele İngiltere, Danimarka, Amerika, Por- tekizde ve Şimal memleketlerindedir. Bu memleketlerde âdetâ bir fare po- litikası vardır. Resmi daireler fare mücadelesile uğraşırlar ve her gün yeni bir silâh bulmağa çalışırlar. Bu dairelerde mütehassısların başlıca işi iareler ve fare hastalıkları hakkında tedkikler yapmaktır. Bu tedkikler neticesinde insanlara geçmiyecek ba- a hastalıkların farelere aşılanması, bu suretle ölmeleri, boğucu gazlar kullanılması ve saire gibi birçok usul- ler tatbik edilmektedir, Maamafih bu usullere rağmen fareler zararlarına devam ediyorlar, Acaba buna bakarak mücadeleyi bırakmalı mı? Bir doktor: «Katiyen, diyor, çünkü mücadele bir parça gev- şetilirse, fareler birkaç sene içinde o kadar çağalırlar ki bunları imha için asırlarca uğraşmak lâzımgelir.» GÜNÜN ANSİKLOPEDİSİ Papalığın tarihçesi P apâanın rahatsızlığından ve sonra da iyileştiğinden bahsolunuyordu. Şimdi tekrar hastalandığı haber ve- rildi. Bu münasebetle Papalığın ta- rihçesini hulâsa ediyoruz: Papa, kat m ruhani len isimdir; İsaoin vekili sayılan havari- yandan Petros'un (Siman Pierre'in) ha. Mfesi makamındadır. Petros Romayı merkez seçmiş olduğun- dan Papalar da orada oturup 726 tarihi- ne kadar yalnız ruhani reisliği haizdiler. Bu tarihte Roma ve sonradan diğer bazı yerler kendilerine terk edildi; bir cisma- ni bükümet te kurdular, İstanbulun Roma imparatorları tara- fından payitaht seçilmesine kadar bütün hıristiyanların relsi Papaydı. Sonra im- parstorlar, İstanbul petriğine de hayli kuvvet ve nüfuz vermişler, patrikler ev- velâ Papaya tâbi bulunmuşlarsa da, za- man geçtikçe müsavat davasına kalkış- mişlar, şark ve garb kilisesi ayrılıp Papa yalnız katoliklerin reisi kalmıştır. Kurunu vüstada nüfuzları o derece faslalaşmıştı ki, mezhebe dokunan cüzi sebeblerie bükümdarları azil ve nasbe kadar karışmışlardır. Bu yüzden bir çok münazaalar zuhur edip bazı defalar, Al- manya imparatorları ve sair kuvvetli hü- kümdarlar, Papayı değiştirip yerine baş- kasını naşbetmişlerdir. Papalar da bil- Markiz sAnkara ga- rnda markiz- lerin inşası bit- ti, küşad res- mi yapıldı, ya- pilıyor.> Otar- mukabele, bazı hükümdarları aforoz edip . af diletmek üzere huzurlarına yalınayak getirmişlerdir. İslimlar ve Türklerle çarpışmağa gelen haçlılar Cehli salib) ordularının teşekkü- Jü Papaların nezareti ve onların teşvikiyle olmuştur, Beşinci Klemon 1909 da Romayı terke mecbur kalıp Fransada Avinyon şehrine gelmiştir. 1377 ye kadar halefleri orada kalmışlardır. Bu tarihte merkez gene Ro- ma olmuştur. Fökat Avinyon'da da bir Papa seçilip iki taraf arasında 71 sene mücadele sürmüştür. Bu sıralarda birçok yeni mezhebler çıkmış, nihayet on altıncı asırda Lüter protestanlığı icad ederek Avrupanın şimal memleketlerine bu mezhebi yaymış; Pa- paların da nüfuzu gittikçe azalmıştır. 1870 de İtalya, Romayı merker seçince, Papaların cismani hükümeti büsbütün kuvvetini kaybetmiştir. Şimdi İtalyada Vatikan topraklarında küçücük bir hü- kümetleri, askârleri vardır. Serbes tefek- kürü takib eden irk ceroyanlarının. zuhuru da Papalığı bir kat daha sarsmış- tir, Son Papanm Nazilerle çarpışmaları akıllardadır. Papalar, kardinallerden mü- teşekkll bir meclisi umumi tarafından ve kardinaller içinden seçilir, Ayrı aym iki Papa seçildiği vakit, haksız olana antipapa denir, Şimdiki Papa on birinci Pie'dir. $ Şubat 922 de Papalığa seçilmiştir. Seksen yaşın- dadır. nedir? manada, ilk defa olarak dilimize giri“ yor. Markiz, garlarda, iskelelerde halkı yağmurdan muhafaza için yapılan camekân tavan tesisatıdır, Binaların dış kapıları önüne ayni maksadla yar zında gazele- | pılan ve ekseriyetle camlı olan barı- lerde haberler çıkmaktadır, «*Markizs kelimesi, bu nüklara da «Markiz» denir, Resmimiz bir kapı üstü markizini gösteriyor. Panama kanalı anama kanalının büyük gemile- rin ihtiyacına göre büyültülme- si düşünülüyor. Yirminci asır medeniyetinin en büyük İ zeferi olarak kabul edilen Panama kanalı Şimal ve Cenup Amerikası arasından Allas Okyanusunu Büyük Okyanusla birleştirir. Böyle bir ka- nal açılmasına 1534 senesindenberi , Fransızlar giriştikleri işte muvaffak olamamışlar, nihayet Ame» rikalılar 1913 de Vilsonun Reislcüm- burluğu sırasında bu işi başarmışlar- dır. 1913 senesinde Amerika Reisi- cümhuru Vilson Vaşingtondaki sara- yında, 3,000 kilometre uzaktan bir elektrik düğmesine basarak kanalın en son setini yıkacak 20,000 kilo di- namiti havaya uçurmuş ve iki Ok- yanusun sularını birbirine karıştır. mıştı Bin bir müşkilâtla 10 senede ik- mal edilen Panama kanalı deniz 80- viyesinden 26 metre yüksekte, 81 ki- lometre uzunluktadır. 75 milyon İn- giliz lirasına mal olmuştur. Gemiler Atlas Okyanusunda Kolon şehri önüme den kanala girer, Müteaddid havüz- larda seviye değiştire değiştire 8 saate te Büyük Okyanusa varırlar, Kanalın gerek Amerika gerek dün- ya için ticari ehemmiyeti büyük ol- duğu gibi harb fllolarını bir Okya- nustan diğerine kısa bir zamanda geçirecek en kısa yol olduğundan Amerika için büyük askeri ehemmi- yeti haizdir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: