15 Aralık 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

15 Aralık 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

POLİTİKA Memelde Litvanya idaresi gevşiyor, Almanlar şimdi- den hâkim oluyor Almanyaya Avurturyann iltihakı ve Çekoslovakyanın bilhassa müdafaa noktasından en mühim parçası Südet arazisinin ilhakı ile Orta ve Şarki Av- rupada vaziyet istikrar bulmuş değildir. Bilâkis yeni yeni meseleler doğ- muştur. Bunlardan biri, eskiden şarki Prusyanın bir parçası olup Versay muahe- desi ile Almanyadan tefrik ve birkaç sene Fransızların askeri işgali altında durduktan sonra Litvanyalılar tarafmdan bir baskın ile zaptedilen Memel arazisinin atisi meselesidir, Galip devletler, Memel arazisinin Litvanya camiası içine zorla sokul- ması emri vakiini kabul etmekle beraber, buradaki nüfusun ekseriyetini teşkil eden Almanların menfaatini siyanet için muhtariyetli bir idareye tabi tutulmasını şart koşmuşlardı. Şöyle ki: Burada, yerli halkın intihabı ile bir parlâmento olacak ve bu parlâmentonun itimadını haiz bir mahalli hükümet kurulacaktır. Litvanya hükümetinin tayin edeceği vali, bir komiser sıfatını haiz olup mahalli hükü- metin işlerini yalnız kontrol edecektir. Lâkin şimdiye kadar Litvanya hükümeti burada serbest intihap yapıl- masına razı olmamış ve yapılan intihaplardan çıkan parlâmentonun faali- yet göstermesine ve mahalli hükümeti teşkil eylemesine hiç müsaade etme- mişti. Bu suretle, Memel arazisi, Litvanya memurları tarafından müstaki- len idare edileğelmisti. Almanya kuyvetlenip büyüdükten sonra, hariçteki Almanları ve bahu- sus kendisinden tefrik edilen memleketlerdeki ırktaşlarını korumak siyaseti- ni takip ettiğinden, geçen pazar yapılan urgumi intihaba Litvanyalı vali ve Kovnoda bulunan Litvanya merkez hükümeti, hiçbir müdahale ve tesirde bulunmamıştı. Bilâkis Litvanyalı yali eğilmiştir. istifa etmiş ve yerine Memelli bir Son intihaptan çıkan ve kahir ekseriyeti Alman olan parlâmentonun ve teşkil edeceği hükümetin vereceği kararlar gayet mühim olacaktır. Çün- kü bunlar, Südet Almanları gibi, Almanyay; Bu suretle yepyeni bir mesele karşısında bulunuyoruz. B. Edenin Amerika seyahati a iltihakı dileyebilirler. AKŞAM Bir filim şirketi kendisine yarım milyon lira teklif etti Eski İngiliz Hariciye Nazırı B, Eden $imdi oOAmerikada bulunmaktadır. | Eski nazır Amerikada demokrasile- rin elbirliği hakkında bir könferans vermiş ve büyük bir muvaffakıyet kazanmıştır. Demokrasi ve harb hük- | kındaki konferansı, Amerika gazete- | leri tarafından aynen neşredilmiştir. Bu, Amerika matbuatı tarihinde em- #alsiz bir hadise teşkil eder, B. Eden Amerikalılara kendisini o kadar be- | ğendirmiştir ki yeni dünya matbu- atı kendisine «Sevimli prens» ünva- nıni vermişlerdir Amerika matbuatının B. Edene mütlefikan verdikleri diğer bir üm- van da «Glamourous» dur, Bu keli. meyi aynen tercümeye imkân yok- tur. Yalnız bu kelime on iki aydan- beri Hollivudda kullanılmakta ve en meşhur kadm sinema Yıldızlarına verilmektedir. Bu kelime aşağı yu- karı parlak, muşasa, anlaşılmaz bir cazibeye malik mânasına gelir. Ka- dınlara mahsus bu Ünvanı ilk alan devlet adamı B. Eden oluyor; Esasen Hollivud şirketlerinden biri B. Edene bir filimde rol almak için 500,000 Türk lirası tulan bir para teklif etmiştir. Eski İngiliz Hariciye Nazıtı bu teklife telgrafla şu cevabı vermiştir: «Bu teklifinizden dalayı size çok teşekkür ederim, Fakat reddetmeğe mecburum. Zira majeste kralın hiz- metinden ayrılmadım.» B. Eden oturduğu otelden dışarı çıklıkça, polis kendisini halkın dos- tene tezahürlerinden korumak için polisleri aldatmağa muvaffak Ol muş, yanında üniformalı bir çok adamlar bulunduğu halde B. Edenin ansızın önüne çıkmıştır. B. Eden, genç kızın bu hareketine mâni olmak istiyen polisleri bir el işaretlie durdurmuştur, Bu hadisenin neticesi Amerikalı- lâra mahsus bir şekilde tecelli et- miştir. Genç kız soluk soluğa, ne di- yeceğini bilmiyerek B. Edenin önün- de durmuş, sonra Kendisini toplıya- rak: — Hallo mister Eden demiştir. Sabık nazır gülümsiyerek: — Hallo, diye mukabelede bulun- muştur. Sonra genç kız hicabından yüzü kıpkırmızı kesilerek sormuş: — Avrupadan beraberinizde kaç şapka getirdiniz? —- Yalnız bir tane! Bana soraca- ğınız bir şey var mı? — Hayır! Mister Edeni Mister Eden: — Allaha ısmarladık matmazel!... diyerek kızı selâmlamış ve uzüklaş- mıştır. Katherin Hepburn kaçakçılık yapıyormuş ! Amerikanın en sevilen sinema yıl- dızlarından Katherine Hepbum, ka çakçılık yapmak töhmetile zan altına alınmıştır. Sinema yıldızına atfedilen cürüm, kadınlara mahsus lüks eşyayı, güm- Tük resmini vermeksizin Amrelkaya sokmaktır. Amerikalılar, Fransadan ve diğer ecnebi memleketlerden Ame- Yikaya ithal edilen lüks kadın cjyası- tw, ağır gümrük resmine tâbi tutmak- tadırlar. Bu sebeple ecnebi lüks kadın eşyasmın Amerikada fiatleri müthiş pahalıdır. Amerikada kaçakçılık takibatile de meşgul olan G. Men namıfdaki dev- let polis teşkilâtı, sevimli ve şöhretli sinema yıldızını,bu pahalı lüks eşyayı gümrüksüz Amerikaya sokmakla it- ham ediyor. Bu itham, Amerikada bü- yük bir dedikoduya sebebiyet vermiş- tir. Bakalım sinema yıldızı bu kaçak- çılık ithamından yakasını sıyırabilecek mi? m m m m m a — — — İzmir Halkevinde yeni kurslar İmir (Akşam) — İzmir Halkevinde &lmanca, fransızca, ingilizce, daktilo, motör kurslarile lise olgunluk, ilk tahsil bütünleme ve orta tahsil im- tihanları için kurslar açılmıştır. Gençlik bu kurslara büyük bir alâka Bösteriyor. Yurttaş; Elma ve portakah bugün dok- torlar yalnız en iyi ve faydalı mda olarak tavsiyer etmekle kalmıyorlar, Onları bazı hasta- Uklarda ilâç yerine bile veriyor- lar, Ulusal Ekonomi ve Arttırma Kurumu Aşkına altmış sene bağlı kalan ve bebekler arasında yaşıyan bir kadın Nis'in en kibar mahallesinde eski bir villâda derin bir sükünet hüküm sürüyor. Bu villâ- nın bahçesi sahibi- nin eski devirlerde- ki bahçe tarzlarına kıymet verdiğine delâlet edecek şekil. de tanzim olunmuştur. Geniş çimen- liklerin üzerine gül ağaçları ve alçı- dan mamul cüce heykelleri serpilmiş» tir, Geçen gece bu villânın bulunduğu sokaktan geçen insanlar birdenbire işittikleri bir tabanca sadası üzerine oldukları yerde kalıyorlar.-Bir iki ada- mın koştuğu görülüyor. Bir kişi en yakın telefon santralına koşuyor. Bir kaç dakika sonra bir polis otomobili hâdise mahalline yetişiyor. Sahibi sek- senlik bir kız olan bu villânın kapısı kırılıyor, polisler içeriye giriyorlar. Herkes büyük bir merak ve telâş için- de bulunuyor. Çünkü uzun senelerden beri geçirdiği garip aşk maceralarile kendisinden çok bahsettirmiş olan ih- tiyar bayan Hislop hakkında son Se- neler zarfında hiç birşey işitilmemiş- tir. « Polişler villânm büyük salonundan içeriye girdikleri zaman en iyi elbise- sini giyinmiş olani bayan Hislop'un ölü olarak yerde yattığı görülüyor. İhtiyar kızın şakağından hafif hafif kan sızıyor. Nis zabıtası türlü türlü facislarla karşılaşmağa alışkın olduğu için ko- lay kolay heyecanz düşmez. Fakat vil. Jânın salonunda gördükleri manzara Narh usulü maksadı temin edebilir mi? Bir mal pahalılaştığı ve yahud ih- tikâr denecek derecede yüksek fiatle satıldığı zaman, ilk hatıra gelen ted- bir, narh usulüne müracaat! etmektir, Pek eski devirlerdenberi tatbik edilen bu narh usulü acaba maksadı temin edebiliyor mu? Ekonomik olmaktan ziyade idari bir tedbir olan narh, ilk bakışta, bize meselenin halledildiği hissini verir, Fakat hakikatte bir ta- raftan narh tatbik edilirken diğer ta- raftan.da başka mahzurlar meydana çıkar. Bu fikrimizi tevsik için misal. ler getireceğiz: — Pamuk ipliği narhı tatbik edil- mektedir. Bundan maksad, küçük do- kumacılara ucuz pamuk ipliği vermek, pamuk ipliği ihtikârına mani olmak- ta. Bu güzel arzular Üzerine, narh tat. bik edildi, fakat küçük dokumacılar, bilhassa kasaba ve köylerdeki tezgâh sahipleri, gehe pahalıya pamuk ipliği alıyorlar. Fabrika bir paket ipliği 520 kuruştan vermektedir. Fakat orlada bulunan mutavasaıtlar, pamuk ipliği. ni köylüye pahalıya satıyorlar, Görü- Jüyor ki, narh, yalnız fabrikanın kapı- sına kadar tatbik edilmektedir. Pa- muk ipliği fabrikanın kapısından çık- tıktan sonra ne kadar fiate satıldığını mürakabe etmeğe imkân kalmıyor. Büyük müesseseler, fabrikalar mah- dud ve mazbut olduğu için nizamnâ- meleri harfi harfine tatbik etmek ka- bil olabilir, fakat dağ başındaki bir köyde, bir paket iplik kaça satılıyor? Bunu öğrenebilmek için çok vâsi mü- rTakabe teşkilâtı yapmağa ihtiyaç var« dır ki, bu mümkün değildir. Şehrimizdeki et satışlarına narh tat- bik edilmişti, Fakat öyle zamanlar oldu ki, şehre çok koyun geldiği için, bazı kasaplar narhtan aşağı flatle et sattılar, narhi tesbit eden komisyon- lar, şehre ne kadar koyun geldiğini tedkik edip, fiatleri indirmeğe karar vereceği sırada, koyun miktarı azaldı. Hasılı ekonomik kanunların tanzim ettiği fiatlerle narhın tesbit ettiği fi- atler arasında mühim bir boşluk var, Hüseyin Ayni Fransanın cenubunda, Nis'de 80 yaşında bir kız evinde ölü olarak bulunmuştur. Kadının şahsi! senelik bir aşkın saklı bulunması bu ölüm hâdisesine her- kesin alâkasını çekmiştir. Gazeteler bundan uzun uzadı- ya bahsediyorlar. onları da şaşırtmışlır. Çünkü gerek büyük salon, gerekse diğer odalar in. san boyunda elli kadar bebekle dolu ve bu bebeklerin hepsine gelin elbise- si giydirilmiş bulunuyordu. Elbisele- rin hepsi gayet kıymetli t Lı, kadife gibi kumaşlarda Her bebeğin arkasında tam bir gelin cihazı istif edilmiş bir halde duruyor. du. Hattâ bebeklerin üzerindeki iç ça- aaşırları bile çok süslü ve kıymetliy- di, İpekli çoraba ve beyaz saten iskat- pine varıncaya kadar en küçük tefer- rüat bile unutulmamıştı. Ölü kadının bütün bu bebekleri bir araya toplama. sından maksadı ne idi? Onların ara- sında bir gün ölmek mi?... İptida çok esrarlı görülen vaziyet yavaş yavaş aydınlatılmış, bayan His- lop tarafından tutulan notlar bu hu- susta işe yaramıştır. Bayan Hislop zen- gin bir Kisli tacirin biricik kızıydı. Kız yirmi yaşında iken nişanlanmak iste- miş, fakat erkek, Hislop ailes tarafın- dan muvafık sayılmamıştır. O zaman bu gibi meselelere fazla ehemmiyet ve. rildiği için kızın babası nikâha razı almamıştır. Fakat kızın aşkı bütün sosyete icabatına galebe çalmış, kız, nişanlısına yan bakanlarla alâkasını derhal kesmiş, anasına, babasına bile meydan okumağa başlamıştır. Nihayet düğün günü yaklaşmıştır. GÜNÜN ANS Kleopatranın tercümeihali çük bir tefrika çıkıyor. Bu meşhur Kraliçe asırlardan beri fikirleri ve hayalleri o derece işgal etmiştir ki, hayatına dair binlerce eser yazılmış bulunuyor. İçine edebiyat karıştınI. mamış olarak hakiki hayatı İse şu- dur: Milâddan evvel 69 senesinde doğup ke- za Milâddan evvel 30 senesinde vefat eden Kleopatra, Ptoleme Olet'in kızıdır. Baba- sı, tahtı, hem bu kızma, hem de büyük oğluna müştereken hükümdar olsunlar diye terketmişti ve o zamanki Misirin ha- nedan ânanesi mucibince, iki kardeşin aralarında evlenmelerini de şart koşmuş- tu. Fakat yeni erkek hüklmdar Ptoleme Dionisos, tek başına saltanat sürmek is- tediğinden İemşiresimi nefyetti. Sezar İskenderiyeye girdiği vakit, Ptd- leme Dionisos'un gözde veziri Pathin, a8 keri ve halkı, Romanın bu meşhur serdarı aleybine kıyam ettirdi. Bunn karşılık Sezar, gizlice Kleopatrayı celbedip, elbise denkleri arasında saraya soktu, Kızın güzelliği, cazibesi ve zekâm, siya- se$ icabı başlanan bir işi neticelendirdi. Kral, hemşiresile uzlaşmak mecburiyetin- de kaldı. Fakat Romaya karşı mücadelede devam eden Ploleme ezildi; Kleopatra da, en genç biraderine vardı. Bezar, büyük işleri yüzünden olduğu ka- dar aşki sebebile de bir kaç ay daha Mısırda kaldı. 45 senesinde avdet ettiği zaman, Kleopatrayı da getirtti; heykeli Venüs mabedine konuldu. Bezarın ölümünden sonra, Antuan Şar- Kın idaresini üzerine almıştı. Kleopatra, Süveyş talyanlar, Süveyş kanalının idaresine iştirak etmek istiyor- lar. Siyesi ve iktisadi her bakımdan büyük bir ehemmiyeti haiz olan bu kanal hakkındaki başlıca malümatı azetemizde Kleopatraya dair ml hülâsa ediyorüz: Süveyş kanalı, Akdenizle Kizildeni- zi birleştiren bir geçiddir. “ İnşa eden mühendis De Lesseps'tir. Kanalın açılmasına 1856 da başlanmış ve kü- şad resmi 17 teşrinisani 1469 da ya- pılmıştır. İnşa masarifi 80 milyon İn- giliz Yirasına baliğ olmuştur. Kanal yti, işin i zin ağzından amansız, sert bir «hayırla Fakat düğünden bir gün evvel erkek or- tadan kaybolmuş, kıza gönderdiği bir kaç satırdan ibaret mektubunda bir da de 60 Kız senelerce bu darbenin tesirin. den kurtulamamıştır. Anası ve babası kendisini neşelendirmek için uğraş- mışlar, kızı zorla nişanlanmağa razı etmişlerdir. Kiz yeni bir çeyiz takımı hazırlamış, düğün günü gelmiştir. Kiliseye 250 davetli dolmuş, fakat ba yan Hislop kilisede rahibin önünde diz çöktüğü zaman evlenmeğe razı olup olmadığı hâkkındaki suale «hayırla cevabını vermişlir. Kızın anası ve babası öldükten son ra kızın güzelliği, şöhreti ve serveti dalma yeni talipler çıkmasına sebep olmuştur. Bu müracaatlar bazen ni. kâh gününe kadar gidebilmiş, faka O gün kilisöde hişanlı olarak erkek ki kelimesi çıktığını işiterek hayrete düş. müştür. Kız her düğün için yeni bir çehiz hazırlamış ve sonra bunları ta- var arasında saklamıştır. Bu çehiz ta- kımlarını ismarladığı bebeklere giydi- riyor ve birer gelin gibi giydirdiği, ku- şattığı bu bebeklerin arasında yaşıyor- du. Nihayet bunların arasında öl müştür. Bu faclanın garip bir tarafı daha vardır! Vaktile ilk nişanlı, kızın baba» si tarafından kandırılarak Nis'ten uzaklaştırılmış ve Amerikaya gönderil- mişti, Adamın Amerikada ne olduğu- nu bilen yoktur. İKLOPEDİSİ Romanın bu mümessilini de teshir etmek üzere onu İstikbüle gümüş Kürekli, ergu- vani ipek yelkenli bir gemiyle gitti. Kendi. Sİ, altın sırma bir çadırda uzanmış bulu- nuyordu. Venüs şeklinde süslenmişti. Ca- riyeleri efsanevi periler, küçük köleleri de aşk melekleri kıkıkındaydı. Alta dil bilen; güzel, zarif ve münevver olan ve sefahet gecelerinde en sağlam er- kekler kadar mukavemet gösteren bu ka- dının sihrine Antuan kapilıverdi. Herşeyi ve bu meyanda vazifesini unutup akla gelmedik icadlaria eğlenceler tertibine kos yuldular. Git gide hiç bir zevkle tatmin | edilemez oldular, Kraliçe, sirkenin içinde a inci eritir ve içerdi. Gündüzleri yollarda adam döver, birlikte «fena yerleri» ziyaret ederlerdi. Antuan Romaya avdet mecburiyetinde kaldı. Fakat 36 da daha azgınlaşan hırs- larla tekrar Mizıra döndü. Romalı oldu- gunu unutuyor, asi imiş gibi hareket edi- yordu. Oktay, şerikinden artık kurtulmak istedi. Kloopatra bir filo teşkil ederek Romanın bu'hâkimine Aktlum'da karşı çıktı. Fakat mağlübiyetini anlayınca An- tuanı bırakarak kaçlı, Sevgilisi de onu ta- | kib etti, Afrikaya döndüler, Sefaheller gene başladı. Biribirlerine ölüe me kadar vefakâr kalacaklarına dair ye- min eitiler. Lâkin Kleopatra Anluana gizlice ihanet ediyordu. Oktav'a riyeyi teslim etti. Anluana da öldüğüne dair yalan bir haber yollayınca adam in» tihar etti. Derken Kraliçe, Oktav'ı teshire uğraşla; bu emelinde muvaffak olamadı. Romanın hâkimi onu esir olarak götürüp teşhir etmek istiyordu. Bunun üzerine, Kleopatra, incir sepetinde getirttiği bir yılana kendini ısırtarak, sırtında hüküm- dar elbiselerile, 15 Ağustos 30 da intihar etti. Aşıkiyle birlikte gömüldü. kanalı j 1885 ve 1889 senelerinde tevsl ve 18- lah edilmiştir. Kanalın uzunluğu 87 mildir, Vapurlar vasati olarak 15-18 saatte kanaldan geçerler. 1932 - 1933 senelerinde kanaldan geçen vapur Jarın umumi tonajı 23 milyona baliğ olmuştur. 1875 senesinde İngiltere hükümeti Mısır Hidivinin kanaldaki hisselerini | satın alarak kanala sahip olmuştur. | Güvey kanalı sayesinde Akdenize Hindistan arasındaki yol 8000 kilo- j l İl 5 e Gl meli metre kadar kısalır,

Bu sayıdan diğer sayfalar: