15 Aralık 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

15 Aralık 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

15 Kânunuevvel 1938 adrid cephesinde siperlerde Şilede büyük bir imar gezerken neler görülür? faaliyeti var . Altı yeni mektep yapılıyor, her sahada Cepheden tiyatroya telefon ederek | büyük bir kalkınma hareketi görünüyor oynanacak oyun için yer tutuluyor! Madrid Universite mahallesinde iki tarafın siperleri birbirine pek yakındır. Bazı sokakların bir tarafı hükümetçilerin, diğer tarafı Frankocuların elindedir! fe 8 Na m m e A DAİ Fransanın tanınmış romancı ve muharrirerinden Joseph Kesselin Cümhüriyetçi “İspanyanın merkezi olan Barselon şehri halkının Franko tayyarelerinin gece gündüz şehre yağdırdıkları bomba ve mitralyöz sağnağı altnda nasl yaşadıkları hakkındaki müşahedelerini geçenler- de yazmıştık, Bugün de aynı muhar- ririn Müdrid cephesindeki müşahede ve intibalarım naklediyoruz: «Cepheyi serbesçe ziyarete mahsus bir vesika almak için Üniversite mu- hallesindeki tabur kumandanlığına otomobille gittim. Otomobil, tayyare bomb: ınm ve top güllelerinin de- lik deşik bir hale getirdiği, duvarları barut dumanlarından kararmış bir bina önünde dürdu, Şoför otomobil kapısını âçatak binayâ nereden gire- ceğimi gösterirken Ben de ne olur olmaz, sizi şu yı- Kik duvarın dibinde bekliyeceğim de- di. Bana istediğim vesika; olan tabur kumandanı gümrah saçlı yanakları çökük oldukça genç bir za- bitti oHarpten evvel Ti muallimi imiş. Dahili harb başladıktan sonra ihtiyat zabiti olmuş. Kumandan, vesikay! verdikten son- Ta bana cepheyi ziyarette kılavuzluk etmek için yanıma bir çavuş verdi Binadan çıktık. Gülle ve bomba isa- beti ile iki taraftaki binaları yıkılmış tâddeler kazılmış dehlizler arasından İlerliyoruz, Tümsek yerlere geldikçe, lin kurşunlarına hedef olma- n belimizi bükerek çukur yer- | Jerde ise, doğrularak yürüyoruz Umumi harpte, Fransa cephesinde Senelerce oçarpıştım. Fakat Madrid cephesindeki hai » hendek- ler. sığınaklar, umumi harpte gör- Güklerime hiç benzemiyor. Buradaki hatlar, siperler, s r caddeleri ara sında zikzak bir şeklide kazılmış ba- Şi, soonu belli değildir Yıkık duvar- ların cephelerinden, «buradan açıkta geçmeyiniz», «On metre uzaktan, bas- Jarınıza dikkat!'s, şarak geçinize, İ 2 Sp «Bu geçid yeri tehlikelidir» diye ya- alı birçok lâvhalar göze çarpıyordu. Bu lâvhaların yanıbaşında, propa- ganda afişeri de görülüyordu. Bun- lardan birinin yazısı şu idi: iHiç bir zaman Coll'u unutmayı. nız ve ona lâyık olmağa çalışımız> Bu Coll da kim oluyordu? Merak ede- rek kılavuza sordum: — Coll kimdir? Çavuş büyük bir gururla anlattı: — 30 Teşrinisani 1936 tarihinde Madrid cephesinde dört diişman tan- gını dinamitle havaya uçurmuş, bu hizmeti yaparken can vermiş bir kah- raman! Askerlere bakıyorum. Hepsinin si- lâhları, techizatı, muntazam ve aynı çapta Disiplinleri yerinde, âmirlerine as- keri selâm veriyorlar, İlk zamanlar- daki kargaşalık ortadan kalkmış, cep- hede çarpışan gönüllüler olsun, 85- kerler olsun sıkı bir disiplin allına alınmışlar, Mütemadiyen evleri yıkık sokaklar ve caddeler arasmda kazılmış dehliz- lerden yürüyoruz. Hiç bir tarafta düş- man siperlerini görmüyorum. Beni bir meraktır sardı, Kılavuz çavuşa dönerek sordum: — Düşman siperleri nerede? Çavuş sağa saptı, beni elimden tu- tarak karşımızdaki büyük binanın kararmış, obüslerle delik deşik ol muş cephe duvarını gösterdi: — İşte düşman orada! Hayret! Çavuşun gösterdiği yer, yürüdüğümüz sokağın öbür köşesin- de idi. Bu çepheden bir şey anlamak ka- bil değil, İki tarafın cephesi, o kadar birbirine girift ki, her an fee bir hataya düşülmesi mümkündür. Bir sokağm bir tarafında Cümhuriyotçi- lerin, öleki tarafında Frankocuların siperleri bulunuyordu. Biz üniversite sitelerinin hrrabe- pe yük toplar gürlüyor. havada obüs- ler vızlıyarak geçiyor, yer yer kazan- lar kaynıyor, askerler ellerinde ta- bakları ile yemek alıyorlardı, Tıb fakültesi, kimya enstitüsü ve saire birer ankaz yığınından ibaret... Sanki buralarda şiddetli bir zelze- le.olmuş ta taş üstünde taş bırak- mamış. . Burası bir harb meydanını değil âdeta bir mezbahayı andırıyor. Bu amansız mücadelede ölenlerin, taşların, ankaz yığını altında kal mış olup ta defnedilemiyenlerin ©s- sedlerinden yayılan pis kokulu hava da hissediliyor. Cepheyi .ziyaretten dönerken ti- yatrolardan birinde sâat beşte (Pa ris - Gece yarısı) adlı bir öperet öy- nanacağını hatırladmı. Bu öpereti görmek istiyordum. Benimle birlikte gelen Havas muhabiri: #Telefone ede- rek yer tutun, yoksa yersiz kalırsı- nız» dedi. Harb sahasından tiyatroya telefon etmek... Bana pek garib geldi, Fa- kat arkadaşım hayretimi teskin etti; — Henüz Madrid hayatına alışma- mışsınız. Böyle şeyler çok oluyor, dedi. Ve o cephe kumandanının bü- rosuna girdi. Orâdan iyi bir loca ay- nlması için tiyatroya telefon etti, Herkes bunu pek tabif buldu!... Sinopta imar faaliyeti Sinop (Akşam) — Son aylarda Sinopta göze çarpan bir imar faali- yeti vardır. Yeni sistemde ev ve ma- fazaların adedi gün geçtinkçe ço- ğalmaktadır. Dersane caddesinde bay Mustafa Denizin yaptırmakta ol- duğu kübik otel de bitmek üzere- dir «Deniz otelis ismini alacak olan bu bina, Sinopta en büyük bir ihti. yaca ceavb verecektir. Olel 14 yataklı ve bütün konforu haiz olacaktır Ayrıca altında kışlık ve üst taraçasında yazlık birer ga- leri arasından yiirürken arasına bü- zinosu bulunacaktır. Şile sahilinde güzel bir manzara Şile (Akşam) — İstanbul Maarif müdürü B. Tevfik Kut, Maarif umum müfettişlerinden B. Necmeddin, İlk tedrisat müfettişlerinden B. İzzet, Ma- arif mimarlarından B. Şemsettin bu- raya gelerek okul işleri üzerinde ted- kikatta bulunmuşlar ve burada gün- den güne verimli bir yolda yürüyen, | gittikçe talebe adedi artan Teke na- | hiyesi yatı okuluna gitmişler, gördük- | leri düzenden dolayı memnun kalmış- azabın yedi köyünde Maarif ve-| kâlelince musaddak plâna tevfikan 7 köy okulu inşa edilmektedir. Bunlar Ka- i, Üvezli, Kömürlük, Kervansaray, ii ash, Kurfallı köyleridir. kvim yılından itibaren meriyet ine girecek olan köy bütçelerine tahsisat konmak suretile daha bir çok köylerde okul inşaatına başlanacağı anlaşılmaktadır. Bu işlerde faaliyet ve hizmetleri sebkeden başla kayma- kam B. Rebii Karatekin olduğ'u halde Alactlı nahiye müdürü B. Halid Se. zer, Ağva nahiyesi müdürü B. Muhlis Turasay, kaza Maarif memuru B. Faik Ertan ve bu köy muhtarları cidden takdire şayandırlar. Ayrca kâzamiz çocukları arasında trahom görüldüğü şayi olunca İstan- buldan Maarif sıhhiye müfettişierin- den B. Mustafa Enverle göz mütehas- sısı B. İhsan İsmail velik tedrisat müfettişlerinden B. Muharrem bira- ya gelerek çocukları gözden geçirmiş- ler, tedbir almışlardır, Şehrimiz ve çevresinde her tarafta parti kongreleri yapılmıştır. Şehrimiz- de yapılan kongreye müşahid olarak İs- tanbul İlyönkuru! üyelerinden bay Suphi gelmiştir. Kongrede ebedi Şef | Atatürkün hatırası üç dakika aziz edildi. Şehrimiz İlçeyönkurulu teşek- kül etmiş ve başkanlığa B. Val cı, kâtipliğe Faik i ve sağışmanlığa Ahmet Çay lere de Ahmet Acar seçin K leri düzgün bir Her köyde sağlık Ja yörü ucuları miş ve tır, zde meyvacılık v te g tikçe ilerlemekte bunu den geldiğ r çalışı tiğime nazaran bura; Şehrir kavak ağacı dikin: y âırma işi üzerinde yürünülm Bundan başka Ağva, İsa, Teke köy, Kabakoz, Ahmetli, Av öylerinde de köylü sını hafifletmek ve yeni Zir: nı Köylüye öğretmek, ayrıc: mune bağ, meyva bahçesi, fındıklık gibi yerler hazırlanmas için tesehbü. se geçilmiş bulunmaktadır. Burada bir de şehir bandosu kurul- ması için çalışılmaktadır. Parti ve kay» makamlık bu iş üzerinde de önemle yürümekte ve Şileyi yenileştirmektes dirler. Bugün için müsalt bir şekilde olmıyan hükümet binasının yerine bus radâ bir hükümet binası yapılması dü“ Şüncesi gittikçe kuvvetlenmektedir. Karadenizin emsalsiz bir incisi ve e€- nebilerce de rağbet bulmuş bir plâjla Şileyi her hususta mamur bir. hale koymak fikri burada zihinlerde yer etmiştir. Atatürk rejimi bütün yurtta olduğu gibi burad da bütün anlamile hızla yürümkete ve halk bu gidişten son derece memnun kalmaktadir. Mezarlıkta yeraltından gelen sesler Fransada bir köy halkını heyecana düşüren bir vaka Fransada, Meç şehri civarındaki | altından devamlı surette sesler gel Coume kasabası halkı ikinciteşrinin on ikinci günündenberi büyük bir heyecan içindedir. Coume, Alman hu- duduna 7 kilometre mesafede 600 nü- fusludur. İkinciteşrinin on ikinci gü- nü kasaba ahalisinden madam Marie Helstroffer adında genç bir kadın öl- müş, cenazesi küçük mezarlığa def- nedilmişti. Herkes çekilip gittikten İ sonra mezarlık bekçisi kazma, kürek gibi âletleri toplamakla meşgul iken yer aitından gelen bir takım sesler duymuştur. Bu sesler muntazam fa- | sılalarla geliyor ve bir tahtaya vurul- makta olduğu hissini veriyordu. | Mezarcı, sesleri duyunca evvelâ tit | remiş, fakat sonra: «Acaba diri bir insan mı defnettik?, diye düşünerek koşmuş, halka ve papaza vakayı an- atmıştır. Derhal kasaba halkı ve pa- | paz mezarlığa gelmişler ve yeni defne- dilmiş olan genç kadının mezarı acele açılmıştır. Fakat muayene “edi kadının, tabutu içinde eski vaziyette durduğu ve hakikaten ölmüş bulun» duğu görülmüştür. | Bunun üzerine iş büsbütün karış- mıştır. Herkes kulak kesilmiş ve yer İ diği anlaşılmıştır, Acaba bu sesler ne- reden geliyordu? O gün hiçbir şey an- jamak kabil olamamıştır, Tabii kasa- bada herkes kendine göre bir şey uy- durmuştur. Kimi ölen kadının bir si- hirbaz ailesine mensup olduğunu, kendisi sihirle uğraşmadığı için çarpilk i dığını, cinlerin intikam aldığını iddiâ etmiş, kimi başka sebepler göstermiş- tir. Bir takımları da Almanların Magi- not hattına doğru yer altından bir yol açmakta olduklarını, gelen sesle- rin bundan ileri geldiğini iddia etmiş- lerdir. Nihayet işe hükümet müdahale et miş, tedkikler yapılmıştır. Tedkikler Şu neticeyi vermiştir: Kasaba civarın- da bir kömür madeni vardır. Bu ma dendeki galeriler kısmen kasabanın altına kadar gelmektedir. Duyulan sesler aşağıda çalışan işçilerin kazma- Jarının çıkardığı gürültünün aksin- den ibarettir Bü reticeye rağmen, kasaba halkın dan bir kısmı elân müsterih olamar mıştır. Bunlar hâlâ işin içinde gizli bir şey olduğunu iddia ediyorlar!

Bu sayıdan diğer sayfalar: