3 Ocak 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

3 Ocak 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| Tuzun faydaları © Tuz yemeklerden başka bir ; çok ev işlerinde de kullanılabilir Her evde bulunan tuz, yemeklere lezzet vermekten manda ev işlerinde, © temizlik hususunda da kullamlır. İca- bında ilâç vazifesi de görebilir, Su sürghilerini temizlemek için içe- risine tuz, biraz sirke koyarak salla malı. Ilik su ile çalkalanınca sürahi- der parıl pınl olur. » Hah üzerine mürekkeb dökülünce © hemen üzerine bir parmak kalıniı- ında mutfak tuzu yaymalı. Üzerine © biriki damla ”- serperek tuzu rü- “ tubetlendirmeli ve üç dört gün öy- — ece bırakmalı. Bu müddet geçtikten sonra tuzu Kaldırmalı, hafif nemli bir bezle sil- “ meli, sonra terebentine batırılmış © bir bezle iyice uvalamalı. Leke mu- hakkak çıkar, Vazodaki çiçekleri uzun müddet © dayandırmak için vezo içerisine bir — tatlı kaşığı sofra tuzu atmak kâfidir. © Birini kusturmak icab ettiği 2a- man bir bardak ılık suya bir kahve b su içine iki kahve kaşığı tuz karıştı- © rarak iâvman yapılırsa solucan dü- şer, “va, Mayasıla karşı #cak tuzlu suile , dır, i Nezle olunacağı hissedilince ilk ak- © içerisine bir çorba kaşığı kalın tuz Atarak kaynatılır ve ılık olunca gar. “gara edilirse çok istifade edilir. © Saçlardaki kepeklere karşı başa ' gayet ince tuz dökerek saç kökleri- ' ni güzelce masaj yaplıktan sonra “ baş fırçası ile fırçalamalı. Bir kaç © saat sonra baş yıkanmalıdır. İçiçe sıkışan bardaklar nasıl ayırmalı? © oSofradan kaldırırken, yahut dola- ba yerleştirirken içiçe konulan iki > bardak sıkışır ve birbirinden ayni- mâz olursa bunları kolayca ayırmak “İçin sıcak su dolu bir kap içine bar- © dakinrı koymalı, İçiçe olan ikinci “bardağın içerisine hafif ılıktan baş- lıyarak soğuklaşan su ile doldur. malı, Sicak suda duran bardak in bisat ederek içindeki kolayca çıkar. (Akşam )ın edebi romanı —— aman saman a © Beni bu sükün ve inziva yuvasına | kap kararımda acele mi ettim. ndi kendime bile itiraf edemiyece- hisler gururumla o pençeleşiyor. ., Bevgiye ihtiyacım olduğunu sezdiğim “anlar var. Fakat buhranlar gelip ge- 'çiyor. Gururum her asabi buhranda gösteriyor. Fakat buhranla- » Tm saklaştığını da hissetmiyor deği- hi Jim, Sevgiye kanmadan ömrünün ya- 'rsını bulmuş bir kadın olduğumu bi- İyorum. Zaten aşkı tatmadım ki ka- © Aynadaki hayalim silindi. Ayakla. nmin iradesiz bir çözülüşle beni baş- » k , tarafa götürdüklerini hissettim. Ve #örnambül gibi odadan odaya geç- tiğim zaman kendimi yazı masamın buldum. Ayni muhakemesiz eketi bu defa ellerim tekrar etti, Ve o buhran günündenberi sumenin altına sakladığım beş satırlık mektu- bu bulup çıkardı. Gözlerimin onun son satırına saplandı: «Sizin kararınızı ömrüm oldukça *kliyeceğim.» m ii pen ik ze 2— (5) numarada görülen tarak- lardan üç tane almalı. Birisi fle ar- kaya ayrılan saçları yukarı kaldıra» rak iliştirmeli. 3 — Diğer iki tarakla yandaki saç- A ZAN Yüzdeki çatlakları geçirten basit bir ilâç Yüzdeki çatlakları ve kırmızılık- ları geçirten basit bir ilâç: Bir çorba kaşığı halis bal içine beş damla limon suyu sıkarak karış. tırmalı. Yüze masaj yaparak sür- meli, Bir çeyrek saat sonra ılık su İle | yıkamalıdır. Ütü lekesi nasıl çıkarılır? Ütü fazla kızgın olursa, bâzan Üütülenen çamaşırda hafif bir yanık lekesi olur. Bir bardak su içine bir tutam boraks karışlırılırsa ve bu su ile yanık yer yıkanır, sonra temiz su ile çalkalanırsa lekeden eser kalmaz. Tefrika No. 18 'ZAPRAK AŞISI K BURHAN CAHID yah sâçlı güzel başi geldi. Derin ve lâciverd bir geceye benziyen göz be- beklerini görür gibi oldum. Bu güzel baş mı beni ömrünün sonuna k& dar bekliyecek. Hayır çocuğum. Bekliyecek değilsin. Eğer hayatın benden beklediği bir. şey varsa al o da senin olsun. “ve Gün ağarıyor. “Kar dinmiş. Masamın başında geçen bu uzun kış gecesi beni harap etti. Fa. kat artık içimde tadına kanamadığım leziz bir sükünet var. Kalktığını ayak sesinden anladığım Nuriyeye seslen. dim. Bu hümmalı bir aşk gecesinin mürekkebi henüz kuruyan zarfı uzat- tım: — Bunu Recebö ver. Bugünkü pos- taya yetiştirsin. Ben daha şimdi ya- tacağım. Uyanmcaya kadar beni ra- hatsız etmeyin... vam .« Galata rıhtımından o (Mesajeri Maritim) in Providence vapuruna gi. Ucuz Kurabiye Badem kurabiyesini andıran, fa- kat gayet ucuza yapılabilen bu ku- rabiyenin tertibi şudur: 400 gram kabak çekirdeği almalı #bunları ayıklamalı, hafifçe ateşte pembeleştirdikten sonra havanda dövmeli. (Çekirdekler küçük parça- lara kırılınca bırakmalı). Bu çekir- dekleri tartmalı, aynı mikdar ince toz çeker almalı, İki yumurtanın yal- nız Akını, tartılan şekerle ve bir tu- tam vanilya ile karıştırarak telle vurmalı. Köpürerek sertleşince içine dövülen (o çekirdekleri karıştırmalı. rerken bizi geçirmeğe gelenler nikâ- hımızın da şahidleri olan mimar Hik- metle vekilim avukat Suaddan ibaret- ti Vapur oldukça kalabalık. Suriye sa- hillerinden geldiği için memleketleri. ne dönen Fransız aileleri var. Avukat Suad Necmi beye pasaport muameleleri üzerine izahat verirken mimar Hikmet bana eğildi: — Değirmendereyi artık hatırlarmı- yacağının zannederim. Adınızı verdi» ğiniz villâ Nuriyenin işine yaradı. Başımı salladım: — Hayır Hikmet bey. Değirmendere benimdir. Oraya belki biraz erken çe- kildim. Bunu henüz takâir edemiyo- rum, Fakat bu bir tecrübe olacaktır, 'Tıpkı Yusuf ağanın yaprak aşıları gi- bi. Birşey anlamadan yüzüme bakan mimar Hikmete içimin bu müphem endişesini izah edemedim. Necmi be. yin şen sesi imdadıma yetişti, — Dışarıda hareket çanları çalıyor. Mimar Hikmet ve avukat Suad kalk- tılar, Kürküme sarılarak onlarla bera. ber merdiven başına kadar geldim. Avukat Suada son talimatı verirken ilâve ettim; — Arasıra Değirmendereyi de kon- trol ediniz, Onları parasız bırakmayı- mz. Kamçı gibi haşlıyan karayel ağzı- muzdan çıkan kelimeleri uçuruyor. On. Romatizmanın kolay bir tedavi şekli Amerikalı bir doktorun keşfettiği yeni bir İedavi usulü, romatizması olanları sevindirmektedir. Bu dokto- ra göre ağrıyan yere petrola bati- rılmış bir fanilâ ile masaj yapmak ağrının bir kaç gün içinde geçmesini temin etmekte imiş. Zararlı ve pa- halı olmıyan bu ilâcın tecrübesi güç değildir. Yağlanmış bir tepsiye çorba kaşığı ile kurabiye şeklinde dizmeli. Orta sıcaklıkta fırında pembe oluncaya kadar pişirmeli, Soğuyunca tepsiden çıkarmalı. lara üşümemek için rıhtımda bekle- memelerini rica ettik. Ve tekrar salo- na kaçtık. Karanlık. Kar altında İstanbulun ışıkları yık dız gibi parlıyor. Hareket ediyoruz. Bu benim ilk seyahatim, İçimde ga- rip bir heyecan var, Seviniyorum. Fa- kat bu neşe kandırıcı bir eşe değil. Tıpkı ciğerlerinin son açılışına kadar geniş nefes alamıyan insanlar gibiyim. Seviniyorum. Fakat doya doya, kana kana değil, Yemek vakti yaklaştığını söyliyen Necmi beyle kamaramıza gittik. Elbi- se değişiyorum. Vapurun birinci sınıf kamaraları büyük salonun ve yemek salonunun bulunduğu katlarda. Va- pur eski bir transatlantik. Kamarala- rı geniş. Mavi Kadife elbisemin bana çok ya- raştığını söyliyen Necmi beyi kırma- dım. Omuzlarımı örten şinşillayı gelişi güzel boynuma aldım. Yemek salonuna indiğim zaman metr dotel dört kişilik bir masadaki yerimizi gösterdi. Ve hemen bizimle be- raber gelen bir genç kadınla yanında» ki Fransız zabiti yeni sofra komşula- rile tanışmak ister gibi vaziyet aldılar, Ve kırmızı yüzlü, Kalın bıyıklı Fransız hafifçe başını eğdi: — Kolonel Bouchet ve karısı, Necmi bey ayni nezaketle bizi ta- Moda haberleri Gece tuvaleti ile saçlara çiçek, tüy ve elmas takmak çok revaçta- dır. * Ayni tuvaletle elde muslin veya dantelden büyük bir mendil ile bir yelpaze tutmak modadır. * Koyu renk elbiselerin göğsü- ne açık renk muslinden yapılmış çiçekler takılıyor. * Siyah elbiselere şu üç renk pembe, mon sarısı ve mayi mus- Hnden bükülerek yapılan kemer- ler beğeniliyor. Öğleden sonra giyilen tuva- letlerle kürkten, yahut renkli ka- difeden yapılan şapkalar - giyil mektedir. * İpekli elbiselerin omuz kısmı dantelden, yahut tülden yapıl. maktadır. * Yün bluzlar, ince yünden ve dantel gibi örülmektedir, Tütünden sararan dişler Taksim, Yaşar V.: 1 — Tütün dişleri sarartır. Haftada bir dişlerinizi (her gün sildiğiniz diş tozundan başka) kâfurulu tebeşir tozuna batırılmış fırça ile fırça- ayınız ve ağzınızı bir tatl kaşığı oksi- Jenli su ilâve edilmiş bir bardak ww ile Çalkalıyarak gargara ediniz. 2 — Matruş mu, yoksa bıyıklı mu olmak 3 — Erkekler tımaklarnı için kullanmazlar, Ancak tırmak parlatan bir toz veya pat sürerek polisuar ile par- iatılabilir. 4 — Kadınların sürdükleri lâvantaları erkeklerin kullanması ayıptır. Limon çi- çeği veya lâvanta çiçeği Kokulu kolonya kullanmak en iyidir, limenları urun müddet nasıl saklamalı? Ayaspaşa, Neclâ; Limonları uzun müd- det muhafaza etmek için iki usul vardır: 1 — bimonları büyük bir turşu kavano- muna yerleştirdikten sonra Üzerini örte- cek kadar su ile doldurmak ve her üç günde bir bu suyu boşalıp yeniden te- miz su İle doldurmak. 2 — Gayet ince kum alıp fırında ku- rutmal, Tahta bir sandık içerisine bir kat kum koyduktan sonra Himonları ince sigara kâğıdına sararak sap yeri aşağıya gelmek üzere kum içine dizmeli. (Limon- lar birbirine temas etmemelidir). Kalm bir tabaka kum İle örtmeli, Bir kat li- mon dizerek gene komi ile örtmeli. San- dık doluncuya kadar bunu yapmab. Er Üzeri kum ile örtülmelidir. Bunu İlmonun en ucuz olduğu bir 24- manda yapınız Ki, limon pahah olunca eskiden sakladığınız İlmonları kulianabi- tesiniz. 3 —- Bir doktora sormadan söylediğiniz Yüçlarla kür yapmak doğru değildir. Bir kimseye iyi gelen bir ilâç bir diğermin hastalığını arttırabilir. İnsan kendi başi- na kendini tedavi edemez. Bir defa dok- torunuza danışınız. nıttı, Yerlerimize oturduk ve Fransızların derhal başlıyan gevezeliği içinde sıkıl- madan ahbap oluverdik. Salon çok geniş. Sekizer, beşer kişilik masalar, Sağ köşede başta vapur süva- tisinin masası, Antrede, çift merdive- nin yanında müzik var, Hafif parçalar çalıyor. Fraklı garsonlar hiç ses çıkar. madan hizmet ediyorlar. Marmarayı geçiyoruz. Dışarısı zifi. ri karanlık. Fırtına var. Fakat vapura o kadar tesir etmiyor. Fransız koloneli Beyruttaki vazife. sinin (Strazburg)a nakledilmesinden şikâyet ediyor. Karısı da ayni fikirde: — Kışı sıcak memlekette geçirecek- tik. Olmadı. Şimdi Fransanın en $0- ğuk yerine gidiyoruz. diyor. Marsliyaya kadar altı gün ayni sof- rada yemek yiyeceğimiz bu karı koca ile tanıştığımız iyi oldu. Yemekten beraber kalktık. Büyük okuma salonundan (bar)a giriliyor. Burasi vapurun üst arka güvertesine açılan büyük bir salon. Ayni büyük- Iükte bir salonda baş tarafta var. Kış bahçesine açılıyor. Fransız karıkoca bizi yarım saat içinde daha birçok ahbaplarile tanış- tırdılar. Büyük bir grup olduk. Vapur« daki müzik şimdi burada dans hava» Yarı çalıyor. Yolcular arasında bizden başka bir 'Türk daha var, (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: