5 Ocak 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

5 Ocak 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bugün Adanada ve şehrimizde büyük miorasimiz kutlanaeşık Bugün güzel Adananın düşman is- tilâsından kurtuluşunun 17 nci yıldö- mümüdür, Bu münasebetle Adana ve havalisi halkı bu mesud günü kull- yarak bayram yapacaklar şehirimizde bulunan Adanalılar da 14,30 da Gül- hane parkındaki'Alay köşkünde töp- Yanıp bu sevinçli yıldönümünü tesiğ edeceklerdir. On yedi sene evvel bütün Çukurova düşman çizmesi altında bulunuyor- du. Bu güzel Cenup yurdu Sikinci- kânun 1922 de hürriyetine ve bayra- © ğına kavuştu. Bugün Alayköşkün- i de yapılacak merasimde vatan ve İs- | tiklâl uğrunda aslanlar gibi döğü- " ; şerek şehid düşen Adana kahraman- Jannım aziz hatıraları yadedilecek, kurtuluş savaşında Adanalıların gös- — <terdikleri yararlıklar anılıp hatıralar anlatıldıktan sonra Adana için, yur- dun bu güzel köşesi adına yazılan şi- irler okunarak milli havalar söylene- cektir. p Adanada yapılacak merasim # Adana (Akşam) Adananın 17 nci kurtuluş yılını tesid için vilâ- yelimizde zengin bir program hazır- Janmıştır, Bu mesud bayram eşsiz Bir motör bir sandala çarpa- o rak parçaladı, sandaldaki © balıkçı yüzerek kurtuldu Artin isminde bir balıkçı, Emirgân- da sandalla balık tutarken, Kemal is minde birinin idaresindeki motör çarpmış, sandal parçalanmıştır. Ar- — Hin yüzerek canını MA p Di yandevu yeri daha mey “ dana çıkarıldı Beyoğlunda oturan Despinanın evi- ni randevu yeri haline koyduğu po- Hsçe tesbit edilmiş, dün gece cürmü » meşhut yapılarak dört erkek ve üç kadın yakalanmışlardır. Polis, suçlu- Jarı mahkemeye vermiştir. e Hava âdeta ılık. İtalyan toprağına, - Püccinilerin, Verdilerin, Maskanilerin « doğdukları yer. Borjiyaların memle- keti, “Rıhtımda etrafımızı alan rahberler. © den biri iyi fransizca konuşuyor. Nec- «ini bey onunla anlaştı. Doğru Pompei- — ye gideceğiz. Yemeği şehirde yedikten sonra müzeyi ve konservatuarı geze. Otomobile girerken rehber ded! ki: , — Pompeiye giden iki yol: vardır. Biri eski Napoliden geçer. Biri yeni açılan otoştraseden. Hangisini tercih edersiniz: Necmi bey en iyi cevabı verdi: ,— Giderken eski Napoliden gideriz, © dönüşte otaştraddan. Eski Napoliden geçiyoruz. Havada bir sardalye, meşin kokusu var. Eski biçimde atlı arabalar. Dar ve ke- merli sokaklar, Belli ki burası eski şö- duvarlar içinde mermer kemerli, kuleli bir binayı gösteren reh- İtalyan şivesile fransızca; 'valyelik devrinin bakiyesi. Sağda kalın YAPRAK AŞISI BURHAN CAHID © müsiki, sanat, aşk toprağına çıkıyoruz.| (o Necmi bey bana dönerek: tezahüratla kutlanacaktır, Çukurova- nın bütün kaza ve köylerinden şeh- re binlerce atlı gölmektedir. Bayram sabahi saat 9 da önde Halkevi bando- su olduğu halde kurtuluş savaşında döğüşen kahramanlar, esnaf teşek- külleri, mektepliler, izciler Adananın tarihi bayrağını belediyeden alarak eler üstünde götürerek merasimle saat kulesine çekeceklerdir. Saat 9,30 da şehirdeki bütün fabri- kalar ve nakil vasıtaları düdüklerini çalarak bayram törenine başlandığını ilân edecekler, bunu müteakib Büyük Şef Atatürkün ve Adana kurtuluş sa- vaşında ölen kahramanların hatıra- sına hürmeten üç dakika süküf edi- lecektir. Bundan sonra nutuklar söylene- cek, tarihi Adana bayrağı için yazılan şiir okunacak ve alay halinde Atatürk âbidesine gidilerek çelenk konacak ve İpodromda geçid resmi yapılacaktır. Akşam komutanlık, belediye ve Halkevinde ziyafetler (verilecektir. Bütün şehir meydanlarında milli Oyunlar vezilli rakıslar yapılması için tertibat alınmıştır. Gece yapıla- cak feneralayıle merasime nihayet verilecektir, Ekmek meselesi hakkında bir rapor hazırlanıyor Belediye iktisad istişare heyeti ek- mek meselesini halletmek üzere bir müddettenberi tetkikler aypmakta idi. Heyet âzasından her biri muhtelif zahire tacirlerile, fırıncı ve değirmen- cilerle temas etmiş, zahire borsasında çalışmıştır. Heyet, bu hafta sonunda ekmek, meselesinin hal şeklini göste- ren bir rapor hazirlıyarak Belediye reisliğine verecektir. Kadın meselesinden kavga Tophanede oturan Saidle İbrahim bir kadın meselesinden kavga etmiş- ler, İbrahim, Saidi bıçakla yaralamış- tır. Polis suçluyu yakalarnş, yaralıyı tedavi altına aldırmıştır. — Beki saray, dedi. — Bizim eski deniz akıncıları bu- raları alan talan etmişlerdi. Napoli kralını kaç kere içerlere kaçırmışlar. dır. Hiç sapmadan bozuk kaldırımlı yol- da gidiyoruz. Arasıra deniz güörünü- yor. Tıpkı bizim Kumkapı, Yedikule kı. yıları gibi. Bostanlar, bahçeler. Nihayet solda bir binanm önünde durduk. Rehber: — Sedef işlerini görmek isterseniz inelim, dedi. Küçük bir bina, içiçe iki salon ve duvarları kaplıyan camekânlarda bin bir türlü sedef işiri, Kutular, ağızlık- ler. Bizim Eskişehir işlerinin . biraz daha inceleri. Pek enteresan bulmadığım bu ser- | gide çok durmadık. Nihayet Pompei- nin kapısındayız. Akropolde olduğu gibi bir müze de Pompeinin antresinde var. Pompeili- lerin kullandıkları vazolar, kâseler, sâ- hanlar ve hattâ yedikleri zeytin, buğ- day gibi şeylerin kavrulmuş yıgm'ları, Gemi enkaz enkazları kazıma, çarpmıştır. Ereğli limanında 30 dan fazla büyük ve küçük gemi en- kazı vardır. Malümdur ki Umumi hârp senelerinde, kömür ihtiyacı ko- lay kolay temin edilemezdi. Çarlık Rusyasının donanması Karadenizde- ki vapur seferlerini felce uğratmıştı. Arasirâ kaçamak olarak Ereğiiye kö- mür almağa giden vapurlar da, Efeğ- 1, Kandili, Zonguldak gibi kömür is- kelelerinde bombardımana uğruyordu. Kefken adası civarında, Amasrada, 8inop önlerinde gemi enkazı çoktur, Vaktile Balıkçılık enstilüsüne âid ba- lıkçı gemisi bu sularda, balıkçılık ted- Kikâtı yaparken, denizin en derin yerlerine kadar ağlar atmıştı. Ağla- rn içinden mitralyöz, torpil parça- ları, vaktile batmış meçhul bir gemi- ye ald Hasılı Sinopla, Karadeniz boğazı arasındaki, sahiller, Umumi harbin enkâzile doludur. Bilhassa Ereğli 1i- manı... Yakın zamana kâdar Ereğli limanında batan vapurların direkleri denizin ortasında bir orman manza- rası hissi veriyordu. 1880 senesinde inşa edilen yaşlı bir vapurun, fırtınalı havada, gemi enkazına çarpması, tabiidir ki bir fa- ciaya sebebiyet verecekti. Deniz ka- zaları, denizcilik teçhizat ve teşkilâtı en kuvvetli memleketlerde de olabi- lir. Fakat itiref etmek lâzımdır Kİ, gemi enkazlarile dolu olan bir liman- da, kaza ihtimalleri daha çoğalır. Denizlerin dibinde yatan bu gemi- lerin demirleri, saçları, makinelerin» deki bakır kısımları, demir ve bakı- rın pek pahalı ve kıymetli olduğu bu devirde çok işimize yarar. Nitekim Haliçte de senelerdenberi yatan böyle bir servet mevcuddur. Abdülâziz, Ab- dülhamid devirlerinde Haliçte ba- tan gemilerin bakır aksamı hakkında mübalâğalı tahminler bile vardır. Fa- kat ne iar mübalâğa olsa, bu eski harp lerinden, temizleme masra» fını çıkaracak, hattâ üzerine de kâr bırakacak derecede bakır, demir, tunç elde ederiz. Limanlardaki gemi enkazlarını te- mizlemek ve çıkarmak için, buna ald mevzualı da değişlirmek lâzımdır. Bu işlerle alâkadar biri anlatıyor- du: Denizdeki enkazı: çıkardıktan sonra bu demirlerin ve diğer aksamın gümrük resmini vermek lâzımmış. Çünkü vapurlardan gümrük resmi alınmadığı için, karaya çıkarılan bu parçalar için günirük resmi vermek icab ediyormuş. Bu yüzdeli (o birçok gruplar bu işten vazgeçiyormuş. Eğer bu mevzuat, bü işe engel oluyorsa, buna karşı tedbir almalıyız. Çünkü denizin dibinde yatan bu enkazdan istifade edemediğimiz gibi, arasıra kazalara, faclalara da şahid Oluyo- Tuz. Hüseyin Avni Bunlar sözde lâvların altında kavrulup kalmış. Necmi bey: — İmkânı yok, dedi. Taşları eriten ateşten zeylin taneleri nası) kurtulur. İtalyan rahber fransızca kuvvetlendi- remediği teminatına italyanca ka- rıştırarak devam ediyor, fakat bizi inandıramıyordu. Ortada cam mahfaza içinde gene lâvlar altından çıkarıldığı rivayet edi- Ten bir kadın, bir erkek bir de çocuk. Mumya halinde. Taş kesilmişler. Fa. kat ağızlarında dişleri bembeyaz. Necmi bey güldü: — Bunlar bir dişçi reklâmı olsa ge- rek. Ne güzel protezleri var. Müzede çok durmadan duvar ve böl. melerden ibaret şehri gezmeğe başla- dık, Dar, büyük taş kaldırımlı sokaklar. Evler yok. Fakat her bölmenin üze. rinde evlerin numaraları var. Duvar- Yarı ot bürümüş, çatlaklarında kerten. keleler dolaşıyor. Rehber geniş bir av- luya açılan büyük bir kapının önün- de durdu: — Zengin şarap tüccarının villâsı. İçeri girdik. Bizim eski medreseleri andıran bir mimarisi var. Odaların pencereleri hep bu avluya bakıyor. Ortada mermer, geniş bir havuzu yar. Rehber işaret ediyor: — Burası harem dairesi, — Yemek salonu. —— ———————ğ——— İİ —MmMmMm NN m ————— Amerika , italya , Romanya İle ticaret artıyor - ihracat maddelerinin vaziyeti Yılbaşından sonra piyasaya bir | şehrimizde çavdar ekmeğini 20 ku- sükünet gelmiştir. Senebaşından ev- vel, bütün mali ve ticari müesseseler senebaşı hesabları yapmak ve he- sabları Kapatmak için birbirlerile ala- cak, verecek işlerini tasfiye etmekle meşguldü. Bu muameleler bitmiştir. Şimdi ticaret evlerinde yeni sene he- sabları için yeni hesab defterlerine raftan büu defterleri tasdik ettirmek için nöterlerde iş çoğalmıştır. Yılbaşında her sene görülen bu manzaraların haricinde, dış ticaret işlerini kısaca hulâsa edelim: Son haftalar içinde Türkiye - Ame- rika ticaret münâsebetleri daha zi- yade artmıştır. Amerika firmaları- nın Ege mıntakasındaki tütün alış- ları bitmiştir. Şimdi Amerika firma- lâri bol mikdarda incir almaktadır. lâr. Ankarada, Amerikan heyeti ile tcaret müzakereleri kati bir şekil alsaydı, 'Türkiye - Amerika müna- #ebetleri daha çok inkişaf edecekti. Evvelce de yazdığımız, esas analş- ma etrafında bir itilâf hasıl olmuş- tur. Anlaşmanın imzalanmasını de bir şekil meselesi olarak telâkki ede- biliriz. İhracat maddlerimizin vaziyeti Tütün — Bu ay nihayetinde Mar- mara havzasındaki tütün piyasası açılacaktır. Marmara havzasının tü- tün mahsulü kalite itibarile geçen yıllara nisbetle daha iyidir. Ecnebi kumpanyları etüd maksadile Mar- mara havzasındaki tütünleri muaye- ne etmişlerdir. Piyasaya nasıl müdâ- hale edecekleri ve ne mikdar mal ala- cakları belli değildir. raretli işler çoktu. Büyük kumpan- yalar ihtiyaçları olan malları almış- lardır. Bir tütün teairinin ifadesine göre, Ege mıntakasinın tütün vazi- yeti. umumiyet itibarile iyi geç- miştir. z Hububat maddeleri — Buğday üze- rine ihracat bakımından bir hare- ket yoktur. Yalnız ufak partiler ha- nde Yunanistana, Mersinden de Suriyeye ihracat yapılmaktadır. Arpa için İtalyadan tekrar tlebler başlamıştır. e Alâkadarların verdiği malümata göre bu sene arpa kalmı- yacaktır. Çünkü arpa ihrâcalı, buğ- day ihracatından fazla olmuştur. Çavdara gelince: Bunun İç piya- sada sarfiyatını arttırmak lâzımdır. Bir taraftan çavdarlarımız stok ha- linde beklediği halde, diğer taraftan, nun kira evi gezdirmesi gibi. Tavan yok, eşya yok, çıplak duvarlar ara- sında dolaşıyoruz. Boş, çıplak sokaklarda rehber mü- temadiyen binalar gösteriyor: — Adliye sarayı. — Hâl — Jüpiter mabedi. Bütün bu göster: bir meydan ya iki harabe, Ayrıca bir-antre verilerek girilen ka- pının önünde rehber durdu: — Eski Romalılar bu suyu içerlerdi. Çevirdiği bir musluktan sicim gibi bir su aktı. Ellerini ıslatmaya kalmadan kapa- dı. İçeri girerken baktım. Su arkadaki bir fıçıdan akıyor. Biz buna gülerken rehber ea döndü: — Madam siz biraz bekleyiniz. Necmi beyin yüzüne baktım. Rehber ona birşey fısıldadı. Sonra gene bana dönerek devam etti: — Yalnız mösyö için görülecek yer- ler var da, Necmi beye gitmesini söyledim. Beş on dakika sonra döndükleri za- man Necmi bey gülüyordu. — Saçma şeyler.. dedi. Ben sormak istemiyordum. O an- Jattı: yerler ya boş uvarı kalmış bir Bizim eski orta oyünunde Kavuklu. ruşa satın alıyoruz. Çavdar ekmeğini ucuzlatmak suretile, çavdar sarfiya- tanı arttırmaktan başka çare yoktur, Keten tohumu, susam için her ta- raftan istek vardır. Susam dahili pi- yasada da çok aranılmaktadır. Kış münesebetile helva fabrikaları ça- lışmaktadır. Susamın en çok sarfe- dildiği saha helva fabrikalarıdır. Dokuma ham maddeleri — Yapa- ğı sarfiyatı son günlerde gene ârt- mıştır. Anadolu ve Trakyadan $eh- rimize gelen yapağılar, derhal ihra- cat tacirleri tarafından ihraç edil- mek maksdaile satın alınmaktadır. En ziyade ihracat Sovyet Rusyaya vaki olmaktadır. Dokuma ham maddelerinden pa- mük, Almanyadan taleb edilmekte dir. Bilhassa Akala nevinden olan pü» muklar çok arzu edilmekteldir. Al manlar ümidimizin fevkinde pamuk almışlardır. İhracat daha ziyade arttığı tak- dirde, piyasada pamuk fiatleri de ar- tacaktır. Bundan pamuk ipliği fab- rikaları şikâyet etmektedir. Hattâ pamuk ipliği afbrikatörleri, İktisad Vekâletine mürücaat ederek, şu tek- lifte bulunmuşlardır: — Şayet pamuk ipliği #latlerini ucuzlattırmak isteniliyorsa, pamuk ihracatını tahdid etmek lâzımdır. Çünkü bu sene pamuk mahsulü a2 olduğu için, pamuk fiatleri pahalı- dır. Mevçud pamuklarımızı da dişa- rıya satarsak, pamuk büsbütün pa- hahlaşacak, bunun neticesi olarak pamuk ipliği fiatleri de artacaktır. O zaman köylü, daha pahalı bir flat- Je pamuk ipliği tedarik edecek...» İktisad Vekâleti henüz bu fikre müsbet bir cevab vermemiştir. Fa- kat pamuk ipliği flatlerini ucuzlat- mak için, başka çareler aranılacağı- na şüphe yoktur. Vekâletin pamuk ihracatını tahdide taraftar olacağı nı hiç ümid etmiyoruz. Yaş ve kuru meyvalar Yılbaşından evvel kuru meyvalar üzerine ihracat işleri pek çoktu. Fa- kat yılbaşından sonra bu muamele- ler bir parça azalmıştır. Maamafih fındık için satış devresi geçmiş de- ğildir. Esasen bu sene fındık mahsus lü de azdır. Geçen seneden kalma mühim mikdarda stok ta mevcud des gildir. Bu itibarla fındık satışları için bedbin davrahanlar yoktur. Ceviz ibracatı devam ediyor. Şim- diye kadar ceviz bu kadar satılma mıştı. Fakat ceviz ihracatının ar- tışı, İç piyasada ceviz fiatlerinin art- masına sebebiyet vermiştir. HA. — Burası Fompelnin. aşk yuvası imiş. Birçok şeyler gibi bunlar da uy- durma. Duvarlara garip resimler yap- mışlar. Aşk höcreleri imiş. Bir de aşk mabudunun mücessem heykeli, işte bu kadar. Maksad birkaç liret kopar- mak. Bütün şehri, daha doğrusu bütün taş ve tuğla yıgınlarını dolaştıktan sonra küçük bir tepeye çıktığımız zâ- man rehber önümüze açılan bir büyük çukuru gösterdi: — Komedi tiyatrosu, Sed sed mermer basamaklardan an« Jaşılıyor ki, bir anfiteater. Etrafı ke- merli. Taş bölmeleri var. Bunlar Jocâs lar olacak. Çukurun arkasında yeni bir taş ve mermer yığını. — Trajedi tiyatrosu. Daha geride rütubetli bir dehliz. den girdik. — Eski Roma hamamı, Yüksek bir mermer havuzu. — Kadınlar banyosu, — Massaj salonu. Necmi beye dedim ki; — Hepsi güzel amma bu mermer teknenin kadınlara aid olduğu, bu taş avlunun massaj yeri olduğu nerden malüm. Güldü.

Bu sayıdan diğer sayfalar: