17 Şubat 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9

17 Şubat 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Neclâ heyecan içinde içeri girdi; Çıktı!.. Çıktı!., diye bağırıyordu. aptan başını — Ne çıktı can — Piyango çıl yango çıktı! Genç kiz elinde bir liste tutuyordu. — İşte, dedi, inanmazsanız bakı- mz Ev halkı hemen listenin başina üşüştü. Baktılar, Evet, kendi biletle- rine piyangonun en büyük ikramiye- si düşmüştü. Artık evin içinde kıy&- metler kopuyordu, Neredeyse hep bir- den ?il takıp oynıyacaklardı, İlk he yecanları biraz hafifledikten sonra hemen kendileri için yeni bir hayat programı kurmağa başladılar. Evin babası Kadri: — Aman, dedi, el ra ile derhal g y Kira köşelerinden kurtulal Evet, bu fikir çok güzeld sile halkı buna tarafdardı Binlik kızı atıldı: Yaptıracağımız ev kübik olmab... Büyük bayan merakla sordu: — O da ne demek? Kübik dediği- Biz ev de nasil şe; Hemen kendisine İzabut verdiler; — Yeni evlerden... dediler, hani bizim doktor Suadiyede bir ev yap- tardı ya... Onun gibi. Bu esnada Neclâ elinde bir ecnebi mecmuası ile büyük annesinin ya ha yaklaşmıştı. Bu mecmuâdaki yeni kübik evlerin modellerini göstererek: — İşte bak... Ne güzel evler.. bun- lardan birini yaptırırız Büyük anne mecmuadaki ev mo- dellerine bakınca gözlerini kocaman kocaman açtı: — Allah göstermesin... Allah yaz- Gıyse bozsun... Bu yaştan sonra ben böyle çarpik çurpuk evlerde otura- mam... Ben kübik istemem. Bir ko- Bak yaptıralım... Sonra da gözlüklerinin üstünden sert sert bakarak ilâve etti: Bir kere bu dediğiniz evlere me- Mikeler girmez Evin, eski divan edebiyatı merak- Msı büyük damadı gülümsedi: — Yen! evlere melâike değil, insan- lar da giremiyor. Kapısı, penceresi belli değil ki... Vazgeçin bu kübik sevdasından... Neclâ telâş içinde: — Katiyen, dedi, ev yaptlırırsak mutlaka kübik olmalı... Eğer ev kü- Bik olmazsa vallahi de billâhi de ken- dimi kuyuya atarım, Kibrit çöplerini ezip ezip içerim. Tatlı canıma kıya- nm!... Büyük damad: — Yeni evimizde bir de kütüpha- ne yaptırsak hiç fena olmaz... dedi, saten el yazması divanlarımı tavan arasında fareler yiyor. Hiç olmazsa bir kütüphane yaparsak bunları kur- tarırız. Evin sporcu oğlu büyük damada cevab verdi; — Kütüphane mi? Evin içini öyle Yüzursuz şeylerle dolduracak deği- Uz... Kütüphane yapacağımız yerde bir jimnastik salonu yaparız daha iyi... Bir kağ senedenberi gittikçe şiş- . Bizim bilete pi- ze geçecek pa- Bütün Evin ge- muhakkak manlıyan evin genç babası da bu fik- | ri mükemmel buldu: — Doğru, doğru, dedi, yeni eve mutlaka bir jimnastik salonu ister. Büyük damad itiraz edecek oldu: — Jimnastik salonu mu? Yahu spor klübü mü yapıyoruz OYoksa kendimize ev mi? Allenin eğlönce düşkünü küçük | baylarından biri: — Aman, dedi, Amerikada yeni ev- lerin bir salonunda bir de Ameriken bar yapıyorlarmış. Salonlardan biri- &ine de biz bir Arreriken bar yaptır.” sak... Büyük anne tekrar gözlerini âçtı: — Ameriken bar ne demek? Damadlardan biri izah etti: — İçki içilen yer... Büyük anne küplere bindi: — A... üstüme iyilik sağlık. Ev mi Yaptıracağız? Yoksa meyhane mi? evimde meyhane filân istemem... Gelinlerden biri: — Yeni evde gayet güzel, yerden Bömme bir banyo yaptırmalıyız... Büyük anne — Hayır. hayır... Kurnasile filân alaturka bir hamam olsun ki girince iliğim, kemiğim ısınsın AİSfranen hamam da, banyoda ben rahat ede- miyorum ayol... Kayık tabağında yr kanır gibi bir şey... Artik yeni yaptırılacak evin müna- kaşası almış yürümüştü. Genç kız: - Ah, dedi, yeni evimizde mutla- ka bir garaj isterim... Ne olur ne ol maz belki bir otomobil alırız... Büyük anne: — Otomobili de ne yapacağız? Bir fayton alırız... Şahlı şöhretli gezer dururuz, Garaj yaptıracağımıza evde bir arabalık yaptıralım ayol... yorsunuz. Erin yanında bir yer yap- tarrız, İster garaj makamında, ister arabalık diye kullanırsınız. Otomo- bil alırsak buraya otomobil koyarız. Araba alırsak içeriye arabayı çekeriz. Neclâ küplere bindi: — Allah vermesin!.. Dünyada ben garajıma araba koydurtmam Büyük baba: Onu bunu bilmem amma, her halde yeni evin bir bahçı malı. Doğrusunu isterseniz bahçeden başka zevkim yok... Hme bahçeden başka zevkim yok.. Hem için ayıracağım. Tavuk filân besle- meliyim.. Biraz bahçe, çiflik ha- yatı, Gençler itiraz etti: Bahçeyi ne yapacağız? Şöyle denize karşı güzel bir tarasa yapa lim... Ara sıra da dans ederiz. Büyük anne: — Aman evin cephesi kıbleye kar- şı olsun... Evin içinde herkes başka bir nesle mensuptu, berkes de başka bir fikir ileri sürüyordu. Hele evin yerini tayin meselesi dehşetli gürültü uyandırdı. Neclâ: — Evi Taksimde isterim... Ayaspaşada... diyordu. Eski edebiyat meraklısı, künü damad: — Hayır... Evi Boğaziçinde yap- tırmalıyız... Meselâ Göksu ne kâdar şairanedir... Büyük anne: Ayol Eyüpte yaptıralım evi... Ben de orada doğmuşum zaten... di- ye atıldı Ev hakkındaki münakaşalar, aylar- ca, hattâ senelerce sürdü. Bir türlü anlaşamıyorlardı. Bu ar da evin gelinleri, kızları mantolar, elbiseler, (Okürkler ısmarlıyorlardı. dedi, si ok benim Yahud şir düş- Dans, eğlence meraki artmıştı. Genç- i ler her gece bir yere gidiyordu. Nihayet senelerce sonra ev mesele- sinde aile arasında bir anlaşma oldu. Fakat o zamanda para bitmişti... Hikmet Feridun Es SENELİK $ AYLIK 3 AYLIK i AYLIK 1400 kuruş 7700 kuruş M0 > 149 » ww» 80 > ri e Posta ittihadına dahli olmiyan ecnebi memleketler: Beneliği 3600, altı aylığı 1900, Üç aylığı 1000 kuruştur. 2 Va, 5,14 454 1228 1523 1745 1915 İdarehane: Babılli civarı Acımusluk sokak No. 13 Türkiye Kadyodifözyon Postaları DALGA UZUNLUĞU 1639 m. O 183 Kes. 19/74 m. 15195 Kes 310 m. 9465 Kes ANKARA RADYOSU TÜRKİYE SAATİLE 120 Ke. 20 Ke. 20 Ew. TAÇ TAP, Cuma 17/2/39 12,30: Program, 1235: Türk müziği - Pl, 13: Memleket saat ayarı, meteoroloji ha- berleri, 13,10 - 14; Müzik (küçük orkes- 1: Nesip Aşkin): 1 - Vinkler - aşk şarkısı, 2 - Beethoven » Menuetto (sol majör), 3 - Aubert - Şiş- menlsr i geçidi (komik parça), 4 - Ziehrer - Âşık oldum: (Romans), 5 - 7. Strauss - Sabah havadisleri (Vals), 6 - Hanns Löbr - Tempo Tempo (Galop), 7 - J. Strauss - Ritter Pasman operetinden (Polka), 8 - Niemann - Zenzi dansı, 9 - Leopold - Yeni dünyanın eski şarkıla- rı (Amerikan havaları potpurisi), 1830: Program, 18,35: Müzik (Bir konserto - Pİ), 19: Konuşma (Haftah r servisi), 19,15: Türk müziği heyeti - ı Hakkı Der- 20,1 - Refik Tersan; * Seyhun, Eşref Mahmud Karından, Fersan, K. iri, Okuyanlar Tokay 5 (Meh$ içinde, Ahmed Rasim - Suzinâk şarkı (Pek re- Yadır sevdiğim), 5 - Fahire Fersan - Ke- mençe taksim, 6 -“Gülizar halk türkü. sü - (Sinemde bir tut en, n ak bu saz semaisi, 9 - Salâhaddin Pınar er vend şarkı (HAJâ yaşıyor). 10 - Udi Ha- san - Nihavend şarkı (Hatırımdan hiç n Baddedin kaynak - Mu- Bayra (Dağa tak b sayd > Mem- leket sant ayarı, 31,05 v 21,15 Esham, tahvilât, kambiyo - nukud sası (fiat), 2130: Müzik (Radyo orkest sı - Şef: H. Ferid Amar): 1 - W. A. Mo- zart - Senfani mi bemol majör, Adaglo - Ailegr Andante con mete, Minvetto - , 2 - Fr, Sehubert - «Rosamunde» Perde aras müziği Nr, 1 ve 3, 3 - E. Grleg 1 inci Per Günt sülti, Morgenstimmung (Sa Ases tod (Oze'nin ölümü), Tanz (Anit- ranın dansı), es Bergkönlgs Müzik (Ha- , 2245: Müzik (Cazbant -. Çigan) Lantoş Orkestrasi, 2345 - 4: Son ajans haberleri ve yarınki program, Avrupa istasyonları: Saat Wide Berlin 20: Operet havaları 8. 2: Askeri muzlka — Königsb. fif muzika — Sİ rt «Yarasa» opereti — Budap, 2030: Pucci nin «Turandot. operası — Bükreş 2035: Pvecininin «Toska» operası — Londra 20: Hafif muszika, 2025: Piyano Nis ve Strasbg. 2030: Hafif muzika Solya 2030: Smetana'nın «Setılmış geline ope- rasi — Varşova 20,20: Karışık müzika, Saat 21 de Deutschl, Berlin 21,10: Büyük orkestra — Hambg. 31,10: Askeri muziku — Kolonya 21,10: EE- lenceli muzlka — Leipzig 21,10: Orkestra. Viyana 21,10: Orkestra — Athlone 21: Konser — Bari 21,19: Yunanca neşriyat — Droltxiç 2): Massenet'nin «Manan» ope- rasi — Florans 2130: Puccini'nin «Manan Lescaut» operüsi — Helsinki 2105: Kon- ger — Kopenhag 21,10: Piyano — Londra 2150: Dans — Lüksemburg 2130: Hafif muziks — Milâno 21,15: Opera muzlkası. Saat ?2de Berlin 22: Viyana valsleri, Macar şarkı- ları — Münih 22: Orkestra — Lille 22.10 - 2430: Konser — Lyon, Marsilya 2230 - 2430: Orkesira — Nis, Strasbg., Rennes 22,15 - 150: Verdi'nin Aida operası — Solya 22,50: Gece konseri — Rad. Toulouse 2230: Konser. Saat 23 de Hambg. 2345 » 1: Orkestra — Kolonya 23,15: Orkestra Münih 2335 - J; Dans — Siutigart 2330: Muzika ve dans— Diğer Alman istasyonları Letpzig'den nak- lan 73,45: Hafif muzlka ve dans — Hi)- vers, 1 23,40: Operet muzikası — Kopen- bag 23,20: Plâk Oslo 23,15: Salon mu- zikam — Roma 2330: Konser — Sottens 23 - 74: Mascagnl'nin Cavalleria Rusticana operası, Sant 74 den sonra Deutechl, 8. 24 - 1: Gece muzikası — Viyana 24 - İ: Gece muzikası ve dans — Diğer Alman istasyonlar Leipzig'den nak- len: Muzika ve dansa devam — Budap. 74: Orkestra — Droltviç 2415: Orkestra, - 3: Dans — Hilvers. 1 24,40: Keman — Kopenhag 2405 - 130: Dans — Londra 2425: Dans — Lüksenbg. 2440: Salon mu- zikası — Roma 24: Dans — Stulig. Fran- kft, 1-3: Gece konseri — Könlgebe. ve Lelprig | - 4: Gece muzikası — Rad. Paris 1 - 230: Gece konseri. RADYOLIN ile SABAH, ÖĞLE ve AKŞAM her yemekten sonra muntazaman dişlerinizi fırçalayınız TURAKINA TARİHİ Yazan: İSKENDER P. SERTELLİ * ROMAN Tetrika No, s8 —4 Yaşuma o gün ilk defa kocasını babasına şikâyet etti. Samo hâlâ prenses Olganın peşinde koşuyordu! — Bunlar zaman meselesidir, Bar- len! Aradan yıllar geçince Mari de €ski kocasını unutur. Moğol âdetle- rine göre çocuğunu büyütür. 'Timuç gibi bir kahramanın çocuğu elbette büyüyünce kendisine benziyecektir, Ve zaman geçince Merinin 'Timuçu sevmesi o muhakkaktır. ( Kadınlar, koynuna girdikleri erkeği çabuk s€- verler. «Samo yüzüme bakmıyor, baba!» Arâdur bir hafta geçmişti, Yaşuma bir gün ağlıyarak geldi: — Samo yüzüma bakmıyor, baba! Hâlâ elimden bir kadeh kımız içmedi, Gece uyurken korkulu rüyalar gö- rüyor. Onun Kalbini şeytanlar sarmış galiba! Şi - Ting'in canı sıkıldı. Kızını hiç bir zaman meyüs görmek istemiyen ihtiyar komutan, Samonun göster- ” diği bu alâkasızlığa bir mâna vere- miyordu. Yaşuma, zevcine itaatı vazife bilir, temiz kalbii, güzel bir kızdı, Kocasr- nın kendisini sevmez gibi görünme- sine hayret ediyordu. Samonun babası Tatardı. Acaba Samonun Tatarlık damarı mı kabar- mıştı? Çünkü o günlerde (Saray) şehrinde - Moğol hizmetirde bulu- nan - bazı Tatarlar, için için Moğol- lara alıp tutuyorlardı. Cengiz han devrine kadar Moğollarla Tatarlar arasında büyük geçimsizlikler ve çarpışmalar olmuştu. “Tatarlar ara- sındaki intizamsızlıkları ve kötülüğü Cengiz han, şiddetli kanunlarla me- netmişti. Cengiz han, Tatarlardan bahsederken şöyle diyordu: «Benim saltanatından önce, her yerde hır- sızlık ve namusa tecavüz hadiseleri pek çoktu. Çocuklar ebeveynine, kü- çükler büyüklerine itaat etmiyorlar- dı. Zevcin zevcesine itimadı yoktu. Zevcenin de zevce İlaatı yoktu. Zen- ginler fıkaraya yardım, aşağı taba kaya hürmet etmiyordu. Şakiler ce- zalandırılmıyordu, Fakat ben, Tatar akvamını idarem altında topladığım zaman, ilk yaptığım şey, intizam ve adaleti tesis etmek oldu.» (1) Cengizin yasasına göre, katil, hir- sız, zani, luti ve namus düşmanları idam edilirdi, Bundan başka, eline emanet edilen paraya üçüncü defa hiyanet eden; firari esirlere yardım ve yataklık eden; birinin muharebe- de kaybettiği silâhını bulup da sahi- bine veya komutanına teslim etmi- yen; başkasını mutazamır etmek için sihirbazlara müracaat eden; İki kişi kavga ederken görüp ayırmıyan ve bunlardan birine yardım eden de idam cezası görürdü. (2) İhtiyar komutanın güzel kızı Ya- şuma: «Belki Tatar âdetlerini bilmi- yorum diye Samo bana iltifat et- miyor. Fakat, o bana bu âdetleri gös- terirse, ben de öğrenir ve kendisini memnun etmeğe çâlışırım» diyor, 'Tâtar âdetlerini öğrenmeğe çalışı- yordu. Oysa ki, Samo, çapkın olduğu kadar da kalender bir erkekti. Kara- kuruma çok küçükken gelmiş, Moğol aileleri içinde. büyümüştü. oSamo - babası ölünceye kadar Tatar kal- mış, ondan sonra dokuz yaşında Mo- ğol aileleri arasında Moğol ananesini, Moğol âdetlerini otamyarak büyü- müştü, Yaşuma boş yere kendini üzüntü- ye, İşkenceye sokuyordu, Samonun aklı başka yerlerde uçuyordu! Yaşuma o gün babasına Samoyu şikâyet ettiği zaman: -— Bilmiyerek bir suç işledimse, beni affetsin. Diye yalvarmıştı. Yaşuma, Tatar- ların ne kadar inadcı olduğunu bili- yordu. Tatarlar Çinlilere çok benzer- (1) Camiültevarih - eild 1 (2) «Şahit ve vesikalar mevcut olsa bile, müttehimin cinayetini bizzat itiraf etme- si gerekti, İtiraf ettirmek için işkenceye de müracaat ederlerdi. Fakat, çok defa, suç- Ma derhal suçunu itiraf eder ve cezası görürdü. Cengizin yasasından herkes kor- kardı, Bu korku ve şiddet şayesinde bir | çok fenalıkların önü alınmıştır di. Yaşumanın babası çok inadeı bir Aadâmdi. Artık bir kere kızmı Samo- ya vermişti, Ona: — Sen benim kızımı sevmiyor musun? diye soramazdı. Şi - Ting 6 gün kizmi teselli ede- rek başından savdı ve Samonun &8r- kasına gizlice bir adam taktı İhtiyar komutan © gün Samodan şüphe etmeğe başlamıştı. Acaba Samo başka bir kadın m seviyordu? Şi - Tingde. bu şüphe muştu? Bunu kimse bilmiyordu. ... Hortlıyan prens O günlerde . Saray şehrine garip haberler geliyordu: «Prens Vlâdimir hortlamış. Onu'bir dağın başında görmüşler... Viâdimir Rusyayı İstik- Mile kavuşturmak için dirilmişis Şi - Ting tecrübeli bir komutandı. Ölmüş bir'adamın dirilmesine İnan- madı; — Bu, Rusların bir hilesi olsa ge- rek, Bizi şaşırtmak istiyorlar Dedi. Zaten ayni rolü Ruslar Şut- kanım. ölümü etrafında da oynama- mışlar mıydı? (Saray) da hâlâ Şut- kanın öldüğüne inanmıyanlar vardı. $i - Ting: — Vlâdin ölmeseydi, Prenses Mari, 'Timuç ile evlenir miydi? Diyordu. Vlâdimirin ölümüne inan- mamak kabil değildi. Çünkü prenses Mari kocasına karşı çok büyük feda. kârlıklar göstermiş bir kadındı, Vlâ- dimir hayatta iken, o, başka bir er- keğin koynuna giremezdi. Şi - Ting bu muhakemeyi yürüt- mekle berâber, Vlâdimirin dirilme meselesi hakkında Timuç'â şu haberi göndermekten kendini alamadı * «Vilâdimirin hortladığım söylüyorlar, Senden esaslı bir haber alırım umgusile bekle- dim. Dimitriyefliler bu hu susta ne diyorlar? Sen ne dü- şünüyorsun? Vlâdimirin of rilmesi haberini ortaya cika- Tan kimlerdir. Tez bildir...» Şi - Ting, Dimitriyef şehrine bu meklubu gönderdikten bir ay sonra, Wlâdimir hakkında gelen haberlerin dedikodu mahiyetinden çıkarak da- ha ciddi bir safhaya girdiğini görün- ce, bu meseleyi yakından tekib et- mek üzere Samoyu çağırdı: — Yarın hemen Timuç'un yanına gideceksin! Bu işi orada tahkik edip bana bildireceksin! Dedi. Samo ertesi gün hazırlandı. Yanina on kişilik bir atlı müfrezesi alarak yola çıktı. Yaşuma çok meyustu. Samo'nun Saraydan ayrılmasını istemiyordu Bir aralık babasına: — Onun yerine başkasını gönder! diye yalvarmak İs- tedi, Fakat bu cesareti gösteremedi. Samo karısıyla vedâlaşarak ayrıldı. Muhâfızlarile birlikte yola çıktı. #*4 «Han geliyor...» Samodan henüz bir haber yoktu. Bir sabah (Saray) şehrine gelen bir yolcu kafilesi yakında prens Keyük'- ün Rusyaya döneceği haberini ge- tirdi. — Han geliyor...» Bu haber, dilden dile - bir günde - bütün şehri sarmıştı. Keyük'ün Rusyaya dönmesi Rus- Jar için bir felâketti. Rus aslzadeleri, Moğol prensinin yokluğundan istifa- de ederek, müşterek bir başkaldırma hazırlığına girişeceklerdi. Şi - Ting bunu vâktihde sezmiş ve Dimitriyef kalesini zaptederek, bu teşebbüsün önüne geçmişti. Hiç şüphe yok ki, başkaldırma ha- disesine prens Vlâdimir önayak ola- caktı, Onun ölümüyle bu tehlike şim- dilik bertaraf edilmiş sayılıyordu. Son günlerde Vlâdimirin dirilmesi haberi, onun esastn ölmediğini ve şimdiye kadar bir köşede saklanıp Moğollar aleyhinde hazırlık gördüğü- Bü anlatmıştı. Bu haberin bundan başka mânası olamazdı. (Arkası var) nasıl doğ-

Bu sayıdan diğer sayfalar: