4 Mart 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

4 Mart 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

5 POLİTİKA Mareşal Petain'in sefirliği Fransa, İngiltere ile birlikte Franco hükümetini tanıdıktan sonra bu- raya büyük elçi olarak mareşal Petaini seçmşitir. Fransa hükümetinin Burgosa büytik hir asker göndermekte maksadı, şefi de, Hariciye Nazırı da ve Kabinesi erkÂnının çoğu da asker olduğun- dan tarı manası ile askeri bir hükümet olan Franconun rejimi ile kolayca anlaşmaktır. General Franco karşısında Fransatım en büyük askerini gör- mek ile daha samimi ve ihtiramkârane bir tavır alacaktır. Almanya bu hali takdir eylediğinden Frankonun nezdine daha iki buçuk sene evvel ma- ruf bir generali selir olarak göndermişti. Fransanın Franco hükümeti nezdine eh maruf askerini göndermek suretile manevi bir tesir yapmak İstemesi Almanya ve İtalya tarafından hoş görülmemektedir. Son günletde zaten Fransa ile İtalyanın arası açıl uştar, Fransa Hariciye Nazırı Bonnet'nin Avrupa sulhunun bakası Al- manya ile Fransanın samimi olarak anlaşmasına bağlı olduğunu son nutkun- da beyan eylemesi Almanyada iyi tesir hasıl etmiş ise de Fransanın silâhlan- makta büyük gayret göstermesi ve İspanyada, Şarki Avrupada veher tarafta Berlin - Roma mihverinin hareketine engel olması, Almanya ile Fransa arasındaki iyi münasebetler üzerinde tesir yapıyor. AKŞAM Bir âlimin tedkiklerine göre vücudümüzde duyduğumuz ıztıraplar kimyevimaddeimiş Almanyanın tıp âlimlerinden pro- fesör Muralt ge çen gün Berlinde verdiği bir konfe- ransta âsabınızın faaliyeti hakkın- da fevkalâde dik- Alman tıp âlimlerinden profesör Muralt yaptığı uzun tedkikler neticesinde mühim bazı neticeler elde etmiş- tir. Doktor ağrının ne demek olduğunu, vücudün nasıl ıztırap duyduğunu araştırmış ve tedkikler, şimdiye ka- dar bilinmiyen bazı noktaları meydana çıkarmıştır. Hayvanlarla nebatların yaşı Hayvanlar kaç sene yaşar, nebatlar kaç sene yaşar? Aşağıdaki liste hem eğlenceli. hem de öğreticidir, Hep be- raber okuyalım: Kelebek, pire: İki ay. Sinek: Üç, Sivrisinek: Altı ay. Karınca, Ağır ceza Berlin Ceza mahkemesi bir hırsıza çok uğır bir ceza verdi, Adam, dört tavşan çalmakla maz- nundu. Hırsızlığı isbat edildi ve dört sene hapse, beş sene de hukuku me- deniyeden iskalına karar verildi. Dört tavşan için dört senel... Tav- şan başına bir sene hapis yatmak, üs- telik beş sene de medeni hukuktan faydâalanamamak, çok ağır değil mi? Adem, tavşanları şdtosundan çalmıştı da on dört kere mahküm olmuş bir sabıkalıdır. beş sene, Kurbağa: On beş seen. Öküz: Yirmi beş sene, At: Otuz sene. Kartal: Otuz beş sene. Ornagotan; Kırk sene, Aslan, ayı: Elli sene, Kar- ga: Seksen sene, Kaplumbağa, papa- Zan, fik Yüz sene. Sarmaşık: İki yüz sene. Çinar; Alta yüz sene. Akasya; Üç yüz sene; Ihla- mur: Bin sene. Çam: Bin iki yüz se ne. Baobab: Dört bin sene. Annelere yüzük İngiliz kuyumcularına güzel bir iş çıktı: Annelere hediye edilmek üzere taşlı bir halka yapacaklar, Bugüne kadar dünyanın her ye- rinde nikâhlılar parmaklarına birer altın halka takarlardı, nişanlı veya nikâhlıya bir yüzük hediye etmek me- denni bir borç şeklini almıştır. Bundan sonra İngilterede kocalar dünyaya çocuk getiren karılarına bir yüzük daha hediye edecekler. Çocuk erkekse yüzüğün taşı yakut, kızsa zümrüt olacak. Bu yüzüğü anneler şehadet parmaklarında taşıyacaklar, Bir şahit Geçen hajta Paris mahkemelerin- den birinde haylı hoş bir şahid din- lendi. ö Mahkeme salonuna güler yüzle gir- di, her şeyi olduğu gibi ve bildiği gir bi doğru söyliyeceğine yemin etti, Re- is adını, babasınin adını sordu, Şahid cevap verdi: — Adım Garntedir, Ernest Garni... Fakat size hef şeyi doğru söyliyece ğime yemin ettim, bunun. için tak- tıkları lâkabı da söylemem şarttır. Bana Florinos derler, güzel bir isim değil amma taktılar işte. — Kaç yaşındasınız? — Salönda bir çok genç bayanlar dr. Bunun için size yaşımın yirmi sanan Bir hırsız yakalandı Evvelki gene Topkapı Maltepesinde Mehmed çavuşun evine bir hırsız gir- miş, bazı eşya çaldıktan sonra civar. daki kadastor müdürü B. Şerifin de evine girmiştir. Hırsız buradan da bazı eşya çalıp kaçarken bay Şerif uyanmış ve silâh istimal etmiştir. Hırsız silâh sesi Üzerine ortadan sa- vuşmuştur. Mahalli jandarması tahkikata gi- rişmiş, hirsızın Receb isminde biri ol- duğu tesbit edilmiş ve hırsız dün geç vakıt yakalanmıştır. Edirnede büyük bir ziraat müzesi açılacak Edirne (Akşam) — Bütün Trakya bölgesinin ziraat ve ekonomi baki- mından mahsulât, mamülât ve ikti- sadi durumuna göre her birinin can» lı birer hümünelerini ve tipik mad- delerini cami olmak üzere büyük bir ziraat müzesinin tesisi min ettim, otuz iki yaşmdayım. Reis sabırsızlarıdı: — Anladık anladık... Ne iş görü yorsunuz? — Gazeteciyim diyebilirim, iyi te. sir yapar. Fakat doğruyu (söyliyece- ğime yemin ettim: Manifaturacıyım. — Kâfi... Şimdi söyleyiniz baka- yim, hâdise hakkında ne biliyorsu- nuz! Şahid omuz sükti: — Ben mi dödi, hiç bir şey bilmi yorum. Ve çıkıp gitti. NBA BAN SAA ARAMA ANAN NA EAA samaanaaeE Bir koca karısını yaraladı Büyükadada oturan bayan Fazilet, €vvelki akşam eve gelmiş, kocasi İs- maille ailevi bir meseleden dolayı kavgaya tutuşmuştur. Kavga az zamanda büyümüş, İs- — Si sa bir bıçakla karı- sını mi yerlerinden yaralamış- tır. İsmali bu İşi yaptıktan sonra sa- Yuşmağa muvafak olmuştur. İşe el koyan polis mmeurları, yara- luyı derhal tedavi ettirmişler, doktor- lar; on beş gün sonra tekrar muayene edileceğine dair rapor vermişlerdir. dair Kaçan carih kocayı aramak- Bir işçi, taş ocağında vakıtsiz patlıyan dinamitten yaralandı Üsküdarda Kısıklıda bir taş oca ğında çalışan Mehmed, dinamitle taş çıkarmakta iken vakıtsız patalma zünden el ve yüzünden tehlikeli su- bulunmaktadır, Bu iş için gereken çalışmalara başlanmıştır. KANSI rTette yaralanmış, nümune hastane sine yatırılmıştır. Nörasteni, zallyet ve Chlorose Ela iel eişelisisiz SIROP DESCHLENS, PARIS En wuntahip etibba tarafından tertip: kate değer yeni tedkiklerden bahset- miştir. Profesör diyor ki: Tahiti sahillerindeki bir plâjda yü- zen bir adamın sol bacağına zehirli bir balık çarpıyor, Bu adam, duyduğu İzlıraba zorla tahammül ederek sahi- le doğru yüzüyor, fakat tam kumla- rın üzerine ayak bastığı zaman ora- da bulunan bir akrep sağ ayağını ısırıyor. İkinci bir ıztırap vücudünü kaplıyor. Bunun üzerine adam otur- duğu otelin doktoruna koşuyor. Fakat o esnada adamın duyduğu ıztırap iki katlı değildir. Zehirli ba- ığın çarpmasından hasıl olan sancı geçmiş, onun yerine akrep zehirinin ağrıları kalm olmuştur. Şu halde bir ıztırap diğer bir ıztırapla müsavi de- ğildir. Zaten cümleli asabiyemizde ge- lp geçen hadiseler pek karışıktır. Meselâ öyle asabi reaksiyonlar var- dır ki bunlar tahrik edildikleri nok- tadan cümlei asabiye merkezine doğ- ru saatte 360 kilometre süratle ko- şarlar, bazıları ise sümüklü böcek yü- rüyüşü gibi saatte ancak beş metre- lik bir süratle yürürler. Aynı âsabın bir defasında fevkalâ- de bir süratle, bir defasında ise pek betaetle hareket ettiklerini kabul et- mek mümkün olamıyacağından bir Asabın diğer bir âsaba benzeyip ben- zemediğini araştırmak Jâzım gelir. Genç bir Amerikalı doktorun başın- dan garib bir tecrükö geçti. Bu dok- tör kopan sinirleri biribirine ekle- Yorlar, sudur: Sana; kullanı demir satan mem- leketler artırmışlardır. Misel; in Almanyadan çu- bük li alıyoruz, demir BEREEETE.EREŞEE Mi aklin biriki İ ni TN il yi il TN ii nl Eldeş k dunda yapılacak olan gümrük bina sının yeri istimlâk edilmiştir. Ayrıca Uzunköprüde bir gümrük binası ile memur evlerinin inşası için hazırlanmış olup yakında in- ensta kartanacaktır. mek istedi. Bazan sinirlerin münte- haları kaynaşarak yapıştı, bazan ise yapışmadı. Eski bir klâsik nazariyeye göre asabi reaksiyonlar bir takım elektrik hâdiselerinden ibarettir. Sinir bir elektrik kablosuna benzer ve ıztırap o kablodan geçen cereyan vasıtasile cümlei asabiye merkezine bildirilir. Amerikalı profesör Dale bu nazariye- yi cerhederek cümleli asabiyede cere yan eden hadiselerin ancak kimyevi değişikliklerle hallolunabileceğini ile- riye sürüyor. Yukanda bahsettiğimiz genç dok- torun başından geçen tecrübelere bakılacak olursa her iki nâzariye de haklıdır, Bugün iki türlü sinir mev- cud olduğunu biliyoruz. Birisinden reaksiyon elekirikli hadiselerle, di- gerinden ise kimyevi hadiselerle yar yılıyor. Her İki surette de âsab canlı hücrelerden mürekkeb Olduğu için ıstırap, ister elektrikle, ister kimyevi surette olsun, acaba hüceyreden hü- ceyreye nasıl naklediliyor? Pek hassas âletler yapılan ölçüler sayesinde asabi reaksiyon yüzünden hararet husule geldiği anlaşılmıştır. Bu hararet beher gram sinir madde- sinde yedi milyonda bir nisbetinde denilecek kadar azdır. Malüm oldu- ğu veçhile hararet hem elektrik ce- reyanile, hem de kimyevi bir reaksi- yonla husule gelebilir, Profesör Muralt asabi tahrikât yü- BUTÇEMİZ hakkındaki düşüncelerimize büsbü- tün yeni bir şekil verecek olan bu bu- luş doğrudan doğruya sinirde değil, sinirin müntehasında yapılan tecrü- belerle kabil olmuştur. Eskidenberi yapılan tecrübeler, ıztırap yüzünden sinir müntehasında mahiyeti anlaşı- lamıyan bir kimyevi madde teşekkül ettiği neticesini veriyordu. Fakat, asabi tahrikât fevkalâde süratle ge- Mp geçtiğinden ve her yerde ancak binde bir saniye kadar durduğundan bu maddeyi tutup meydana çıkarmak kabil olamıyordu. Profesör Mursal, o maddeleri mayi haline getirilmiş hava yardımile biriktirmeğe, yani 12- tırabı dondurmağa muvaffak olmuş- tur, Bu suretle âsabın müntehalarında hasıl olan kimyevi maddelerin asetil. kolin ve adrenalin olduğu anlaşıl- mıştır. Bu kimyevi mutavasatlar asabi tahrikâtı bir sinirden diğerine nakletmektedir. Ancak bu kimyevi maddeler yalnız asab müntehasında değil, bizzat âsapta da hasıl olmak- tadır. Burada asetilkoline benzeyen bir madde hasıl olduğu ve aynı za. manda B, vitamininin serbes kaldığı sabit olmuştur. Asabi tahrikât söner sönmez vitaminin de tekrar ortadan kaybolduğu anlaşılmıştır. Bu fevkalâ- de mühim keşif, B vitamini ihtiya Cümhuriyetin ilânındanberi nasıl bir inkişaf gösterdi? Bu senenin bütçesi 1924 ünkünün iki mislinden fazladı' İ ii : : icab ettirdi. 1935 ten bahranın te- sirleri azalmıştır. 1931 bülçesi 186,5 milyon; 1932 bütçesi 169/1 milyon; 1933 Bütçesi 1704 1984 nkü 1737. milşm seyrini takip etkilen sonra 1858 bunki bulrandan Seyehln yaklaşmış (1930 un 222 mllyonuna karşı) Ziğmilyen olmuştur. Tekâmöl artık devam ediyor: 1937 de 231 milyon. Yani buhrandan evvelkini 9 milyon geçmiş bulunuyor. 'Cümhuriyetin 1938 bütçesi 250 milyon derecesindeyken bu yılnki 261 milyona pek yaklaştı. Demek ki 194 teki ilk bülçemizin varidat kısmile şimdikinin arası yözde yüzden si- yade bir artış gösteriyor, Filhakika 1292 yerine 2609. * Sen iki yıl arasında mukayese olsun diye 1988 ve 1939 bütçelerini dercediyoruz! z Götürnielieeesiai PENA R İNİN Bellisrlese, 960X1340 14670139 » 8332000 8892040 3721000 5489700 ——— —

Bu sayıdan diğer sayfalar: