18 Mart 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 12

18 Mart 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Re » vx Asyanın iyi yürekli prensi Nabussanı herkes aldatıyor, herkes onun para- sını çalıyordu. Hazinesini yağma edi- yorlardı. Serendip adasının tahsildarı buna örnekti, herkes öğü Jaklld edi- yordu. Prens de bunu rdu. Bİr- çok ker$ hazinedarınıt döğiştirmiş, fakat 'hursizliğin önüne, geçememişti. Paranin çoğu memurlara gidiyor, pek zı kendine kalıyordu. Bir gün prens Nabussan, hâkim Za» dig'e derd yandı. : — Siz ki, güzel şeyler.düşünüp bu- Jursunuz, bana hırsızlık etmiyecek bir hazinedar bulamaz mısınız? — Bulurum. Size lekesiz bir adam bulmanın çaresi de vardır. Prens Zadigin boynuna sarıldı: — Nedir bu çare? — Hazinedarlığa talip“ olanların hepsini karşınızda oynatırsınız, hiç çekinmeden rahat rahat sıçrayanlar en namuslu Mmsanlardır. — Alay mı ediyorsunuz... Böyle haz- nedar intihap edilir mi? Eb iyi göbek atan adam en iyi haznedar'nasıl olur? — En iyi haznedar olür demedim, en namuslu haznedar olur dedim. Zadig fikrinde israr ediyordu: — Bırakınız ben bir kere tecrübe edeyim. Bana hak vereceksiniz. Prens düşündü, taşındı,'razı oldu: — Peki dedi, tecrübenizi yapınız. Ertesi günü halka teflâllarla ilân edildi: DUAA ZN ALAN A Prens oynasınlar «— Prensin haznedarlığına talip o- lanlar, ince ipek elbise giyip ayn ilk günü prensin bekleme odasına gel- sinler.n Altmış dört kişi baş vurdu. Odalardan birine keman getirtmiş- lerdi. Balo için herşey hazırdı. Ancak balo salonuna girmek için karanlık. ça dar bir koridordan geçmek lâzım. dı, Bir hademe teker teker haznedarlı- ğa mürâcaat edenlere bu koridorun yolunu gösterdi. Prens hazinesitin en kıymetli elmas. larını bu koridora sermişti. Hazinedarlığa müracaat edenler balo salonunda toplanınca Zadig pren-| za verdi... 1020 BAU EAASE DE EEE SENESENEANE SANAN SERA EEELEBAEEEAE EEE SAMBA AEEEEEE EAA EAETASASASEEEESERNEEBEBEEEEAEEEA TANE | , Muhtelif çağlar 1 — Güneş saati, 2 — Kum saati, 3 — Su saati, 4 Çalar saat, 5— Cep santi, 6 — Masa santi İnsanlar çok eski zamanlardenberi zamanı ölçmüşlerdir. İlk agatler «gü- neş saati, su santi, kum saatidir». Güneş saati: Değirmi Vir sahaya çizgiler çizilir ve gölge İle zaman ta yin edilirdi. Güneş saati iyi taksim edilmek şârtile zamanı en iyi gösteren saattir; tabii güneşli günlerde... Bu sa- atin geceleri hükmü yoktur. İnsanlar Nal kor kırıldı. Hafif nallarle hayvanlar daha rahat ve daha çabuk koşuyorlar. gece gündüz vakti tayin edebilmek için asırlarca uğraşmışlardır. İlk saatler su ile işleyen su saatleri- dir, İlk zamanlar bu saat cam bir ka- vanozdu. Altındaki küçük bir delikten Su &kardı. Kavanozda çizgi işaretleri vardı. Su bir saatle bir çizgi boyu İş- lerdi. Bağdad hallfesinin Şarlamya hediye ettiği su saatinin su ile müte- harrik makinesi vardı. Kum saati daha basittir, Biribirine yapışık iki küçük kavanozdan ibaret- tir. Muayyen bir zaman zarfında bir kavanozdaki kum öbür kavanoza akar. Saati, üç çeyrek saat, yarım saati, bir çeyreği gösteren kum saatleri vardır. Çalar saatler 13 üncü asırda yapıl- dı. Fransada fik çalar saati 5 inci Şarl adliye sarayının kulesine koydurdu. Ondan sonra her şehirde bir kule ya- pıldı ve çalar saat kondu. Masa saatleri ile cep saatleri 16 ncı | asırda yapıldı. sö. Meşhur Fransız edibi Bomarşe bir #âatçinin öğluydu, Bir müddet baba- İçkili, çalgılı 3 harfli bir gece eğlence yerinin sonuna 2 harfli beyazı koyunuz ve en nihayete 1 harf şaşma nidası ekleyiniz, 6 harfli kulübe olsun, i Bilmecemizi doğru halledenlerden 1 inciye (10) lira, 2 neiye (i mürekkpeli klemle kurşun kalem, ayrıca 75 karlimize muhlelif hediyeler “ Şubat bilmeçemizde hediye kazananların isimlerini 27 mart pazartesi nüshamızda neşredeceğiz. * VWoltaire'in hir hikâyesi da saat ra, $ üncü, 4 üncü, 5 inciye birer dolma verilecektir, diye emretti... $e sokuldu: —Emrediniz oynasınlar! dedi. Prens oynasınlar diye emretti. Hiç biri rahat oynıyamıyordu. Kimi beli- ni, kimi göğsünü tutuyordu. Zadig içinden söyleniyordu: — Hepsi hırsız! Nihayet bir tanesine dikkat etti Adam ellerini kollarım sallıyarak, ba- şı havada oynuyordu. Zadig: : — İşte bu adam namuslu! dedi, Oyun bitti. Altmış üç kişinin koynu koltuğu elmas doluydu, yalnız rahat oynıyan hiç birşey çalmamıştı. Prens onu haznedar yaptı. Öbürlerine de ce- sının yanında çalıştıktan sonra saat- çilikten vaz geçti. Gel zaman, git za- man kendini tanıttı, yükseldi, saraya kabul edildi, Herkes onu seviyor, sayı- yordu. Bir gece sarayda muhteşem bir da. xet vardı. Genç bir asilzade Bomarşaye hakaret etmek kasdile yanına yaklaş- b: — Saatim bozulmuş şunu yapar mi- sınız? dedi. Bomarşe asilzadenin maksadını an- ladı, hiç bozmadı? — Seneler var ki elime saat aldığım yok! dedi, Fakat asilzade israr etti: — Ne de olsa saatçisiniz, hele şuna bir bakınız!... Bomarşe saati aldı ve bir meşalenin aydınlığına tutup bakmak için hava- ya kaldırdı ve elinden düşürdü. Saat kırıldı. Bamarşe: — Ben size yapamam demedim miy- dil... Dedi ve yürüp gitti, BR FAANEN, Oyuncak Çocuk oyuncak» larını büyükler yaptı. Peki am- ma büyükler kü- çüklerin ne gi- bi oyuncaklar - dan hoşlandıkla- nn nasil bili. yorlar? Amerikada büyük bir oyuncak lâbo- Tatuarı açıldı. Bu lâboratuara çocuk- ların girmeleri ve istedikleri oyuncakla istedikleri kadar oynamaları serbest- tir, Çocuklar oynarken gözcülük ediyor- lar ve çocukların en çoh hangi oyun- cağı seçtiği, ne kadar zaman oynadı. £ı, oyuncağın ne kadar zamanda kı- rıldığını tesbit ediyorlar. Çocuklar bir oyuncağı paylaşamayıp aralarında kavga ettikleri zaman o oyuncağın fazla rağbet göreceği anla- şılıyor. Bundan sonra çocukların en çok beğendikleri oyuncaklar fabrika. da yapılıp satışa çıkarılıyor. Amerikada Amerikalılar büyük heyecan meraklısıdırlar. mobil yarışlarını beğenmiyorlar. Son Ozaman. larda (tarihten evvelki çağlarda yaşamış olan yaban atları şeklinde oto- mobiller yaptılar, Bu otomobiller toz- Tu, çakıllı yollarda, tozu dumana ka- tarak, hendekler atlıyarak, meyillen- dirilmemiş virajlar dönerek yarışı. yorlar. Yarışa giren otomobillerden çoğu kazaya uğruyor. Çiçek çorbası Japonyalılara inanmak Jâzm gelirse en lezzetli çorba kasımpatı çorbasıdır. Bir litre süd, bir çorba kaşığı tereyağı, iki çor. ba kaşığı un bir de büyük kasımpatı. Yağ ile sütü be- Taber kaynatıp unu karıştrınız. Kasım- patını ince kıyıp sıcak suda iki da- 'kika haşlayınız, yağlı süte atınız sonrâ yiyiniz. Bize kalırsa mercimek çorbacı daha Jezzetlidir. Ütü — Anlamıyo - rum, pantalonun. her zaman ütülü. Hergün ütü mü yapıyorsun? — Hayır, gece leri yatarkan pan- talonumu şilte. min arasna ko- yap öyle uyuyorum, — Bunu ben yapamam, faydası olmaz çünkü uykum hafiftir!... En büyük Bu lokomotif yeryüzünün en büyük en kuvvetli makinesidir. Lokomotifin. uzunluğu 30 metre, ağırlığı 160 tondur, Bilâfasıla 1000 kilometre yol alır. Bu lokomotiflerden on tane yapılacaktır. Cankurtaran Büyük denizler. deki büyük fırtı- nalarda canlarile uğraşan gemici. dere yardım ede- bilmek için son sistem cankurta- ran gemileri ya- pıldı, Bu gemilerin pervaneleri, kaburga» nın tam altındadır. Bilâfasıla 1220 yıll yol alabilir, 35 beygir kuvvetinde iki molörü vardır. İçine dolan suları 77 saniyede boşaltacak tertibatı vardır. Yüzen demir Bir demir par- çasını civa Üstün- de yüzdürmeğe çalışıyorlar. An- cak çok miktar civa bulmak ge- rektir, Bu uzun İş. Siz bir bardağa ağ- ana kadar su doldurunuz ve suyun üstüne usulcacık bir jilet bıçağı bira» kınız. Bıçak suyun üstünde yüzer. Çelik sudan ağırdır amıma, bıçak in- cecik olduğu için batmaz. Gümü Gümüş kılıç denen (o resmini gördüğünüz ağaç yeryüzünün yal mz bir tek yerin. de biter, Hava- yi o adalarında Haleokala ya - nar dağının kra- ne o suretle yer- Jeştiriniz ki, aşa- ğıdan yukarı ve sonra ne oldu? — Dördüncü bir yumruk daha vurdu. — İkinci bir yumruk demek İs- tiyorsunuz? : — Hayır, efendim ikinci ile üçüncü- Yk Pen bn yuri Afiş makinesi Şikagoda bü- , kinesi icad etti. Bu makinede 80 santim büyük- lüğünde her çeşid harf vardır her türül afiş yazılmaktadır. Makinenin ebadı 120X200 metredir, lokomotif Bunun için iki bin amele çalışacak,

Bu sayıdan diğer sayfalar: