18 Mart 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

18 Mart 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

» radıktan sonra oriların sahtesini ger- KARACA OĞLAN ik Başlangıc Artık Hatay adını alan “Türkili daha o zaman Suriyelilerce ve Fran- &ızlarca bir gün resmen türkleşme- sinden korkulan bir yerdi, İçindeki “Türkler de araplaşmasından korkar- lardı, Bu iki korku dağlarmı bürü- müş, ovalarına sinmiş, havasına ka- rarsızlık katmıştı, İki taraf içinde gün olur ümid doğar, gün olur ümid Sönerdi, Siyasi bir mart ayı hüküm sürüyordu. Böyle, yirmi sene bocalamıştı. Ben de bu yirmi senenin on altısını, herkesle beraber bocalıyarak “geçir- miştim. Fakat, bugünkü Hatay dev- leti ricali olan ahbablarım iyi bilirler ki kanaatım şu idi: Bu yerler Türk kalacaktı. Türk kalacağını yazılarımda da daima sezdirmiştim; kalemim daima © yerlerin türklüğünü «tebarüze et- tirmişti. 1924 de yazdığun ilk maka» lemden, «Ayşe güls den “başlıyarak yarın bu sütunlarda tefrika edilecek «Çete» ye-kadar... Bu-kanaatı bana ona dair bir küçük etüd hazırladım. Etüdüm «Türkiyatçıs ihtisasile ya- pılmamış olabilir; edebiyat tarihi ba- skaşiyle de, belki, değil... Fakat Kara- Ca oğlan bu sıra yazıların içinde can- Jandırılmışlar. Benimle beraber onu göreceksiniz, dinliyeceksiniz,..anlıya- caksınız ve seveceksiniz. Karaca oğlanın şiirlerine bir müd- det alıştıktan, ruhunu, mizacını kay- çeğinden ayrılmak kolaylaşır, Meselâ. Nasreddin Hoca hikâyeleri içinde tat. | tuğum prensip budur: Hocaya isnad | edilen fıkralardan hangileri kendisi- nin değildir, bunu, Nasreddin Hoca- nın seciyesini, tarzını, şahsiyetini an- ladıktan sonra ayırd etim. Yani, an- Jayınca hüviyetine uymiyarak sırıtan Küçük bir misal: “Nasreddin Hoca nın( Ebunevvas) ımkilere benziyen tuzun fıkraları yoktur. Hocada vaka- Har kısa, cevaplar keskindir. Hoca çok ve uzun söyliyen bir adam değildi; . «vecize» İle konuşurdu. Zaten mizah böyle yapılır. Uzun söz tuhaf olamaz, | düşündürücü olamaz; akılda kalamı- yacağı için de meşhur olamaz. ve Karaca oğlan nerede, ne zaman doğdu? Bilen, bildiren yek. Bu saz şatri hakkında muharrirle- rimiz epeyce uğraşmışlar, araştırma» lar yapmışlar, hükümler yürütmüş- ler. “Sadettin Nüsket Ergun da Şiirlerini “toplamış, o araştırmaları hülâse etmiş, kendi fikirlerini de ek- lemiş, güzel bir kitap çıkarmış, Fa- kat, neticede yine nerede ve ne zaman doğduğunu o dahi meydana çıkarma mış. En kuvvetli Yhtimal şudur: Kara» ca oğlan İki yüz elli küsur senelik bir #sirdir. Bana da bu hüküm doğru gö- rünüyor. Karaca oğlanın Kozan, Ma- Taş, Antep, Halep, Amok ovası tarsf- larında ömür sürdüğü, Hama ve Şar şairi gezdiği ve gördüğü yerlerden hararetle bahsetmiş, öz duygularını apaçık nakle muvaffak olmuştur. Eli- mizde, hayatını anlatan vesika, ken- di şiirlerdir. Bu itibarle eserlerini ted- Kik ederek hayatını öğrenmek, ayni zamanda edebi benliğini ölçmek mümkündür. Fakat bu neticeye daha kolay var- mak için şiirlerini beş kısma ayıraca- ğım; ilk önce o kısımları hülâsa ede- yim: 1 — Aşk, daha doğrusu, cinsi in- himak kısmı. Karaca oğlan aşkta gayet maddi, cismanidir, Vücuddan tad almak için sever ve sevgiyi cisimlerin buluşma- sında sezer. En kuvvelli mizacı budur; bu hususta gayet sarahatlı, cesaret. Midir, Misal: <Yorgunsun sevgilim, em!> dedi bana Karaca oğlanın en şehvetli aşk ta- rafı eserlerinde en fazla yer tutar; kınlıkla geçmiştir. bahsinde bu faslı uzunca gözden ge- gireceğim, sis 2 — İçlilik, hislilik kısmı, Şair sadece bir şehvet şeytanı, bir teke, bir «pan> değildir. Gayet ince duyguları olan bir adamdır. Meselâ: 3 — “Teşbih, tasvir kısmı, Karaca oğlanda anlatış, benzetiş, canlandırış, imrendiriş kudreli pek yüksektir. Meselâ şu: Ay doğup da şafak atmakta sandım, Meğer yarin düğmeleri çözülmüş! Beyti hoş bir estiare> dir, eTasvir> de de kuvvetlidir; (Karce (*J oğlan) yavuz ata binerdi, Üstümüzde avcı Kuşlar gezerdi, Köyler, kasabalar yaşatır, peyzajlar Tesmeder. Memleketinin mor sünbül biten dağlarını, yer yer kar parçaları İ görünen yaylalarını, geyikli ve cey- Yenii dağlarını, hattâ rüzgâr vurun- ca tersi dönüp yeşil iken gümüş Ten- gi alan çınar yapraklarım gayet mu- yaffakiyetle canlandırır. 4 —'Tarikat, din düşüncelerini gösteren şiirler. mistik ruhlu olamamıştır. <Epiküriste dir, Bununla beraber din ve tarikat işlerile çok alâkalı olmadığını göster- mek, yani şahsiyetinin bu noktasını aydınlatmak itibarile tedkike muh- taçtır: Üç yüz altmış birdir servinin dalı Dallarında biten Iki gül nedir? Okuyup ta ince dilden bilene Kitap nedir? İman nedir? Yol nedir? Bence bu şiir, daha ziyade Karaca oğlana atfedilen bir şiirdir. Onun mantıklı, reslist, dünya adamı kafa- sına sığabilen şeylerden değil Bu kısma ahlâk nasihatlerini ilâve gelir, yakışmıyoğ, den mübhâkeme başka güne bırakıldı. a Kurbağalıdere cinayeti Katil bugün ağırcezade muhakeme edilecek Evvelki gece Kadıköyünde Kurba» ğalıderede işlenen cinayeti dün yaş- mıştık. Hemen hemen bir hiç yüzün- den bir gencin ustura ile boğazından kesilerek ölmesile neticelenen bu kanlı hüdise dün Üsküdar adliyesine inti- kal etmiştir. Katil Feridun, zehir yüzünden işini kaybetmiş, büsbütün ei bir hayat yaşamağa başlar "til ar maiak li dır. İşte bu iki gencin arası, bir kadın. meselesinden dolayı açık bulunmak- tadır. Feridun, evvelki gece bir haylı es- rar çektikten sonra Gazhane İram- vay caddesinde bulunan 'Tevfiğin Feridun bu işi gördüklen sonra ko- şarak ilerlemeğe başlamış, fakat iki polis memurunun müdahalesile ya- kayı ele vermiştir. Berber “Tevfik, şahdamarı kesi- lerek fazla kan kaybettiği için, kaldı- rıldığı Nümune hastanesinde ölmüş- tür, Katil, gece cinayet #leti olan us- turayı bir tarafa atmışsa da dün sa- bah cinayet yeri etrafında yapılan araştırmalarla ustura bulunmuştur. Katil Feridun, cinayet yeri itibari- Je dün Üsküdar adliyesine teslim cdi- Yerek hakkında tevkif kararı veril- miştir. Bugün ağırceza mahkemesine getirilerek muhakeme edilecektir. Tehditle para talebi Orozdibaktan . para aldığı iddia edilen Lütfi tekrar mahkemede Vergi kaçakçılığı yaptıkların ihbar gdeceğini ileri sürerek Orozdibak 'ti- .carethanesinden 1250 lira aldığı sıra. da yakalanıp muhâkeme neticesinde beraetine karar verilen Lütfi hakkın- deki mâhkeme kararını temyiz mah« kemesi bozmuştu. Dördüncü ceza mahkemesinde mu. hâkemenin yeniden rüyetine başlan. mış, iddia makamının isteği üzerine mâhikeme, nakız kararına uymuştur. Bundan sonra Orozdibak ticaretha. nesinin vekili söz alarak: zın bozukluğundan değildir. Vaktile hak» kumanda böyle bir ihhar yapıldı ve netice- de iddinnın asılsız olduğu anlaşıldı. Fakat bu netice alınıncıya kadar miessesemiz İç sene yanlış zan alanda kaldı, Lütfi- nin şu hareketinde de tehdid, taammüğ ve haksız zarar vardır, dedi, Maznun vekili buna karşı cevâbını hazırlamak üzere mühlet istediğin. yetler ediyor: Ustalar yapıyı tersine yapar, Esnaflar işine hileler katar, Zamane kadısı altına tapar, Doğru hak, şeriat sürütmez oldu! 6 — Vatan sevgisi, Her gurbet gezen hisli, içli adam gibi bu sevgi de onda derindir, ha- zindir. Göl üstünde bek uçan bir ördek görür, kendisini düşünür, yurdunu anar, Yine böyle yabancı illerde bir turaç kuşunun öttüğünü duyar, tek- rar yanar, Memleketinde bıraktığı sevgilileri yadeder, vatan havasını özler, iç çeker. Çapkınlıkla bir müd- det avunur, sonra cürussilas ya tutu Tur, hiç bir yeri beğenmemeğe başlar: Vatan tutup eğlenecsk yer değil! Evvelki geceki yangın tahkikatı devâm ediyor Sigortaların zararı 350 bin-liradır. Tahkikatın bugün bitmesi muhtemel Hasan ecza deposu ile diğer yanan mağazalar, yukarıda Mustafa ve AN Bahçekapıda Hasan ecza deposun- | sonra, Hasan ecza deposu müstah- dan çıkan yangın hakkında tahkikata | demlerile diğer yanan dükkünlarda dün de devam edilmiştir. Yangın sa“ at yirmi ikiye on kala çıkmış ve yan- gın kuleleri tarafından görülerek it- İaiyeye haber verilmiştir. İtfalye yan- gın yerine geldiği zaman parlayıcı maddelerle dolu olan Hasan ecza de- posu ile bitişik dükkânları ateş ta- mamen sarmıştı. Şiddetli bir rüzgür da esiyordu. Bu vaziyet karşısında itfaiye, yangın sahasının genişlememesine mani ol- mağa çalışmış ve bu işte muvaffak olmuştur. Yanan dükkânlar ve mü- €sseseler hep bir çatı altındadır. Ateş arka cihetten dördüncü Vakıf hanını ve yandan Taşhanı tehdid ediyordu. İtfaiye yangının buralara sirayetine meydan verinemiştir. Yangın esnasında itfaiye tahrip grupu âmiri B, Cemal, itfaiye nefer- lerinden 226 Osman, 220 Hamdi, 400 şe işlerinde çalıştığını, kasadan para çalmak için bu yangını kasden çıkar- dığını söylemiştir. Fühakika üzeri aranınca 119 lira bulunmuştur. Fa- kat ifadesi kanaat vermediğinden is- tlcvaba devam edilmiştir. Ali bu defa, kasayı soymak için de- gil, ayni yerde beraber çalışırlarden depo sahibi B. Hasan tarafından ken- disine yolverilen akrabasından Mus- tafanın intikamını almak üzere ma- çalışanlar çağrılarak ayrı ayrı dinlen- mişlerdir. Diğer taraftan bir zat da müddel- Bu rapora göre yangın saat 21,45 te Galata kulesi tarafından haber ve- rilmiştir. İstanbul ilfaiye grupu yan- gın yerine geldiği zaman binanın her. tarafım slevler istilâ etmişti. İtfaiye. nin tesbit ettiğine göre, yanan mağa- zalar şunlardır: ne Hasan ceza deposunun sırasında bulunan 28 numaralı B İsmailin Ye- ni Şark perükâr dükkânı, Bundan başka Hasan ecza deposun- “dan çıkan ateşler neticesinde Taşha- nın sokak cihetinde bulunan bazı ©

Bu sayıdan diğer sayfalar: