16 Nisan 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10

16 Nisan 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Milli küme karşılaşmalar Fenerbahçe - Doğansporu İ 5- 1 mağlüp etti 1 TR İM müsabakaları 26 çift birbirile karşılaşacak Tayyare cemiyeti 'Taksim nahiyesi tarafından tertib edilen profesyonel güreş müsabakaları bugün Taksim stadında yapılacaktır. Tanınmış bü- tün pehlivanların iştirak edeceği bu karşılaşmaları suyolcu Mehmed, güm rüklü Cemal ve emekli general Be. sim gibi kıymetli hakemler idare ede ceklerdir. Saat bir buçukta başlıyacak olan müsabakalarda tam 26 çift birbirile tutuşacaktır. Evvelce müsabakalara iştirak edeceği ilân edilen Mülâyim pehlivan henüz Beruttan gelmediğin- den Kara Ali de rahatsız bulunduğun- dan güreşlere giremiyecekleri haber alınmıştır. Birinci hafta aynlan Tekirdağlı Hüseyin, Babaeskili İbrahim, yarım dünya Süleyman, Molla Mehmd, Peh- livanköytü Mustafa, Sındırgıh Şerif, Ali Ahmed, Edirnede yeni yetişen Hü. seyin Tosun aynı gün zarfında birbi- Kornerden yapılan üçüncü Fener golü İzmir şampiyonu Doğanspor takır mi ilk maçınıdün Fenerbahçe sta- saat 16,45 de sahaya çıkan takımlar şu şekilde dizildiler: : Doğanspor: Ömer - Abdullah, İr- fan - Abbas, Macid, Said - Halit, Mühmed; Want; Yat, #ApE, Semih, Yaşar, Ali Riza, Naci, Basri. Fenerbahçe takımmda müdafi Yaşar, İzmir takımında müdafi Fethi bu- lanmuyordu. BİRİNCİ DEVRE oyun üzerinde hâkimiyet kurmaları usun sürmedi, Top mütemadi bir ş0- kilde İzmir nısıf sahasında dolaşıyor. FENERİN BİRİNCİ GOLÜ Beşinci dakikada soldan tazelenen bir Fener hücumunda bop sağaçığa ka- dar uzadı, Sağaçığın ufak bir şandeli kale önüne düştü. Müdafilerle kale- cinin tereddüd ettiğini hisseden Naci ters bir vuruşla yerden ve direğin kenarına sürtünen bir şütle takımı. nın birinci sayısını çıkardı, DOĞANSPORUN GOLÜ Kolaylıkla kazanılan bu sayıyı di- ğerlerinin takib edeceği tahmin edil- meğe başlanmıştı ki İzmirli sporcula- rın da açıldığını ve Fener kalesini tehdide başladıklarını gördük. 8 inci dakikada ceza çizgisi üzerinde topu yakalayan Mehmed soğukkanlı bir has reketle kendine kimsenin müdahale etmediğini görerek topu düzeltti ve sıkı bir burun şütile Fener kalesine soktu, Beraberlik sayısı Sanlâcivertii. leri harekete getirdi ise de saha ya- bancılığını gidermiş olan İzmirliler canh oynıyarak mukabelede gecikmi- yorlardı. Fakat Fenerin tazyiki daki- kalar ilerledikçe fazlalaşıyor ve oyun cdetâ tek kale halinde İzmir nısıf sahasında devam ediyordu. Bu sırada Naci bir gol yaptı ise de hakem of- sayd addederek saymadı, Sarı lâcb vert hâkimiyeti devam ediyor. Fuadın mükemmel idare ettiği İz- mir muhacim hattıda arada sırada Fener kalesine iniyorsa da bu hücum- lar müessir olmaktan uzak kalıyor. FENERİN İKİNCİ VE ÜÇÜNCÜ GOLLERİ ner hücumunda Nüciden aldığı pasla Ali Riza yakın bir mesafeden tan şekil deği: kimiyeti altında 3 - 1 nihayetlendi. İKİNCİ DEVRE u Bu devseye İzmirliler çok canlı baş- Jadılarsa da Fenerliler, hâkimiyeti ale makta müşkülüta uğramadılar. Basri vasıtasilo sol taraftan yaptıkları hü- eumlar heran İzmir kalesi için tehlike yaratıyordu. Doğanspor nısıf sahasına yerleşen sarı lâcivert muhacimleri ile İzmirli Maamafih müteaddid sayıık fırsat- ları çok yakın mesafelerden kalecinin eline veya avuta bırakan Yaşarda adetâ İzmir takımına yardım ediyor- du. San lâcivert hâkimiyeti nihayet 23 üncü dakikada semefesini verdi, Bütün kuvvetlerile kaleye yüklen- mekle oyunu sıkışık vaziyete getir diklerini hisseden Fenerliler oyunu açmağı ve bu suretle İzmirli oyuncu- ları kale önünden çekmeği akıl etti- ler ve bu tabye ile yaptıkları akınla- rım birisinde Naci uzaktan çektiği şütle takımının dördüncü golünü yaptı. Bu sayıdan sonra tekrar Fo- nerliler hücumları sıklaştırdılar, FENERİN BEŞİNCİ GOLÜ 38 inci dakikada sağdan Semih va- | sıtasile yapılan yeni bir akında orta- lanan topu Ali Riza kafa ile kalecinin elleri arasından içeri atarak takımı- nın beşinci gölünü çıkardı ve müsa- baka bu şekilde Fenerin 5 - 1 galebe- | sile nihayetlendi. NASIL OYNADILAR? Bu sene ilk defa gördüğümüz İz mir şampiyonu Doğanspor, bütün İzmir takımları gibi tekniklen fazla enerjiye İstinad eden bir ekip. ie) rinde Fuad ve Sabri gibi bilgili oyun- İ cular bulunan bu kadro dünkü kar- şılaşmada muvaffak oldu sayılamaz. | Kaleci ve sol müdafaa hattı çok za- | yıf. İki yan haf muvaffak oldu. Muha. | cim hattında Mehmed, Fuat ve Sabri | takımın en iyi elemanları vaziyetin- | de gözüktüler. Fenerlilere gelince, son müdafaaya | fazla iş düşmemekle beraber yeni İ müdafi Muzaffer yerini yadırgamadı. "| Haf hattı vazifesini yaptı. Muhacim hattında Yaşar ve Basri çok şahsi oys | nadılar. Diğerleri iyi idi. ŞAZİ Tezcan Bugünkü spor hareketleri ŞEREF STADI: Anadoluhisar - Boskurd Saat 11.15 rile karşılaşacak ve günün birincisi belli olacaktır. Birinci sınıf güreşçilerin müsabaka. sından başka şimdiye kadar başaltı ve yarım ortada temeyyüz etmiş pehli- vanlar da kendi sikletlerinin birinci- liği için çarpışacaklardır. Karşılaşmaların ciddi bir şekilde ic- rası için Tayyare cemiyeti tarafından lâzım geler tertibi tertibat alınmıştır. Okullar sp Spor fe r faaliyeti Okullar arasında tertip edilen fut- bol ve voleybol maçlarına dün devam edilmiştir. Taksim stadında yapılan futbol maçları büyük bir kalabalık önünde cereyan etmiş ve yapılan üç | karşılaşma heyecanla takib edilmiş- | tir. Müsabakaları sırasile yazıyoruz: | tanbul Hiseleri arasında yapıldı. İlk devreyi beraberlikle bitiren takımlar ikinci devrede taraftarlarını coşturan Sıkı bir oyun çıkardılar ve Galatasa- rayın bir golüne mukabil İstanbul Hiseliler iki gol yaparak 3-2 galip çıktılar. İkinci oyun Hâydarpaşa ile Hayri- ye liseleri arasında yapıldı. Çok heye- canlı ve sıkı bir mücadeleden sonra her iki taraf birbirine gol yapamadan sıfır sıfıra berabere Kaldilar. Oyun temdid edildi, yine beraberlik bozul- madı ve her iki takım sahadan gol- süz olarak berabere ayrıldılar, Günün üçüncü maçı Boğaziçi ile İstiklâl lisesi arasında yapıldı. İlk devrede cidden güzel bir futbol oyna- yan: Boğaziçi lisesi üstüste yaptığı 4 | golle müsabakadan galip çıktı. KIZLAR ARASINDA VOLEYBOL İstanbul kız lisesi sahasında da " kız liseleri arasında voleybol müsaba- kalarına başlanmıştır. Alınan netice- ler Şunlardır: Kandilli lisesi, Kız öğretmen oku- luna 15 - 5, 15 - 11, İnönü, Yüce Ül küye 15 - 2, 15 - 3, Erenköy, Cümhu- riyebe 15 - 4, 15 - 5 galip gelmişler- dir, ERKEKLER ARASINDA VOLEYBOL Sanat okulu, Erkek öğretmen oku- luna 15 - 8, 15 - 10, İstanbul, Hayri- yeye 15 - 11, 15 - 10, Işık, Kabataşa 15 - 8, 15 - 11, Haydarpaşa, Şişli Te- rakkiye 15 « 4, 15 - 6 galip gelmiş- BE p mlm »nmasisP oöalnasSi »"aaoelüğ” v“.nugusan İl sepwnm MEŞRUTİYETTE SARAY ve BABIALİ Yazan; SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM — Tercüme, iktibas hakkı 'Tefrika No, 20 Sultan Reşadın güya nöbetçilere oyna- mahfuzdur. dığı oyun: Gecelikle bahçe gezintisi | Sultan Reşad da Bursa vilâyetier- kânına ve asker ümerasile diğer iktiza edenlere hazinei hassaca münasip he- diyeler hazırlanmasını istedi. Başma- heyinci Lütfi Simavi bey: — Seyahati hümayun hatırası ola” rak Bursada bir hayır müessesesi in- şası böyle hediyeler ihsanından fay- dalı değil midir? Mütalâasını arzetti isede Sultan Reşad: R — Bazı âdetlerimizin muhafazası elzemdir. Bahsettiğiniz hayır müesse- Sesinin inşasına da Allahın inayetile çalışırım! Cevabını verdi. Bursada padişah kendisile birlikte gelmiş olan sadrazam Hüseyin Hilmi ve Bahriye Nazırı Arif Hikmet paşa. larla vakanüvis Abdürrahman Şeref efendiye verilmek üzere yeni sikkeler- le dohu üç atlas keseyi başmabeyinci 'Lütf Simavi beye tevdi etti, Lütfi bey böyle para ihsanı yerine bu yeni para» lardan birer koleksiyon ihda olunması daha münasip olacağını hatırlatmak istedi. Sultan Reşad gülümsiyerek: — Siz Avrupada çok kaldığınızdan bu gibi şeyleri çirkin görürsünüz. Memleketimizde para dalma memnu- niyetle kabul olunur! Mukabelesinde bulundu. Osmanlı padişahlarının en liyakat- sızlarından birisi olan üçüncü Osman memleket ahvalini anlamak için teb- dil gezmeği aklınca pek lüzumlu bul- muş, usul ittihaz eylemişti. Padişahın. bu merakını gören becerikli mukarrip» leri ona çarşılarda, sokaklarda, kahve- lerde dervişlerden, esnaftan «tesadüf- ler hazırlarlar. ve her dilediklerini te- baanın arzusu, memleketin menfaati gibi tasvir ettirerek yutturur; yaptarır- lardı. 'Tebdit gezme âdeti çoktan kalkmış. tı Fakat sultan Reşadın bendegânı da, kendisine bu Bursa seyahatinde sul- tan Osmanın mukarripleri tarzında hareketlerin sarayca hâlâ unutulma- dığını gösterdiler! Bursada ilk gece padişahın uykusu kaçmıştı. Gönlü. oturduğu köşkün bahçesin. de; geceliği üstünde, biraz hava almak, gayet berrak ve gür akmakta olan çeş- meden de su içmek ister; fakat kapıda beklemekte olan nöbetçilerin kendisi- ni tanımalarından çekinerek tereddüd eder. Hususi hizmetinde bulunan iki kişi- den biri hemen nöbetçilere gider. ; — Padişah bahçeye çıkacaktır. Ken disini hiç tanımamış gibi davranın; İs- tifinizi bozmayın! Diye tenbih ettikten sonra avdet- le: — Aman efendimiz! Nöbet bekliyen askerlerin zatı şahanelerini tanımıya- caklarına şüphe buyurmayınız! Efen- dimizi bizden ayırd edemezler. Hava gayet müsaid. Fırsatı kaçırmayınız! Diyerek padişahı çıkmağa ikna eder. Sultan Reşad aklınca nöbetçileri ta- mamile şaşırtmak için iki hademesi- nin geceliklerile kendisine refakat et. melerini söyler. Bu suretle üçü birlikte bahçede ya- rım saat kadar gezerler, çeşmeden su içerler. Bu gezinti diğer gecelerde de böyle- ce tekerrür eder. Nöbetçiler padişahı güya hiç tanımazlar! Sultan Reşad nöbetçilere oynadığı bu oyunu bizzat anlatmaktan hoşla- Rırdı. İstanbulda gidişlerde denizden gi- dilecek olursa bir gün evvel hamlacı- başıya haber verilir, kayık hazırlatılır. dı. Bu hizmette hamlacıbaşı eski bos- tancıbaşıların vazifesini görürdü. Sultan Reşad sarayın dört sütun üzerine kurulmuş mükellef köşklü ve fenerli kayığına hiç binmemiştir. Bu İstan. kayık onun saltanatı esnasında bulu ziyarete gelmiş olan Sırp kıralı İçin yalnız bir defa kayıkhaneden çi- karılmıştır. Kayıkta padişahın oturduğu yer sır- mah minder ve saçaklı yastıklarla dö- şeli idi. Arkasında hamlacıbaşı oturur, kayığı idame ederdi. Sarayda kâğıd oyunları oynanmaz- dı. Haremağaları boş vakitlerini oda- larında dama oyunile geçirirlerdi. Sultan Reşad maiyetinin gülüp eğ- Jenmesini isterdi; onları bu halide gö- rünce kendisi de kalben münşerih olur. du. Bir defa harem kadınları umumen seyretsinler diye saray bahçesine sine- ma getirtmişti. Bir gün başmabeyinci Lütti Simavi ve başkâtip Halid Ziya beylerle birlikte Balmumcu çifliğine gitmişti. Beyler aşağı katta söyleşip gülüşü- yorlardı. Ayak seslerinden yukarıda dolaşan birist olduğu anlaşıldı. Sabit bey aşağı inince beyler sordular: — Yukarıda dolaşan kimdi acaba? Sabit bey — Hünkâr sizin kahkaha» larınızı duydu da hoşuna gitti. Sohbe- tinizi daha yakından dinlemek istedi; oraya geldi. Cevabını verdi. Acaba bu hoşlanmaya biraz da te- cessüs karışmış mıydı? Ömrünün büyük kısmını sıkıntı için. de geçirmiş olan sultan Reşad salta- nat senelerinin sükün ve rahat içinde geçimesini ne kadar arzu ederdi! Fakat ihtiyarlığında da hoş ve asu- de demler görmek ona nasip olamadı. Dahili ihtilâfların, gürültülerin, is- yanların verdiği elemlerden başka sal- tanatı esnasında çıkan Trablusgarp, Balkan, Cihan harpleri de ona hiç hu- zur ve rahat göstermedi. Onda hassasiyet kabiliyetinin azlı- ğından olmalı idi ki, bu felâketli gaile ler kalbinde kahr olacak derecede sü- rekli tesirler icra etmezdi. Arada alıştığı zevat ile hoşca müsa- habelerden, hele dedikodulardan zevk almağa vakıt bulurdu. Sultan Reşadın müsahabesinden en hoşlandığı Keçeci zade Reşad Fuad beydi. Reşad Fuad bey zadegân terbiyesile büyümüş, mükrim, zarif, nüktegü, hoş sohbet bir zattı. Asarı atikadan mu- rakkaat ve masnuala meraklı idi; müstahzar malümatı çoktu; tarih fik. ralarını, eslâfın menkibelerini tekellüf süz; tatlı, tatlı anlatırdı. Bunun için idi ki kendini hünkâra sevdirmişti, Sultan Reşad âyandan vakanüvis Abdiirrahman Şeref efendi ile de ko- nuşmaktan zevk alırdı. Biribirlerine anlattıkları menkıbelerle tarihi hatızm ları ihya ederlerdi. Padişah hanedan tarihinin, eşhasına ve vakaların en hurde tafsilâtına kadar tahattur eder, bunları naki ve hikâyede hayrete şa- yan bir hafiza kudreti gösterirdi. Hükümetçe sultan Reşadın ünifor- malı bir yağlı boya resminin yaptırı)- ması kararlaşıhıştı. Ve birçok tacidan ların resimlerini yapmış olan meşhur sanatkâr Avusturyah Kravs bu iş için İstanbula celbedilmişti. Törenlerde bi- le üniforma giymekten sıkılan ve bir fotoğrafçı karşısında bir, iki dakikayı bile sabırsızlıkla geçiren hünkârın res. sam karşısında saatlerce üniformasile ayni vaziyette durmak mecburiyetile ne hale geleceği anlaşılır. Ressam tam çalışmağa koyulduğu sırada hemen içi sıkıhveren hünkâr başını çevirerek ya» nındakilerle lâkırdıya dahyordu. Hün- kârın hususiyetlerine vakıf olmıyan ve bir kelime türkçe bilmiyen sanatkâr bu hale taaccüple bakıyor, sanatkâra karşı hünkâr idare etmek Sabit bey için bile müşkül oluyordu. Bu müşkülât ile beraber resim mu- vaffak bir eser olarak nihayet bitti. Ancak kendisinin daima fazla rötuşlü fotoğrafilerine gözleri alışmış olan hünkâr bu hakiki sanatkârane ve kar rakteristik resimden hoşlanmamıştı! (Arkası var) e m a emme A e m e ..... k * » r h " a

Bu sayıdan diğer sayfalar: