4 Mayıs 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

4 Mayıs 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

, Yaya gitmişler... Kadının orada gür- Şişmanın ulgar Carlarından Ten hazinesi! Bulgaristanda bir adam bu hazineyi ele geçirmek bahanesile beş kişiyi dolandırdı Bir kaç gündenberi Sofya emniyet müdürlüğünde (o «sahtekârlıklar ve dolandırıcılıkları odairesini Nikola Zaşci Georgief adında biri fazla meş- gül etmektedir. Bir rivayete göre Bulgaristanda Dupnitsa balkanında bir mağarada eski Bulgar Çarlarından İvan Siş- maen'n saklı hazinesi bulunmakta imiş. Bu rivayetten Zaşef, istifade etmeğe kalkışmış ve bu meseleyi zen- gin ve faizcilikle iştiğal eden 50 yaş- larında Mariya Todorleva isminde bir'kadına açmış, Bu suretle kurnaz dolandırıcı, kadını kandırmağa mu- valfak olmuş. Kendi gözile görmesi için hep be- Tabir hazinenin bulunduğu mağa- düğü demir sandıkların eltin ve zi- netlerle dolu olduğunu Zaşef bütün ciddiyetile anlatımış. Kadın mağara- da bir altın taç ile bir demir tabutun üzerinde Çarın asasını ve meçinin hâcvari bir surette konulmuş oldu- ğunu da görmüştür. Hallâ eski fi- şckierin ve eski altın paraların kâ&- ranıkta parladığı da görülmekle imşi, Yalımz mağaradaki bu hazine dai- resi demir parmaklıklarla ayrıldığı icin Zaşef ile defineye ortak olacak kadın hazineye kadar giderek para- Yarı vakırdan tedkik edemiyorlarmış, Fakat hakikaten hazinenin mevcud Olduğu meydanda imiş, Zaşet, kadına hazineyi, altın tacı ve paraları elde edebilmeleri için mağarada hazişenin bulunduğu ye- rin piroksilin ile berhava edilerek açı'ması lâzımgeldiğini ve âlât, ede- vat “alınması için paraya lüzum Ol duğunu söylemiş. Dolandırıcı, mağarada. hazinenin mevcudiyetini ve bulunduğu yerin Plânlarını yalnız kendisi bildiğini ari- latmak maksadile kadına eski bir kitap ta göstermiş. Kitapla eski Bul gör Çan ve ailesinin resimleri ve ha- zinesi hakkında malümat varmış. Bu kitabın dedesinden kaldığımı ve içe- risinde hazineye dair plânlar mev- eud olduğundan kitab? gözleri gibi koruduğunu da söylemiş. Ortaya attığı bu gibi hakikatleri mütcakip Zaşef, kadından daha o zaman İlk olarak 50,000 ve sonra 110,000 leva çekiniştir. Fakat dolandınıcılıklar bu kadarla da kalmiyor. Zengin kadın Mariya, her nasılsa P. Paskalev bulvarında 54 numarada oturmakla olan Das. kalof namında birine de define hak- kındaki sırrı ağzından kâçırıyor. Bu- nun üzerine Daskalof, dolandırıcı AKŞAM'ın tefrikası Zaşef ile temasa geçiyor. Ayni suretle kandırılan Daskalof, evini, yurdunu, tarlalarını satmağa baslıyor ve pa- Talarımı definenin meydana çıkarıl- ması İçin Zaşef'e veriyor. Daskolof'tan da başka bir Kadın bu sırrı öğreniyor. Bu kadın zengin olmak emelile define hırsına kapılı yor, oda meydana çıkarılacak olan defineye ortak oluyor. Evinde sık sık toplantılar yapılıyor. * Bütün meharetini kullanan Zaşef, Altın yaldız çektirilmiş eski bakır pa- reları ve bazı Türk altınlarını sırdaş- larına, mağaradaki hâzineden diye gösteriyor. Bu suretle onları kendi. sine ve hazinenin mevcndiyetine ta- mamile İnandırıyor. Bu dalavereye son defa kurban giden kadında m&- ğarada definenin açılması, demir parmaklıkların imhası için elzem olan | âlât ve edevatın ve piroksilini'n alın- ması uğrunda kilim ve sair ev eşya- larını, altın nişan yüzüklerini saf- mağa veya rehin olarak vermeğe baş- Jiyor. Zaşef, Çar Şişman'ın hazinesinin mevcudiyetinin hakikat kurbanlarının kafalarına (yerleştir. mek için onları bir gün, bir çilingire götürüyor, Çilingirle mâeğarada hazi- ne dairesini avıran demir parmakhk- ları sökmesi için mukaveleler yapılı- yor. Bu suretle Zaşef üçüncü kur- banından 50,000 ve bundan evvel. ki kurbanı olan Vasil Daskalof'tan da 50,000, İvan Hristof namında bir diğer Bulgardan da 5,000 ve ilk kur- banı olan Mariya Todorieva'dan da 160,000 leva çekiyor. Dolandırıcı Nikola Zaşef 38 yaşın. da çoluk çocuk sahibi, karısından ayrılmış bir adamdır. Polise verdiği İfadesinde, taçların, sandık ve demir parmaklıkların mu- kavyadan vapıldıklarını ve büyük bir İtina ile kendisi tarafından boyana- rak hakikatlerine benzetildiğini söyle- miştir, Tıpkı sinemadaki dekorasyon- lar gibi... Madeni paralar da altın sarısına oboyamakla hakikatlerine benzetmiştir. Gece mağarada elektrik fenerinin ziyası altında paralar şi- tın hissini vermiştir. Çar Şişman'ın hazinesi hakkında omalümat veren kitap ta eski bir Almanca kitapmış. Zaşet, polis komiserine: «— Ne yapahm, yaşamak için para Bizimdir!» demiştir. Franco Valâns şehrine gitti Valâns 3 (A.A) — Franco, dün Valâns'a gelmiştir. Mumaileyh, bu- gün yapılacak olan büyük zafer ge- çidine riyaset edecektir, Tefrika No. 89 AŞKIN KURBANI — Büyük macera romanı — miştir eminim ki odur. — Kabil değil... Nasil olur? İyice hatırlıyorum. — Ne biliyorsunuz?... Ne hatırlıyor. sunuz? | — Uyuyan adamı vurdum... Katilim | katitr... — Hayır hayır... Değil! Siz bir şaş- kınlığın tesiri altındasınız. Gelin o ge- ceyi birlikte tekrar yaşıyalım. — Pekâlâ. — Ne yapacak?... Bu cinayeti o işle- i — Hizmetçinin odasında içtiniz, son- ra rahatsızlandınız. Hava almak için dşarı çıktınız. — Evet! — Koridorun penceresine dayandı- nız; alt katta uyuyan bir adamı gör- 'dünüz... Paraları masanın üstünde du- Tüyordu. Müthiş bir hırs gözünüzü bürüdü. — Evet! — Hemen merdivenlerden aşağı in. diniz kapıyı açık buldunuz değil mi? — Öyle... — İçeri girdiniz. Yavaşcısbankerin. Nakleden: (VâNü) Odasının aralık duran kapismn ittiniz. — Evet... Evet... — Peki sonra ne yaptınız? İhtiyarcık bir kâbustan konuşur | gibi — Kolumu kaldırdım... — Eee? — Vurdum... İnliyerek başını önüne eğdi, Ratip ayağa kalktı: — Hayır... O anda çocuklarınızı, şe- refinizi, namusunuzu düşündünüz. Yapacağınız hareketin iğrençliği şim- şek süratile yüreğinizi heyecanlan- dırdı. Kamanız elinizden düştü. Bu izah o kadar hakikate yakındı ki, Kadri Memduh paşâ birdenbire gözlerinin önünden kalın bir perdenin kalktığını hissetti: — Doğru... Doğru... Şimdi iyice ba- tırlıyorum... Evet vurmadım... Kaçıp gittim. O halde... O halde ben masu- mum, — Elbette... Buna ben de kızınız Pe- rihan banım da katiyetle eminiz! Me. sele hâkimleri ikna etmek... olduğunu, | almam emmeli . . k Gizlice para basanlar Daha üç kişi hakkında takibata başlandı Geçenlerde Derphanede Salih, Ha- Md ve Enver adlarında üç işçi para basılan pulları çalarak makinede giz- işle alâkadar olduğunu tesbit etmiş mahkemeye verilmişler ve hapse mah- küm olmuşlardı. Darphane idaresi, bu husustaki fah- kikatı derinleştirince, Nazir, Mustafa ve Nuri ağlarında üç kişinin de bu irle alâkadar olduğunu tesbit etmir ve kendilerini işten çıkardığı gibi, haklarındaki evrakı da Müddeiumu- miliğe vermiştir, Bunların Darphanede gizlice beş ve on kuruşluk para besip kaçırdıkları gibi, dışamdan tedarik ellikleri gü- müş mecidiyeleri de, gene gizlice Darphane makinelerinde yeni gümüş lira haline getirip dışarıya çıkardık- ları iddia edilmektedir, Maznunlardan Nazif, dün Adliyeye getirilmiş, Sultanahmed birinci sulh ceza mahkemesinde yapılan sorgu- sunda; — Biz bu işlerle alâkadar değiliz. Bu suçu işliyenler evvelce yakalamp mahküm olan işçilerdir. Demiştir. Mahkeme, diğer mazmun Nuri ile Mustafanın araşlırınp mah- kemeye getirilmelerine karar vererek muhâakemeyi başka güne bırakmıştır, Tramvay ve tünelin Bele- çi diyeye devri Elektrik, Tünel, Tramvay idareleri» nin İstanbul Belediyesine devri hak- kındaki karar üzerine Başvekil Dr. Refik Saydama Vali Dr. Lütfi Kırdar tarafından çekilen teşekkür telgrafı na şu cevab gelmiştir; «Trxmvay ve Tünel idaresinin İs- tanbul Belediyesine devri hakkında hazırlanan kanun lâyihası münase- betile vilâyet umumi meclisince izhar olunan duygulara teşekkür ederim.» Başvekil: Dr. Refik Saydam Tayyare şehitleri ihtifali programı hazırlandı 15 Mayıs Pazartesi günü yapılacak tayyare şehidleri ihtifali programı hazırlanmıştır. Bu programa göre ogün saat I4ile 15 arasında bütün hava faaliyeti tatil, saat 13 de Fatihte Tayyare parkında merasim yapıla” rak şehidlerimizin hatiraları taziz edis lecektir. Merasime askeri mektepler, bir piyade taburu, bir topçu batarya- sı, bir polis taburu, mektepler ve halk iştirak edecek, nutuklar söylenecektir, Konservatuar mezunları mec- buri hizmete tabi olacaklar Konservatuarın ıslahı için bir ko- misyonun faaliyete geçtiğini yazmış- tık, Komisyon konservâtuardan Me- zun olacakları müüyyen bir müddet için mecburi hizmete tabi tutacaktır. Ayni zamanda yeni bir şehir bandosu tesis etmek için tedbirler alacaktır. Paşa sersemlemiş bir halde söyleni. yordu... — Çok şükür masum... Oh! Ohi... Fakat sonra vaziyetin fecaati aklına geldi. — Öyle anma bugünkü günde ida- ma mahküm bir insanım, şimdi ne ola câk? — Hayır, mahküm olamazsınız!... Bigünah olduğunuzu âlem duyacak- tır. — Kabil mi efendim? Bunu nasıl isbat ederiz?... Şimdiden sonra sözü- me kim inanır? Zaten maktulün yâ- rında bıçağım bulunmadı mi? — Düşürdüğünüzü söyleriz... Haki- kati anlatırız... — Yalan söylüyoruz diye bizimle alay edeceklerdir. — Çaresini buluruz... — Ne gibi, nasıl? — Bilemiyorum... Fakat bütün ka- biliyetimle sizi kurtarmağa uğraşa. cağım. Perihan hanım da herşeyi gö- ze aldı. Birlikte çalışacağız... Elbette Allah da yardımcımız olur. Cenabı haktan ümid kesmemeli! — iİnşallah!... Genç avukat teniyiz istidasını tek- rar uzattı: — Siz şimdi şunu imzalayın da... — Peki... Kurtulmağı çocuklarım için istiyorum. Haftalık piyasa Yeni sene mahsulü hakkında gelen ha- berler - İhracat maddelerinin vaziyeti İhracat mevsimi sonu olduğu için | Piyasada durgunluk vardır. Her sene bu mevsim böyle olur, İhracat zama» nı geçtiği, rekoltenin kati olarak ta- ayyün etmediği bu mevsimde, piyasa- daki tereddüdler, işlerin azalmasına sebebiyet. verir, Rekolte vaziyeti hakkında henüz kati bir hüküm verecek zamanı gel- memiştir. Böyle olmakla beraber me- teoroloji enstitüsünün şimdiye kadar verdiği raporlara güre, kışlık zeri- yatın iyi bir devre geçirdiğini söy- lemek icab eder. İlkbahar zeriyatının yağmurlara ihtiyacı vardı. Orta Ana- dolü mıntakasında yağmur bekleni- yordu. Son günlerde vağan yağmur- Jar, bu ihtiyacı temin etmiştir. Ya- ğışlar normal bir şekilde devam ede- cek olursa, bu sene her senekinden ziyade, mahsul alacağımıza şüphe yoktur. Çünkü zeriyat sahası geçen seneye nisbetle daha fazladır. Buğdaydan başka, Soya fasulyesi ziraatine de ehemmiyet verilmiştir. İhracat maddelerimizin vaziyeti İhracat mvsimi sonu olmak iliba- rile, gene bazı ihracat maddelerimiz Üzerine canlı hareketlere tesadüf edilmektedir. Bu maddelerin başlıca- ları hakkında şu izahatı verebiliriz: Dokuma hant maddeleri — Son günlerde en çok satılan maddelerden biri tiftiktir, Yeni sene mahsulünden ilk defa olarak, piyasaya çıkan mah- sul tfüği gösterebiliriz. Bu sene tif- tik mahsulü geçen senekinden faz- laydı. Kış şiddetli geçmediği için, hayvan telefatı da olmamıştır. Bun- dan başka, geçen sene tiftik satışlar rından eline iyi para geçen hâyvan sâ- ipleri, tiftik keçilerine kışın şiddetine mukavemet etmek için, daha emin ve mahfuz ağıllar yapurmuışlardır. Bu suretle hayvanları her türlü teh- Nkeden kurtarmak mümkün olmuş- tur. Halbuki tiftik müstahsilleri mal- larını satamadıkları için hayvanları- na da pek iyi bakamazlardı. Son şu bir kaç gün içinde tiftik kıymeti gene artmıştır. En ziyade Sovyet Rusya ve İngiltereden talepler artmıştır. Amerika anlaşması üzerine tiftik ihracatmın artacağından bah- sedilmiştir. Henüz Türkiye - Ameri- ka ticaret anlaşmasının tiftik tica- yeti üzerinde tesirleri olmamıştır, Yapılan istatistiklere göre, üç ay içinde muhtelif memleketlere sevket- tiğimiz tiftik mikdarı 1 milyon 800 bin kilodur. Pamuk satışlarına gelince; mevsim itibarile pamuk satışları gevşemiştir. Alman firmaları, keçi kılı, at kıl gi- bi maddeler istemektedir. Hububat maddeleri — İtalyadan sonra, Ratib hapishaneden ayrıldı. O bu işlerin sadece lâfla, sözle düzelmi- yeceğini pekâlâ biliyordu. Deli, isbat bulmak lâzım. Ali Zeki ile sahte Kadri Memduh paşanın ayni insan olduğuna şüphe yoktu, Fakat bunu nasıl meydana çı- karmalı? Barba Todorinin lokantasi- na gitmek. «Üstadıla filân ahbap ol. mak lâzımdı. Lâkin güç bir işti bu! Gayet iyi rol oynamasını becermeli ki, şüphelenmesinler. Taklid istidadı ol- madığına fena halde üzülüyor, lâkin birdenbire aklına arkadaşı Vehbi gel- di, Bu zengin delikanlı tiyatroya me- Taklı, son derece mukallid... Arasıra arkadaşlar arasında piyesler tanzim eder, ve oynadığı röllerde harikulâde muvaffak olurdu. Bu saatte evinde olacağını tahmin ederek hemen gitti ve hakikaten de bul. du. — Kardeşim! Senin ne candan bir arkadaş olduğunu bilirim... Sana mü- him bir ricada bulunacağım! — Söyle... Bilirsin Ki, elimden gelen herşeyi yaparım. Ratip arkadaşına uzun uzun hikâ- yeyi nakletti ve: — İşte, « dedi. - Mesele bu herifin Ali Zeki olduğunu iyice öğrenmek, — Kolay. Sahte kayınpederini ku- lüpten tanırım, Ne kıyafette olursa ol- Mahbusun maneviyatını yükseltmek| sün gözümden kaçmaz. Fakat acaba için birçok teselli sözleri söyledikten | hâlâ kılık değiştirerek meyhaneye gi- çavdar üzerine talepler baş göster- miştir, Buğday satışları en ziyade dahili piyasanın ihtiyacı içindir. Diş memleketlere buğday sevkıyatı pek azdir. Yunan Ziraat bankasının is- tediği buğday miktarı bitmiştir. Ara Sira gene Tekirdağ iskelesinden ufak partiler halinde Yunanistana buğday sevkedilmektedir. Almanya, klering vasıtasile pek az mikdarda buğday almaktadır. Piyasada fliatler durgundur. Yuka- rıda yazdığımız gibi, buğday rekol tesinin henüz ne olacağı belli olma- dığı için, zürra ve tüccar, ne suretle hareket edeceklerini bilemiyorlar, Fakat son yağmurlar, elinde stok bulunduran tüccarın tereddüdlerini gevşetmiştir. Yağışlar devain edecek olursa, tücrar elindeki stokları piya- saya dökecektir. O zaman buğday fiatlerinde daha ziyade bir düşkün- lük baş gösterecektir. Şimdilik düş- künlük değil, bir durgunluk müşe- hede edilmektedir. Müteferrik maddeler — Yumurta ihracatı gene durgun bir devreye gir- miştir. Halbuki geçen hafta Yunanis- tan ve İtalyadan yumurta üzerine bü- yük talepler vardı. Yumurta tacirleri- nin kanaatine göre, mevcud yumurta nizamnamesinde otadilât yapmak imkânı olmazsa, yumurta ihracatınm artacağını beklemek nafiledir. Çünkü bugünkü nizamname yumurta tica- retini tahdid etmektedir. Bunu söy- liyen tacir diyor ki; «— Fikrimizi birkaç defa Vekâlete bildirdik, kabul edilmedi. Yeni teşki- lât üzerine, mevzuumuzla alâkadar müdürler değiştiği için, tekrar fikir. lerimizi izah etmeği faydalı bulduk.» Yiyecek maddeleri arasında pirinç fiatleri de yükselmektedir. Memleks- timizde pirinç stoku fazla olmakla beraber, pirinç fiatleri ucuz değildir. Vaktile tcaret odasının yaptığı tah- kikata göre, memleketimizin muhte- Mf piyasa merkezlerindeki pirinçler, İzmire sevkediliyordu, Bu yüzden İz- mirde büyük bir yekün tutan pirinç stoku hasıl olmuştu. Tahkikatın ne ticesine göre, İzmirde pirinç tacirle- rinin pirinç biriktirmekteki maksa- dı, Almanyaya pirinç ihraç etmekti. Acaba bu ihracat başlamadı mı? Or- tada bir spekülâsyon mu var? Henüz bu noktalar malüm değildir. Yağlara gelince; Trabzon yağların» da flatler gevşemiştir. Mayıs yağla'ı Piyasaya gelmektedir. Alâkadarların verdiği izahata göre, yaylalarda ha- valar yağışlı geçtiği için, geçen sene olduğu gibi kuraklık hadisesine tesa- düf etmek imkânı yoktur, Gelen ha- vadise inanmak lâzım gelirse bu se- ne tereyağ bol ve ucuz olacaktır. H.A diyor mu? — Muhakkak gidiyordur. Onun bin. bir dalaveresi vardır. Üstad ve arkadaş. ları gibi herifleri elinin altında tut. mak ister, — Doğru. Zaten tecrübeden ne çı. kar? Ben kendimi bir değiştireyim de bak görsün aktörlük nasıl oluyormuş. Tanıyana aşkolsun derim! — Bilirim, bilirim — Dur bekle!... Sen şu gazetelere göz gezdir ben şimdi gelirim. Vehbi odadan çıklı biraz sonra Ratibin kar. şisında son numaru bir külhan beyi duruyordu. Omuzunu çarpıtarak afiji afili; - — Birrader! Beni Barba “Todoriye götürür müsün? Üzüni rağmen Ratib kahka- halarla güldü. Bu bol paçalı, kasketi- nin yarında siyah perçimleri dökülen kalın kaşlı, kıvrık bıyıklı, kalkık omüz. lu adam onun tanıdığı zarif, kumral Vehbi miydi? ği Ev sahibi hiç tavrını bozmadan: — Pırnık zamanı geliyor... Haydi be biraderrr! Sonra tabii sesile, — Taksin bekliyorsa beni Gülataya kadar götür. Şotörüm bu kılıkta ora- lara gittiğimi görmesin! Ben «Üstadıla yahud onlardan birile ahbap olurum. Ali Zekiyi bulmağa çalışırım. Sen me- rak etme eğer herif oraya geliyorsa bu işi beceririm. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: