May 22, 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 11

May 22, 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

22 Milis 1939 mamanın AKŞAM AŞK VE MACERA NUVELİi “KOCANI TANIMADIN MI? Facla şüyu bulunca bir çok insanla»! rın yüzünü endişe ve hüzün ll Kasid veya kaza yüzünden bir kimya fabrikası alev almıştı. Yangın öyle süratle ortalığı kaplamış ki amelele- rin ekserisi çalıştıkları yerde boğulma Tak ölmüşler; bir kısmı da slevler İçinde yanmıştı. 1 Günlerce, dumanlar küller ânkas arasında araştırmalar yapıldı. Feci surette kömürleşmiş, otanınmıyacak hale gelmiş cesedler çıkarıldı. Ahali, heyecan içinde bekliyordu. Bir baba- Yı, bir kardeşi, bir kocayı arıyorlardı. Bedyelerle ölüler geçtikçe kalbleri sızlatıcı sahneler cereyan ediyordu. Bu felâkeizedeler arasında çok iyi ahbab olduğum Nevvare hanım da bulunuyordu. Zavallı kadın, bu' suretle yirmi beş yaşında dul kalmıştı. Bütün araştır. malara rağmen, kocasının cesedi bir türlü bulunamamıştı. Kimbilir, Rah- minin parçalanan vücudu nerelere dağılmıştı? Adamcağızla mekteb arkadaşiydim. Evlenmesinden sonra dostluğumuz devam etmişti. Hele küçük kızları Ayla dünyays gelince âdelâ evin ge- diklisi oldum, Çocuk beni «amca» di- ye çağırırdı. Beş yaşındayken böyle birdenbire öksüz kalan yavucak, babasının uzun bir seyahate» gitmesini, hele annesi- nin bütün gün ağlamasını bir türlü anlıyamıyordu, Elimden geldiği kadar onlara yar- dım ettim. Acı günlerini teskine ça- Bştım. Rahminin cesedini haftalarca arattım. Fakat imkânı çok, bulunma- di. Matem içinde iki sene geçti, Sonra gene yıllar birbirini takip etti. Facia- mn üzerinden artık on sene geçmiş bulunuyordu. Nevrare kocasını unutmuyorsa da saman acısını sakinleştirmişti. Şimdi Ayla, on beşinde güzel bir kız olmuş- tu, Mektebe leyli gidiyor; her hafta eve geliyordu. Ben onu âdetâ baba- sıymışım gibi seviyordum. İşlerine bakıyordum. Bekârdım. Günün bi- rinde Nevvare ile evlenmeği düşünü- yerdüm. Sen zamanlarda hissiyatımı genç kadına söylemiştim. Çok hassas olan kızından çekiniyordu. Fakat Ayla meseleyi anlıyarak aramızı buldu. Sevdiği iki insanın birleşmesini mem- muniyetle kabul ediyordu. Çocuğun bu hareketi sayesinde Nevvare de ye-* miden neşesini buldu. Artık karar ve- rilmişti. İki ay sonra evlenecektik. Bir akşam geç vakiç nişanlım yat- mağa hazırlandığı sırada kapis: şid- detle çalınmış. Ben henüz gitmiştim. Genç kadın bir şey unutup döndüğümü sanarak seslenmiş! — Bayri sen misin? Yegüne cerap olarak, kapı daha giddetli vurulmuş. Nevvare endişey- de kanadı aralamış; bumuna kadar kahn bir boyun atkısile yüzü sarılı, şapkası kaşlarına inik, siyah gözlük. Yü bir adamla karşılaşmış. Meçhul ziyaretci yağmurun altın- da sın! sıklam olmuş. Serbes bir ta- vurla içeri girerek: — Bu havada köpek bile sokakta bırakılmaz! - demiş, Nevvare dehşet içinde, gireni süzü- yormuş. Adam, genç kadının korktu. ğunu anlıyarak: — Merak etmeyin... Size fenalık yapacak değilim... Üşüyorum... Kar. nim aç. — Yiyecek bir şey vereyim öyleyse. Kadın, titreyen parmaklarile ma- #anın üyerinde tabak, çatal, bardak filân hazırlarken erkek, müstelizi bir sesle: — Beni tanımadınız mi? - diye sor- Muş. Nişanlım başını çevirip misafirine bakınca dehşetle bağırmış Şapkasını ve atkısını çıkaran ada- mın yüzü artık görünüyor: İğrenç bir yara... Ağız çarpılmış. Kulağın bir tarafı parçalanmış... Gözlüğür kaldırınca kan içinde göz kapakları Bözlerini ancak yarı yarıya örtüyor... Artık insanlıkla alâkası kalmıyan bu mahluk, bir kaç adım yaklaşınca, biçare Nevvare bayılacak gibi olmuş. — Ne istiyor sunuz? Siz” Herif, boğuk bir kahkahayla: — Ne istiyeceğim?... Seni ve evimi! — Çıldırdınız mı? — Evet, bir aralık çıldırmıştım... O feci yangından sonra günlerce zih- nim altüst sokaklarda odolaşlım.. Kim olduğumu, nereden geldiğimi bilmiyordum... Beni kaklırdılar, 'D- marhâneye götürdüler. Tedavi etti. ler. Senelerce deliler ortasında kalk dım, nihayet kaçtım, seni aradım. İş- | te buldum. Kısık sesi de, yüzü gibi Nevvare feci hakikati anlar gibi ol- du. Dehşetle muhalıbına bakıyordu. Erkek devami etti: — Öyleya... Ben R&hmiyim... ölmüş sanıyordunuz, değli mi?... Je beklenmeden gelişim sizi sitüst etti. Biliyorum, pek sırasız zuhur ettim. İki günden beri evi gözetliyordum. Dostunun girip çıktığını gördüm. İki- niz de mesuddunuz, zengindiniz... Beni Bense, berkesin nefretini (oOmucip adam... Tımarhaneye (o kapanmağa Jâyık... Değil mi?... Hayır... Fakat ar- tık yeter... Burası benim evim... Bu- rada kalacağım... Beni saklarsın.. Kimsenin yüzümü görmiyeçeği saat- lerde, yani geceleri çıkar, hava alı. rm... Gündüzleri de evde kahrım.. Bu sözlerin karşısında cevap bulsmı- yan Nevvare perişan bir halde koltu- ga yıgılmıştı. Nahoş ziyaretci devamla: — Anlıyorum... Projelerinizi kar. makarışık ediyorum... Beni ölmüş sa- narak yahat rahat evlenebilecekti. niz!... Fakat ne yapalım? İşte böyle, arasıra, hortlaklar zuhur eder. Sessiz evin içinde şeytani ki hası aksediyordu. Genç kadın, başını elleri içine al hiçkıra hıçkıra ağlıyordu. Erkek şimdi daha munis bir sesle; — Arzu edersen bu işleri düzeltmek için bir kolaylık göstereyim. Nevvare başını kaldırdı. Aceba negibi bir pazarlık teklif edi. lecekti? — Oldukça mühim paran var, bi- İlyorum... Bana ver; ortalıktan kay- bolurum... Sana yemin ederim ki kimse benim sağ olduğumu bilmez... Bu canavann elinden biran evvel kurtulmak için kadın teklifi memnu. riyetle kabul etti, — Yanımda iki yüz elli lira var... Vereyim... Fakat hemen gidin. — Alay mı ediyorsun?... İki yüz el- Ni lira... Paramı bu?.... Saadetini, dos- tunu, kiymetini bu fiatla mı ölçüyor- sun?... Ben on bin lira istiyorum. Ku- zum... — On bin lira mı? Evet... Ya verirsin, gitmem... Nevvare, ağkımı, saadetini mak için tereddüd etmed — Pek alâ... yarın bankaya gider, vadeli paranı çıkartır, size veririm. Anlaştık öyleyse... Şimdi yorgunum... Yatıp uyuyayim... “Genç kadın onü mektepte olan kı- znın boş yatağına yalırdı. Kendisi, ika” yahud da kurlar. mL İri air ilini! bozuktu. | Böy- | | sabaha kadar asabiyetle gözlerini yummadı. “.. Erkenden, bankaya gitmeden ev- vel, nişanlım bana uğradı. Perişan halini görünce, endişeyle sordum. — Hasta mlsın?... Nen var?... Kollarımın arasına sokularak der. dini anlattı. Bu hakikatin karşısında ilk önce fena halde sarsıldım. Fakat sonra kendimi toplyarak;: — Adamın kocan olduğuna emin misin? - dedim. Nevvare hayretle: — Başka kim olabilir ki? — Neblleyim?... Sen onu iyice ta- nıdın mi? — Yüzü insanlıktan çıkmiş... Sesi kısılmış... Tanınmaz halde.. Kılığı da dilenci gibi... Hem on sene de insan © kadar değişir ki... çekerse... — Doğru... Lâkin bir vesika, bir kâ- ğıd isteseydin... Baksaydın.. — İstiyemem... Korkarım.. — O halde bu işi bana bırak.. Bir şey aklıma geldi. Eğildim; ku- lağına meseleyi anlattım. -— Aman Hayri... Korkuyorum... Vaktile kocam olmasına ve uzun w- zun matemini tutmama rağimen şim- di ondan pek korkuyorum. — İnan bana güzelim... Eğer bu adam hakikaten kocan olsaydi, mad- deten, manen ne kadar değişmiş ol- sa, hisseder gene korkmazdım. ,“"“. Nevvare misafirile öğle yerken kapıyı çaldım. Erkek saklanmak istemiş. Kadın: « Karkmayin.. Bir ahbabım.. Kendisine sizden bahsetmiştim; üs“ tünüzün, başınızın perişan olduğunu söyledim, Çamaşırla elbise getiriyor. — Ben kimseyle görüşmek, kimse- ye çıkmak istemediğimi söylememiş miydim? — Fakat o, samimi bir ahbaptır... Boşboğazlık etmez. — Beni görmesini istemem... tekrar tumarhaneye kaparlar, - Yok ca korkmayin. Bu muhavere üzerine ben içeri gir- dim... Yabancı İle bir müddet bakış- tık Sonra elimi samimiyetle uzatarak: — Size elbise getirdim. Üstünüzde- kiler harap olmuş... Haydi, değişin... Nevvare odadan dışan çikti. : — Çabük olun... Vaktim yok... Adam soyunmağa başlarke — Demek siz Rahmisiniz? - diye sordum. Evet... E.... Ne olacak? Bu küstah hareketine kızarak; — İspat edebilir misiniz? Adam, omuzlarını silkti ve cebin- den kirlenmiş, yağlanmış terhis tezke- resini çıkarttı: «Ahmed oğlu Rahmi» Muâyene edip doğruluğuna kana- at getirdiğimi anlayınca içi rahatla- ış bir halde: Alaycı alaycı: — Artık emin oldunuz ya?... yemeğini Belki Cevap vermeden yüzüne baktım. m A A ŞA A A Soyunuyordu. Şimdi beline kadar çıplaktı. Tam gömleği geçireceği &i- zada kolunu yakaladım. — Yalanci Sahtekâr!... mi değilsin... — Nasıl olur?... mediniz mi? — Kâğıdlar doğru... reden çaldın, nereden Sen Rahmi değilsin! — Neyle ispat olur? — Yüzünden kolay ne var? Rahmi benim çocukluk arkadaşımdı. Karşın. da görsem onu gâyet iyi tanırım... Sen beni tanımadın; bir... Fakat asıl €sas- Lsı, Sağ omuzunda büyük bir siyah leke olacaktı, Sende yok... — Yaaa... — Söz bulamıyorsun, değil mi? Şimdi seni polise vereceğim... — Etme ağabey... Bir şey istemem... Bırak, gideyim — Evet, başkalarına karşı gene bu şantajı yap diye seni koyuvereyim, değilmi? Herif kaçmak istedi. Fakat vaktile | ihtiyatlı bulunmuş, karakola haber vermiştim. İki polis onu kapıda ya- kaladı. Bir kaç gün sonra gazeteler bu ser- serinin macerasını yâziyorlardı: Sabıkalılardan biriymiş, Adına «ya- malı Pertev. derlermiş. Vaktile gü- zel adammış. Bir kıskançlık sebebile yüzüne kezzap atmışlar. Böyle değiş- mesinden istilade ederek (kocaları kâybolan kadınların hayatlarını öğ- Sen Rah. Kâüğidlarımı gör- Kimbilir ne- gasbettin... renerek karşılarına çıkıyor, onlardan bep aynı tehdidle pâra sızdırıyormuş. Nakleden (Hatice Süreyya) Yemeklerinizin levzet ve nefu- setini, ancak Bilhassa iztırap | MARKA BAHARATINI Kulanmakla temin edebilirsiniz. 15 gramlık Salep ve baharat paketleri her yerde Sahife v1 BULMACAMIZ ..ğa: 1 — Ulus - Hisse 2 — Geri verme - Valld 3 — Ruhani değil 4 — Bir nevi Cübbe - Üzüm bahçesi, 5 — Nüzül eğerken - Sorgu lâhikas. 6 — Sonünü «S8» gelirse sada olur - Ödünç ölarak. 7 — Boyunüm arka tarafı - Olmaktan emir, 8 — Tahrip eden - Bir Ermeni ismi $ — Sonuna «Ş» gelirse yakar - Ev ya- pılacak yere. 10 — Nefes — Şürb eyler, Yukarıdan aşağı: 1 — Toplanmış heyet - Basmakisn emir. 2 — Yardım - Otomobilin başı, $ — Pihrist » İptidasızlık. 4 — Galvanize edilmiş saç lâvha. 5 — Tawr - Geniş tahta çember. 6 — İçinde yemek pişer. 7 — Sorgu edalı - baz, 8 — Ayak — Çocukların döndürdüğü cyuneak. 9 — 1âbzs - Ameliyat. 10 — Harik - Kışın yağar, Geçen bulmacamızn bali Baldan sağa: 1 — Gol, Midarı, 2 — Anadolu, Bn, 3 — Limon, Tane, 4 — İkikova, Ek, 5 — Bisut, Gar, 8 — oba, Bu, 7 — Anaclar, 8 Ezan, Tı, 9 — Tim, Mi, Açı, 10 — Karabiber, Yukarıdan aşağı: 1 — Galibiyet, 2 — Onik!, Esik, 3 — Lâmise, Ama, 4 — Dokunan, 5 — Meno- ton, Ma, 6 — Ül Batib, 7 — Dutağaeı, 8 — Ab, $ — Fenerbahçe, 10 — inek, Ur, Ir Beyhude ıztırap çekmeyiniz ! NEVROZIN Bütün ağrıların panzehiridir. Bir tek kaşe Nevrozin Bu muannid baş ve diş ağrıları sü- ratle İzaleye kâfidir. Romatizma ev- ça, sinir, mafsal ve adale ıztarapları NEVROZİN'le tedavi edilir, Nezle, Grip ve Bronşite karşı en müessir. ilâç NEVROZİN'dir. NEVROZİN! ireih eliniz. İcabında günde üç kaşe alınabilir. İsmine âlkkat, taklitlerinden sakıpımz ve Nevrozin yerine başka bir marka verirlerse şiddetle reddediniz. Öğiükindikdüesiüsinlğliğy

Bu sayıdan diğer sayfalar: