25 Haziran 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

25 Haziran 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

POLİTİKA Ingiliz - Japon ihtilâfı Uzak Şarkta İngiltere ile Japonya arasındaki gerginlik devam ediyor İlk ihtilâf Şanghaydan sonra Çinin ikinci büyük sin) deki İngiliz mıntakasına Japon tarafdarı ticaret beldesi (Tiyen- mahal bir Çinli memuru öldüren dört Çinli tedhişçinin iltica eylemesinden ve İngilizlerin bunları teslim etmemesinden çıkınıştı. Bu yüzden Japonya, ecnebi mmtakaların Japon aleyhdarlarna yatak olumıyacağı davasını İleri sürmüş ve dört Çinlinin teslimi işi ikinci dere. cede kalmıştır. İngiltere meseleye gene bu nazarla bakılmasında israr et- miştir, Japon kumandanlığı İngiliz mıntakasının etrafına birçok askeri noktalar koymak ve etrafını çevirdiği tel örgülere elektrik cereyanı ver- mek suretile İngiliz mıntakasındakilerin hariçle münasebetini kesmiştir. Japonya, Tiyenisin mıntakasında gerek kendi gerek Japonlara taraf. dar muvakkat Çin hükümeti tarafdarlarma Çan - Kay - Şek adamlarının tecavüz ve tehdidde bulunmalarına meydan vermemek hususunda Japon memurlarına İngiliz memurlarının müdahalede bulunmamalarım istiyor. İngilizler ise Japonyann bu talebi kabul edilmek ile imtiyazlı mn takalardaki kapitülâsyon haklarının bükmü kalmıyacağı fikrinde bulunu- yorlar, Jâpon baş kumandanlığı Çan - Kay - Şek'in elinde son kalan liman Svatov'u bir ihraç hareketile işgal ettirmiş olduğundan Çin hükümetinin İngiliz wıntakaları milstesnn olürak sahil ile muvasala ve münasebeti büsbütün kesilmiştir. Japon donanması ihraç hareketi yapmazdan evvel Svatov'da bulunan İngiliz ve Amerikan harb gemileri kumandanlarına burada durmamalarını ihtar etmiştir. Fakat İngiliz ve Amerikan gemileri süvarileri limandan ay- rılmağa lüzum görmemişlerdi. AKŞAM Lily Damita ile kocası otomobil kazası geçirdiler Iki yıldızın otomobili duvara çarparak parçalanmış, K kendileri yaralanmışlardır Nevyorktan bildi. riliyor: Meşhur sinema yudızı Lily Damita kocası Errol Fiyn ile çok vahim bir otomobil kazasına uğramışlardır. Er» rol yanında 28v0€- 8i Lily Damita bu. lunduğu halde Hol» livutta, Batan gü- neş namındaki bulvardan aşağı - ya inerken, yaya yolcuları için ge çid yeri bulunmi- yün bir noktada ansızın iki kız, le (o #lerliyen otomobilin önüne çıkmıştır. Errol Fiyn bu iki kızı çiğnememek içis direksiyonu sola kırmıştır. İki kız vakıa çiğnenmemiş, fakat otomo- bil yaya kaldırınına çıkarak bir du- vara çarptıktan sonra hurdahaş ol- Lüy Damita ile kocası Errol Fiyn muştur. Bu çarpışma neticesinde İki yuldiz yaralanmıştır. Errol Fiynin ya- raları daha ağırdır. Zira otomobilin kırılan camları birçok yerlerine sapla» narak derin yaralar açmıştır. Kanun Bilcileri KOMŞUNUN DAMI Bizim bay Mahmede iyi adam des dikleri kadar var, Geçenlerde anlatı yordu. Evinin yanıbaşında, sahibi- nin yalnız yazları gelip bir kaç ay oturduğu bir yalı varmış, Bu bine | Meselâ, bu eski biçim kiremitlerden nam kiremitleri fırtınalardan mi, yoksa başka bir sebepten mi, bozul- muş, yağmurlarda dam müthiş skar, hem binaya hem de içerideki eşya. lara büyük zararlar yaparmış. Bay Mehmed dayanamamış, kapalı evin sahibini bulup meseleyi atlatmağa karar vermiş, Yalı sahibinin çalıştı- gını işittiği bankayı bir hayli sradık- tan sonra bulmuş, lâkin oradada aradığını bulamamış. O zatın birkaç zaman evvel 'Tokada tayin edildiği- ni, sonra da istifa edip çekildiğini ve şimdiki adresini bilmediklerini söy. lemişler, Yağmur yağdıkça bay Meh- med üzülür, iyi yürekçiğini bir sıkın- tadır kaplarmış. Güneşli bir günün sabahı, bay Meh- med kendi damımlan komşu yalının damına geçmiş, bir usta bulmuş, mastaf etmiş, uğraşmış, bir iki gün süren bir çalışmadan sonra damı gü- zelce tamir ettirmiş, Bay Mehmedin yaptığı; tabirle, eti hesabın; ev sahibinin vekâletnamesi olmadı fı halde, onun n na bu işe giriş- miş ve masraf etmiştir. Ancak baş- kasının hesabına bu işe başladığı tarihten itibaren kanunun vazettiği bazı kayıtlara tabi olur. İşi ev sahibi. nin menfaaline ve tahmin ettiği maksadına göre yaptırması lâzundır. nasıl olsa hayır yok, deyip hepsini attırdıktan sonra yeni baştan Mar- silya sistemi kiremit döşetemez. Ta- mir işinde ihmalde ve ihtiyatsızlık- ta bulunamaz, hattâ kazadan dahi mesuldür. Borçlar kanununun 410 uncu maddesinde vekâleti olmaksızın baş- kasının hesabına tasarrufta bulu- nan kimse, o İşi sahibinin menfaatin, ve tahmin olunan maksadına göre yapmağa mecburdür, denilmektedir. Netekim, bay Mehmed de bü işi kom- şusunun menfaatini korumak, onu zarardan vikaye etmek için yapmış- fır. Lâkin ihmalsizlik, ibtiyatsızlık yapamaz. Yoksa tazmin eder. Yapılan masraflara gelince. Bu- nun hakkında 413 üncü maddede sarahat vardır, İş sahbinin menfaa- ti için yapılmış olan bir işte yapan kimsenin icabı göre zaruri faydalı buluna: lümum rını faizi ile brlikte İş $i mizde yalı sahibi, ödemeğe mecbur- dur. Avukat: Emcet Ağış İ la hemşireye ihtiyacı vardır. Dikkat Hastabakıcı hemşireler | Mısır Hariciye Nazırı dün Romanyaya gitti Muhterem misafirimiz şerefine dün Mısır Dün, mektebi muvaffakıyetle bitiren 24 hemşireye diplomalar verildi Türkiye Kizılay cemiyeti hastaba- kıcı hemşireler mektebi 1939 yılı me- zunlarına, dün merasimle diploma ve- rilmiştir. Merasime 17,30 da İstiklâl marşile başlanmış, hemşire öğretmen- lerden bayan Esma Deniz, ayağa kal- karak davetlilere (Hoş geldiniz) de- miş ve mektebin bugünkü sevinçli bissiyalına şu sözlerle tercüman ol- muştur. «— Mektebin bugün 14 üncü yıldö- nümünü kutluyoruz. Bu uzun seneler zarfında mekteb 300 e yakın mezun vermiştir. Maalesef hastabakıcı ve bemşire mektebi memleketimizde bir tanedir. Halbuki yurdun 8000 den faz- edilirse görülür ki iki tip hastabakıcı vardır. Biri muntazam tahsil gören mekteb mezunu, diğeri de hastaneler- de yıllarca ameli tecrübeler görerek yetişen hemşireler. Şu gördüğünüz hemşireler de üç yıllık bir tahsil dev- resinden sonra hayata atılmış bulu- nuyorlar. Yurdun her tarafında ça- hşmağa hazırdırlar.» Müteakiben mezunlarından bayan Hayrünnisa Kanten de, gördükleri ameli ve nazari dersleri anlattıktan sonra kemanist B. E, Kavasyanın da iştirakile Kreisler ve Mozarttan parçâs). lar çalındı, alkışlandı. Konserden son» ra, Sıhhat ve İçtimal Muavenet Vekâ- leti müsteşarı Dr. B. Asım Arer âya- ga kalkarak hemşiretiğin zarnedildi. ği kadar kolay bir meslek olmadığı- nı, memleketimizin daha birçok hem- şire yuvalarına muhtaç bulunduğu- nu söyliyerek mezunlara ımuyvaflakı- yetler dilerdi. Mektebin bu seneki 24 mezunu şunlardır: Ayşe Börün, Bedriye Yüksel, Fatma Gündemir, Fatma Kırımı, Gülüm Güleryüz, Hamdiye Aral, Hatice Can- türk, Hayriye Erinç, Hayrünnisa Kan- ten, Kadriye Mandı, Mahpeyker Akşit, Meliha Gökçen, Münevver Güner, Ni- met Barlas, Rahime Tuban, Sabahat Dilbaş, Samime Sakın, Seher Gerçekler, Vahide Akırmak, Zikriye Seyhanlı, Nivart Akpapazoğlu, Rihani Gorgis, Sırpuhi Sakin, Sivart Kaldiroğlu Salya binası meselesi | (Baş tarafı 1 inci sahifede) Diğer taraftan gene bu işin maz- nunlarından ve Reassürans şirketi ikinci müdürü B. Malik Kevkep hak- kında da evvelki gün yapılan sorgu neticesinde güyri mevkuf olarak tah- kikatan devamına karar verilmişti. Fakat dün tekrar kendisinin istieva- | bına lüzum görülmüş ve dördüncü | sorgu hâkimi tarafından bir defa da- ha sorgu allına alınmıştır. Bu ikinci sorgu neticesinde B. Malik Kevkep hakkında da tevkif kararı verilmiştir. | Bu suretle Denizbankın Satye bina- sını satın alması işindeki yolsuzluk- lardan dolayı tevkif edilenlerin adedi sekize baliğ olmuştur. Dün tevkif edilen B. Alaf ile B. Ma- lik Kevkep Satye binasının oDeniz- bank tarafından yolsuz bir şekilde delâlet etmek ve alım satım işli temin etmek suretile cürme iştirak etmekten maz- nundurlar Bunlardan B. Maliğin verdiği wuh- | telif ifadelerde sözlerini değiştirerek | tahkikatı başka yollara sevketmek is- tediği ileri sürülmektedir. Kendisi son deiz yapılan sorgusunda da ifadesini Öğrendiğime nazaran maznunlar müddelumumilikte verdikleri ifadele- rinde kendilerine isnad olunan cürüm- leri tevile çalışmışlar ve evvelce yapı- Tan keşif raporunun noksan olduğu- nu, bunda keşfin plân üzerinden ya- pıldığını, arsa vesaireye kıymet tak- dir olunmadan raporun tanzim edil- diğini ve bu yüzden bir çok noksan- lar bulunduğu cihetle eski rapor Üze- rinde bazı değişiklikler yapıldığını id. dia etmişlerdir. Bu alım satım işinden dün alındı. ğını yazdıfımız 12,500 liralık komisyon elektrik şirketinden alınmıştır. Müddeiumumiliğin istediği cezalar Müddeiumumilik maznunlar hak- kında Türk ceza kanununun 205, 240 ve 339 uncu maddelerinin tatbikin! istemişti. Bunlardan 205 inci madde, beş seneden aşağı olmamak üzere mu- konsoloshanesinde bir Dost ve kardeş Mısır Hariciye Na- zırı, Abülfettah Yahya paşa, dün ak- şam 22 de Romanya bandıralı Tran- silvanya vapuru ile Romanyaya mü- teveccihen memleketimizden ayri- mıştır. Misafir Hariciye Nazırını Ga- lata rıhtımında İstanbul kumandanı korgeneral Halis Bıyıktay, İstanbul Vali muavini Hüdai Karataban, Mı- sırm Türkiye sefiri, Mısır konsolosu ve kosolos erkânı, Mısır Kolonisi teşyi etmişlerdir. Abdüfetlah Yahya paşa rıhtımda resmi selâmi ifa eden bir kıta askeri müfrezemizi selâmlamış, teşyle gelenlerin ayrı ayrı ejlerini sık- tıktarı sonra vapura girmiştir. Transilvanya, saat 27 de, alkişlar arasında rıhtımdan ayrılmıştır. Misa- firimiz, bugün Köstenceye muvasalat edecek, oradan da Bükreşe geçecek- tir. Maiyetindeki zevat kendisine re- | fakat etmektedir. Dünkü çay ziyafeti Mısır Hariciye Nazırı, dünde bir müddet Perapalasta istirahatten son- ra saat 18 de Bebekte Mısır sefaret- çay ziyafeti verildi | Muhterem misafirimiz vapura bittmek üzere rıhtıma giderken, çay ziyafetinde hanesinde şereflerine verilen çay ziya- fetini şeretledirmiştir. Ziyafette İstan- bul kumandanı korgeneral Halis Bi- yıktay, merkez kumandanı albay İs- mail Cemal, Vali muavini Hüdai Ka- rataban ve güzide bir davetliler küt- lesi hazır bulunmuşlardır. Misafir Hariciye Nazırı, saat 20 ye doğru Msır sefarefhanesinden ayrılarak Perapalasa dönmüştür, Ev sahipleri evlerini boya- mağa davet edildiler Belediyenin yeni yaptırdığı ana caddelerdeki bina sahiplerine tebligat yapılmış ve mal sahipleri binalarını boyatmağa davet edilmişti. Dünden ilibaren nahiye müdürleri birer birer | bu evlerin kapılarını çalarak binala- İ rını boyatmaları için Valinin mektu- bunu vermeğe başlamışlar ve evleri. nin dış cephelerini biran evvel boyat- malarını rica etmişlerdir. Boya terci- hinde herkes serbes olacak, ancak in- tihap edilecek renkler, göze çirkin gö- * Tülecek renklerden olmıyacaktır. GÜNÜN ANSİKLOPEDİSİ ESPERANTO <Yeni bir Esperanto zuhur ediyor!» | diye gazetelerde yazılmaktadır. Meş- | hur âlim Einstein ve bazı arkadaşları ahengi taklidiye müstenid bir suni dil icad etmişler. Mesi giüglus suyun akması manasına geliyormuş. Diğer kelimeler de ona göre, Bu suretle «bütün insanların lisa | nını birleştirelim!» emelile zuhur eden lisanların yekünu, insanları tefrika- ya uğratan büyük dillerin adedine yaklaşmış oluyor. Bunlar da ayrıca bir Babil kulesi yaratıyorlar. vx Esperanlo, «ümid eden adam» ma- nasınadır. Bu suni dili icad eden ada- min müstear ismidir. Bu lisan 1887 ye doğru, heyeti umü- miyesile, Rus olan Dr. Zamenhol tara- fından ihdas edildi. Avrupa dillerinin halitası olan bu muntazam dil, beynelmilel temasları temin maksadile yaratılmıştır. Pek çok tahsil edenler oldu. Hayli muvaf- fakıyetler kazandı. Hattâ bununla ki- tap yazanlar, nutuk söyliyenler zuhur etti. Fakat gene de Ümid edilen neti. ceyi lar- İ seneye kadar da rü tpe ten mahrum bırakılmak cezasını; 240 ıncı madde, üç aydan üç seneye kadar hapis cezasını, $39 uncu mad. de ise beş seneden on İki seneye ka- İ da hâlâ meşhur büyük diller konuşul- maktadır. Esperanlonun on altı kaidesi var- dır. Bunlar kolaylıkla öğrenilebilir. Grameri, kelimeler ailesinin nasıl kurulacağını, tâsriflerin nasıl yapı- lacağımı gösterir. İstisnalar mevcud değildir. Müellif, en yayıtmış lisanların, en alışılmış köklerini Esperantoya ka- bul etmiştir. Cümlesi de fonetik kal- delerine uygun şekilde yazılır. Kök. lerin sonuna gelen müntehalar bu. nun isim mi, sıfat mı, fiil mi oldu. ğunu, hâdisenin mazide mi, halde mi, istikbalde mi cereyan ettiğini gösterir; ilh, Meselâ amo aşk, ama âşık, ame âşi- kane, ami sevmek demektir, Hal siga- #i için as, mazi için is, istikbal için os kullanılır, Ar lâhikası mahlükat ve eşya tecemmüüne, eg çoğalışa, et kü. çülüşe delildir; fh. Esperantoyu öğreten muhtelif ki- taplar neşredilmiştir. Görülüyor ki, mahiyeti itibarlle Einstein'in dili ile dir dar ağır hapis ce Tahkikat esna Ankarada bu. lunduğu anlaşılan vunlardan B. Hamdi Emin Çap henüz gelmemiştir. Kendisinin bugün veya yarın gelmesi ve sorguya çekilmesi bekleniyor.

Bu sayıdan diğer sayfalar: