17 Temmuz 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

17 Temmuz 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

POLİTİKA Fransa, Slovakyayı müstakil hükümet olarak tanıdı birinci taksiminde Almanya Südet havalisini ve Lehis- tan Teçin kömür havzasım v Macaristan da Karpat Ukraynasının ve Slo- vakyanın cenub tarafını almıştı. İkinel taksiminde Çeklerin yaşadıkları Moravya ile Bohemya Almunyaya ilhak edilmiş, Karpat Ukraynasını da kâmilen Macaristan almıştı. Aradaki Slovakya da müstakil bir devlet oldu- ğunu ilân etmişti. Fakat aynı zamanda Slovakya, Almanya ile askeri bir ittifak munhedesi aktederek müdafaasını âdeta Almanyuya bırakmıştı. Bu muahede ile Almanya, Siovakya arazisinde askeri yollar yaptırmak ve bun- ları idare etmek ve sevkülceyş cihetinden mühim olan noktalarda garnizon bulundurmak salâhiyetini almıştı. Slovakyanın istiklâli Almanyanın müttefiği ve dostu bir hayli devlet tarafından ya filen yahud hukukan ve ahden ise de sekiz Devlet şimdiye kadar hiç bir suretle Slovakya hükümetini tanımamışlı. Ahiren Slovakya hükümeti bu Devletlere ya istiklâlini tanımalarını yahud merkezi (Bratslava) da ve diğer şehirlerde bulundurdukları konsoloslarmı geri çekip kendisile her türlü münasebeti kesmelerini istemişitr. Bunun için verilen müddet bitmezden evvel Fransa, Slovakya müstakil hükümetini fiilen tazumıştır. Bu suretle Fransız konsolosu yerinde kalmış- tır, Diğer hükümetlerin de Slovakyayı tanıyacakları anlaşılmaktadır. Slo- vakyanın tarınmasile Çekoslovakya devletinin parçalanması ve şimdiki fiili vaziyet dolayısile kabul edilmiş oluyor. Devletlerin arasına münaferet salan bir pürüz daha ortadan kalkmıştır. AKŞAM Elli sene biribirile konuşmayan karı koca Bazı İzdivaçların karı koca ara sında sarfedilen tek bir kelime yü- zünden bozulduğunu bilmyein yok- tur. Macaristanın küçük bir şehrin- de geçenlerde altın izdivaç merası- mini tesid etmeğe muvaffak olan bayan ve bay Helle bunun böyle ol- duğunu her halde bildikleri için elli sene devâm eden izdivaç hayatları «snasında aralarında tek bir kelime bile sarfetmemişlerdir. Bu kari koca bete dalmaktan çok hoşlanırlar. Yalnız kendi aralarında konuşmaz. lar ve ancak bu sayede elli sene çok mesud bir karı koca hayatı sürmüş olduklarına kanidirler. Onların bu ebedi sükütuna aşağı- daki hadise sebep olmuştur: Bay Hele nişanlısile bir sene nişanlı kak diktan sonra evlenöceği zaman bü- tün dostlarını davet ederek bir düğün eğlencesi yapmak istemişti, Fakat nişanlısı davetliler arasında bulun- maktan hoşlanmadığı için buna iti - râz etmiş ve o gün davetlilerin huzu- runa çıkmamıştı. Kızın bu inadı ka ri koca arasında ilk kavganın çık- masma sebep olmuş ve bay Helle bu kavga esnasında karısma misafirle- rin yanma çıkmadığı için kendisile bir daha konuşmıyacağını söylemişti. İşte o, elli sene bu sözünde sebat et- miş ve karısı da kocasının inadını bozmağa kalkmamıştı. Zaten her iki- side bilhassa İzdivaç hayatında sü- kütün altın olduğunu geçen ilk se- neler zarfında anlamışlardı. Kıskançlığın bu nevl de görülmemiştir; Bundan otuz, kırk sene evvel sine- ma yeni bir harika olarak seyredi- lirken ilk görenlerin heyecana ka- pıldıkları; meselâ uzaktan bir teen gelirken lokomotifin altında kalıp esilmemek için hemen sinema sâlo- nundan kaçmağa kalkıştıkları arada sırada işltilirdi. Fakat sinemanın bütün taammüm ettiği bu devirde buna benzer bir hadisenin vuku ge- leceği hatır ve hayale gelmezdi. Ge- çen gün Bükreşte bir filim gösterilir. ken ârka sıralarda oturan bir deli- kanlının beyaz perdeye “doğru sıktığı bir rövelver kurşunu perdede güzel bir kızla dans etmekte olan delikan- ının tam kalb tarafına isabetle per- deyi delip geçmiş ve tabii sahnedeki Fakat buna rağmen silâhı patlatan Romanyalı delikanlı sinema : salo- nundan dışarıya çikarılmış ve polise | teslim edilerek karakola gönderik | miştir. Orada ifadesi alınırken, sahnede artist sıfatile dans eden kızın vakti- le kendi nişanlısı olduğunu, onu çok sevdiğini ve bir başkasile dans eder- ken görünce dayanamıyarak silâha sarıldığını anlatmıştır. Ortada yaralanan ve ölen olma- makis, beraber bu kıskanç delikanlı mahkemeye verilmiştir. Şimdi hâki- min vereceği kararı beklmek geliyor. büs maddesinden malını Jâzım- Acaba teşeh- aharın tahrip maddesinden mi mah- küm edilecek? katle mi, yoksa GÜNÜN ANSİKLOPEDİSİ Biranın tarihçesi İnhisarlar iadresi, birayı ucuzlatı- yor. Şişesi 15 ile 20 kuruş arasında sa- tılacak. Bira, kurunu ulada da mevcuttu, Herodot, Sicilyalı Diodor ve Aristot gibi müellifler, bu içkinin eski Mısır ve Yunanda bulunduğunu kaydeder- ler, Pline Columelle de, Romalıların, Golua'ların ve Cermenlerin bira içtik. lerini anlatır, Fakat eski kavimlerin birasile yani «Arpa şarabis ile bugün- 'kü bira arasında biraz fark olduğunu kabul ekmek lâzımdır. Arpa içkisine şerbetçi otu dediği- miz houblon'un katılması sonradan taammüm etmiştir. Avrupada ancak dokuzuncu asırda ve İngüterede de on altıncı asırda şerbetçi otu kulla- mulmuştir. Cervoise dedikleri eski tip bira, zencefille, ardıçla rayihalandırı- larak İngilizlerin eginger . been #ipi birası yaratılmıştır. On yedinci asırdan itibaren biracılık #hemmiyet kesbetti ve nihayet asrı- mızda büyük sanayi belini aldı, Fran- dızların her yemekte şarap içmesine navlıların, Belçikalıların, İngilizlerin, 'Hollandalıların ve şimali Amerikalı- ların mütad içkisi halini aldı, Hara- retin azlığı yahut çokluğu yüzünden üzümün yetişemediği memleketlerde bira en taammüm etmiş *içki halini alıveriyor, Fransadaki şarap bolluğu biranın bilhassa cenup kısımlarında le Fransız birasının İyi olmamasına 56- bebiyet vermiştir, Eski Çekoslovak üniforması giyilmiyecek Prag 16 (AA) — 1 ağustos tari- hinden itibaren eski Çekoslovak tini. formasının giyilmesi kati surette Estonyada yağmurlar mü- him zararlara sebep oldu 'Tallin 16 (A.A.) — Son derece şid- detli yağmurlarla dolu, Estonyanın şimal mıntakasında tahribat yapmış ve mühim hasarlara seböbiyet over- li ,relsi, eski hocam profesör Şandele İ mak yolundaki hissi tesirlerinden Topsuz, tüfeksiz bir âlem Kanada - Amerika toplantısında açık * sözün manasını yakından gördüm BiR AMERiKALI HATiIB DİYOR Ki: “ Türkiyenin cesur siyaseti, sulh hesabına mesuliyetler alması Amerika için bir örnektir ,, (Yazan: Ahmed Emin Yalman) İngiltere kralı geçenlerde Kanada- da dolaştığı sırada Amerika hududu Üzerinde bulunan Vindsor adlı bir şehre de uğrayacakmış. Şehirdeki memurları telâş almış. Kral gelince top atmak lâzım, halbuki elde top da bir top bulunur.» diye düşünmüş- ler, Buraya en yakın Amerika merkezi Detroit şehri imiş, Detroilleki Ame- rika memurlarına başvurmuşlar. Şu cevap gelmiş: — Buralarda topa benzer bir şey yok, - hiçbir noktasında bir tek top bile bulunmadığı için niha- yet ia uzaklardan bir top getirtmek Amerika ile Kanada arasındaki münasebetleri tetkik için toplanan konferansta bu fıkrayı hoş bir lâtife diye anlattıkları zaman hayret etme- dim. Amerika - Kanada hududunun ayırıcı bir engel değil, birleştirici bir çizgi olduğunu ve hiçbir noktasında bir tek asker, bir tek silâh bulunma- dığını zaten biliyordum. İçine girdi- ğim samimi muhit, büsbütün gözü- mü açtı, Geçen mektubumda anlatmıştım. Kısaca tekrar edeyim: Bir sene Kana- dada bir sene Amerikada bir araya ge- len Kanada - Amerika konferansının hiçbir resmi sıfatı ve salâhiyeti yok. Karnegi sulh cemiyeti, bu işin önü- ne düşmüş. Dünyanın bu kısmında- ki ahengi ve müsbet iş beraberliğini arttırmak maksadile söz sahibi Ame- rikalıları ve Kanadalıları senede bir defa bir araya topluyor. Dünya sulhuna ait idealleri şima- li Amerikada gerçekleştirmek için neler yapmak lâzım geldiği burada gayet serbesçe konuşuluyor. Vardan neticelerin icrai bir tesiri yok, Fakat seneden seneye ehemmiyeti artan bu konferanslar, Amerika ve Kanadada yeni gidiş izleri açmak bakımından öncü bir kuvvet vazifesini görüyor. Konferans azası arasında Amerika ticaret müsteşarı tarife komisyonu rejsi, bir amiral, iki general vardı. Kanada tarafından da dominyon 616- murları eksik değildi. Fakat onlar da dahil olarak herkes şahsi fikrini serbesce orlaya koyuyordu. Karnegi sulh cemiyeli iktısad ve tarih şubesi bana bu konferansa iki yüz Ameri- kalı ve Kanadalı arasına karışan bir tek yabancı sıfatile iştirak imkârını verdiğinden dolayı derin bir minnet duyuyorum, Fikir hürriyetinin haki- ki manasilo ve yaratıcı rolile bir 2a- man bu kadar yakından karşılaşma- dım. Toronto üniversitesinin emekli reisi Sir Robert Falcner bir aralık kürsüye çıktı. Sir unvanils beraber diğer İngiliz unvanları taşıyan ve hal ve tavrı saygı uyandıran bir adamdı, Kralın son seyahatinin Eona- dayı İngiltereye bir kat daha bağla- bahsetti, Arkasından Vinepek üniversite nin genç bir tarih profesörü dedi ki: «— Bu konferansta hislerin yeri yoktur, Biz buraya hakikatle göz gö- ze gelmek maksadile toplandık. Ben- den evvel söz söyliyen yaşlı dostum, diğer bir neslin adamıdır, Hâdiseleri kökleşmiş bir Lakım ğülşüncelerin sisi arasından görür. Kullandığı W- sanı kendi hesabına tabii görürüm. Fakal bir taraftan da hakikat çırçıp- lak ortaya konulmalıdır ki yeni ne- | sil, hulüskâr, renksiz, manasız bir hava içinde yolunu kaybetmosin. Ha- kikat şudur ki biz İngilterenin keri- larından biriyiz. Hem de Amerikanın rüten bir karı değil, yumruk alında | itaata alışan neviden bir karı.. İn- gilterenin arkasından gitmeğe ne ihti- yacımız var? Neden günün birinde gözümüzü açtığımız zaman İngiltere | hükümetinin harp ilân ettiğini, bun- dan dolayı bizim de harp haline gir- diğimizi gazetede okuyalım. Biz Amerika ile (şimali Amerika) diye bir kül teşkil eden bir memleke- tiz. İktisadi ve fikri varlığımız Ame- rika ile kaynaşmıştır. Fakat buna rağmen: «<İngiltereden ayrılalım, A- merika İle birleşelim; o demiyorum. İstediğim şudur: (Anglo - Sakson) tesanüdü ve üstünlüğü diye zihni- mize yerleştirilen hurafeleri unutma- Yıyız. Dünyada istikrar ve emniyet kurmak, bilgiyi ve aklı hâkim kıl mak maksadile tamamile müsavi milletlerden mürekkep bir dünya fe- derasyonu kurmağa bakmalıyız. Şimali Amerika milletleri, elele vererek ve mesuliyetiler kabul ede- rek dünya federasyonu işinde ön ayak olmalıdır. Yoksa işleri tabil ce- rTeyanında bırakırsak ve muküddera- tımıza hâkim olmak ihtiyacını kav- Tamazsak harp başladıktan bir ay sonra biz de, Amerika da harbe is- ter istemez karışmış bulunacağız.» O akşam yemekte Sir Robert Palc- nerin yanına düştüm. Genç 'profe- Sörün nufku hakkında ne düşündü- günü sordum: — İkimiz de rolümüzü yapıyoruz, dedi. Benim neslim bütün kurulu bir nizamı, bir istikrarı tulmağa ça- dışıyor. Onun nesli de bunu iyileştir- mek ve aklın icaplarına uydurmak vazifesini görüyor. Birbirine aykırı görünen düşüncelerimiz hakikvtte istikrarla terakkiyi beraberce yürüt- mek için kurulmuş bir iş beraberli- ğidir. — Kanadanın İngiltereye müna- sebetinden bu şekilde bahsetmek ve bir şimali Amerika zümresinin ku- | rulmasını istemek, dünyanın birçok yerlerindeki ölçülerle vatani bir iha- net sayılır. Kanada ve İngillerede bu gibi düşünceler nasıl karşılamr? -- Bunlar fena tiynetli adamlar tarafından gizli bir propaganda diye el altından yapılırsa, yikıcı bir şey olur. Fakat genç bir profesör, bunu Kanadanın ve insanlığın iyiliği için ilmi bir kanaat diye ortaya koyarsa ancak ufkun berraklaşmasına hizmet eder.» Garibi şu ki bu konferans, Kana- da - Amerika münasebetlerini telkik maksadile toplandığı halde bütün alâkalar hep dünya meseleleri etra- | fında dönmüş, 'dolaşmıştır, Her iki memleketten gelen murahhasların fikirleri şu nokta üzerinde toplan. mışlardır: — Dünya, parçalara ayrılmaz bir bütündür. Amerikalı ve Kanadalı sı- fatile ilk işimiz bugünkü çapraşık dünya işleri karşısında me yapaca- ğımızı kestirmektir. Bu noktada iki fikir cereyanı ay- rılmıştır. Birincisi şimâli Amerikanın kabuğuna çekilmesini, dünyaya: «Ne halin varsa gör!» demesini ve iki Okanusun himaye ettiği sahada in- sanlık medeniyetini korumasını İsti- yenler, ikincisi de Amerika ile Kr- nadanmberaberce mesuliyetler “al. Thalarını ve sulhü korumak için fiilen harekete geçmelerine taraftar olan- Yar. Bu ikinci zümre diyor ki «Harpte demokrasi ve emniyet taraftarları üstün çıkarsa mesele yok.. Fakat diğer taraf üstün çıkarsa yarın sira bize gelecektir. Okyanus, bugünkü vasıtalar ve süratler karşısında bizi korumaz, şimal ve cenubi Amerika arasındaki mesafeden azdır, Saldırma taraftarı devletler meydanı boş bulurlarsa du- raya el uzatacaklardır. Biz de cenu- bi Amerikayı müdafaa mevkiinde kalacağız. Öyle olmasa bile diktatör. lüklerin yumruğu altındaki dünya- dar silâhlı olmak icap edecektir. O zaman yalnızca ateşin ağzında bulu- nacağımız için bütün kudretlerimiz silâhlanmaya gidecektir. Böyle militarist muhitte eski hürriyetleri. miz ve medeni kıymetlerimiz yaşa- yamıyacak. Amerikayı Amerika yâ- pan müesseseler birer birer çökecek- tir» Kanada - Amerika konferansında bana aza muamelesi ettiler. Umumi toplantılara ve encümen toplantıla- rına yegâne ecnebi aza Sıfatile kariş- tum, Ayni idesilere bağlı olan sulh hesabına ayni endişeleri duyan bir dünya vatandaşı sıfatile bana sik sık Söz fırsatı verdiler, Kıymetli Cüimhur- reisimiz İsmet İnönünün Parti ku. rultayındaki nutuklarından © parça- lar okudum ve dedim ki: «Türkiye- nin barış cephesinde mevki almasma sebep, kendini korumak endişesi de. en | ğildir. Biz bitaralığımızı kendi kud- 4'i retimizle müdafaa edebilecek mevki- o | W deyiz. Fakat biz çok çalışmış ve yeni varlıklar yaratmak ihtiyacını duyan (yata bir milletiz. Şunu gördük ki dünya in istikrarsız ve emniyetsiz bir halde deb bulununca her milletin müsbet ça. (oOun luşmaları için mahdut verim temin e çi edebilir. Böyle şartlar, yann tam süratle kurmağa engeldir. Bunun için hareketsiz durmanın ve cereya- na kapılıp gitmenin risklerile sulh için canlı mesuliyetler almak arasın- daki riskleri ölçtük. Batış hesabına vaziyet alırsak coğrafi ve siyasi mey- kiimiz dolayısile sulhu kurtarmağa hizmet edecebileceğimize karar ver- dik. Nitekim tehminimizin doğru ol- duğu, biz İngiltere ile ittifaka girer girmez (Loyd) sigorta müessesesinin harp riski sigorta ücretlerin! yarı ya- oOdıd rıya indirmesile belli olmuştur. bu a müsbet gidiş, sulhu kurtarmak ve insanlığın mukadderatına hâkim ol- masını temin etmek yoludur. Diğer menfi yoldaki risk, hareketsiz dur- mak ve yarın cerayana körükörüne ve belki de teker teker kapılmak şek- lindedir ki tehlikesi kat kat fazladır. Balkan ve Sandabat misaklar: da ay- ni yüksek maksatla atılmış adımlar. dir» Türkiyenin insanlığa ai” yüksek menfaatlerle dalma bir hizada giden cesur, müsbet ve hesaplı harici siya- seti hakkında verdiğim izahat ve Balkan ve Sandabad hudutlarile A- merika - Kanada hudutları arasında yaptığım mukayese alâka uyandırdı. Hatiplerden biri dedi ki: heh an nü ordı di hakiki menfaatlerini de cesaretle görebilen her milletin tutması lâzım gelen yoldur. Hele Amerika, böyle şuurlu bir yol tutmağa ve Türkiye. den örnek slmuğa her cihetçe mec- burdur.» Ahmed Emin YALMAN , İzmirde 'yaptırılacak mrkez hâli İzmir, (Akşam) — İzmir Belediye. sinin Basmuhane mevkiinde inşa ettireceği merkez hâli binasına talip 1 zuhür etmemektedir. Bunun sebebi o 400,000 lira keşif bedelinin pek as a görülmesidir. Bazı müteahhit ve mi. marlar, Belediye reisliğine müracaaf — ederek hâlin inşası münakasasına iş a tirak etmeleri için fen heyetince ke-

Bu sayıdan diğer sayfalar: